Kakava ve Sunay Akın

Kırklareli güzel bir kent. Temiz, gösterişsiz, yeşil... Çay bahçelerindeki yemyeşil ağaçlar altında otururken, gençlerin birbirini "görme" caddesinde yürürken, sanki karşınıza deniz çıkıverecekmiş gibi oluyor

Haberin Devamı

Kırklareli güzel bir kent. Temiz, gösterişsiz, yeşil... Çay bahçelerindeki yemyeşil ağaçlar altında otururken, gençlerin birbirini "görme" caddesinde yürürken, sanki karşınıza deniz çıkıverecekmiş gibi oluyor. Nedense deniz kokuyor bu kent.

Çay bahçesinde, bisiklet kullanırken bile tepsisini başının üzerinde taşıyan simitçi, evde eşinin yaptığı küçük simitleri masamıza yığıyor. Yiyemeyeceğimiz kadar çok sayıda simit için sadece bir milyon lira istiyor. İstanbul'un ünlü simit sarayları mutlaka bu simitçiyi bulup, simitlerin formülünü satın almalı, öyle lezzetli. Küçük Mustafa'daki köftelerin lezzeti de unutulmayacak gibi olanlardan.

Biz 14. Kırklareli Karagöz Kültür Sanat ve Kakava Festivali için oradaydık.

Türklerin baharı karşılama, berekete kavuşma, doğaya açılma diye kutladığı Hıdırellez, Kırklareli'nde Kakava'ya dönüşmüş. Mayısın orta yerine gelindiğinde Şeytandere ve Asilbeyli dereleri boyunca toplanılır, çadırlar kurulur, ateşlerde etler kızartılır, çaylar demlenir, davul zurnalarla yediden yetmişe oynayıp eğlenilirmiş. Bu eğlenceler Kırklareli Belediyesi'nin organizasyonlarıydı son yıllarda festivale dönüşmüş.

Festivalin adının Karagöz olmasının nedeni ise, Evliya Çelebi'nin, Seyahatnamesinde Karagöz'den, "İstanbul tekfuru Konstantin'in habercisi, Kırklarelinde Sofyozlu, nüktedan, zeki, olgun, efendi halk adamı Karagöz Bali Çelebi" diye söz etmesi.

Bu yıl Kırklareli, genellikle "bir türkücü, birkaç halk oyunu" şeklinde geçiştirilen festival türünden iyice sıynlmış. Yeni Belediye Başkanı Yılmaz Şeşen, ve BİG yapım şirketi son derece kaliteli üç gün yaratmışlar.

Sokaklarda yöreye özgü yemeklerin, hediyelik eşyaların bulunduğu bölümler, gayet güçlü ve kendine güvenli olduğu gözlenen kadın derneklerinin bölümleri, yöresel eğlenceler, yarışmalar... Bunun yanısıra Tayfun Talipoğlu, Ferhan Şensoy imza günleri, Cem Özer'in sunduğu Ayşegül Aldinç, İlhan Şeşen, Moğollar, Aşkın Nur Yengi konserleri, resim sergileri...

Örnek alınması gereken bir festival düzenlemişler. Benim imza günümde, kitap imzalatan her Kırklarelili'nin yanımda oturan genç başkana nasıl sevgiyle teşekkür ettiğini gördüm, sevindim...

Ve karşınızda Sunay Akın
Onun adını özellikle sona bıraktım. O şair, yazar Sunay Akın. O, "benim dostum" diye övünülecek ender insanlardan biri. Özel sohbetleriyle çok mest olmuşumdur ama, "Kumbaradaki Zürafa" gösterisini aleme şansına Kırklareli'nde eriştim. Sunay Akın'ın bu "sohbet" ini size aktarmaya teşebbüs bile etmeyeceğim... Onlar sadece Sunay'dan dinlenebilir.

Sunay Akın bize iki saat boyunca tarihten, edebiyattan gerçek öyküler anlatıyor. Her bir öykü, sonunda başka bir kişiye ve başka bir öyküye bağlanıyor. Sürprizlerle dolu konuşma sizi şaşırtıyor, sarhoş ediyor. Koskoca Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda çıt çıkmıyor. Sunay öyle ilginç şeyler söylüyor, öyle güzel anlatıyor ki ya gülüyoruz kahkahalarla ya da ağlıyoruz resmen.

İçimize sular serpiliyor. Entelektüel bir gösteri de olabilirmiş... İnsanlar hiç sıkılmadan, hatta hiç bitmesin diye saatlerce oturabilirmiş. Gerçek olaylar anlatılarak da seyirci etkilenebilirmiş. Belden aşağı konuşmadan da güldürülebilir, hiç oynamadan ağlatılabilirmiş. Bir gösteri insana çok şey katabilir, bittikten sonra uzun uzun düşündürtebilirmiş.

Sunay Akın adını bir yerde görürseniz, ne olur mutlaka gidin, dinleyin onu. Sizin de içinize sular serpilsin, ümitler, umutlar dolsun.

DİĞER YENİ YAZILAR