ıp boş durmuyor! Berlin

Haberin Devamı

Berlin’de ‘Romatizma’ya Karşı Avrupa Ligi’ (EULAR) Kongresi’nden yeni döndüm. Ülkemizde de pek çok kişinin yaşamını altüst eden eklem romatizması hakkındaki son gelişmeleri sizin için öğrendim.

İkisi de birbirinden parlak romatolog (romatizma uzmanı) bir baba-oğulla konuştum önce. Baba Prof. Dr. Hasan Yazıcı İstanbul Üni. Cerrahpaşa Tıp Fak. emekli öğretim üyesi. Bu yılki kongre açılışında romatolojiye üstün hizmet ödülünü aldı.
1974’de Amerika’dan uzman olarak gelmiş ve 38 yıldır romatolojiyle uğraşan çok değerli bir bilim insanı. Yeni emekli olmuş, ama boş durmuyor. LER (Letter to Editör) diye bir dergi çıkarılmasına öncülük ediyor.

Oğlu Yrd. Doçent Dr. Yusuf Yazıcı, New York Üniversitesi Öğretim Görevlisi.

Dr. Yusuf Yazıcı şu anda romatoloji alanında en parlak isimlerden biri olarak gösteriliyor, "Genç Yetenek" olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin gururu, birçok yayında adı var.

omatoid artritli hastanın neler çektiğini anlayayım diye elime bir aparat taktılar az önce... Ve bir hırkanın düğmelerini iliklememi istediler. Müthiş acı çektim ve beceremedim. Sağlıklı olduğuma bir kez daha şükrettim. Nasıl bir hastalık bu, niçin oluyor?

Hasan Yazıcı: Romatoid artrit, eklemlerin birleşme yerinin yangısı ile karakterize olan ve eklem hasarı, kronik ağrı, sertleşme, şişme ve yorgunluğa neden olan kronik bir otoimmün hastalık. Yani vücut kendi kendine savaş açıyor. Vücudun niye kendi dokularına savaş açtığını ise hâlâ bilemiyoruz.

Yusuf Yazıcı: RA genellikle elleri ya da bilekleri etkiliyor. Ama dirsekleri, omuzları, boynu, dizleri, kalçaları, ayakları ve ayak bileklerini de etkileyebilir. Günlük hayatı önemli ölçüde etkiler. Avrupa’da yaklaşık 3 milyon kişi RA hastası.

Bizde sık görülüyor mu?

Hasan Y.: Dünyayla aynı sıklıkta. Daha az veya daha çok değil! Türkiye’de her 200 kişiden birinde RA var! Dikkat çekici bir nokta da şu, kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülüyor. RA tanısı koyulan hastaların yüzde 75’i kadın.

Yusuf Y.: Romatoid artrit ciddi bir eklem hasarına yol açıyor. Bu da yaşam kalitesinin bozulması, çalışamama, daha yüksek tıbbi maliyetler ve ameliyatla sonuçlanacak şekilde hareket kaybına neden olabiliyor.

Romatoid artritin tanısı hemen konulamıyormuş. Niçin?

Hasan Y.: Çünkü birçok organı tutan bir hastalık. Son 30 yıldır romatoloji iç hastalıklarının ayrı bir bilim dalı. Bu yüzden son 30 yıldır artık daha rahat tanı konuyor.

Amerika’da durum farklı mı ?

Yusuf Y.: Hayır, orada da aynı. Romatolog yeterli değil. Eğer hastayı romatolog görürse sorun yok. Tanı kolaylaşıyor.

Romatolog dışında kim görüyor peki?

Hasan Y.: Dahiliyeciler, fizik tedavi uzmanları... Hekimler kan testlerine çok bağımlı. Ama kan testi kesin tanı saplamaz. Çünkü kan testleri negatif olabilir ama kişide yine de RA olabilir.

Esas tanı ancak eklem belirtileriyle konur. Eklemde şişme, ağrı, fonksiyon azalması gibi. RA sistemik bir hastalık; birçok organı tutuyor, damar iltihabı yapıyor. Bununla başa çıkmak için çok sağlam dahiliye bilgisi gerekiyor. Bir romatolog önce 4-5 yıl dahiliye, ardından 2-3 yıl da romatoloji okur, sonra uzman olur. Türkiye’de 200 romatolog var. Sayı yeterli değil. Anadolu’da görece daha az.

Tedavisi nasıl?

Hasan Y.: İlaç tedavisi ve gerektiğinde fizik tedavi ve cerrahi.

Yusuf Y.: Hedefe tedavi konsepti var artık. Bir ilaçla hasta 3 ay içinde yüzde 50 iyileşebiliyor. Bu bizim için yeterli değil. Çünkü eklemler iyileşse bile vücutta genel yangı sürdüğü için tedavinin devamı, hatta artırılması gerek.

Kronik bir hastalık olduğu için hasta ilaç almayı ertelemek istiyor. İlaç almayayım sadece fizik tedavi göreyim derse...

Yusuf Y.: Sizde kanser var denilse kimse almayayım bu ilaçları demez. Yan etkileri çok olmasına rağmen! Ama evet, RA’da hastalar ilaç almak istemeyebiliyor.

Ancak tedavi olmamış RA’da hasta 8-10 yıl daha kısa yaşar. Öldürücü bir hastalıktır. Bazı kanser türlerinden daha öldürücü!

Neden bu kadar tehlikeli peki?

Yusuf Y.: Yangıya bağlı kalp-damar sistemi sorunları artıyor. Ayrıca enfeksiyon artıyor. Kanser riski 2 kat artıyor.

Beslenmeyle ilgisi var mı?

Yusuf Y.: Bir tek kalsiyum ve D vitamini kemik erimesinden korunmada yararlı olur. Çünkü RA’da osteoporoz riski de artıyor.

İnternette bu konuda bir kirlilik var. Omega 3 yağları, B grubu vitaminleri kürü gibi desteklerin iyi geldiğine dair yazılar gördüm... Hastalar bunlardan etkilenebilir ve tedavilerinde gecikebilirler.

Yusuf Y. : Bad Science (Kötü Bilim) diye bir kitap var, okuyun lütfen! Çölyak hastalığı ve bunun gibi birkaç hastalık dışında yiyecekle direkt ilgisi olduğu kanıtlanmış pek bir şey yok.

Bu hastaların şişmanlamaması gerekiyor değil mi?

Yusuf Y. : Kesinlikle. Çünkü eklemlere baskı artıyor. Ayrıca yağ dokusu yangı yaratan, yani sorun yaratan bir doku.

Genetik geçiş var mı? Yani anne-babamızda, akrabalarımızda varsa bizde de çıkabilir mi?

Hasan Y. : Evet,genetik geçiş var. Bazı ailelerde bu tip hastalıklar sık görülüyor.

Bakın, 38 yıldır bu işi yapıyorum. Hastalık sayısı arttı ve daha da artacak. Ben bu işe başlarken 100 hastalık bilmek zorundaydım. Oğlum ise 250 hastalık bilmek zorunda. 100 yıl önce ise 2-3 hastalık vardı.

Son katıldığım konferanslarda sürekli stres vurgulanıyor. RA"nın stresle ilişkisi var mı?

Yusuf Y.: Fareleri alıp kanser hücresi enjekte ettiler. Sonra birini rahat ettirdiler. Diğerini kötü yaşam ortamına koyup stres yarattılar. Streslide daha çok metastaz oldu. Şöyle söyleyebilirim; diyelim hasta 5 defa stres yaşamış olabilir. Beşincinin hemen ardında hastalık aktive olabilir. Ama kesin kanıt yok bu konuda.

Hasan Y.: Tedavi gecikirse erken iş kaybına, eklem protezlerine yol açıyor. Bu da tüm topluma büyük yük getiriyor. Sosyal ekonomik, psikolojik boyutları olan bir hastalık bu...

Eskiden ’Biraz duralım, hastanın durumu şimdi fena değil’ yaklaşımı vardı. Gerektikçe tedavi ediliyordu. Halbuki hastada kalıcı hasarın en çok oluştuğu dönem ilk 1-2 yıl. Kemik ve eklem bir kez bozulduktan sonra artık hiçbir ilaç onu geri döndüremez.

Prof. Dr. Vedat Hamuryudan
"Eklem hasarı olmadan tedaviye başlanmalı"


Romaotoloiji alanından ülkemizdeki en önemli isimlerden biri Prof. Dr. Vedat Hamuryudan ile de hastalığa başka açılardan baktık. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Öğretim üyesi olan Hamuryudan bakın neler anlatıyor:

RA doktorlar bile karıştırabiliyor, tanıda zorluk çekebiliyorlar. Hangi hastalıklarla karışabilir?

Sedef artriti, lupus, gut, viral artritler. Bunlar bir buçuk ayda giderler. RA gitmez. Eğer eklem ağrısı ve şişliği bir buçuk aydan uzun sürüyorsa bunun RA veya başka bir romatizmal durum olma olasılığı yüksektir. Özellikle el-parmak eklemlerinde oluyorsa hasta mutlaka doktora başvurmalı. Hastalar ömür boyu sürecek bir ilaç tedavisine başlamak istemiyorlar...

RA kişinin yaşam kalitesini bozuyor. Eklemlerde şekil bozukluğu sonra sakatlık olabiliyor. 30 yıldır yapılan çalışmalar ilaç tedavisine ne kadar erken başlanırsa eklem hasarının o kadar yavaşladığını, engellenebileceğini gösteriyor. Tek şart şu, eklem hasarı olmadan tedaviye başlamak.

Yediğimiz içtiğimiz herhangi bir şey etkiliyor mu?

RA’da özellikle Akdeniz biçimi beslenmenin olumlu

etki ettiğini gösteren bir çalışma var. New England Journal of Medicine’de yayımlandı.

Yani bol sebze, meyve, zeytinyağı, balık, süt,

peynir, yoğurt, ölçülü

kırmızı et...

Evet. Ayrıca sigara önemli bir risk faktörü olarak ortaya çıkıyor. Sigara içmek bu hastalığa zemin hazırlıyor.

Ne kadar içende artıyor ?

Düzenli sigara içenlerde risk artıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR