Yarın tekrarı olsun yine doldurur Özcan Hisar'ı

Aynı kişiye iki kez bilet satmak zordur. Hele ki bu kadar kısa aralıklarla. Hele ki milli maç akşamında... İşte o zoru başardı zat-ı muhterem. Tebriklerimiz kendisine ve tabii ki ondaki değişikliğin mimarı Nezih Ünen'e...

Haberin Devamı

Kültür A.Ş.'nin biz müzikseverlere armağanı Rumelihisarı Yaz Konserleri çoktan bittiydi. Ama bazı konserler öyle çok istek aldı ki tekrarlamakta çekince görmedi Cengiz Özdemir ve ekibi...

Onlardan biri de Özcan Deniz'di...

İlkine de gitmiş, konserden çok gördüğüm değişimi yazmıştım hani... Tekrarlanan gecelerden ikisini, Sunay Akın ve Ferhat Göçer'i kaçırmıştım. Özcan'a ise -sıkı durun- doyamamıştım. Evet, sahnesi çok iyiler arasında sayacağımız bir isim daha var artık.

Benim gibi doyamayanlarla doluydu Hisar'ın yarısı... Hem de bir milli maç akşamı... Kadınlar kadar erkekler de vardı.

Kendisinin de dediği gibi aynı kişiye iki kez bilet satmak zordur. Hele bu kadar kısa sürede. Dinleyenler arasında "İran'dan senin için geldim" diye bağıran bir kadın olduğu da düşünülürse, yarın tekrarı olsun yine doldurur Özcan Deniz Hisar'ı... Öyle keyifli ki sahnesi...

Bir kere en büyük değişiklik, elinde mikrofon şarkısını çığıran bir adam değil artık o... Arkasında dev bir orkestra var. 14 kişilik alaturka ve 7 kişilik pop. 3 de vokalist. Sahneye sığmıyorlar.

Ney taksimine elektro gitar katılıyor, biraz Doğu biraz Batı güzel bir müzik ziyafeti çıkıyor. Belki biliyor, belki benden öğreniyorsunuz. Özcan Deniz, Mercan Dede'nin Su adlı albümüne de bir şarkıyla konuk oldu. Onunla olan işbirliği, müziğine çok şey katmış belli. Oyunculukta edindiği rahatlık da eklenince...

Sanmayın ki sadece kendi şarkılarını okuyor. Sezen Aksu'nun Her Şeyi Yak'ı, Pavorotti'nin Caruso'su, Erkin Baba'nın Arapsaçı'sı, Bülent Ortaçgil'in Sensiz Olmaz'ı... Ve Türk Sanat Müziği... "Seni Ben Ellerin Olsun..." diye başlayıp "Dün Akşam bütün meyhanelerini dolaştım..." la bitiriyor konserim.

Eğer dinlerse, naçizane bir tavsiye:

Bundan böyle her nereye konuk olursa olsun orkestrasını da götürmeli ve canlı yapmalı programını. Ancak böyle inandırabilir konserine gelmeyenleri. Ancak böyle anlatır değişikliğinin kılık kıyafetten ibaret olmadığını, müzikal olarak da zenginleştiğini, yola beraber çıktıklarından çok daha uzaklara doğru ağır ama emin adımlarla gittiğim...

Ne dedim, ne anla(ma)dılar
Hani filmdi... Komşu Kızı'ydı... 'Yüksek ahlak'ı konu alan bir tez hazırlıyordu başrol oyuncusu... Aklıma düşmüştü, paylaşmıştım derslerde ahlak diye bize öğretilenleri. Sen misin paylaşan.

Ne dinsizliğim kaldı, ne cahilliğim...

Ve ama... Bilinçli ya da bilinçsiz bir duayı yanlış yazmam zaten olayın özetiydi. Sadece nasıl okunduğunu bildik, öyle ezberledik biz. Yaz dediklerinde hangimiz doğru düzgün yazabildik?.. İngilizce'yi sular seller gibi döktürdük de dualarını ettiğimiz Arapça'yı sökmedik bir türlü. Ne dediğimizi bilmeden söyledik hep. Niye ki?.. Hem ahlak dua mı demekti?..

Derdim buydu işte. Anlayanın anladığı, anlamayanın yarasının üzerine üzerine bastığı...

Sayende tiraj arttı
Öyle çoktu ki paşa gönlüm bunu çekti:

* "Birilerinin bize ahlak hakkında öğrettikleri"... Süperdi. Metni scan yapıp 50'den fazla arkadaşıma yolladım. Vakit bulursam filmi de izlemeye çalışacağım. Bu arada gazeteyi de almaya başladım. Patrona söyleyebilirsiniz sayenizde tiraj +1 oldu. Sevgiler. (Gökhan Özçınar)

- İlaç gibisiniz vallahi. Sizden 50 kopya daha olsa, tiraj patlaması yaşarız be. Dua edelim de patron okumuş olsun sizi. (Türkçe edelim ama e mi. Yazabildiğimiz ve okuduğumuz gibi:)

DİĞER YENİ YAZILAR