Gazete Vatan Logo

Diziler kadın sultanları yanlış yansıtıyor

Son romanında Kösem Sultan'ı anlatan Solmaz Kamuran: "Günümüz değerleriyle o dönem değerlendirilemez. Kösem cömert ve acımasızdı. Travmalar ve şartlar onu farklı biri haline getirdi" diyor.

Diziler kadın sultanları yanlış yansıtıyor

'Tarihi roman’ dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Solmaz Kamuran… 14 yıl diş hekimliği yaptıktan sonra kendini tamamen edebiyata veren, bunu da zanaat değil, ‘entelektüel bir uğraş’ olarak gören, geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz usta gazeteci - yazar Çetin Altan’ın da eşi olan Kamuran’ın İnkılap Yayınları’ndan çıkan romanı ‘Kösem’ 1 Aralık’ta raflarda. Kamuran’la romanını, ve Kösem Sultan’ı konuştuk.

Kösem Sultan hakkında bir kitap yazmak fikri nasıl ortaya çıktı?

Bu roman, Kiraze ve Macar adlı kitaplarımla ele alındığında bir birliktelik oluşturuyor. Kiraze'de önceki dönemi, Macar'da ise Kösem'de anlattığım dönemin sonrasını ele aldım. Son kitabı halkayı tamamlamak için yazdım. Ben tarih kitabı yazmıyorum ama dersime çok iyi çalışıyorum. İlber Ortaylı, Joseph Hammer ve Erhan Afyoncu başta olmak üzere toplam 2000 sayfalık metin okudum, büyük kartonlara kronolojik şemalar çizdim. Kurgu ve gerçeği çok iyi harmanlamak gerekiyor. İlgiyi artırmak için Harem'i 'lay lay lom yapılan sefahathane' kadın sultanları dizilerde gösterildiği gibi yansıtamam. Adil olmadığı gibi öyle olması da mümkün değil. Oraya giren kadınların hepsinin padişahın koynuna girdiği yok, dirayetli, zeki insanlar onlar. Kösem Sultan da resmi yetkisi olan, kral naibi olarak hareket eden birisi.

Haberin Devamı

Kösem Sultan’a dair tarihçiler arasında farklı görüşler var. Yansıttığınız Kösem nasıl bir karaktere sahip?

Bu konuda türlü rivayet ve entrikalar var. Açıkçası okurun daha çok sevebileceği, sempatik bir Kösem yarattığıma inanıyorum. Hayatındaki değişimi aktarmaya çalıştım; arka kapakta yazdığımız gibi "Herkes melek doğar, daha sonra bazıları şeytan olabilir." Durup dururken değil, hayat koşulları da o insanı etkiler, zorlar. Kendi varlığını korumak zorunda kalabilirsin, uyguladığın yöntemler ise hoş olmayabilir. Kösem için de aynısı geçerli. Başlangıçta merhametli, iyi yürekli ve yumuşak iken giderek sertleşiyor. Hayat da ona karşı acımasız davranıyor. Örnek vereyim; Genç Osman öz annesini ziyaret etmiyor, Kösem'i görmeye gidiyor. O kadar değer veriyor. Eşi I. Ahmet’i 27 yaşında kaybetmiş. 1603'ten 1650'lere kadarki dönemi anlatıyorum. O zaman tahta çıkanların hemen hepsi babalarını kaybetmiş çocuklar. Dolayısıyla kadınlar ön planda.

Haberin Devamı

Hürrem Sultan da dahil olmak üzere bu kadınların -özellikle günümüzde- ilgi çekmesinin sebebi nedir?

Kösem'le Hürrem'i karşılaştırmak yanlış. Hürrem de etkili biriydi ancak onun eşi 46 yıl tahtta kalmış, müthiş bir kudrete sahip olan Kanuni'ydi. Kösem ise çocukların küçük yaşta yönetim erkinin başına geçtiği bir dönemde yaşıyordu. Devletin diğer mekanizmalarıyla, başta yeniçeriler ve ağalar olmak üzere arası çok iyiydi. Ancak sultanların bu kadar ilgi görmesinin sebebi, dizilerde yanlış yansıtılmasının sonucu.

Kulaktan dolma bilgilerle geçmişi değerlendirmeniz mümkün değil. Mutlaka iyi bir araştırma yapmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Sarayın bu kadınlarını nasıl yargılıyor toplum peki?

Bir şeyi değerlendirmek için o konu hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Kahve muhabbetiyle, kulaktan dolma bilgilerle bu iş olmaz. Osmanlı tarihini, o dönemi bilmeden "Bana göre Kösem iyi bir kadın değil" diyemezsiniz. İnsan okudukça kuşku duyar, kendisini tekrar gözden geçirir. Bizim bölgenin insanında bu yok maalesef. Mesela Prof. Aziz Sancar Nobel Ödülü'nü kazandı. Benim onu yargılamam veya değerlendirmem mümkün mü? Aynı durum burada da geçerli.

Haberin Devamı

"Bırakın tarihi tarihçiler yazsın" gibi polemikler yaşanıyor. Üzerinizde baskı hissettiniz mi yazım sürecinde?

Tabii ki tarihçiler yazsın buna diyeceğim bir şey yok. Adil ve objektif kalabiliyorsanız, daha çok satsın, sansasyon yaratsın şeklinde düşünmüyorsanız tarihçi olmanıza gerek yok yazmak için. Kurgumu anlatırken mümkün olduğunca o atmosfere sadık kalırım. En mükemmeli yaratıyorum diyemem. Kitabın kalıcı olması önemli, onu da okuyucu takdir edecek. Romanımda tepki çekebilecek şeyler de var, bazı sultanların özel hayatı, öldürülen esirler vs. Nabza göre şerbet vermem, sonuçta bunları ben uydurmadım.

Popüler kültüre değinelim. Özellikle son yıllarda tarihi dizilerin reyting rekorları kırdığını görüyoruz.

Bir insan bunlarla yetinirse tarihi yanlış algılar. Bu yapımlardaki oryantalist yaklaşımı yanlış buluyorum; Harem bir seks yuvası, içindekiler de pavyonda çalışan konsomatrisler değil.

Haberin Devamı

ÇETİN ALTAN'I ÇOK ARIYORUM

Ekim ayında kaybettiğimiz, eşiniz Çetin Altan'dan bahsedelim...

Onunla beraber köşe yazılarındaki mizah duygusu da kaybolmuş olacak. Seviyeliydi, çıtayı yüksek tutardı, ileri görüşlüydü... 18 yıl dolu dolu bir evlilik yaşadık. Bana çok büyük katkısı oldu, hem sevgisiyle hem bilgisiyle. Hiçbir zaman onun önünde olmayı düşünmedim. Sağolsun o da beni taltif ederdi. Onun yazılarını evliliğimiz boyunca ilk defa ben okudum. 24 saat boyunca beraber olurduk. Son romanımın yazılış sürecinde bedenen yanımda olmadı, gözlerim dolarak yazdım kitabı. Çok aradım onu.