Gazete Vatan Logo

Dibi görmeyi bırakın kriz yeni başlıyormuş

Milyarder yatırımcı George Soros’tan sonra kredi derecelendirme kuruluşu S&P de ekonomik krizin henüz “dip” yapmadığını açıkladı

Ekonomik krizle ilgili son gelen haberler hiç de iç açıcı değil. Dev borsaların geçen yıl yüzde 50’ye yakın değer kaybetmesinin ardından yatırımcılar ABD’deki başkanlık değişiminin de etkisiyle bu yıla umutla başlamıştı. Yılın ilk günleri de aslında yatırımcıların bu umutlarını boşa çıkarmamış ve borsalar toparlanma çabası içerisine girmişti. Ancak toparlanma çabaları kısa sürdü. Borsalarda kan kaybı yeniden hızlandı. Wall Street son altı yılın en düşük seviyesine gerilerken Avrupa borsaları geçen hafta yüzde 10’a yakın değer yitirdi. Citigroup ve Bank of America’nın (BofA) kamulaştırılacağı beklentilerinin yanında Doğu Avrupa ülkelerine ilişkin “zayıf halka” haberleri borsalarda yeniden yönün aşağıya dönmesine neden oldu.

Rekor düşüşlerle beraber borsalarda “dip seviyeye yaklaşıldı mı?” tartışması bir süre daha ertelenecek gibi gözüküyor. İlk olarak ABD’li milyarder yatırımcı George Soros, finansal çöküşün dibinin görünmediğini söyleyerek “Finansal sistemin çöküşüne tanıklık ettik. Dibin yakınında herhangi bir yerde olduğumuza dair bir işaret yok” dedi.

İşler daha da kötüleşecek

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor’s (S&P) da Soros’la aynı düşüncede. S&P yaptığı açıklamada, kredi krizinin bırakın dibe yaklaşmasını daha ilk aşamalarında olabileceğini vurguladı. “Kredilerdeki yavaşlama sadece başlangıç aşamasında. Gerçek kredi krizi sahneye çıkmadı. Perde yeni açılıyor” diyen S&P analisti Tanya Azarchs’a göre gelecek aylarda borç vermede yaşanacak büyük bir daralmanın ABD ekonomisi için ciddi etkileri olacak.

ABD’de açıklanan veriler de kredi piyasasının hareketlenmekten çok uzak olduğunu gösteriyor. Bankalar vadesi gelmiş kredileri yenilerken yeni kredi açma konusunda pek istekli değil. Azarchs, kredilerdeki daralmanın esas bundan sonra hızlanacağını düşünüyor. ABD’de kredilerdeki artış hızı faizlerin yüzde 8-10’un altına inmesine rağmen 1945 yılından bu yana en düşük seviyesine gerilemiş durumda. ABD’nin “çiçeği burnunda” başkanı Barack Obama’nın baş danışmanı Paul Volcker da piyasalara “umut dağıtmak” yerine “işler daha da kötüleşecek” mesajı veriyor. Bloomberg’de yer alan habere göre, Volcker, yaşanmakta olan küresel ekonomik krizin 1929’daki Büyük Buhran’dan daha ağır olabileceğini düşünüyor. Volcker, “Büyük Buhran dahil hiçbir dönemde dünyanın genelinde her şeyin bu kadar kötü gittiği bir dönem hatırlamıyorum” dedi. Bu arada dün kriz için toplanan AB liderleri, G-20 öncesi piyasaların kontrolünün daha sıkı sağlanabilmesi için bir eylem planı üzerinde çalıştı.

Bank of America CEO’su devletleştirmeyi yalanladı

CEO Kenneth Lewis, Bank of America’nın devletleştirilmesinin söz konusu olmadığını ve bankanın yeni finansal yardıma ihtiyacı bulunmadığını açıkladı. Lewis, hissedarların geçtiğimiz hafta yapılan spekülasyonlar sonrası endişelerini gidermek için yaptığı açıklamada, “Kârlı, güçlü bir sermaye ve likidite seviyesi olan, aktif olarak kredi vermeye devam eden bir bankanın devletleştirilmesinden bahsedilmesinin bir anlamı yok” dedi. Kamulaştırma spekülasyonları sonrası Bank of America hisseleri Cuma günü yüzde 3.6 gerilemişti.

Doğu Avrupa’da neler oluyor?

Global krizin son olarak tehdit ettiği bölge Doğu Avrupa. Peki ekonomik büyüklük anlamında Avrupa’nın sadece yüzde 10’unu oluşturan Macaristan, Romanya, Polonya ve Çek Cumhuriyeti neden büyük bir tehlike olarak görülüyor?

Geçtiğimiz hafta Moody’s’in bu ülkelerin ekonomileriyle ilgili endişelerini dile getirmesi borsaların bir anda tepetaklak olmasına neden oldu. Düşüşte özellikle bu bölgelere yatırım yapan bankacılık hisselerinde yaşanan satışlar etkili oldu. Global piyasalarda işlerin iyi gittiği ve likiditenin bol olduğu dönemlerde özellikle Batı Avrupalı bankalar Doğu Avrupa ülkelerine yüklü miktarda kredi sağlamıştı.

Batı Avrupa bankalarının 2008’in son çeyreği itibarıyla Doğu Avrupa ülkelerine verdikleri kredilerin toplamı 1.32 trilyon euro (1.65 trilyon dolar) seviyesinde. Bu rakam 2005’e göre 3 kat artmış durumda. En fazla kredi verilen ülkelerin başında ise 303 milyar dolarla Polonya geliyor.

Doğu Avrupa ülkelerinden en fazla alacağı bulunan Avusturya bankalarının toplam riski ise 230 milyar euro. Bu rakam Avusturya’nın milli gelirinin yüzde 70’ine denk.

Doğu Avrupa ülkeleri son yıllarda ciddi altyapı yatırımları gerçekleştirdi. Bu yatırımları Batı Avrupalı bankalar finanse etti. Ancak daralmanın Doğu Avrupa’da daha keskin ve uzun olacağı görüşleri bu bölgeye ilişkin risklerin artmasına neden oldu. Doğu Avrupa’da başlayacak bir “domino etkisinin” önüne geçebilmek için AB’nin büyük ekonomilerinin harekete geçeceği beklentisi arttı.

Haberin Devamı