Kahveler Pierre Loti'de, pazar gezisi Miniatürk't e...

Pazar pazar evde oturup da ruhunuzu karartmayın. Pierre Loti'de hatrım için bir kahve için; ardından Miniatürk'e gidin. Tabii önce dua edin, bugün yağmur yağmasın...

Haberin Devamı

Oh be... Yıllar sonra, iki güncük de olsa, tatil yüzü gördüm ben de... Bizim meslek malumunuz, bayram seyran dinlemez. Siz tatilde de gazete okuyasınız diye harıl harıl çalışırız biz. Şikayet ettiğimden değil, yeri gelir, işime bile gelir.

- di yani!..

Annemlerle yaşarken... Zorunlu ve samimiyetsiz gelen bayram ziyaretlerinden kaçmak için en iyi yoldu, çalışmak!..

Şimdi öyle mi?.. Değil!.. Evet, mecburi ziyaretlerden kurtuldum belki ama gurbetteki akrabalarımı tek tek arar, kutlarım bayramlarını. O kadar da vefalıyım yani...

Bu kez de öyle yaptım. Bir tek annemleri aramadım; çünkü bu bayram annem, babam, 'kısmetsiz ablam' hep beraberdik biz, eski günlerdeki gibi...

Peki bayramım nasıl geçti?..

Şanslarına hava çok güzeldi. Bizimkilere kültür turu yaptırayım istedim. Derdim onları gezdirmek değil tabii, varsa yoksa kendimim...

Hem onları gezdireyim; hem gecelerine vurgun olduğum Yeditepelim'i bir de gündüz gözüyle göreyim dedim.

Gördüm de... En güzel yerinden belki de... Haliç'in üstünden baktım 'aşkım bu kent'e...

Bayrama Pierre Loti'de girdim... Hani bir rivayete göre, bu tepeye adını veren Fransız yazarın Aziyade romanını yazarken İlham aldığı yer... Kim ne derse desin, İstanbul deyince önce Boğaz aklına gelsin, benim İstanbul'um Galata'da başlar Haliç'te biter! Dünyanın hiçbir kentinde olmayan güzellik oradadır bence... Tarih de... Kalabalıktan bunaldığınızda, kent üzerinize üzerinize geldiğinde kaçın Pierre Loti'ye, anlarsınız ne diyemediğimi...

Ablam arada bir "Bu manzaranın nesi var şimdi, şairler neyinden etkilenmiş" densizliği yapsa da kaçıramadı tadımızı. Anlayanlar vardı ve oradaydı... Pierre Loti kahvesi tıklım tıklımdı... Hoş, bu kadar insan kentten kaçmamıştı tabii, ya da "Orada bir tepe var, gidelim de ilhamlanalım" denmedi. Bayram vesilesiyle mezar ziyareti yapanlar çoğunluktaydı... Çiçekler sulandı, dualar okundu, çay ve simit keyfi yapıldı.

Kısmetsiz olduğu kadar 'duygusuz'da olan ablanın "Ee, şimdi?.." mızmızlanmalarının ardı arkası kesilmeyince tarafımdan tek yol olarak Miniatürk önerildi ve kültür turuna, Büyükşehir Belediyesi'nin İstanbullulara armağanı Miniatürk'le devam edildi. Bayramın ilk günü Pierre Loti'deki kalabalık mezar ziyaretine bağlanabilir; peki Miniatürk'e ne demeliydi?.. Arabaların plakalarında Ankara, Adana, Balıkesir, İzmirliler dikkatimi çektiyse de çoğunda 34 yazıyordu. İstanbullu Miniatürk'ü keşfetmişti demek. Ya da normal günde, iş güç nedeniyle göremeyenler, bayram tatilini fırsat bilip öyle gelmişti.

Bilemem...

Bildiğim, Miniatürk'ü ikinci kez daha büyük bir keyif ve kalabalıkla gezdiğim... Henüz gidemediyseniz yazık ama ilk fırsatta diyorsanız biraz bilgi:

Bir kenti kent yapan en önemli yapı taşlarının küçüğü var burada... Bir nevi Türkiye'nin profili... Peri bacaları, Ürgüp, Mardin Taş evler, geçitler, camiiler, kiliseler, anıtlar, Boğaz Köprüsü ve hatta Çanakkale Şehitliği!..

Gerçeğinin birebir kopyası gibi... Babam, ki, "İçimi yarsalar asfalt çıkacak" diyecek kadar yol yapmış bir zat-ı muhteremdir kendisi... "Türkiye'de görmediğim yer kalmadı" diye hava basıp çatlatır beni.

Öğrendim ki, onun bile gözünden kaçanlar olmuş.

Bizler zaten ancak yaşarız. Yaşamaya yeter gücümüz, öyle sanırız. Her gün, hem de bilmem kaç kez önünden geçtiğimiz tarihi bir binanın, belki çok sonra, birinin dürtmesiyle farkına varırız. O yoldan kimler geçmiş, o binayı kim, hangi tarihte, ne sebeple oraya dikmiş pek merak etmeyiz.

Kentlerin katili belki de bu kanıksama halidir, bitmeyiz...

Miniatürk, işte bu bilmediğimizi bildiriyor bize...

Hatırlatıyor...

5 YTL. karşılığında elinize tutuşturulan bileti, eserlerin önündeki monitörlere okuttuğunuzda, o eserle ilgili dipnotu sesli olarak dinleme imkanı veriyor. Hiç yorulmadan, bilgi sahibi oluyorsunuz yani. "Kitap okumaya vakit vardı da öğrenmedik mi" gibi bahaneniz kalmıyor. Hem geziyor, hem öğreniyorsunuz, öyle karlı bir iş.

"Bu şehir bana dar geldi; şöyle bir Türkiye'yi dolanıp geleyim" diyorsanız bugün Miniatürk'e gidin. Öncesinde illa ki Pierre Loti'de bir kahve için. Yeditepelim'i bir de o tepeden görün. Dönüşü de biraz geçe bırakıp Galata Köprüsü'nde soluklanın. İşte o gördüğünüz...

'Benim İstanbulum'...

Miniatürk: Her gün 10.00-18.00 arası açık. İmrahor Cad. Sütlüce. Tel: (0212) 222 28 82

DİĞER YENİ YAZILAR