Gazete Vatan Logo

Domates, biber, patlıcan...

Fesleğen, tarhun, mercanköşk, frenk maydanozu, kuşkonmaz, rezene... Bu liste böyle uzar gider... Hiçbir manavda kolay kolay bulamayacağınız binbir çeşit nebatatı, İsmet Kolay'ın Arnavutköy'deki dükkanında bulursunuz

Burası öyle alelade bir köşebaşı manavı değil, daha ziyade bir botanik bahçesi... Adını ilk kez duyduğunuz taze baharatlarla egzotik meyveler, patlıcanın, kabağın minyatürüyle domatesin, biberin olmadık renklere bürünmüş olanı, bu dükkanın tezgahında buluşur. En popüler restoranların ve en ünlü isimlerin manavıdır Kolaylar... İnternet üzerinden bile sipariş verebileceğiniz (denemesi bedava, isterseniz bir tıklayın www.feolaylar.com adresini) bir asri zaman işletmesi!

Malatya'da doğup büyümüş dört kardeşin en küçüğü olan İsmet Kolay'a "manav" demek, Yves Saint Laurent'e "terzi" demek gibi bir şey. Antalya ve istanbul Boğazköy'de toplamı 400 dönüme yaklaşan arazide tarımla uğraşan, şu sıralar Atina haline sebze gönderebilmek için Edirne'de sınıra yakın arazi arayan, İstanbul'da 500'e yakın restoranla çalışmanın yanı sıra yurtdışına da mal ihraç eden başarılı bir işadamından söz ediyoruz nihayetinde...

Güneşli bir Nisan gününde tavşan kanı çaylar eşliğinde sohbet ederken, "Ah be ağabey" diyor, "nelerimiz vardı bizim, kıymetini bilemedik. Bugün artık bir kokulu domates yok, bir topatan kavunu yok, siyah karpuz yok. Hiçbirinin tohumu kalmadı. Bu ürünlerimize sahip çıkamadık. Şimdi sürekli dışarıdan tohum alıyoruz. Şu dükkanda gördüğün çoğu ürünün tohumu ithal. Elin oğlu akıllı tabii... Bize kısır tohum satıyorlar, sadece bir kez mahsûl alınabiliyor. Bizim de bu tohumlan üretmemiz gerek ama doğru düzgün bir tarım politikamız yok ki..."

Eliyle tezgahtaki mini domatesleri gösteriyor İsmet: "Mesela şunların tohumu kilosu 15 milyardan satılıyor. Türkiye bir tarım ülkesi. Bunca üniversitesi, ziraat fakültesi varken, bu tohumu üretememesi yazık değil mi?"

Erman hocanın yanlışı
Domatesten, salatalıktan söz edince Erman Toroğlu'nun kulağını çınlatmamak olmaz. Ama hocanın son dönemde ekranları kaplayan açıklamalarından biraz rahatsız İsmet Kolay... Öncelikle tartışmanın yanlış sözcükle başladığına dikkat çekiyor: "Her şeyi hormonlu diyerek karalamak çok tehlikeli. Hormon yalnızca, patlıcan, kabak ve salatalığın döllenmesinde kullanılır. Onlara çiçek açtırabilmek için hormona ihtiyaç var. Yani, arının yapacağı işi, hormonla yapıyoruz.

Türkiye'de sorun hormondan çok, bilinçsiz ilaçlama. Çiftçi yeterince eğitilmediği için neyi, ne kadar ilaçlayacağını bilemiyor. Ama bunun çözümü de çıkıp, 'domatesler hormonlu, sakın yemeyin' demek değil. Bu uyanları Erman Hoca'nın yerine konuya ilişkin daha derin bilgisi olan bilim adamlarının, ziraat mühendislerinin yapması lazım. O domatesi yetiştirebilmek için bütün bir yıl uğraşan, kaderini o mahsûle bağlayan üreticiye yazık değil mi?"

İsmet'in çözüm önerisi de basit: "Antalya'dan Avrupa'nın her köşesine uçaklar dolusu mal gidiyor. Adamlar aldıkları sebzeyi daha gümrükten geçerken kontrol ediyor. En fazla yarım saat içinde! Türkiye'nin de bu kontrolü halde yapması lazım. Zaten yasaya göre hiçbir ürün hale girmeden piyasaya sürülemez. Devlet kursun gerekli merkezleri, ürünü daha tezgâha düşmeden tahlil etsin. Yanlış ilaç kullanımı varsa, satışına engel olsun. Böyle bağırıp çağırmaya gerek yok ki..."

İsmet böyle diyor, Erman Hocam... Baştan oynatalım istersen...

Haberin Devamı