Cepte delik açmayan bir adres Divan Palmira

Sadece konaklayanlara değil, sahilde şık bir akşam yemeği yemek isteyenlere de hizmet veriyor Divan Palmira... Türkbükü'nün beach club'ları arasında lezzeti, hizmeti ve fiyatıyla fark ortada, 'bence' tabii...

Haberin Devamı

Az sonra okuyacağınız satırlara başlamadan önce 'art niyetli beyinler'e ufak bir giriş gerek belki. Yediğimiz yerleri görmeyip, işlerine geldiği gibi, övdüklerimizin hesabını soranlara... Gerçi bilen bilir bizi... Kimseye yaranmak, sırt dayamak için övmeyiz bir yeri. Yazıyorsak, illa ki gidin diyorsak, duyduğumuz memnuniyetin hatırınadır yani.

Bazı müesseler vardır hani, kaliteyle özdeştir isimleri... Her nerede rastlasanız asla şaşırmaz, yanılmazsınız. Bilirsiniz ki herhangi bir şehirde neyse, Allah'ın dağında da aynı güleryüz, aynı hizmetle karşınızda. Yiyecek sektöründe üretim yapıyorlarsa ürünlerinde lezzet vardır, sağlık sektöründe öne çıkıyorlarsa güven vardır, turizme soyunmuşlarsa müşteri memnuniyeti ön plandadır.

Herkesin kalite anlayışı kendinedir tabii... Her nerede ismini görsem altına imzamı atacağım bir markam var benim de... Tek kelimeyle anlatmak gerekirse: 'Drew tavsiyesi'... Bugünkü yazımızın konusu işte onlardan biri...

Biraz geç de olsa (Bu yıl 5'inci sezonuymuş) Türkbükü'ndeki keşiflerimden biri de Palmira... Yukarıda bahsettiğim vasıfları fazlasıyla taşıyan Divan Otelleri'nden biri o da... Magazin,
sanat ve iş dünyasından tanıdığımız birçok ünlü yüz de bu yaz burada.

Fatih Altaylı, Demet Akalın, Reha Muhtar, Sinan Kosif gibi isimler ilk gördüklerimdi. Peki ne var bu benim markamda?.. Öncelikle es geçilemez bir ödülünden bahsedeyim. Belki bir katkısı olur az sonra anlatacaklarıma... Geçtiğimiz yıl, Conde Nast Johansens Butik Oteller kategorisinde Avrupa'nın ilk 5 otelinden biri seçilmiş Divan Bodrum Palmira...

O da ne ki, derseniz...

Hani kimliklerini belli etmeden otellere gidip not veren Hans'lar, Frank'lar var ya... Tıpkısının aynısı olmasa da benzerleri gelmiş. Sadece gelecekleri ay belliymiş. Günü bilinmezmiş. Gizliden yiyip içip verilen hizmet gözetlemişler, ardından da not vermişler. Palmira da ilk 5'e girmiş. (Ee, aklın yolu bir. Elin Avrupalı'sı da Drew'in yolunda...)

Bu sezon en büyük değişiklği mönüsünde yapmış Palmira... Ege ve Girit mutfağından yemelere doyamadığımız otlan ve Bodrum'un yöresel lezzetlerini eklemiş. Bir de Yunan mutfağından seçmeler var. 'Yaz diyetçileri' için Rum usulü köy peyniri tavası ile bilumum otun aynı tabakta buluştuğu Hariotaki salatasını tavsiye ederim.
Size tavsiye edip kendim yemez miyim?.. Aldım sevgiliyi, gittim Divan Palmira'ya... Sahilde, denizin kenarında bir masaya çöreklendik.
Nar ekşili zeytinyağına otelin bitişiğindeki pastaneden çıkmış dumanı üstünde ekmeklerimizi bandıra bandıra başladık lezzet şölenine... Meze tepsisinden bütün otları indirdik. Turpotu, hardal, ısırgan, arapsaçı, radika vs... Ara sıcaklardan da pazı dolmasını söyledik. Ana yemeğe yer kalmadı diyorduk ki dayanamadık yiyecek içecek müdürü Ahmet Nart'ın ısrarlarına... Şayet tavsiyeme kulak verir, yolunuz Bodrum'a düştüğünde Divan Palmira'da konaklar ve/veya yemek yer iseniz onu siz de göreceksiniz. İlla ki uğrayacak masanıza. Şunu sununla yiyin diyecek. Benim gibi "Ben balığın kendim gibi etlisini severim, dil balığı istiyorum" diyene de hiç çekinmeden "Bu mevsimde tavsiye etmem efendim, ben olsam kağıtta levrek söylerim" diye yol gösterecek.

İster Taş Fırın kenarında oturup sıcak sıcak pidelerinden yiyin, ister havuz kenarındaki Makarna Bar'ında İtalya gelsin ayağınıza "Drew'in dediği kadar varmış" diyeceksiniz. Canınız hamur işi çektiğinde de otelin bitişiğindeki Divan Pastanesi'ne uğrayabilirsiniz.

Bu kadar methettin, fiyatlarından haber ver bakalım derseniz... Salataların taş çatlatanı 9, zeytinyağlılar 10, ana yemekler 12-20 YTL civarında Palmira'da... Öyle göz korkutan cinsten değil yani... Bir pazı dolması söyleseniz kafi... 12 YTL fiyatı. Ki 5 parça, yoğurtlu sosuyla geliyor damaklarımızın hazretleri... Eee... Boğazımızdan iyi bir lezzet geçmesi ve bunun bize, kendimizi dünyanın en özel insanıymış gibi hissettirilerek sunulması için cebimizde koca bir delik açılması gerekmiyor demek ki... Tel: (0252) 377 56 01

Yaza yakışır bir albüm: Bu şarkılar Denizden Çıktı
Hanidir müzik konuşmuyoruz... Kendimi sahillere vurduğumdan beri... Yazmıyorum diye müziksiz yaşıyor değilim... Bu aralar ne dinliyorsun derseniz. İlginç gelebilir ama Meriç Köyatası'nın "Bu Şarkılar Denizden Çıktı" albümü var CD çalarımda.

Yılların gazetecisi şimdi de bir albümle karşımızda. Ben ondaki müzik aşkına tanık olanlardanım. Televizyon programlarında düşmüyordu elinden gitarı, her kimi konuk etse dayanamıyor, eşlik ediyordu illa ki. Lakin, Gayrettepe'deki Sardunya'da 'tek kişilik dev orkestra Atilla'yı dinlerkenki hali sinyali vermişti. Gitarı yoktu yanında ama masada çatal bıçak vardı ya...

Perküsyon malzemesi yapmıştı onları... Atilla da tebrik etmişti 'tabak çatal partnerini'... Su gibi bir albüm yapmış. Bir yavaş, bir hızlı şarkı sıralamış. Yavaş olanlarda gitan ön planda tutmuş, hızlılarda Latin ritimlerini. Onları geçtim ben, aşkı anlatanlarını dinledim. İlk şarkıya bittim: "Sen sakin bir denizsin, ben nehirim akarım sana kavuşmak için."

Bir de İzmirliler'i anlatan şarkısı var ki, döndürüp dolaştırıp sevgiliye de dinlettim:

"Belli ki İzmir'in ikliminde var adam gibi aşık olmak"

Haberlerini almaya alışık olduğunuz Meriç Köyatası'nı bir de aşkı anlatırken dinlemek isterseniz albümü edinin. Yazı keyifli geçirteceğine eminim.

DİĞER YENİ YAZILAR