Yayılan bir hastalık: MCS

Haberin Devamı

Öğrenciliği beraber yaşadığımız hekim arkadaşım arayıp yardım isteyene dek yaygınlığının çok farkında değildim. Eve aldıkları yeni mobilyanın kumaşını temizlemek için özel ürünü kullandıktan sonra çocuğunda konuşma bozukluğu başladığını söylediğinde, evi havalandırmasını istemiştim. Ama sonra telefon ve e-mailleri ardı ardına gelmeye başladı arkadaşımın: Kendisi ve eşinde ağız kuruluğu, sonra gittikleri bir restoranın lavabosundaki koku nedeniyle baş dönmesi, tekrar kızlarında tatilde kaldıkları otelde yağın kokusundan ötürü belirtilerde artış derken yaz boyunca sürdü iletişim trafiğimiz. Psikolojik kökenli olduğunu düşünsem de (deyimi hoş görün) “paranoyak olmamız, takip edilmediğimiz anlamına gelmez”den hareketle organik bir sebep aradık durduk 2-3 ay süreyle. Klasik tıp literatüründe, yeterli kanıtların bulunmayışı nedeniyle kabul görmese de arkadaşımın yaşadığı durum Türkçe’ye “Çoklu Kimyasal Duyarlılık Sendromu” olarak çevirebileceğimiz “Multiple Chemical Sensitivity” (MCS) tablosuna çok uyuyordu.

Aslında 15 yıl kadar önce, o zamanlar Oregon‘da öğrenci yeğenim (şimdi ünlü oyuncu Setenay Yener) Amerika’dan beni arayıp, “okyanus kıyısında yüzerken mazot damlasına rastladığını, bu yüzden kanser olup olmayacağını” sorduğunda tuhaflığı sezmiştim. Körfez krizinin hemen sonrasına rastlayan dönemde çevresel duyarlılıkla birlikte kimyasal korkusu (kemofobi) patlama yapmıştı.

Tanı nasıl konur?

İşin içine çok düşük doz kimyasal maddelere karşı alerji, toksisite gibi gerçekten kimyasalların yol açtığı tabloların girmesi, psikolojik etkilerin yanı sıra belirtilerin sinir sistemi, kalp, eklemler, mide hastalıklarında görülenlerle benzeşmesi de tanıyı zorlaştırıyor.

1- Bulgular kimyasala farklı zamanlarda maruz kalındığında da tekrarlıyor.

2- Çok düşük kimyasal madde dozlarında bulgular ortaya çıkabiliyor, kimyasal maruziyet ortadan kalkınca belirtiler kayboluyor.

3- Belirtiler sıklıkla birbirinden ilgisiz farklı kimyasallara maruz kalınca da ortaya çıkabiliyor.

4- Belirtiler pek çok organ veya sistemi içeriyor (Burun akıntısı, gözde kaşıntı, boğazda yanma hissi, baş ağrısı, kulakta ağrı, kafatasında ağrı, zihinsel karışıklık, uyku hali, çarpıntı, bulantı, ishal, karında kramp hissi, eklem ağrıları).

5- Hastalık çoğunlukla 30-50 yaş arası bayanlarda görülüyor. Körfez savaşına katılmış askerlerde, diğer gruplara oranla 3-4 kat daha fazla görülmesi, ibadet eden ya da meditasyon yapanlarda daha az rastlanması, tedavide psikoterapi ve antidepressan ilaçların etkili olması hastalığın psikolojik kökenli olma ihtimaline işaret etse de depresyonun neden mi yoksa sonuç mu olduğunu ayırt etmek güç.

Genetik farklılığın rolü

Yakın dönemde yapılan pek çok çalışma, genetik farklılığın bu hastalıkta belirleyici olabileceğini gösteriyor. MCS hastalarında yapılan çalışmalarda ilaç dünyasından iyi bildiğimiz CYP2D6, NAT1, NAT2, GSTM1 gibi genlerdeki farklara bağlı enzim eksiklikleri saptanmış. Bu da vücudun, toksini yeterince bertaraf edememesi demek. Zararsızlaştırma işlemi gerçekleşemeyince küçücük dozlar bile etkili olabiliyor.

Tedavi

Tedavide kimyasallardan arındırılmış bir yaşam, yaşam tarzı değişikliği, psikoterapi ve antidepresan ilaçlar öneriliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR