Bu sefer gerçekten gidiyorum...
Hani hep, “Gitmeyi de bileceksin” derdim ya...
Sıra bana geldi!
Gitme sırası...
Bazı adamlar vardır...
Bazı kadınlar... Ama daha çok adamlar... Daha doğrusu danalar... Ne zamandır danaları unutmuştuk! Aslında unutmadık da, onlar da danalık yapacak ortam bulamıyorlar, ortada yoklar, ondan yani...
Yoksa... Yoksa hazırda bekliyorlar! Hiç şüpheniz olmasın.
İnanmayacaksınız ama hâlâ danalıktan medet umanlar bile var!
Eski duygular - yeni durumlar ve duygulardan nereye kadar geldik. Nereye kadar? Sıradanlaşmanın dayanılmaz hafifliğine kadar!
“Yani sıradanlaşmak da bazen iyi gelir insana... Aslında her zaman iyi gelir de! Boşluğa düşmek an meselesidir, dikkatli olmak lazım!” diye yazdım ya, konuya gelişimiz bu yüzden...
Sözümün arkasındayım: Sıradanlaşmak insana her zaman iyi gelir. Nasıl iyi gelir? Nasıl iyi geldiğini anlatmak için önce sonuçlarına bakalım.
Şöyle:
Bazen...
Bu kelimeyi de çok severim; insanı rahatlatır. Çok zor bir duruma düştüğünde biri, “Olur canım bazen böyle şeyler...” der, derin bir nefes alırsın, yüzün güler, rahatlarsın...
Yani sıradanlaşmak da bazen iyi gelir insana...
Aslında her zaman iyi gelir de! Boşluğa düşmek an meselesidir, dikkatli olmak lazım!
Çok güzel bir akşam geçirdiniz... Yemek, ortam, sohbet harikaydı. Hayır ortada, “İstediğini aldı, aramaz tabii” diyecek bir durum da yok; ayrılırken sadece dudağının kenarından öpmüştü...
Tamam, aramazsa aramasın, biz de mesele yapıp uzatmadık, salladık gitti.
De...
Niye aramadı acaba?
Kaç gündür, “Eski duyguları salla gitsin” diye yazıp duruyorum ya...
Onlar eskidi...
Yeni kafaya uymaz falan...
İyi de...