Bebekli babalara bir düzine tüyo

Haberin Devamı

Son yıllarda “Babanın bebek bakımında rolü nedir?” konusu tartışılır hale geldi. Alışılagelmiş olarak, babalar “ekmek parasını” kazanırlar, evi ve aileyi korurlar, dış işler ile ilgilenirler; diğer yandan, anne evdeki işlerle ve çocukların bakımı ile uğraşır.
Değişen zamanla birlikte, aile içi dinamiklerin de çok değiştiği açıktır. Bugün birçok aileye bakınca, böyle bir düzenden oldukça uzaklaşıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Annelerimizin çoğu artık babalarımız gibi çalışıyorlar. Bu da onların eskiden olduğu gibi evde olmadıkları dolayısıyla ev işleri ile aynı şekilde ilgilenemeyecekleri anlamına gelmektedir. Demek ki eski anlayıştaki “dış ve ev” işlerini ilgilendiren sorumluluk ve görev tanımlamaları da değişerek, sağlıklı bir aile işleyişi için anne ve babaların bu ortama ayak uydurmaları gerekir.
Aslında bana gelen anne ve babalara baktığımda, çoğu bu evrimi geçirmişlerdir. Böyle de olmak zorunda. Yoksa bir yerden itibaren, eşler arasındaki ilişkide bir şeyler kopar ve kaybedilir. Unutmayın, değişmeyen tek şey değişimin ta kendisidir.
Bunun uzantısında, yeni bir bebeğin eve gelmesiyle sağlıklı bir aile işleyişi elde etmek için “bir baba bebeğin bakımında nasıl bir rol oynamalı” önerilerime gelelim. Babalar kulak verin:

1.Doğum öncesi alış verişlere katılın. Biz erkekler maçtan nasıl zevk alıyorsak, kadınlar da alış verişten zevk alırlar. Her iki cins de bunu sorgulamasın ve buna anlam yüklemesin. Anne adayına veya bebeğinize alış verişi birlikte yapın. “Senin ve bebeğimiz için bunu zevkle yaparım, çünkü seni, bebeğimizi ve ailemizi seviyorum,” mesajı anneyi çok mutlu edecektir.

2.Doğumun her anını birlikte yaşayın. İster normal doğum ister sezaryen olsun, doğum anında eşinizin elini tutuyor olun ve ona öpücükler kondurun. Utanmayın çünkü doktorlar ve hemşireler sizi takdir edeceklerdir, ayrıca eşinize en çok ihtiyaç duyduğu anda, sonsuz güç vermiş olacaksınız. Buna rağmen “beni açmaz” veya “çok kadınsal bir hadise, ben odada takılırım” diyorsanız beni dinleyin. Beyler, her türlü doğum, sonu büyük bir mutluluk olsa bile aslında eşinizin ciddi anlamda ağrı ve acı yaşadığı bir durumdur. Vücuda iğneler batırılır, neşter ile kesiler yapılır, vajinadan 3 kilogram ve 50 santimetrelik bir canlı çıkar. Bilmem anlatabildim mi? Bana güvenin, geri dönüşü olmayan o anda, eşinizin yanında olun.

3.Eşinize hediye alın. Doğumdan sonra ilk emzirme anı hediyenizi vermek için en mükemmel andır. Eğer eşiniz pek kendinde değilse o zaman biraz rahatladıktan sonra armağan edin. Hediye derken mutlaka bir şey satın alın demek istemiyorum. Ona bir teşekkür mektubu, bir şiir (sizin yazmanız bile şart değil, onun sevdiği bir şiiri kendi ellerinizle yazıp verebilirsiniz) hatta gözlerinin içine bakıp içten bir şekilde öpüp “seni seviyorum, bebeğimizi taşıdın, bize armağan ettin” demeniz bile yeterli olacaktır. Not: çiçek artık çoğu hastanede hasta odasına alınmamaktadır.

4.Ziyaretçilerinize yapılacak ikramlarınızla siz ilgilenin ya da ilgilenecek birilerini görevlendirin. Çikolata, kurabiye, şeker; her ne olursa olsun, ne ikram edeceğinizi önceden planlayın ve tedarik edin. Kadınlar bize kıyasla çevreye daha çok önem verirler. Bu nedenle “ay rezil olduk, ziyaretçilerimize bir ikramda da bulunamadık” hissini onlara yaşatmayın. Doğum sonrası ağrıları, bebek emzirmesi gibi büyük konular arasında bir de bunu düşünmek zorunda kalmasın.

5.Fotoğraf ve/veya video çekimi konusunu çözümleyin. Tavsiyem ya bir profesyonel fotoğrafçı ile çalışın ya da bir akrabanızı görevlendirin. Bu şekilde resimlerde siz de bulunursunuz. Aradan birkaç gün/hafta geçtikten sonra fotoğraflara bakınca hepinizin çok hoşuna gideceğinden emin olabilirsiniz.

6.Bebeğinizin altını değiştirmeyi öğrenin. Hastanedeyken hemşirelerin size de bebeğinizin altını değiştirmeyi öğretmelerini rica edin. “Bir tane bez değiştirsem neye yarar” demeyin. Hem bebeğinizin altını temizlemiş ve onu rahatlatmış olursunuz, hem de görev paylaşarak eşinize destek olmuş olursunuz. Bazı anlarda, bunun gibi ufak bir destek bile, eşiniz için büyük yardım olacaktır.

7.Bebeğinizin üstünü değiştirmeyi öğrenin. Bu da alt değiştirme gibi bir durum. Bu ufak eylemin yerine getirilmesi de bazen sandığınızdan çok daha faydalı olacaktır.

8.Ana kucağının bebeğinizin araba koltuğu olarak kullanımında, arabanıza nasıl takılacağını öğrenin. Beyler, araba ile ilgili bir konu olacak da siz geri mi kalacaksınız?

9.Buzdolabında saklanan anne sütünün veya alıyorsa mamanın nasıl hazırlandığını öğrenin. Muhtemelen bunu çok sık yapmak durumunda kalmayacaksınız ama size bir şey söyleyeceğim. Gecenin yarısında, annenin uykusuz ve bitkin olduğu bir anda, sevgiyle “karıcım ben hazırlayayım” dediğiniz anda, dünyalar onun olacaktır; garanti veriyorum.

10.Sabah saat 6-8 arası bebeğinize siz bakın ve annenin uyumasını sağlayın. Normalde saat 7’de kalkıyorsanız ve 8:30’da işe gidiyorsanız, bir saat erken kalkarak, eşinizin rahat bir şekilde 2 saat uyumasını sağlayabilirsiniz. İki saatlik uykudan ne olur demeyin. Anneler özellikle bebekle olan ilk 3 ay içinde doğru düzgün uyumazlar. Uyuduğunu sandığınız anda bile aslında bir kulağı bebektedir ve bir “hık” ile uyanıverirler. Bu nedenle size güvendiği o iki saat içinde derince uyur ve kendine gelir. Size ne mi olur? Bebeğinizi koklama ve sevme fırsatı bulursunuz.

11.Kayınvalidenizi tavlayın, iki saatliğine bebeğe baksın ve siz de eşinizi yemeğe veya sinemaya götürün. Anneler ilk haftalarda tamamen bebeklere odaklandıklarından dolayı, gözleri başka bir şey görmez. Ancak o da bir insan ve başka hiçbir şey ile ilgilenmemeleri onları mutsuzluğa sürükleyebilir. Üstelik loğusalık depresyonuna da girmeye son derece müsaittirler. Tüm bu nedenlerden dolayı, eşinize gün içinde haber verin, sütünü sağmasını söyleyin ki akşam bir iki saatliğine birlikte bir yerlere gidin. Kafede keyif, muhabbet, basit bir yürüyüş, sakin bir yerde yemek veya güzel bir film olabilir. O bir anne olabilir, ancak unutmayın, sizler birbirinizin eşisiniz.

12.Bu akşam yemeği siz pişirin. Bazen öyle olur ki bebek annesinin memesine 24 saat yapışır ve başka hiçbir şey yapmasına izin vermez; yemek yeme dahil. İş yerinizdeyken arada bir telefon açıp ona sorun, “bir şey yedin mi?” diye. Çünkü şakam yok, unutabiliyorlar. Eve gitmeden önce de telefon açıp sorun “evde yemek var mı?” diye. Eğer yoksa, ya yoldan hazır bir şeyler alıp eve gidin, ya da eve gider gitmez, akşam yemeğini hazırlayın; bu makarna haşlamak veya iki yumurta kırmak bile olsa.
Tüm bunlara bebeğin gazını çıkarmak, banyosunda yardımcı olmak, gezdirmek gibi en azında bir düzine kadar daha öneri eklenebilirdi, çünkü herkesin ihtiyacı farklıdır. Neticede, bir bebeğin dünyaya gelmesiyle iş yükü elbette artacaktır. Siz babalar da samimi bir şekilde elinizden geleni yapmaya gayret gösterirseniz, emin olun, her şey çok daha rayında ve sükunetle ilerleyecektir. Bebek kadar güzel bir şeyin elbette bir bedeli olacaktır. Yorulacak mısınız? Kesinlikle. Ancak eşiniz veya bebeğiniz size bir kere gülümseyince tüm yorgunluğunuz geçecektir; garanti veriyorum.

DİĞER YENİ YAZILAR