Animasyonların en büyük artısı bana göre oyuncunun karakterin önüne geçmesine asla izin vermiyor oluşu... ‹zlemeye tamamen nötr ba?lıyoruz... ‹ster istemez sevdi€imiz veya sevmediğimiz oyunculara kar?ı film öncesi mutlaka olu?an ön yargı animasyonlarda olmuyor ve bu önemli bir detay... Tarafsız bir algı ile vermek istenini almak, bizleri kesinlikle çok daha doğru sonuca götürüyor...
İşin ustası!
Anime denince kuşkusuz hepimizin ilk aklına gelen isimlerden biri Hayao Miyazaki... Lise yıllarında, dünyanın ilk renkli uzun metrajlı animasyon filmi olan “Hakujaden”i izledikten sonra bu işe merak salan ve merak salmakla kalmayıp, ilerleyen yıllarda işin ustası olan Miyazaki, 50 yılı aşkın süredir o muhteşem hayal dünyasını çizgilerle bize sunuyor. Müthiş bir çizer olmasının yanı sıra iyi bir senarist ve yönetmen olduğunu üstüne basa basa belirtmeme gerek yok sanırım...
Büyülü dünyalar!
Benim bu masal ustasıyla tanışmam ilk olarak 2004 yapımı “Howl’un Yürüyen ?atosu” filmiyle olmuştu. Biraz geç kalınmış bir tanışma olduğunu fark etmiş, arayı kapamak için önceki filmlerini de izlemiştim ve tam anlamıyla büyülenmiştim... O izleyiciyi elinden tutup bambaşka bir dünyaya götürüyor... Yol boyunca tarifi zor bir memnuniyet içinde, olan bitene tanık olup, filmin sonunda o büyülü kapıdan çıkıp kendi dünyasının ortasında buluveriyor insan kendini...
Masalları her yaşa
Pek çok insan animasyonların çocuklar için olduğu kanısında. Oysa ki Miyazaki her ya?tan insana öyle güzellikler sunuyor ki, izleyip de memnun kalmayan varsa da sorunu kendinden aramalı derim ben... Onun filmlerinde ilk göze çarpan şey öncelikle iyimserlik... O sevimli yüzden de insan farklı bir şey bekleyemiyor zaten... Domuzlara karşı büyük bir sevgisi olan ve kendisini de domuz olarak çizen Miyazaki, kahramanlarını ise genellikle kadınlardan seçiyor. Bu da erkek egemen bir dünyada hoş bir ayrıntı açıkçası...
Uçma tutkusu...
Miyazaki’nin en büyük ilgi alanlarından birisi de şüphesiz uçma tutkusu. Uçma konusundaki bilgi ve deneyimini çok sayıda eserinde yansıttığını görmek mümkün. Bu bilgi birikiminde, o henüz çocukken, savaş uçakları için kanat parçası üreten bir şirketin yöneticisi olan babasının da rolü büyük. “Kalem, kağıt ve film ile animasyon yapılan son döneme denk gelmiş olmak da şansım.” diyen bu modern zaman masalcısıyla aynı dönemde var olmak da bizim şansımız olsa gerek...
Kırmızı Kanatlar
Hayao Miyazaki’nin 1992 yapımı filmi “Kırmızı Kanatlar” 1930’ların İtalyasında geçiyor... Filmde, hayatını çoğunlukla hava korsanları tarafıdan kaçırılan insanları kurtararak kazanan usta pilot Porco Rosso’nun, en azılı rakibi Curtis’in hain planları sonucunda başına bir sürü bela açılıyor...
