Gerçek aşk mı, vicdan mı? Yoksa...

Haberin Devamı

Hikâye şu: Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken bir bisikletlinin çarpmasıyla yere düşmüş ve hafif yaralanmış. Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar. Hemşireler önce pansuman yapmışlar, biraz beklemesini ve röntgen çekerek herhangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini söylemişler.

Yaşlı bey huzursuzlanmış, “acelesi olduğunu, röntgen istemediğini” söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. “Eşim huzur evinde kalıyor, her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim. Gecikmek istemiyorum” demiş. “Eşinize haber iletir, gecikeceğinizi söyleriz” deyince, yaşlı adam üzgün bir ifade ile “Ne yazık ki karım Alzheimer hastası. Hiçbir şey anlamıyor hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor” demiş.

Hemşireler hayretle “Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün onunla kahvaltı etmek için koşturuyorsunuz” diye sormuşlar.

Adam buruk bir sesle,

“Ama ben onun kim olduğunu biliyorum” demiş.

Vay, vay, vay!

Bu hikâyeyi dün, bizim internet sitesine benim yazımın yorumcularından, “Makarnacı Maho“ yazmış. Belki okudunuz...

Hikâyeye başlamadan önce de, “Geçenlerde okuduğum gerçek aşk üzerine, ‘Vicdan mı, gerçek sevgi mi yoksa gerçek aşk bu mu olsa gerek?’ bir hikaye... Paylaşmak zorunda hissettim...” diye yazmış.

‘Makarnacı’nın soruları...

Ben aslında böyle aforizmatik hikâyeleri pek sevmem. Biraz zorlama ve arabesk gelir bana. Ama her Türk evladı gibi içim hemen cız eder. Kanarım!

Bütün sevgi hikâyelerinde gözlerim dolar. E, bütün kavuşma sahnelerinin acıklı olması boşuna mı? N’apalım, böyle büyüdük!

Makarnacı Maho’nun hikâyesi de böyle...

İnsanı hem hüzünlendiriyor hem de düşündürüyor. Yani biraz da şüpheyle yaklaşıyorsun. Aklına bir sürü soru takılıyor...

Mesela Makarnacı Maho’nun soruları... Yani “Nedir bu?“ya cevaplar: Vicdan mı, gerçek sevgi mi?

Başka sorular da var.

Adamın yaptığı doğru bir şey mi? Yoksa bu da bir tür ruh hastalığı mı?

Gerçek sevgi böyle mi olmalı?

Yoksa yaşlı adam da mı Alzheimer?

Peki şimdi sıra daha önemli bir

soruda:

Ya adam genç olsaydı?

Hı?

Lütfen, “O zaman karısı nasıl Alzheimer olurdu?” demeyin! Beni çileden çıkarmayın. Burada aforizma yapıyoruz!
Ama hayal edemiyorsanız genç adamın karısı da hafızasını kaybetmiş olsun. Tamam mı? Oldu mu şimdi?

O halde devam edelim...

Ya adam genç olsaydı?...

Bir düşünün bakalım...

DİĞER YENİ YAZILAR