Tatsız insan bitmez...

Haberin Devamı

Biliyorum ki, üstüne alınan çıkmayacak... Onun için tatsız insanlara devam...

İsmini koyamadım, şu tip insanlar vardır:

- “Hiç unutmam, derviş bir dedem vardı. Oturaklı, görmüş geçirmiş bir adamdı. Bir akşam yine sohbet ediyoruz, daha doğrusu o anlatıyor, ben dinliyorum; dedi ki...”

Hoş bir şey öğreneceğin beklentisiyle bütün dikkatini verirsin, “Allah kimseyi elden ayaktan düşürüp, kimseyi kimseye muhtaç etmesin.”

Vay beee... Lafa bak! Kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi!

E, Nobel verselermiş keşke dedene!!! Harcanmış...

Birden boşluğa düşersin. Sen öyle boş boş bakarken o ekler: “Ben hiç hastalanmadan, böyle uykuda falan ölmek isterim.”

Oldu o zaman!

Orada kendini tutamazsan şöyle cevap verirsin: “A-a! Niye be? Ben yanarak veya boğularak yani can çekişerek ölmek isterim. Ya da senelerce hastanelerde sürünerek. Bir de tercihan ele güne muhtaç olarak...”

Üffff...

- Ben demiştim insanı...

Kaşlarını kaldırarak nasıl bir mütebessim ifadeyle o sözü kullandıklarını ve bundan nasıl bir haz aldıklarını tarif etmeme gerek yok. Hani “Ben sana taaa o zaman demiştim” derler ya... Sanki konu sensin! Ama bir uyarı yapmak zorundayım:

Ben demiştim insanı olmak an meselesidir, dikkat edilmelidir.

- Tacizciler...

Dürterek, dokunarak konuşurlar... Kolundan tutar, bir de arada bir dürter. Hiç olmadı, orandan burandan toz toplar. Üstelik aynı zamanda sözle de taciz ederler,

“Di mi? Di mi?” diyerekten... Daha olmadı, sürekli sorar: “Haksız mıyım yani?”, “Hı? İyi dememiş miyim?”

Seni ortak eder ve sürekli onay bekler. Tutar seni yani... Tutar ve bırakmaz. Ondan asla kurtulamayacağın hissini verir. Daralırsın...

- “Ne dedi”ciler...

Hep beraber gülüyorsunuzdur, kulağına eğilir “Duyamadım, ne dedi?” diye sorar. Sen de kısaca anlatıverirsin. Biraz sonra bir konuyu tartışırken yine kulağına eğilir, “Ne dedi?”

Eee... Ama nereye kadar? Nereye kadar taşıyabilirsin ki? Oldu olacak getir nüfus kâğıdını üzerime geçireyim seni!!! Yani...

- Baykuşlar...

Baykuşlara haksızlık olacak ama onlar sürekli üzerine bir ölü toprağı atma hâlindedirler. Mesela çocuğundan bahsediyorsun değil mi, “Hııı... Büyüt büyüt! Biz de büyüttük, gördük!”

Ne gördün? Ne diyon yani?

Mesela “Seyahate gideceğiz” diyorsun: “Hıı... Gidin gidin bakalım... Biz de zamanında gittik ama sen de yaşlanacaksın inşallah!” Güya çok yaşarsın anlamında ama...

Bunlar genellikle hep hastalık anlatanlarla karıştırılabilirler... Ama hastalıkçıların yeri ayrıdır!

“Nasılsın?” demeye korkarsın!

Çok neşeli bir ortamda bile...

Düğünde mesela, “Nasılsın?” diye sordun. Sordun ve bittin sen! “Amaaan... Hiç sorma. (Keşke ama!) Hiç iyi değilim hiç! Dert geldi mi gitmiyo...”

“E, bir doktora gitsen..”

“Bir doktora gitsem bi daha çıkamam. Kimbilir neler çıkar neler... Gitmiyorum mahsus... Ah, ahhh...Bak şimdi bile tansiyonum mu düştü nedir? Üstümde bir ağırlık...“

O ağırlık sana geçmeden kaçman lazım.

Kaç!

DİĞER YENİ YAZILAR