Kim çalmıyor ki!

Haberin Devamı

Hani empati oyunları oynardık küçükken...

Önce kendimize sonra da birbirimize “etik” sorular yöneltirdik.

Onlardan biri de şuydu:

“Mesela yolda giderken yerde bir cüzdan buldun. İçinde iyi sayılabilecek para var. Ama cüzdan sahibinin ismi-telefonu da var! Ne yaparsın?”

İsim ve telefonu bulana kadar her şey çok zevklidir.

Ama sonrası...

Kimi anında cevap verir, kimi biraz duraksar.

Orada aslında kendini gözetlersin. Kameraya çekip, dublajsız, montajsız kendini izlersin.

Yapmadan, yaparsın...

Sonunda kendini tanırsın.

Tanımlarsın...

Küçük bir oyun ama...

Empati oyunlarını severim ben. Zira hayatının ileriki dönemlerinde o oyunların gerçekleriyle karşılaşırsın!

Hazırlıklı olursun.

Şimdi de oynuyoruz ama konular ağırlaştı tabii...

Bizim cüzdan meselesi bak, ne zaman nerede ve ne şekilde karşımıza çıktı!

Üstelik bu kez soru olarak değil, direkt cevap olarak geldi.

“Hiç olmazsa iş yapıyorlar!“ diye...

Soruyu kendi kendine sormuş zaten! Sormuş da, bahanesini de bulmuş bile!

Oysa oynasalar...

Biri onlara, “Sen olsan çalar mısın?” diye sorsa...

Tıpkı internette dolaşan o gerçek hikâye gibi...

Musluk tamircisine işi bitince cüzdanını uzatıp “Al” diyen,

“Al, bunun içinde para var. Çalabilirsin“ kıvamına gelen kadın gibi!

O zaman:

“Madem her işini yapana çalma hakkı ve yetkisi veriyorsun, bu senin de hakkın” diye üsteleyince, afallayan adam...

Belki neye, kime, ne için yetki verdiğini anlayabilirdi...

Küçük bir oyun, büyük bir hataya engel olabilirdi...

Daha da önemlisi bugün, “Hiç olmazsa iş yapıyor” diye birilerine yetki verenler, yavaş yavaş dönüştükleri insanın farkına varabilirlerdi.

Ama ne çare!

Belli ki, onlar küçükken cüzdanı sahibine teslim etmeyenler!

Hatta daha da kötüsü, başkalarına “Tabii ki teslim ederim” deyip içinden “Ne verecem!” diyenler...

DİĞER YENİ YAZILAR