Ghetto açılıyor

Bu şehrin en sevdiğim yanı bu işte. Her an yeni bir kapı açılıyor biz gececilere. Rakamlarla ifade edilen ‘o kitle’ değişmiyor belki ama buluşma adresleri yenileniyor

Haberin Devamı

Bu şehrin en sevdiğim yanı bu işte. Her an yeni bir kapı açılıyor biz gececilere. Rakamlarla ifade edilen ‘o kitle’ değişmiyor belki ama buluşma adresleri yenileniyor. Bu gece Beyoğlum o adreslerden birine daha kavuşuyor: Ghetto... İngiliz Konsolosluğu’nun yanındaki tarihi binada açılan mekân, ‘İstanbul’un en büyük ve en ferah müzik lounge’ı iddiasıyla geliyor. Yani?.. Uzun uzun oturabileceğiniz, oturma odası rahatlığında bir ye... Uzun otururken müziğin kalitelisini dinleyebileceğiniz.

Fotoğraflarına baktım da...

Ortaçağ dönemini çağrıştıran tarihi atmosferiyle gececileri baştan çıkaracağa benziyor Ghetto. İddiası sadece ortamıyla da sınırlı değil. Ses ve ışık tasarımı bu işin dünyadaki en iyi isimlerine emanet edilmiş, müzikler de işinin ehlinden çıkma. İlhan Erşahin’in Nublu’su artık burada.

Bu akşam sabaha kadar sürecek bir canlı müzik ziyafeti verecek Erşahin. Basta Juini Booth ile Arjantinli vokalist Victoria Frigerio ile birlikte. Latin müziğiyle dolu kıpır kıpır bir perşembe yaşamak istiyorsanız gidin. Kaçırırsanız da üzülmeyin, bu ay bol bol Erşahin ziyafeti var Ghetto’da, 14 Şubat’ta da Ayhan Sicimoğlu aşka çağıracak.

Erşahin’in ‘İstanbul’un en büyük oturma odası’ diye tanımladığı mekân, zaman zaman dünyaca ünlü müzisyenlere ev sahipliği yapacak, zaman zaman da sabaha dek sürecek partilere. Lafı gevelemeden bitirmek gerekirse: Gerek müzikleri, gerek atmosferiyle her biri birbirinin aynı mekanlara fark atacak, gecelerde fark yaratacak bir adresimiz oldu. Kaynar kardeşlerin Erol olanına teşekkürlerimizle... (Gidip, olmuş-olmamış tespiti de yaparız bir ara.)

*****


Discorium’un ‘star DJ’I
Bilirsiniz club’tı, diskoydu nadir ayak bastığım yerlerdir. Son günlerin favori mekânı Discorium’a da yeni gittim. Çok sevdiğim patronlardan İlkay’ım Yılmaz’ıma daha önce hayırlı olsun ziyareti yapmalıydım oysa, Çılgın Dersane’nin galasına kısmetmiş. Bol bol hasret giderdik İlkay’la. Gala sönüktü, takip etmişsinizdir belki. Sonrası derseniz... Anlatmalara doyamam.

Bizim David (Şaboy) vardı setin başında. Sahneye öyle bir çıkıyor ki, sırf o çıkışı görmeye gidilir. Sanatçılar bile öyle çıkmıyor ya. Durun biraz canlandırayım:

Carmina Burana çalıyor fonda, sahnedeki perdeler iki yana açılıyor ve üzerinde DJ setinin olduğu platform, insanı gaza getiren ışık oyunları eşliğinde sahnenin ortasına taşınıyor. Üzerinde David, gecenin starı edasıyla... Ardından gelsin en baba şarkılar. Favori DJ’lerimden Hüseyin Karadayı da dönmüş yuvaya. (Sevmezdim ben bu DJ’lik müessesini değil mi? Gözünü sevdiğimin değişimi.) Discorium, dansınız geldiyse kapısını çalacağınız mekanlardan. Perşembeleri hip-hop gecesi, gidin, hoplayın hoplayabildiğiniz kadar.

DİĞER YENİ YAZILAR