‘Başbakan istedi diye twitter kapatılamaz’

Ak Partili Çelik, Başbakan’ın sosyal medyayla ilgili sözlerinin yanlış aksettirildiğini belirtti: Başbakan, ‘mücadelemizi hukuk içinde yaparız’ diyor. Yargı kararı olmadan Başbakan istedi diye bunlar kapatılamaz.’

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sosyal medyadaki düzensiz, sorumsuz yapıları sorguladığını bunlarla mücadele edilmesi gerektiğine dikkat çektiğini söyledi. Çelik “Başbakan, ‘mücadelemizi hukuk içinde yaparız’ diyor. Biz Facebook’u, Twitter’ı kapatacağız diye bir şey olamaz” dedi. Ak Parti’nin Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı ve eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in projelerini açıkladığı toplantıya katılan Çelik, VATAN’ın sorularını yanıtladı:



- Tahliye edilen Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, “Tek güvenilir kurum Anayasa mahkemesi’dir (AYM) dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

AYM’deki insanlar da farklı görüşlere sahip. Yüksek yargıda ve birinci kademe yargıda yapılması gereken çok iş var. Biz iktidara geldiğimizde, yargının fiziki alt yapısı çok kötüydü. Bağımsız yargı değil aslında bakımsız yargıydı. Türkiye’nin her yerinde adliye sarayları yaptık. Şimdi ise fiziği düzelen yargının kimyasının da düzeltilmesi gerekiyor. Tek mesele cemaat değil. Yargıda hala Mahmut Esad Bozkurt’un ruhunun şekillendirdiği bir anlayış var. Kişiye, mezhebe, ideolojiye göre karar veren bir yargı değil, somut delile dayalı bir yargı anlayışı gerekiyor. Bu da çok kolay değil.

- Neden?

Tahrip kolay, tamir zordur. Bakın Ergenekon davasında mahkeme 7 aydır gerekçeli kararı yazmamış. Yazmış olsaydı sayın Başbuğ örneğin bir üst merciiye müracaat edecekti ama edemiyor.

- Diğer bir konu sosyal medyayla ilgili tartışmalar... Bu yüzyılda Türkiye, Facebook, Youtube, Twitter’ı mı kapatacak?

Başbakan şunu söylüyor: Görsel ve yazılı medyada suç olan bir şey, sanal medyada veya sosyal medyada sevap olarak görülemez. Gazeteler, televizyonlar insanların şahsiyetlerini rencide ediyor, özel hayatını deşifre ediyorsa, müeyyide uygulanır. Bunu Facebook, Twitter’da yaparsa “hiçbir şey olmasın” denilemez...

- O cezalar kanalın veya gazetenin kapatılması demek değil...

Başbakan bu mecralardaki düzensiz, sorumsuz yapıları sorguluyor ve bunlarla mücadele edilmesi gerektiğini söylüyor. Zaten söze “kapatacağız”la başlamıyor. Şunu da söyleyeyim; Yargı kararı olmadan Başbakan veya başka bir yetkili istedi diye bunlar kapatılamaz. Biz tahkime taraf olan bir ülkeyiz. Yani uluslar arası mahkemelerin hakemliğini kabul eden bir ülkeyiz. Uluslararası mahkemelere gidip Türkiye aleyhine karar alacaklar... İster istemez ya açmak durumundasın ya da uluslar arası camiadan kopmak durumundasınız. Avrupa Konseyi’nin mahkemesi ‘AİHM beni bağlamaz’ diyebilir miyiz?


- Kapatılma olmayacak yani...

Başbakan, “mücadelemizi hukuk içinde yaparız” diyor. Biz Facebook’u, Twitter’ı kapatacağız diye bir şey olamaz. Yanlış varsa bunun üzerine gidilmeli. Siz de göz ardı etmeyin. Youtube, Facebook, Twitter, Türkiye’nin iradesini tanımıyor. Youtube’un merkezi California’da. Tercümelerini gönderiyorsunuz, en erken 5-6 gün sonra, paşa gönülleri razı olursa, bir yanlışa müdahale ediyorlar.



‘Yüzde 38.8’i biraz geçersek ‘yetmez ama evet’ diyeceğiz

- Yerel seçimlerde örneğin yüzde 35 oy almak partiniz açısından deprem anlamına gelir mi?

Dediğiniz gibi bir sonuç beklemiyoruz. “Ya olursa” derseniz, şunu derim; Son seçimlerin altında alacağımız her rakam başarısızlıktır. 38.7 bile alsak, oyumuz düşmüş demektir. Pişkinlik yapıp “yok yok oyumuz 38.7, 38.8’den fazladır” diyecek halimiz yok. Biz yüzde 36 alırsak, gerilemiş olacağız. Bunu başarı olarak dillendiremeyiz. Bizim yapmamız gereken mukayese şudur; 2004’te yüzde 41. 6 oy aldık. 2009’de eksi 14 büyümeyle seçime gittik. Küresel kriz ortalığı kasıp kavuruyordu. Bunun yansımaları oldu. Bir de teşkilatlarımızda rehavet oldu.

- Niye rehavete kapıldılar?

Bir önceki seçimde yüzde 47 oy alınca, “Başbakanımız karizmatiktir. Gelir meydanları doldurur, söylenmesi gerekeni söyler, iş biter” diye düşünüp davrananlar olunca, bazı yerlerde iş gevşetildi. Vatandaş gevşemeyi affetmez. Şimdi son seçimde aldığımız oy bu olduğuna göre üzerine bir gıdım çıkarsak, “Yetmez ama evet” diyeceğiz. Yüzde 40-45 olursa kendimizi başarılı sayacağız. Yüzde 37 alırsak, “bunun sebebi nedir” diye kendi içimizde değerlendirmeler yapacağız.

- Cemaatle ayrı düşmeniz oylarınızı yüzde kaç etkiler?

Türkiye’de hiç kimse o yüzdeyi kesin olarak bilemez. Çünkü cemaat kayıtlı bir organizasyon değil. Elbette daha önce cemaatin telkini ve yönlendirmesiyle bize oy veren insanlar var. Cemaatin yönlendirmesiyle bize oy vermeyecekler var. Cemaat mensubu olup da “arkadaş ben CHP’ye, MHP’ye oy veremem. Telkin umurumda değil” diyenler de var.

‘Adalet Bakanı kamu adına başsavcıdır’

- Başbakan’ın Aydın Doğan’la ilgili konuşmasını doğruladı. Bu medyaya müdahale değil mi?

Başbakan olarak bu işin içinde manüpülasyonlar olduğunu düşünüyorsanız, size bu yönde bilgiler geliyorsa, o insanlar etkili mercileri devreye sokarak davanın seyrini kendi lehine değiştiriyorsa, Adalet Bakanı’nı arayıp, “davayı takip edin” demek, yargıya müdahale değildir.

- Aranan Adalet Bakanı...

Sizin bir davanız olsa, hakimin, savcının size haksızlık yaptığına inansanız, HSYK’ya müracaat edersiniz. HSYK’nın Başkanı kim, Adalet Bakanı. İngiltere’de, Adalet Bakanına “baş savcı” diyorlar. Yani Adalet Bakanı, kamu adına başsavcıdır. Başbakan, “Şu adam mutlaka mahkum edilsin” derse, o zaman yargıyı etkilemek olur. Yargı bağımsızdır ama altını çiziyorum; Adalet Bakanı yargının bir parçasıdır.

Haberin Devamı



‘3 dönem Köşk seçimi öncesi karara bağlanır’

- “3 dönem için teşkilatların baskısı var” dediniz. Değişiklik ne zaman yapılır?

Teşkilatlarımız, “Niye kendimize böyle bir sınırlama koyduk” diyor. Büyük ihtimalle mahalli seçimlerden sonra oturup konuşur, bir karara bağlarız.

- 3. Dönem şartı aslında Başbakan’ı ve onun Cumhurbaşkanlığı sürecini ilgilendiriyor...

Onun bir çok sonucu olacak.

- Büyük kongreyi toplamadan MKYK kararıyla da değişebileceğini söylediniz?

Tüzüğümüz gereği bu olabilir. Büyük kongreyi toplamak da bir günlük iştir.

- “3 dönem kararı, Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce çıkacak” diyebiliriz bu durumda...

Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce tabii ki kesinleşmiş olur. Seçimden sonra Nisan, Mayıs, Haziran konuşabileceğimiz zamanlardır.

- Başbakan bu konuyla ilgili çok net konuşmuştu...

Başbakan yine çok ısrarlı, böyle olması gerektiğini söylüyor. Biz Başbakanı şöyle görüyoruz; Başbakan bizim için Everest Tepesi’dir. Fakat Everest tepesinin altında koskocaman bir Himalayalar silsilesi var. Yani sonuçta Everest çok önemli ama, Himalayalar’ın üzerinde duruyor. Bizim için lider, lokomotif değil, orkestra şefidir. Diktatörlüklerde lider lokomotiftir, arkasındakiler ise vagon mesabesindedirler. Vagonlar ölüdür. Ancak bir güç onları harekete geçirirse hareket ederler. Demokratik yapılarda ise lider orkestra şefidir. Orkestrada farklı enstrümanların çıkardığı sesleri şef bir armoniye dönüştürür.

- “Başbakan bir dönem daha partinin başında kalabilir, cumhurbaşkanlığına aday olmayabilir” yorumuna ne diyorsunuz?

Onu zaman gösterecek. Yeri ve günü geldiği zaman istişaremizi yapacağız. Ortak akıl eminim ki en doğrusunu, bugüne kadar olduğu gibi bulacaktır. Ancak bunu 3 dönem meselesiyle ilişkilendirerek soruyorsanız başka. Hangi adımı atarsanız atın, birisi bir yorum yapar. Birileri yorum yapacak diye biz bir şey yapmayacak mıyız? Bunları kafamıza takmıyoruz.

- Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalacağını düşünüyor musunuz?

Doğrusu bu işin, Başbakan veya kim aday olursa olsun, birinci turda bitmesidir. İkinci turda kamplaşmalar olacak. Türkiye’nin sağlığı ve selameti açısından birinci turda bitmeli, bu herkes açısından daha iyi olur. Genellikle güçlü bir liderliğe karşı zıtlar birleşme eğilimindedir. Türkiye kamplaşmamalı.

DİĞER YENİ YAZILAR