Diktatörlere rest

Obama, ABD’nin bundan böyle çıkarlarına aykırı da olsa diktatörlere destek vermeyeceğini, evrensel haklarını talep eden halkları desteklemekte bir an bile olsun tereddüt etmeyeceklerini söyledi.

Arap dünyasındaki isyan hareketleri konusunda ilk kez Ortadoğu halklarına hitap eden kapsamlı bir açılım yapan ABD Başkanı, dünyadaki tüm haber kanalları tarafından canlı yayınlanan konuşmasında yaşananları bir “Değişim Mevsimi” olarak nitelendirerek şu mesajları verdi:

Son 6 ayda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da insanlar temel insan haklarını elde etmek için ayağa kalktılar. Bunun sonucunda iki diktatör devrildi. Gerisi de gelebilir. Bizim geleceğimiz de hem ekonomik, hem tarihi hem de sosyal açıdan bu bölge ile bağlı.

Yıllarca bu bölgedeki liderler, yaşanan her zorluğun sorumlusu olarak ya Batı’yı ya da İsrail’i gösterdiler. Mezhep çatışmalarını kullandılar. Ama son 6 ay gösterdi ki artık bu stratejiler işe yaramıyor. İnternet, uydu televizyonu, sosyal paylaşım siteleri insanları temel haklarını elde etmek için bir araya getirdi. Değişimin engellenemeyeceği görüldü.

Peki Amerika bu değişimde ne rol oynayacak? Yıllarca bu bölgedeki stratejimiz terörizmi engellemek, nükleer silahların yayılmasını önlemek, İsrail’in güvenliğini sağlamak ve Araplar ile İsrail arasında bir barışı sağlamak oldu. Bu hedefleri takip etmeye devam edeceğiz. Ama bu hedeflerin bu bölgede yaşayan aç insanların karınlarını doyurmadığı, temel haklarını elde etmelerini sağlamadığı açık.

İçinde bulunduğumuz durum artık sürdürülebilir değil. Yaklaşımımızı değiştirmek zorundayız. Tarihi bir fırsatla karşı karşıyayız. ABD’nin diktatörlerden çok kendini ateşe vererek Tunus’taki devrime öncülük eden sokak satıcısının haklarını önemsediğini göstermeliyiz.

Esad’a: Değiş ya da git!

Yıllardır bu bölgeyi olduğu gibi kabul ettik. Şimdi olması gerektiği gibi kabul etme zamanı geldi. Kısa vadeli hedeflerimiz, uzun vadeli bu vizyonla uyuşmasa bile Amerika, insanların evrensel haklarını elde etme arzularını desteklemelidir. Bu bizim yan hedeflerimizden biri değil, ana hedefimiz olacak.

Reformlara destek ve demokrasiye geçiş sürecini desteklemeye Mısır ve Tunus’tan başlayacağız. Bu iki ülke örnek olacak. Mısır’ın 1 milyar dolarlık borcunu siliyoruz. Bunun yanısıra 1 milyar dolarlık kredi garantisi sağlayacağız.

Libya’da zaman Kaddafi’nin aleyhine işliyor. Ya kendisi ayrılacak ya da zorla iktidardan indirilecek.

Suriye rejimi de haklarını isteyen vatandaşlarını öldürme yolunu seçti. Beşar Esad ya değişime liderlik edecek ya da gidecek.

İran halkının da evrensel haklar elde etme isteğini desteklemeyi sürdüreceğiz.

Artık dürüst olmak zorundayız. Yemen ve Bahreyn gibi ülkelerdeki müttefikimiz olan liderler de halklarının taleplerine yanıt veremediler. Mesajımız basit: Reformun gerektirdiği riskleri alırsanız ABD sizi destekleyecek.

İsrail ile Filistin arasındaki görüşmeler yıllardan beri meyve vermiyor. Uluslararası kamuoyu yorgun düştü. Filistinliler; İsrail’i yok sayarak, Eylül’deki BM oylamasında bağımsızlık talep ederek, İsrail’in varolma hakkını tanımayarak bir devlet sahibi olamazlar. Yerleşke inşaasına devam eden İsrail, süresiz olarak Filistin topraklarını işgal altında tutamaz. Biz barışı empoze edemeyiz, ancak ABD olarak iki devletli ve iki uluslu çözüme temel olabilecek sınırların 1967 sınırları olduğuna inanıyoruz.

Her insan eşit yaratılmıştır. Bu söz Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki değişim mevsimi için kılavuzumuz olacak. ABD, insanların kendilerini yönetme isteğiyle doğdu. Biz de bir imparatorluğa karşı savaştık. Şimdi başka insanlar da bu haklarını istediklerinde yanlarında durmakta bir an bile tereddüt etmemeliyiz.