Çifte sandıklı referandum türbana anayasal güvence

Haberin Devamı

Başbakan’ın ‘anayasa’yı emanet ettiği isimlerden, Prof. Şentop iktidarın anayasa paketinin şifrelerini VATAN’A anlattı: “Mutabık kalınan kısmı mutabakatla geçer, ihtilaflı kısımları halka sorarız. Referandum cumhurbaş-kanlığı veya yerel seçimle birleştirilebilir. Başörtüsü yasağını kaldıracak ve geri dönülmez şekilde teminat altına alacak adımlar atacağız”

ANKARA - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi, İstanbul Milletvekili Prof. Mustafa Şentop, iktidar partisinin anayasa konusundaki en önemli isimlerinden. Prof. Şentop, Başbakan Erdoğan’ın anayasa konusundaki sözleri sonrasında AK Parti Genel Merkezi’nde VATAN’ın sorularını yanıtladı:

- Başbakan Erdoğan’ın Anayasa Mart’a kadar bitecek yönündeki sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Parti’nin yeni anayasa ile ilgili bir taahhüdü var ve kuruluşundan bu yana görüşlerini kararlılıkla dile getiriyor. 2007’de bir yeni anayasa metni hazırlamışız. Bugün ise artık eski anayasayı kaldırıp, yeni anayasayı yürürlüğe koymanın tam vaktidir. Bu işin ideal yolu bütün partilerin, toplumsal kesimlerin katılımıyla yeni bir anayasa yapmaktır. Bu nedenle AK Parti, milletvekili oranlarını dikkate almadan, kendi sahip olduğu güçten taviz vererek, eşit temsille bir komisyonun kurulmasına öncülük etti. Bu, samimiyetimizin göstergesi ve siyaset tarihinde benzeri olmayan bir fedakarlık. Uzlaşma Komisyonu’ndan bir netice çıkması lazım. Ancak, “Bu olmazsa Türkiye’nin yeni anayasa hedefi sona ermiştir” diyemeyiz. Çünkü bize göre yeni anayasa yapımının tek yolu bu Komisyon değil, başka formüller de denenebilir. Diğer formüller netice vermezse, son formül olarak biz hazırla-dığımız metni Meclis’e sunmayı düşünüyoruz.

Çifte sandıklı referandum türbana anayasal güvence


- Başbakan’ın Anayasa takvimine ilişkin sözleri, muhalefetin, “Baskı yapıyor” şeklinde tepkisine neden oldu?

Muhalefet, “Bu komisyon Anayasa yapabilir, bundan başka seçenek yoktur” şeklinde yaklaşıyor. Bu da gayet tabii; çünkü muhalefet partilerinin bu komisyon dışında bir seçenekleri gerçekten de yok. Mesela CHP bu konuda bir girişimde bulunamaz çünkü milletvekili sayısı yeterli değil. MHP ve BDP için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Bir araya gelseler de metnin geçmesi için gereken sayıyı hayal etmeleri bile mümkün değil. O nedenle işi bu komisyona endekslemelerini ve diğer seçeneklere karşı çıkmalarını tabii refleks olarak karşılıyorum. Ama Türkiye’nin yeni anayasayla ilgili kaderini üç muhalefet partisinin kendi hesaplarına mahkum etmeye kimsenin hakkı yok.

- İki ayda bitirileceğine inanıyor musunuz?

88 madde yazılmış. Bunlardan 30’unda mutabakat var. Toplam 120-130 civarında maddeden söz ediyoruz. Demek ki müzakere bağlamında üçte ikisi geçilmiş durumda. Kalan üçte birlik kısmı Şubat ayı içinde bile bitirebilmemiz teorik olarak mümkün.

- Neden teorik olarak diyorsunuz?

Çünkü mesele partilerin siyasi tutumlarıyla ilgili. 200’e yakın toplantının önemli bir kısmının usul tartışmalarıyla, Türkiye’nin komisyon dışında kalan gündemiyle ilgili geçtiğini görüyorsunuz. Halbuki komisyona yüklenen bir misyon var. Yeni Anayasayı bu komisyonun yapmaması halinde AK Parti’nin seçenekleri var. Ama yeni Anayasa yapılamazsa, 1982 Anayasası varlığını sürdürecek. Biz idealimizdeki anayasayı yapmak için uğraşmıyoruz; çünkü komisyonda mutabakat arıyoruz. İdeal olarak düşündüğümüz bazı maddelerden de, düzenlemelerden de fedakarlıkta bulunabiliyoruz. Tüm partilerin böyle düşünmesi lazım. Ya 1982 anayasası kalacak ya da -ideal olmasa da- 1982’ye göre daha iyi bir anayasa yapacağız. Kısaca birincisi, ideal bir anayasa değil 1982’den daha iyi bir anayasa hedeflenmeli, ikincisi, küçük parti hesaplarını değil, Türkiye’yi düşünerek hareket etmek lazım.

- Diyelim ki herkes masadan kalktı. Yol haritanız nedir, iktidar partisi hemen kendi Anayasa metnini mi getirecek?

Önce bu komisyon içinden bir şey çıkar mı, ona bakarız. Hızlı çalışırsak, mutabık kalınan 30 maddeyi 50, 80, hatta 100 yapabiliriz. Bu mümkün gözüküyor. Bu durumda mutabık kalan maddeleri Meclis’ten 4 parti olarak geçirebiliriz. Mutabık kalınamayanlarda ise Komisyondan kaç farklı paket çıkar diye bakabiliriz. Diyelim ki 4 parti var ve mutabık kalınmayan konularla ilgili 4 paket çıktı. Bu paketleri de hep beraber referanduma sunarız. Milletimiz önüne gelen, A, B, C paketleri arasında tercih yaparak oy verir. Bunlardan hangisi yüzde 50’yi geçerse mutabık kalınan ilk metne eklenir. Böylece bir metin komisyondan çıkmış olur ve ihtilaflı konularda da son kararı millet vermiş olur. Bir yol bu olabilir.

- Başka bir yöntem var mı?

Bunlar henüz konuşulmadı. Yüksek sesle düşünüyoruz. Bir formül de şu olabilir: Mutabık kaldığımız metinleri yazarız, kalmadığımız konularda ise 1982 Anayasasındaki metni benimseyebiliriz. Sonuçta yeni ve sivil iradenin ortaya koyduğu bir anayasa olur. 1982 anayasasının tüm maddeleri de kesinlikle kabul edilemez maddeler değil. Bunun dışında bir veya iki partiyle anlaşmak mümkün olabilir mi? Denenebilir. Sonuç alınmazsa, AK Parti olarak metnimizi Meclis’e sunarız. Milletimiz diğer partilerle AK Parti’yi eşit tutmamış. AK Parti’ye anayasa konusunda tek başına adım atabilecek bir güç vermiş.

İmralı ile alakası yok

- İmralı süreci devam ederken iktidar partisi istenenleri yeni anayasa ile verecek iddiaları var?

2001 yılından bu yana partimizin ortaya koyduğu demokratikleşme, temel hak ve hürriyetlerle ilgili perspektifler, mili birlik ve kardeşlik projesi çerçevesindeki görüşler bugünkü İmralı görüşmeleriyle alakalı değil. AK Parti politikalarını herhangi bir partiye veya kesime göre, onlara endeksli olarak belirleyen bir parti değil. Kendi perspektifleriyle politika üretir.

Mart sonunun bir mantığı var

- Herkesin merak ettiği de partinizin metninde başkanlık sistemi olur mu?

Kendi metnimizi Meclis’e verdiğimiz zaman bütünüyle bizim görüşlerimizi içeren bir metin olur. Bunun içinde elbette başkanlık sistemi de bulunur.

- Başkanlık sistemi referanduma götürmeyi planlarken risk yaratmaz mı?

AK Parti olarak bize milletimizin yüklediği bir görev var. Diğer partilerin görevi Komisyonun göreviyle sınırlı; bizimki değil. Meclis’in önünde ya 1982 anayasasıyla devam ya da yeni bir anayasa seçenekleri olacak. Artık milletimiz ve vekilleri buna göre kararını verecek... Diğer partilerin önerileri gibi değil, AK Parti’nin anayasa metni Türkiye’nin bütününü kucaklayacak bir metin olur. Hem TBMM’de hem sonrasında, referanduma gittiğinde bir sorun olmayacağı kanaatindeyim.

Çifte sandıklı referandum türbana anayasal güvence


- Süre meselesi de bu süreçte çok konuşuldu.

Diğer partiler komisyonun yeni Anayasayı yapıncaya kadar çalışmasını, yapamadığı taktirde dönem sonuna kadar çalışmasını istiyorlar. “Olursa bu komisyonda, olmazsa olmasın” görüşündeler. Ama mantıklı ve makul olmak gerekiyor. Türkiye 2014’ün Mart ayında mahalli seçimlere gidecek. Arkasından cumhurbaşkanlığı seçimi ve arkasından genel seçimler var. Dolasıyla 1 Ekim 2013’ten itibaren, yeni yasama yılıyla beraber seçim süreci de başlayacak.

- Başörtülü avukatlar görev yapmaya başladı. Kamuda düzenleme için çalışmanız var mı?

Başörtüsünü sorun haline yüksek yargı getirdi. Bizim öğrencilik dönemimizde üniversitelerde başörtülü olarak okumayla ilgili sorun yoktu. Mesela 1987’de hukuk fakültesine başladığımda başörtülü arkadaşlarımız vardı. 1989’dan itibaren AYM’nin kararlarıyla başlayan bir süreç var. İstikrarlı da değildi. 28 Şubat sürecine kadar başörtülü öğrenciler yine okuyabildiler.

- Problem 28 Şubat’ta başladı ve büyüdü...

Öyle. Mevzuat değişmedi, kanun, yönetmelik değişikliği yok. Ama başörtüsü yargı kararlarıyla sorun haline getirildi. Yüksek yargı taraflı, ideolojik davrandı. Yüksek yargı şimdi avukatlarla ilgili gerçekten hukuka uygun, ideolojik yaklaşımları terk ederek bir karar verdi. Benzer yaklaşımın AYM’de, Danıştay’da devam edeceğini ümit ediyoruz. Yargının ortaya çıkardığı bir sorunu yine kendisinin düzeltmesi ve durumu normalleştirmesi en doğrusu.

- Atacağınız bir adım var mı?

28 Şubat sürecinde çok vahim travmalar vardır. Bu yasağı uygulamaya çalışanlar açısından anlaşılmaz, hukukla, vicdanla, hatta insanlıkla bağdaşmayan tutumlara şahit oldu Türkiye. AK Parti bu alanda da, kamil manada hürriyeti hem gerçekleştirecek hem de bir daha geri dönülmez şekilde teminat altına alacak adımlar atacak. En başta yeni Anayasada bu konuda gerekli düzenlemeler olmalı. Buna paralel başka düzenlemeler de yapılabilir.

- Başörtüsü yeni Anayasa ile çözülecek diyebilir miyiz?

Başörtüsünü insanlar dinin gereği olarak tercih ediyor. Devlet dinin gereğinin ne olduğuna karışamaz. İstemeyen takmaz, ama bir kişi, ‘benim dinim bunu gerektiriyor’ diye başını örtüyorsa bir başkasının ‘senin dinin bunu gerektirmiyor’ diye ona müdahale etmesi mümkün olamaz. Türkiye bu garabetleri yaşadı.. Hürriyetler sınırsız olmaz elbette. Kişinin davranışı, başkasının haklarını ihlal ediyorsa, kamu düzenini somut bir şekilde bozuyorsa sınırlama düşünülebilir. Ama başörtüsüyle ilgili yasaklamalarda bu hususların hiçbiri yok. Kanunla yapılmış sınırlama yok. Aslında başörtüsü için hukuka uygun bir yasak hiçbir zaman olmadı. Böyle baktığınızda Anayasa’da din hürriyetiyle ilgili doğru bir düzenleme yapıldığında, benzer sorunların yaşanmayacağı kanaatindeyim. Mevcut anayasamızda din hürriyetiyle ilgili düzenleme çok problemli. Diğer temel hak ve hürriyet maddeleriyle karşılaştırdığımızda görüyoruz.

Vatandaşlık tanımı

- Tartışmalı vatandaşlık tanımını nasıl aşmayı planlıyorsunuz?

Bizim önerdiğimiz madde şöyle; “Devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatan-daşıdır.” AK Parti bu ifadeyi yeni ortaya koymadı. Partimizin kuruluşundan, 2001’den itibaren bunu söylüyoruz.

O günkü şartlara göre...

- AYM ve HSKY maddeleri referandumda kabul edildikten sonra ‘kırmızı çizgi’ denmişti ama değişiklik öngörüyorsunuz...

Kırmızı çizgi, ‘geriye dönüş olmaz’ anlamında söylendi. Sayın Başbakanımız, ‘daha ileriye taşıyacak bir formüllere açık oluruz’ mesajını vermişti. 12 Eylül referandumu öncesinde AK Parti’nin hazırlamış olduğu birden fazla metin vardı. Bunların bir kısmından o günün şartları içinde belki sonuç alınamayabilir düşüncesiyle vazgeçilmişti. O günün şartlarına göre bir metin hazırlanmıştı.

- AYM’ye TBMM’nin daha çok üye ataması gündeme gelecek.

Anayasa Mahkemeleri’ne parlamentolar üye seçiyor. Biz de seçemiyordu. 12 Eylül referandumuyla gerçekleşen değişiklikte bunu bir ölçüde aştık. 17 üyeden 4’ünü TBMM seçiyor. Ama yine de bu, dünya örneklerine baktığımızda az. Parlamentonun daha fazla sayıda üye seçmesi gerekir. AYM gibi siyasi partilerin kapatılmasına, bireysel başvuruya karar veren, yasama sürecine negatif anlamda da olsa katılan bir mahkemenin demokratik meşruiyet zeminin olması lazım.

DİĞER YENİ YAZILAR