Erkeksiz kızlar

Kız kıza sohbetlerimin sonu gelmeyecek belli. Kızların biri gidiyor, biri geliyor maşallah. Böylesi daha iyi ama... Sevmiyorum ben o erkeksiz, beş-on kızın buluştuğu toplu kız gezmelerini

Haberin Devamı

Kız kıza sohbetlerimin sonu gelmeyecek belli. Kızların biri gidiyor, biri geliyor maşallah. Böylesi daha iyi ama... Sevmiyorum ben o erkeksiz, beş-on kızın buluştuğu toplu kız gezmelerini. Garipsiyorum yani. (Zaten istesem de öyle gezemem, epi topu iki kız arkadaşım var.)

Şimdiki nesil öyle geziyor ama... Nereye gitsem birbirinden güzel kızlar bir masayı doldurmuş eğleniyorlar. Geçenlerde dayanamadım; sordum içlerinden birine, “Niye erkek yok masanızda?” “Böyle daha mutluyuz” dedi güzellik; “Zaten ben sevgilimden ayrıldım, birkaç arkadaşım daha o durumda, biz bize takılıyoruz.”

İlle de sevgili olması gerekmiyor tabii ama masaya erkek şart ya... Arkadaş kontenjanından hiç olmazsa. Bu kız kıza muhabbetlerin akıbeti bellidir çünkü, makyaj, saç baş, Zara’nın son koleksiyonu, Ayşe’nin ruju, Fatma’nın selülitleri vs...Hiç gelemem yani. Benden başka en fazla bir kadına daha tahammül edebilirim masada. Bir üçüncüsü işi bozar çünkü.

Bu yüzden kız kıza çıkmalarım ‘iki kişilik’tir benim. Bir gün birini, başka bir gün diğerini tercih ederim. İki kızın sohbeti daha ‘kişisel’ olur. O ya da bu çekiştirilmez, bizden konuşulur. En çok da erkekleri yatırırız masaya. Genellemeden ama... Son çıkılan adamın yatak performansına kadar uzanır bu muhabbet. İki kişilik sohbetlerin dayanılmaz samimiyeti olmaz kalabalıklarda.

Geçenlerde yine böyle bir samimiyet uğruna Kanyon’a gittik bir başka -çok sevdiğim- kız arkadaşımla. Saat 22.00’ye geliyordu, ekmekleriyle nam salan Le Pain’e tav olduk önce, lakin yemek için geç bir saatti ve mutfakları kapanmıştı. Elimiz mahkum sinema katına çıktık. Midpoint, belli ki buranın ‘in’ adresi, bizim için fazla gençti. Daha ‘oturaklı’ bulduğumuz Num Num’da karar kıldık. Arkadaşımın ilk Kanyon turuydu, ben de yemeğe ilk kez gittim buraya.

Num Num, ABD’deki kafeleri andırıyor. Atmosferi çok güzel. Yemekleri keza.(Mehmet Gürs farkıyla.)

Gerçi tavuklu dürümünde tavuktan çok dürüm vardı ama sunumu güzeldi. Arkadaşımın salatası da iştah açıcı görünüyordu. Velhasıl sevdik Num Num’ı. Hoş adamlar takılıyor bu arada. İş çıkışı gelmiş kravatlı cici beyler de var; dünya umrunda değil cool abiler de. Bizim gibi ‘maksat muhabbet’ dediğiniz gecelerde aklınızda bulunsun sizin de. Tek kötü yanı, 24.00’te kasanın kapanması. Gece yeni başlarken daha...

Göl romantizminde Kocatepe şarkıları
O kadar güzel bir haber aldım ki hemen muştulayayım meraklısına... Ali-Aysun Kocatepe de canlı müzik kervanına katıldı. 20 Ocak Cumartesi’den itibaren her cumartesi ‘Yüzyılın Şarkıları’ konseptiyle Kaya Ramada Plaza’da gençlik anılarımızı canlandıracaklar. Kaya Ramada’ya yolu bahane ettiğimden hiç gitmedim; methini epey duydum ama... ‘Büyükçekmece’de bir cennet’ der bilenler. Çiftin sahne alacağı The Summit Restoran&Bar da göl manzaralı romantik ortamıyla aşk tazeletiyormuş adama. Arabalı bir sevgiliniz varsa kandırın adamı gidin bu cumartesi. Olsa ben de geleceğim ama... Yayasını bulamadık ki, arabalısı dursun orada :)

YARIN NOTU: Kocatepe çifti Aşk Tadında Rüya Gibi Şarkılar konseptiyle yarın da BKM’de. Belkıs Özener, Ömür Göksel, Deniz Seki ve Keremcem de eşlik edecek onlara. Yarını kaçıranlar cumartesi geceleri nasiplenebilir. Bu da Drew kıyağı olsun canım kurban okura.

DİĞER YENİ YAZILAR