Gazete Vatan Logo

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Asla kabul edilemez

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanya ile Büyükada gerilimi hakkında açıklama yaptı.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Asla kabul edilemez

Kıbrısta basın toplantısı düzenleyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanya bize karşı olan tüm terör örgütlerinin adeta yeniden faaliyete başladığı ana üs olmuştur. dedi.

Lafkoşada basın toplantısı düzenleyen Çavuşoğlu, Almanya ile Türkiye arasında yaşananlar hakkında açıklamalarda bulundu. Çavuşoğlu: Almanya ile ilişkilerimizde ciddi gerginlikler yaşanıyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak teröre karşı ciddi mücadele veriyoruz.. Türkiye Cumhuriyeti olarak teröre karşı ciddi mücadele veriyoruz. PKK DPYD, YPG, DAEŞ hepsi ile mücadele ediyoruz. FETÖ ve PKK ile mücadele de hiçbir şekilde taviz vermemiz mümkün değil. Ancak bu iki örgütü sığındığı ana ülke dost bildiğimiz Almanya olmuştur. Dedi.

Müttefikimiz olan Almanya, terör örgütlerinin faaliyet göstermelerine izin veriyor" diyen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Geldiğimiz noktada PKK ve FETÖ köşeye sıkışmış durumdadır. Fakat düşünün müttefikimiz olan bir ülke devletimizi yıkmak isteyen örgütlerin kendi ülkelerinde faaliyet göstermelerine izin veriyor. Terör örgütleri Almanyaya sığınıyor. ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Almanyaya FETÖ ile ilgili süreç sorulduğunda Merkelin Alman yargısına müdahale edemeyecekleri söylediğini hatırlatan Çavuşoğlu, Bazı ülkelerin sınır dışı ettiği örneğin, İsviçre bir PKK'lı bir DHKP-C'li Almanya'ya geçiyor. Almanya bize karşı olan tüm terör örgütlerinin adeta yeniden faaliyete başladığı ana üs olmuştur. dedi.

"İşbirliği ile bağdaşmaz"

Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: Diğer taraftan Türkiye'de teröre destek ve casusluk suçlaması ile tutuklanan alman vatandaşların ki aynı zamanda bazıları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve bir an önce serbest bırakılmasını istiyor hatta süre veriyor yarın öğlene kadar serbest bırakın diyor. Bu tamamen diplomatik üsluptan uzak bir tavırla bunu yapıyor. Biz bunu kesinlikle kabul etmiyor ve doğru bulmuyoruz. Seyahat uyarıları yapılıyor

Almanya ile Türkiyenin birbirini iyi tanıdığını söyleyen Çavuşoğlu, Berlin Türkiye'yi ve Türkleri en iyi bilen bir başkenttir. Biz olaylara devlet ciddiyeti ile yaklaşıyoruz. Bize bu yönde yapılan tehditleri de devlet ciddiyeti ile değerlendirir karşılığını da veririz. Alman Bakan'ın yaptığı hırçın açıklamalar da doğrusu iki ülkenin dostluğuna da müttefikliğine de sığmaz. Birçok alanda yaptığımız işbirliği ile de bağdaşmaz. dedi.

Haberin Devamı

ABnin Suriyeli mültecileri kabul eden Türkiyeye maddi destek sağlayacağını hatırlatarak "AB henüz 18 Mart anlaşmasının yükümlülüklerini yerine getirmemişken; AB'nin fon durdurmakla tehdidi ciddiyetle bağdaşmıyor. AB sözünü tutmalı" dedi.

Bakan'ın yaptığı açıklamalar dostluğa sığmamıştır"

"Mevkidaşım Gabriel'in yaptığı açıklamalar Türkiye ve Almanya arasında dostluk ve işbirliğine uymuyor ve çifte standartları içeriyor. diyen Çavuşoğlu şöyle devam etti: Bizim yargı ve terör konusunda hiçbir talebimizi yerine getirmeyen Almanya'nın bu talebi de hiçbir şekilde kabul edilemez. Biz ilişkilerimizi şantaj ve tehditle değil uluslararası norm ve ilkeler doğrultusunda geliştirmek isteriz. Ulusal güvenliğimizi ve geleceğimizi kısa vadeli çıkar ve kısa vadeli politikalara heba etmeyiz. O yüzden orta ve uzun vadeli ortak stratejik hedeflere odaklanmamız lazım ve bu sorunu da aşmak gerekiyor diye düşünüyoruz. Almanya Dışişleri Bakanı'nın yaptığı açıklamalar Türkiye ve Almanya arasındaki dostluğa ve ilişkiye de sığmamıştır.

Haberin Devamı

"Türkiye'nin içişlerine karışmıştır"

Çavuşoğlu şunları kaydetti: AB henüz 18 Mart anlaşmasının yükümlülüklerini yerine getirmemişken 2016 yılı sonuna kadar 3 milyar avro Suriyeliler için 2018 sonuna kadar ilave 3 milyar avro sözü var. Şu ana kadar bize gelen 812 milyon avro. Şimdi bu yaptıkları açıklamalar da ciddiyetle bağdaşmıyor. AB verdiği sözü tutmalı bugüne kadar imzaladıkları anlaşmaların yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Malumunuz Almanya'da seçimler var ve seçim arefesindeyiz. Biz hiç bir zaman Almanya'daki seçimlerde orada yaşayan vatandaşlarımızı imada bile bulunmadık. Almanya topyekün taraf tutmuş ve Türkiye'nin iç işlerine karışmıştır. Siyasi partilerin hepsi adeta popülizm konusunda yarışır hale geldi. Maalesef Almanya'da bunu görüyoruz. Dolayısıyla Almanya'nın Türkiye ile ilişkilerini sağlıklı sürdürebilmesi için karşılıklı saygı içerisinde olunmalı.

Haberin Devamı

"Hiçbir zaman iletişimimiz kopmadı"

Almanya ile iletişimlerinde bir sıkıntı olmadığını vurgulayan Dışişleri Bakanı: İstediğimizde birbirimize telefon açıyoruz SMS ile de haberleşiyoruz. Yani hiçbir zaman iletişimimiz kopmadı. G-20 öncesi de kendisiyle defalarca iletişim kurduk. Kendisi Türkiye'ye geldi gayet de güzel bir ziyaretti. Her konuda hem fikir olmayabilirsiniz ama önemli olan bunları konuşabilmektir. Diyalog konusunda hiçbir sıkıntımız bugüne kadar olmadı" dedi.

'Ciddi güven bunalımı yaşanmalı'

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in yaptığı açıklamalara Dışişleri Bakanlığı yanıt verdi. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Almanya kabul edilemez taleplerde bulunmaktadır. İlişkiler tehditle değil uluslararası normlarda yürütülmeli." ifadeleri yer adlı.
Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması şu şekilde:
"Almanya, tarihi bağlarımız bulunan dost ve müttefik bir ülke olmakla beraber, son dönemde ilişkilerimizde ciddi bir güven bunalımı yaşanmaktadır.
Söz konusu bunalımın ana sebebi Almanya’nın ülkemize yönelik çifte standartlara dayalı tutumudur. Almanya, bir yandan devletimizin bekasını hedef alan PKK ve FETÖ terör örgütleri üyelerinin kendi topraklarında rahatça dolaşmasına göz yummakta, diğer yandan da ülkemizde terör suçundan gözaltına alınan veya tutuklanan şahısların da yargıdan muaf tutularak serbest bırakılması gibi kabul edilemez taleplerde bulunmaktadır.
Alman makamları, Milletvekillerimiz ve Bakanlarımızın Almanya’da vatandaşlarımızla buluşmasına engel olurken, terör örgütüyle yakın duran Alman parlamenterlerin egemenliğimiz altındaki askeri üsleri diledikleri zamanda ziyaret etmesini hak olarak göstermeye çalışmaktadır.
'Tehditkar ifadeler kullanmaktadır'
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in bugünkü ifadeleri de sözkonusu tek taraflı çarpık yaklaşımın son ve kabul edilemez örneğidir. Bakan Gabriel’in bu açıklamayla aramızdaki sorunları daha geniş platformlara taşıyarak, cepheyi genişletme gayreti de dikkat çekmektedir. Bunu Almanya’nın gerçek niyetinin tezahürü olarak görüyoruz.
Bakan Gabriel, Türk yargısına müdahaleye izin vermediğimiz için Türkiye’ye yönelik seyahat uyarısını sertleştirmek, Gümrük Birliği güncellemesine karşı çıkmak, yatırımları teşvik etmemek, AB’nin Türkiye’ye katılım fonlarını gözden geçirmek gibi tehditkâr ifadeler kullanmaktadır.
'Taviz vermeyecek'
Gümrük Birliği güncellemesi AB’nin kendi çıkarlarını da gözeterek getirdiği bir öneridir. AB, 18 Mart Mutabakatı kapsamındaki taahhütlerini dahi bugüne kadar tam olarak karşılamamışken, AB fonlarından bahsedilmesi tutarsız bir yaklaşımdır.
Seyahat uyarısı ise, hedefi kasıtlı olarak saptırılmış bir düzenlemedir. Hakkında suç isnat edilen ve bu yüzden yargı önüne çıkan şahıslar ile ülkemize turist olarak gelen Alman misafirlerimizin aynı kefede olmadığı aşikârdır.
Ülkemiz yargının bağımsızlığından, terörle ve teröristle mücadelesinden kredi, fon tahsisi, Gümrük Birliği gibi maddi konular için taviz vermeyecek ve hayati çıkarlarına yönelik tehditlerle mücadeleyi maddi çıkarlarla karıştırmayacak kadar ciddi bir devlet anlayışına sahiptir.
Türkiye kısa vadeli siyasi çıkarları, stratejik konularla karıştıran bu devlet anlayışını hiçbir şekilde benimsememektedir. İç politika saikleriyle Türkiye ve Türk karşıtlığı üzerinden prim yapma çabalarının farklı platformlara taşınmasına da gereken tepki gösterilecektir.
Almanya'yı müttefik ve dost bir ülke olarak görmeye devam etmek istiyoruz. Almanya’nın terörle mücadele ve Türkiye'nin güvenliği konusundaki haklı beklentilerimizi anlamasını ve ortak çıkarlarımızı stratejik bir vizyonla değerlendirmesini umuyoruz. İlişkilerimiz şantaj ve tehditle değil, uluslararası kabul görmüş norm ve ilkeler temelinde yürütülmelidir. Aynı anlayış, insan hakları, terörle mücadele ve güvenlik alanlarındaki hassasiyetlerde de karşılıklı olarak sergilenmelidir."