Bunlar da başka tür

Haberin Devamı

Hep hatırlatırım ya derviş, “Çeşit çeşit kullarını...” demiş, bu da ayrı bir tür...

Şimdi anlatacağım erkekler...

Zaten kaç gündür aldatma falan içim sıkıldı, gerçekten de konunun ilginç boyutu kalmadı artık!

Ha, belki siz benden bugün, üç kadını birden aldatan erkeğin başına gelenleri yazmamı beklerdiniz... Hani üç kadın bir olup adamdan intikam almışlar ya...

Adamın şeyini göbeğine yapıştırmışlar...

Ne tuhaf!

Tuhaf olan yapıştırma olayı değil!

bile şaşırtmadı beni; bu tuhaf...

Haberi okuyunca ilk aklıma gelen ne oldu biliyor musunuz?

Hiiç öyle, “Oh olsun!”, “Yakışır...”, “Hak etmiş” gibi şeyler değil.

Söyleyeyim mi?

İlk aklıma geleni...

“Tut şeyi yapıştır duvara” lafı...

Böyle bir durumda ortaya çıkmış herhalde diye düşündüm.

Evet.

Ne yapayım, aklıma bu geldi.

Anlayacağınız aldatma konusuna bugün o derece duyarsızım. Yani bugün aldatsam veya aldatılsam umurumda olmaz! Heh heh hee...

Havadan mıdır nedir? Merkür’ün durumudur belki de! Onun için bugün başka bir türden bahsedeceğim...

Karısının yanında değişen erkeklerden...

İş arkadaşındır, bir yerlerde çok sık rastladığın bir adamdır veya ne bileyim onu hep single görüp konuşmuşsundur...

Yanında veya etrafında karısı olmadan... Çok esprili, konuşkan, tatlı, sıcak biridir...

Genellikle hiperaktif tiplerdir...

Bir de biraz terbiyesiz.

Terbiyesiz dediysem açık saçık fıkraları severler; gerçi kim sevmez ki, tamam bu olmadı... Buldum, açık saçık fıkra anlatmayı severler.

Neşelidir ve keyiflidir bunlar.

Yalnızken tabii...

Günün birinde ya bir toplantıda, bir partide veya tesadüfen bir lokantada falan ona rastlarsın.

A-a!

O adam gitmiş yerine bambaşka bir adam gelmiştir sanki!

Soğuk, ciddi bir adam...

Sanki seni tanımıyor ya da sadece merhabanız varmış gibi davranır.

Önce mümkün olduğu kadar görmezlikten gelir.

Seni gördüğü yerde yengeç gibi yandan yandan kaçar.

Artık kaçacak yeri kalmadıysa gayet mesafeli bir “Merhaba” der. Genellikle eşini tanıştırmaz.

Sen bakakalırsın.

“Bu ne be?” diyerekten...

Durup dururken kendini kötü, gizli-saklı bir şey yapmış gibi hissedersin.

Aklından bir sürü küfürlü düşünce geçer.

“Salak! Nedir yani? Sanki dün gece seviştik de bugün karşılaştık!”

“Dana! Kimsin len sen?”

“Şeytan diyor ki, git...”

Yapacaksın aslında...

Orada şeytana uyacaksın!

Gidip yanına, “Ne o? Hiç tanımıyormuş gibi davranıyorsun?” deyip sonra da eşine dönüp,

“Hanımefendi, bu adam bizim arkadaşımız ama sadece arkadaşımız şimdi böyle sizin yanınızda tuhaf davranıyor” diyeceksin.

Ama diyemezsin işte!

Sonra zaman zaman aklına gelir, “Demek ki dana aslında aklından neler geçiriyorsa suçluluk duygusundan böyle yapıyor” diye düşünürsün.

“Buna bir daha hiç selam bile vermeyeyim” dersin.

Ama en iyi ihtimalle bir dahaki görüşünde, “Neydi o len? Karının yanında o haller?” deyip geçersin...

Evet, belki de karısı yüzündendir.

Onu bu hale getiren odur.

Peki kadını o hale kim getirmiştir?

Ne fark eder ki?

Bence bunlar boşansınlar...

Zamanı gelmiş!

DİĞER YENİ YAZILAR