Siz hiç portakallı baklava yediniz mi?..

Ben ilk kez yedim. "Yuhhh" diyeceksiniz belki -afedersiniz.- Hatta Bush'un bile iki yıl önceki ziyareti sırasında bu lezzetten mahrum bırakılmadığını hatırlatıp ayıplayacaksınız. Ee, n'olmuş, mecbur muyum yani?.. Hem baklava sevmem, kadayıfçıyım ben. (Erbakan'ın kulakları çınlasın.)

Haberin Devamı

Ben ilk kez yedim. "Yuhhh" diyeceksiniz belki -afedersiniz.-

Hatta Bush'un bile iki yıl önceki ziyareti sırasında bu lezzetten mahrum bırakılmadığını hatırlatıp ayıplayacaksınız. Ee, n'olmuş, mecbur muyum yani?.. Hem baklava sevmem, kadayıfçıyım ben. (Erbakan'ın kulakları çınlasın.)

Bugün de politikaya bulaşmadan, konuya gireyim en iyisi.

Yalnız yaşayanların en büyük kabusu nedir?.. Akşam ne yeneceği. Dışarıdan yemek siparişi de bir yere kadar. Hele benim gibi pizzaydı hamburgerdi sevmiyorsanız yandınız yani. Çok param olursa sırf benden sonraki kuşağı kurtarmak adına ev yemekleri yapan sabaha kadar açık bir dükkan açacağım. Bizim Ortaklar Caddesi'nde şöyle elle tutulur, temizliğine güvenebileceğin, Ayşe Teyze tadında yemekler yapan bir yer yok ne yazık ki.

En sevdiğimiz ve kurtarıcımız makarna ve kahvaltıdan da gına geldi. En güzeli yemek işini sokakta halledip öyle eve girmek.

Ben de öyle yaptım. Aldım sevgilimi, Hilton ParkSA'nın terasındaki Artz Restoran'a gittim önceki gece. Maksat, cumartesi günü kırdığım gönlünü 'yemekle' alayım. "Nereden aklına geldi orası?.." diyeceksiniz şimdi. Doğrudur, bu kentin dört bir yanı büyük otellerle dolu. Ve hemen hepsinin terası da birbirinden şık restoranlarla. Nedense aklımıza gelmez ama... Şöyle Boğaz'ı tepeden gören bir manzarada yemek yemek. Benim de gelmezdi.

Maçka'daki Çalçene'ye gittiğimizde önünden geçtik de öyle tazelendi hafızam. "Aa dedim; burada güzel bir restoran vardı."

Kadın kısmı böyledir işte, zamanında atar bir şeyleri aklının bir köşesine, zamanı geldikçe çıkarır, kakar adamın başına.

Türkiş lezzetlere dönüş
Artz'a gelince... Burası da pekçok büyük otel terasındaki restoran gibi 'yabancılar'ın üssü ne yazık ki. Bizlerin kıymetini bilemediği. Önümüz arkamız İngilizce konuşan işadamlarıyla doluydu. Çabucak atıştırıp kalktı onlar. Biz aşıklar oturduk saatlerce.

Artz'ın şef aşçısı (hani executive dedikleri) Eyüp Kemal Sevinç, lezzetlerini yurtdışındaki lezzet festivallerinde sergileyerek ülkemizi temsil etmiş birisi. Artz Teras'ın mönüsünü de değiştirmiş bu sene. Sadece dünya mutfağından adından ne olduğunu anlayamadığınız lezzetler yok burada. Kuru-piyaz gibi Türkiş tadımlıklarla zenginleşmiş mönü. Benimki de piyaz artı kuzu şiş yedi zati. (Klasik Türk erkeği. En nerd, en über'inden elbette :)

Biz kadınlar daha bir açığız yeni lezzetlere. Sevmesek de tadına bakacak 'damak cesareti 'ni buluruz içimizde. Tatlı mönüsünde portakallı baklavayı görünce dayanamadım ben de. Tadımlık tek porsiyon istediğime pişman oldum. Nasıl hafif ve nasıl lezzetli olmuş anlatamam, yemeniz lazım.

Ve nerede büyük bir otel görürseniz, durup en tepesine bakmanız... Tel: (0212) 310 12 00

Latin sevenler Newyorker'a
"Yemeği yedik, eğlence nerede" derseniz... Newyorker'a göndereyim (mi) sizi bu gece. Latin sevenlere bayram ettirecek bir eğlence var. La Receta adlı Londralı grup çıkıyor bu gece Newyorker Kuruçeşme'de. Mundo Latino'nun da destek verdiği organizasyon, hafta sonuna ısınma turu yapmak isteyenlere ilaç niteliğinde. Giriş: 25 YTL Tel: (0212) 265 69 12

DİĞER YENİ YAZILAR