Yıldırım: İzmir gibi ben de muhalifim

Ak Parti İzmir adayı Binali Yıldırım, “Biz dalgacı Atatürkçü değiliz. Atatürkçülük görmek isteyen, 11 yılda yaptıklarımıza baksın” dedi.

Ulaştırma eski Bakanı ve AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, “Ben de İzmir gibi muhalifim. Biz dalgacı Atatürkçü değiliz. Atatürkçülük görmek isteyen, 11 yılda yaptığım hızlı trenlere, havalanlarına, limanlara baksın” dedi. 1414 proje ile İzmir’de yarışa giren Yıldırım, “Benim evimde gelinlerim ayrı düşünüyor, kızlarım ayrı. Ama oturup konuşuyoruz, demokrasi tıkır tıkır işliyor” dedi. Yıldırım, VATAN’ın sorularını yanıtladı.



- Türkiye Berkin’in ölümünü ve sonrasında yaşananları konuşuyor...
Berkin Elvan yavrumuza Allahtan rahmet, ailesine sabırlar diliyorum. Bu olayların önünü almak varken bir bakıyoruz, yaşatma gayreti de var. Ailesi, ‘İnancımızda hemen defnedilmesi gerekir’ diyor. Ailesini dinleyen yok. Bir anlamda ölümünü bile başkalaştırmak ve bir ideolojik kavganın aracı haline getirmenin gayretleri var.

- Berkin 269 gün komada kaldı. İktidar partisinden ailesini arayan olmadı. Bir kişi arasa herşey çok farklı olmaz mıydı?

Aramadığını nereden biliyoruz? Bunu medyayla birlikte mi yapmak lazım?

- Arayan oldu mu?

Aramak isteyenler bile orada karşılayacakları anormal tehlikeleri düşünmüştür. Önce bu ortamın düzelmesi lazım.

- Ölenlerin hepsi Alevi...

İster Alevi ister Sünni, ölen insandır. Aleviler de, Caferiler de, Museviler de bizim. Bu olanlar Türkiye’nin enerjisini tüketiyor. Eğer bir parti veya partiler ülkeyi yönetmek istiyorsa, bunlardan medet ummasınlar.

- Ne Berkin’i vuran polis ne diğer çocukların katillerine devlet hesap sordu...

Öfkeyle hukuk tesis olmaz. Kamuoyu baskısıyla propogandayla hukuk tesis ettiğiniz zaman bu vicdanları yaralar.Bırakalım hukukçular tarafsız ve bağımsız karar versin.

- Türkiye yerel seçim atmosferine giremedi. İzmir’de bu size göre avantaj mı dezavantaj mı?

Açıkçası biz bunun istisnasıyız. Yaklaşık 3 aydır yerel kampanya yapıyoruz, İzmir’i konuşuyoruz. Projelerimizi paylaşıyoruz. Ama karşımızdakiler hiç bu alana girmiyor. Zaten projelere giremezler çünkü yaptıkları bir şey de verecekleri umut da yok.

- Bu seçim sonuçlarını nasıl etkiler?

Bence etkisi Anadolu’da farklı İzmir’de farklı olur.

- 17 Aralık sonrasını mı kast ediyorsunuz?

Anadolu’da yaşananların yolsuzluk iddialarıyla sınırlı olmadığı ülkemizin milli güvenliğine yönelik bir kurgu, tezgah olduğu algısı yaygın hale geldi. İzmir’in bu konuda henüz net bir duruş yok. Diğer şehirlerdeki arkadaşlarımın kampanyası o kadar çetin olmayabilir. Ama bizimki daha dinamik. Şikayetçi değilim.

- İzmir’de ‘özel hayata müdahale’ endişesi var mı, milletin içkisine karışacak mısınız?

İzmir’i bu söylemlerle 10 yıldır yokluğa, hizmetsizliğe mahkum edenlerin gündemde tuttuğu bir şey. İstanbul Nişantaşı’nda Çiçek Pasajı’ndaki yaşam tarzı, yiyip içme tarzının İzmir’den ne farkı var? Oradakiler daha rahat. Ak Parti oralarda iş başında. Ben ne diye milletin yaşam tarzına, yemesine içkisine karışayım? Kendi evimde bile farklılık var. Evimdeki farklılığı değiştirmek gibi bir akılsızlığa gidemem. Farklı fikirler var ama evde demokrasi tıkır tıkır işliyor. Gelinlerim farklı, kızlarım, oğullarım farklı düşünüyor. Bu bizim zenginliğimiz. Herşeyi konuşuyoruz.

- Kavga çıkıyor mu?

Niye kavga edelim? Hepimiz aynı olsak robot olurduk. Hükümetin yaptığı yanlışı bana söyleyen evladım var. Beni bazen kızdırıyor. Kızdığım zaman bana ‘Ben senin evladın değil seçmeninim’ diyor. Babalık sökmüyor orada yani (gülüyor). Yaşam tarzıyla ilgili en son kanun çıktı biliyorsunuz. Kim yaşam tarzına müdahale ederse, bir yılla üç yıl arasında ceza alabilecek.

Haberin Devamı



‘Belediye yatırımcıya adeta kan kusturuyor’

- İzmir’de sıkı bir Atatürkçü damar var. ‘Atatürk’le partinizin ne problemi var’ diyen oluyor mu?

Bana soran olmadı. Çünkü ben Atatürkçülüğün hakikisini yapıyorum. Dalgacı Atatürkçü değilim. Türkiye’nin her karış toprağına bakın Atatürkçülüğü göreceksiniz. Atatürkçülük ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmaktır. İzmir’de de aynısını yaptık. İzban’ı biz yaptık. Kemalpaşa Turgutlu demiryolunu açtık. Belediye başkanı olmadan 35 büyük projeyi başlattık.

- İzmir’in ruhu muhaliftir...

Biz de muhalifiz. Ben de muhalif olduğum için İzmir’le birbirimizi çok sevdik. Muhalif olmadan nasıl iş yapacaktık? Bürokrasiye tabi olsaydım, yapılan hiçbir şey yapamazdım. Biz statükoya muhalefet ettik. Türkiye’nin kaderini değiştirecek işler yaptık. Yaptığım işlerde her kuruşun hesabını da vererek geldim. Bundan sonra da veririm. Muhalefet insanı diri tutar. Herkes sizden olsa oturur yan gelip yatarsınız. Türkiye’de yaptığımız büyük resmin İzmir tarafını da tamamlamak istiyorum.

- Hükümetin CHP’li belediyelere destek vermediği, muhalefeti cezalandırdığı doğru mu?

Böyle bir şey yok. Belediyenin bütçesi Ankara’dan geliyor. İzmir’in payı 91, İstanbul yüzde 79. Yani İstanbul gelir üretmiş. İzmir bütçenin yatırıma ayrılan kısmının yarısını bile harcayamamış. Sana verilen paraları harcayamıyorsun, sonra “Ankara bizi engelliyor” diyorsun. Bakanlığımda hiçbir ihalede bakanlar kurulu kararıyla yüzde 40 keşif artışını hiçbir iş için almadım. Ama 11 yılda İzmir için metrosu artık bitsin dillere destan oldu diye iki sefer Bakanlar Kurulu kararı aldım.

- İzmir’de size iletilen en büyük şikayet ne oldu?

İşsizlik. Şehirde yerel kalkınma stratejisi olmadığı için işsizlik artmış. Anadolu’dan doğrudan göç alıyor, beyaz yakalılar İzmir’i terk ediyor. Yatırımcı gelmiyor çünkü belediyeler adamlara kan kusturuyor. Türkiye’de işsizlik oranı 9.7, İzmir’de 14.5. Türkiye’nin ilklerini barındıran İzmir şimdi sadece gecekondu, kaçak yapılaşmada birinci. Türkiye’ye ihracatı öğreten İzmir dördüncü sıraya gelmiş. CHP’li Başkan ‘Körfez’de yüzeceğim’ diye on senedir söylüyor. Yüzsün de göreyim! Enfeksiyon kapar seçim öncesi hastaneye kaldırılır.

- Siz yüzdürecek misiniz?

Körfezi temizleyeceğiz. 1414 projemiz var. Aziz Bey’in biten projesi yok ama bitmeyen tek şeyi var; laf. 19’uncu sefer metro için açılış tarihi veriyor. Ama bizim şahsıyla da işimiz yok, İzmir’e bakıyoruz.

’Devletin sırrını açık eden hesap verir’

- TİB, dinlemelerle tartışmanın odağında...

Başbakanlık Teftiş Kurulu devrede. İnceleyip yanlış varsa ortaya çıkaracak. Yanlış yapan varsa hesabını verecek. TİB’in kuruluş amacı, keyfiliği ortadan kaldırmak. Ama bazı adamlar keyfiliği kendileri yaptıysa, o zaman bunun hesabını da verirler.

- Siz bu süreçte dinlendiğinizi düşündünüz mü?

Ben başından beri bir şey söyledim, ama bizi bu konuda istismar ettiler. “Yanlış işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın” dedim. Dinlenmeyi önlemenin teknolojik olarak çaresi yok. Yasalar bunu engelleyebilir ama ne kadar engellediği ortada. Bir de ben dinlemeden sorumlu bir bakan değildim. Biz iletişim için herkesin kolay erişeceği bir alt yapı olsun diye çalıştık. Ama görüyoruz ki, bu imkanı insanların hayatını karartmak, özeline girmek, şantaj yapmak, devletin sırlarını ulu orta dökmek için kullananlar olmuş. Herkes bunun hesabını verecek. Hiçbir şey cezasız kalmaz.

‘İzmirli 30 sene önceyi özler olmuş’

- 1414 proje içinde en önemsediğiniz hangisi?

Hepsi önemli. Mesela İzmir Körfezi 65 kilometre ve o bölge İzmir’in gerdanlığı olacak. Doğa müzesi, ekolojik kent, kültür sanat, bilim teknoloji müzeler. Biz İstanbul’u finansın, Ankara’yı siyasetin, İzmir’i de kültür, sanat ve turizmin başkenti olarak görüyoruz. İzmir deyince insanın aklına sanatçıların yazarların yetiştiği şehir gelir. Ama İzmir şu anda 30 sene öncesinin İzmir’ini özlüyor. ‘30 yıl önce şöyle güzeldi’ diyorlar. Çünkü şehir sürekli geriye gidiyor. Biz 30 sene sonrasının İzmir’ini hayal etmelerini istiyoruz. İzmir’in 8 bin 500 yıllık kimliği var.

‘3 dönem ile benim ilgim yok’

- AK Parti’de 3 dönem kuralı değişirse ne olacak?

Kararımı verdim, seçimimi yaptım, İzmir için yarışıyorum. Bundan sonra ne çıkarsa çıksın beni ilgilendiren bir şey yok.

- Yerel siyaseti sizi heyecanlardırdı mı?

Heyecanlardırmaz mı! Çok zor çok zahmetli ama bir o kadar da keyifli. İzmir’de insanların dertlerinin benim düşündüğümden çok daha fazla ve farklı olduğunu gördüm. Bir yandan da İzmir seçmeni üzerinde yerel yönetimlerin bir baskısı olduğunu görüyorum. ‘Ne olur ne olmaz bu adam seçilemezse bunlar bize ne yapacak’ korkusu taşıyor insanlar.

DİĞER YENİ YAZILAR