Gazete Vatan Logo

Edirne: Renkli gözlü sempatik insanlar diyarı

Bugüne kadar burnumun dibinde bu kadar eğlenceli bir şehir olduğunu bilmediğim için utanç duyuyorum. Fıkır fıkır bir şehirden söz ediyorum. Küçük, güzel, tarihi ve samimi. Harikulade camileri, çarşısı, nehirleri, köprüleri, başta ciğerciler olmak üzere bol miktarda yeme içme mekânları ve güzel yüzlü, güzel gözlü insanlarıyla şaşırtan bir ferahlığı ve rahatlığı var.

Edirneliler'in samimi halleri konusunda bir fikir vermek için minik bir yol arasıyla konuya başlamak istiyorum. İstanbul'dan Edirne'ye Ece Turizm ile gittim. Ece Turizm şehirlerarası seyahatçiliğe bambaşka bir boyut getirip otobüs yerine süper lüks 7 kişilik minivan kullanıyor. Televizyonu, hostesi, çay kahve ve bisküvi ikramları yetmiyormuş gibi bir de sizi garaja gitme zahmetinden de kurtarıyor. Telefon ediyorsunuz, yerinizi söylüyorsunuz, müsait en yakın yerden sizi alıyor ve hop Edirne'ye götürüyor. Edirne'de de öyle yol ortasında bırakmıyor evinize kadar götürüyor. (Bütün bu lüks 21 YTL'ye)

Minivan'da benimle beraber bir ana oğul da vardı. Gırgır şamata iki buçuk saat boyunca konuşulmadık konu kalmadı. Hadi bu olur diyeceksiniz. Evlerinin önüne geldik Fakat teyzemizin ayakları şiştiği için ayakkabılarını giyemeyeceği anlaşıldı. Bunun üzerine oğlu mirlivandan indi, eve gitti, annesi için bir çift terlik aldı, geri döndü, teyzeye terlikleri giydirdi, kadıncağız inleye çınlaya araçtan indi ve biz geri kalanlar hiç öflemeden, pöflemeden, bilakis birbirimize hayır duaları ederek, el salladık bekledik Ben inerken hostes kız benim de yanaklarımdan bir güzel öptü, öyle uğurladı desem her halde ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Plastikleşen Kakava Şenliği
Şehrin önemli unsurlarından biri elbette ki çingeneler. Mayısın 5 ve 6'sı onların günü. Birinci gün ateşler yakıp üzerinden atlıyorlar ikinci gün ise gün doğumunda Tunca Nehri'nde yıkanıp dualar ederek baharın gelişini kutluyorlar. Böyle anlatınca kulağa pek hoş geliyor ama pratikte hadise biraz sunileşmiş durumda. Medyanın ve fotoğrafçıların her geçen yıl artan ilgisi nedeniyle olay "kameraya karşı oynamaya" dönüşmüş. Adam başına yaklaşık sekiz fotoğrafçının düştüğü bir ortamda başka türlü olması beklenemezdi zaten. Sabahın 4'ü gibi Sarayiçi denilen açıklık alana gittik. Bir saat sonra ilk at arabası köprü üzerinde göründü. Derken diğerleri de geldi ve hep beraber, çoluk çocuk, yaşlı genç deli gibi göbek atılmaya başlandı. Gözler elbette objektiflerdeydi... Günün starı elbette ki fotoğraftaki güzel ve alımlı kızımızdı. Sibel Can olmaya ahdetmiş haliyle bütün fotoğrafçıların gözdesi oydu. Nehirde yıkanma adetini yerine getirenler ise sadece yaşlılardı. Gün doğdu, dallar koparılıp arabaların sileceklerine iliştirildi ve herkes yoluna gitti.

Ciğer cips
Edirne'ye sırf ciğer tava yemek için bile gidilebilir. Alipaşa Çarşısı'nın arkasında yer alan sıra sıra ciğercilerinden birinde bir buçuk porsiyon ciğer yemeden dönmek tek kelimeyle ahmaklıktır. Yaprak şeklinde kestikleri ciğerleri unlayıp kızgın yağa atıyorlar ve ortaya yemin ederim öldürücü bir lezzet çıkıyor. Cips gibi, çerez gibi bir şey! Yanında da mutlaka koyu kıvamlı cacıklarından yiyeceksiniz... Sonrası Allah kerim...

Belediye ve Hıdrellez
Edirne Belediyesi ve Valiliği bütün iyi niyetleriyle şenliği turistik bir faaliyete dönüştürmeye çalışıyor. Gece çingenelerin kendi usullerince kutlamalarına ilaveten gündüz de resmi kutlama yapılıyor. Stadın önündeki çayırlıkta tezgahlarda gözlemeler açılıyor, Edirne'nin sembolü meyve şeklinde sabunlar sergileniyor, devlet iştiraki şirketler ürünlerini tanıtıyor (kavanoz içinde "sütten kesilmiş kuzu yemi", "bir yaşında koyun yemi ", "çimento hammaddeleri", "İpsala pirinci"...) ve ortada elbette "Kırkpınar güleşi". Kispetlerin arkasında ise güreşçilerin sponsorlarını okuyoruz: London Cafe, Sezer Kardeşler Yağ Sanayi, Çınaratlı Çorbacısı, Kunduracı İsmail... Ayda 500 YTL'ye siz de sponsor olabilirsiniz.

Haberin Devamı