İkinci bir Kuzey Irak olmasın diye tezkereye evet dedik

Haberin Devamı

1 Mart tezkeresine hayır denmesinin Barzani’nin önünü açtığını ileri süren MHP’li Şandır, “Kuzey Suriye oluşumu engellenmeli, TSK gerektiğinde operasyon yapmalı” dedi. Şandır, MHP kongresi öncesi adayları da uyardı: “MHP’ye operasyon yapmak isteyen odaklara malzeme olmayın.”

ANKARA - MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, MHP’nin tezkereye “evet” demesini değerlendirirken “Irak’ta yapılan hatayı Suriye’de yapmamalıyız” diyerek, “Kuzey Suriye oluşumu engellenmeli, TSK gerektiğinde operasyon yapmalı” diye konuştu. Şandır kongre sürecinde aralarında Koray Aydın’ın da olduğu adaylara isim vermeden mesaj göndererek, “MHP’ye operasyon yapmak isteyenlere malzeme olmamaları gerekir” dedi.

- Tezkere biraz gönülsüz geçmiş görünüyor. MHP’nin kaç fire verdiği de merak ediliyor...

320 az bir oy. Çünkü 325 oy AKP’nin, 51 de MHP’nin milletvekili var. Dolasıyla 377 oydan 320 oy. 57 oy eksik. Ama olabilir. Bizim milletvekillerimizin bir kısmı yurtdışında. Görevlerden dönmelerini istemedik. Ama AKP grubunda demek ki 30-40 kişi fire var. Bizden on kişi olsa gerisi onlardan.

- Peki bunu nasıl yorumlamak gerekiyor? “Milletvekillerinin de içine sinmedi” denilebilir mi?
İkinci bir Kuzey Irak olmasın diye tezkereye evet dedik
Buradan şu sonucu çıkartmak lazım: AKP hükümetinin bu tür milli davalarda kamuoyunu, basını, siyaseti bilgilendirmek gibi bir usulü yok. Böyle olunca eksik ve yanlış bilgiyle karar veriliyor. Parti disiplini içerisinde kanunları çıkartıyorlar ama bilgili, bilerek çıkartmıyorlar. AKP iktidarının Sayın Dışişleri Bakanı’nın bu tür konularda başta kendi grubu olmak üzere tüm siyaset kurumunu, kamuoyunu doğru bilgilendirmesi, haklı gerekçeleri ifade etmesi gerekir. Bu sonuç AKP’nin zaafını ortaya koyuyor. Sayın Dışişleri Bakanı’nın bir savunma psikolojisi var. “Bir konuda bilgi ver” deyince saldırganlaşıyor. Karşısındakini tenkit eden, suçlayan bir üslupla meseleyi takdim ediyor. Öyle olunca tartışma çıkıyor. Bu hem onu bilgi vermekten soğutuyor hem karşıdakini ikna olmaktan uzaklaştırıyor. Böylece Türkiye’de çok önemli konular anlaşılmadan, paylaşılmadan, toplumun vicdanında mahkum ediliyor. Tezkere meselesi çok önemli. Bizim bu tezkereye “evet” derkenki gerekçelerimiz AKP’den farklı.

- Gerekçe farklı, ancak size “İktidarın Suriye politikasını eleştiriyorlar ama tezkereye evet diyorlar” eleştirileri yapılıyor...

Genel Kurul’da yaptığım konuşmanın detayını söyleyemem ama konuşmamın üçte ikilik kısmı AKP’nin Suriye politikalarını tenkitle geçti. Hatta bu tenkitten sonra “Evet oyu vereceğiz” dememe CHP ve BDP’liler itiraz ettiler. Çünkü onlardan çok daha fazla tenkit getirdim. Ama gerekçemiz şu: Türkiye, bölge ve dünya önemli bir süreçten geçiyor. Bu süreç iyi yönetilmezse Türkiye’mizin üzerinde çok önemli, çok kalıcı etkiler bırakabilir. Sürecin yönetilmesinde Türkiye seyirci kalmamalı, pasif değil aktif bir pozisyonu olmalı. MHP’ye göre bölgede kurulmak istenen Kürt devletine karşı, AKP hükümetinin tavrı, milletimizin birliğini parçalayıcı sonuçlar doğuruyor. Ülkenin parçalanması, devletin siyasi birliğinin parçalanması ihtimali her geçen gün artıyor. Türkiye hem içerden bir ayrışmayı hem de dışardan bir kuşatılmışlığı yaşıyor. Bu kuşatmanın en ağır sonucu Irak’ın kuzeyindeki Kürt siyasi yapılanmasıdır. Bunun batı ayağı olarak Suriye’nin kuzey doğusunda; PKK, PYD ve Barzani işbirliğinde Kürt varlığına dayalı bir siyasi yapı kurulursa, bu yapının kuzey ayağı olan Türkiye’nin bunun dışında kalması çok zorlaşacaktır.

- Yani iki parça birleşecek...

O zaman PKK’nın ve bu bölgede Kürt devleti kurmak isteyen küresel güçlerin hedeflerini gerçekleştirmek için çok önemli bir adım atılmış olacak. Suriye’nin kuzey doğusunda Barzani’nin desteğiyle ve onun bölgesiyle bitişik, PKK ve PYD kontrolünde, Irak’ın kuzeyindeki gibi Kürt siyasi varlığı oluşursa Türkiye’deki etnik bölücü hareket yani PKK amacına ulaşır. MHP’nin bu tezkereye evet oyu vermesinin temel gerekçesi budur. Biz gerekçenin içeriğinde eksik bulduğumuz konu olarak bunu da ifade ettik. Suriye’nin kuzey doğusuna bir Kürt siyasi varlığının yapılanmasına müsaade etmemek için TSK’nin gerektiğinde buraya müdahale etmesi, sınır ötesi operasyon yapmasını çok gerekli görmekteyiz. Hemen şunu söylemek lazım: Irak için çıkartılan 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin sonucu Irak’ın kuzeyindeki Kürt siyasi yapılanmasının, Barzani’nin önünün açılmasını sağladı.

- “Kuzey Suriye” endişesi mi taşıyorsunuz?

Aynı endişeyi duyuyoruz. O sebeple Türkiye Cumhuriyeti devletinin elini güçlendirmek, devletin caydırıcı gücünü birilerine hissettirmek için TBMM olarak hükümetin talep ettiği bu sınır ötesi operasyon yetkisine bir yıl süreyle “evet” dedik. Ama savaşa karşıyız. Çünkü biz Suriye’de yaşanan hadiseyi BOP uygulaması olarak görüyoruz. Sonuç olarak orada Müslüman kanı akıyor, bir iç savaş yaşanıyor. MHP’ye göre bunu durdurmak lazım ama bundan da önemlisi buna Türkiye’nin taraf olmaması lazım.

- Bu tezkere 1 Mart gibi reddedilseydi Suriye’deki yapılanmanın önü kesinlikle açılabilir miydi?

Biz böyle bir endişeye kapıldık. Çünkü Esad, Suriye’nin kuzeyindeki kontrolünü Kürtlere terk etti. PKK ve PYD’nin o bölgede etkinleşmesi, alan kontrolünü sağlaması, yapılanması aynen Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi bir özerk yönetim kurması sonucunu doğuralabilir. Bu endişeyle Türkiye Cumhuriyeti devletine ve hükümete “Bu yapılanmaya müsaade etmeyin, gerektiğinde müdahale edin” diye “evet” dedik. Bunu önemsiyoruz. Çünkü eskiden Erbil Türk şehriydi. Şimdi Erbil’e Türk şehri demek mümkün müdür? Suriye’nin kuzey doğrusundaki Kürtlerle Irak’ın kuzey doğusundaki Kürtler arasında Telafer, Musul gibi Türk bölgeleri var. Eğer Barzani’nin organizasyonunda Suriye’nin kuzey doğusu ve Irak’ın kuzeyi birbirine kavuşursa Türk varlığı ortadan kalkacak. Bu Türkiye’nin birliğini parçalar. Daha da ötesi bu birleşmenin tabii sonucu olarak kendi ifadeleriyle Kürdistan olarak tanımladıkları, Türkiye’nin doğu vilayetlerinden bazılarını ve Güneydoğu Anadolu’yu korkarız ki bizden koparır. Bu bir varsayım, evham değildir. Siyaset ve devlet adamı muhtemel geleceği doğru öngörmek, gereken tedbirleri yeterince ve zamanında almak mecburiyetindedir. 1 Mart tezkeresinde o gün ülkemizi yönetenler bu doğru öngörüyü yapamadıkları için -haklı gerekçelerle hayır demişlerdir- reddedilen o tezkere nedeniyle Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurulmasının temelinin atılmasına neden olmuşlardır. Irak’ta yaptığımız yanlışı Suriye’de yapmamalıyız..

- Bu müdahale nasıl olacak?

Biz bunu şarta bağladık. Suriye’ye müdahale edilecekse mutlaka uluslar arası hukuk sınırları içinde kalarak BM Güvenlik Konseyi’nin desteğini alarak, onun kararıyla ve BM ile birlikte veya NATO’nun 5. maddesi kapsamında, NATO ülkeleriyle birlikte Suriye’ye müdahale edilmesini şart koştuk. Biz asla savaş çığırtkanlığı yapmıyoruz. Çünkü akan kan Müslüman kanı.

- Toplum endişeli, savaş çıkacak mı diye ailelerin yüreği ağzında. Böyle bir ihtimal var mı?

Böyle bir ihtimal görmüyorum. Bu tezkere Suriye’ye caydırıcı olacaktır. Eğer bu tezkereyi çıkarmasaydık bu eylemleri yapan Suriye yönetimi daha çok cesaretlenerek Türkiye’ye saldıracaktı. Bu tezkere çıkarılarak Suriye yöneticileri üzerine bir de caydırıcılık unsurunu hatırlattık. Türk milliyetçisi olan ve milletimizin birliğini savunan bir parti olarak ülkemize saldırılmasına ve insanımızın öldürülmesine seyirci olamazdık.

MHP’ye operasyon yapmak isteyenlere malzeme olmamalılar

- Kurultay öncesi çok sayıda MHP’li adaylığını açıkladı. 4 Kasım nasıl geçecek?


Sayın Bahçeli, MHP Genel Başkanı olarak görevine devam edecektir. Buna hem MHP’nin hem Türkiye’nin ihtiyacı var. Benim hiçbir endişem yok. MHP demokratik, ideolojik bir parti. Yetişmiş kadrolarının kendilerini genel başkanlığa layık görmelerini sağlığın işareti olarak değerlendirmek lazım. 5, 6 aday var. Demek ki MHP, genel başkanlığa bu kadar aday çıkarabilecek bir demokratik olgunluğa, bir kapasite ve kalite seviyesine ulaşmıştır. Bunu kazanım olarak görüyoruz. Sayın Bahçeli’in bir ölçüsü var; ‘Ülkücü olmak ve Ülkücü edep içerisinde kalmak kaydıyla herkes her göreve talip olabilir, gayret göstersin. Allah da kısmet ediyorsa neden olmasın” der.

- İlk günden itibaren isteyen herkesin aday olabileceğini dile getiriyor...

Evet. Her kongrede çok aday çıkmasını da teşvik eder. Onun için çok aday çıkmasından rahatsız değiliz. Aday olan arkadaşlarımızın şahıslarını ilzam etmemek kaydıyla söylüyorum ama MHP’nin bir liderlik sorunu olduğunu ifade etmek, değişim talep etmek ve geçmişe dönük bir suçlama ortaya koymak hiç doğru olmamıştır.

Bu sözlerin sahibini isim vererek eleştirmeyeceksiniz sanıyorum?

Hayır, hiçbir arkadaşımızı ilzam etmiyorum. Ama bugün ülkemizin üzerinde bir operasyon yapılmaktadır. Ülkeyi dönüştürmek, milletin birliğini parçalamak, devletimizin siyasi birliği parçalamak için PKK ve siyasi uzantıları üzerinden, tüm bunlara müsamaha ile bakan AKP iktidarı üzerinden Türkiye’ye bir dönüşüm projesi uygulanıyor. Bunun için Leyla Zana’lar serbest bırakıldı, bunun için Habur rezaletini yaşattılar. Bu operasyonun sahibi olan küresel odakların Türkiye’deki taşeronu AKP iktidarıdır. Tüm bunları amaçlayan projenin önündeki tek engel MHP’dir. “Vesayeti kaldırıyoruz” adı altında bölücü terörle mücadele eden tüm devlet kurumlarını, anlayışları, değerleri perişan ettiler. Bölücü terörle kucaklaşıyorlar ama bölücü terörle mücadele eden kahramanları hapse atıyorlar.

- Çıkan adaylar arasında bu projenin desteklediği isim veya isimlerin olduğunu mu söylüyorsunuz?

Bunu resmin tümünü anlamak açısından söylüyorum. Türkiye üzerinde bir operasyon yapılıyor ve tek engel MHP. MHP’nin bu direncini Sayın Bahçeli taşımaktadır. Onun şahsını aşamadıkları için MHP’yi aşamıyorlar. Bu nedenle MHP’ye operasyon üzerine operasyon yapıyorlar. Bazılarını siz de takip ediyorsunuz ama biz içinden nerede, ne operasyonu yediğimizi biliyoruz. Tüm bu operasyonları Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin gayreti, birikimiyle aşıyoruz. Ülkücü hareketin hafızasıdır Devlet Bahçeli.

- Operasyondan kastınız nedir? Kaset olayları mı?

Ondan önce bir çok olay yaşadık. “Ülkücüler niye sokağa çıkmıyorlar?” diyenleri biliyorsunuz. Türkiye’yi bir iç savaşa sürüklemek için “Nerede bu ülkücüler, Bahçeli ülkücüleri perişan etti” diye kendi tabanımızda fırtınalar kopartan bir takım insanlar gördük. Meseleyi anlamayan, bütünlük içinde görmeyen bu insanlar, PKK’nın ekmeğine yağ sürdüklerinin farkına Sayın Bahçeli’nin uyarıları ile ulaştılar. Buna benzer bir çok operasyon yedi MHP. Sayın Bahçeli, Genel Başkan olduğu günden itibaren MHP’de operasyon bitmemiştir. En azından bu yönde niyetler, arzular bitmemiştir. Yani MHP yönetimini değiştirmek isteyen olağanüstü kongre talepleri mi olmamıştır, aramıza bazıları sokularak bir şeyler mi denenmemiştir? Bunu içerden biliyoruz. Çünkü dönüştürülmek istenen Türkiye’nin sahibi, Türk milletini birliğinin teminatı MHP’nin direncini Bahçeli’nin liderlik vasfında taşıyoruz. Onu alt etmeden, devre dışı bırakmadan MHP’de operasyon yapmanın mümkün olmadığını gördüler. Bunun için önce baraj altında bırakmak için kaset rezaletini çıkardılar. Yetmedi güçleri.

- Kongrede yeni bir yöntem deneyecekler diyorsunuz özetle...

Kaset operasyonuyla başarılı olamayan bir takım odaklar şimdi “Acaba bu kongrede, çok aday üzerinden ve bir takım cazip talepler üzerinden, MHP Liderliğinde bir sorun yaratabilir miyiz?” diyorlar. Genel başkanlığı almak umutları yok ama ileriye dönük bir sorun yaratmak umuduyla bir gayret var. Ama ben inanıyorum ki bu oyunları ülkücü irade, ülkücü delege bozacaktır. Ülkenin durumunu herkes görüyor. Sayın Genel Başkan’ın şahsında nasıl mücadele verdiğini görüyor.

DİĞER YENİ YAZILAR