Gazete Vatan Logo

Dalgalı kurda boğuldular simitçi oldular

Döviz büfelerine kimse gelmez oldu.İş olmayınca da bürolar tektek kapanmaya başladı.Önceki yıl bin 200'ün üzerinde döviz büfesi bulunurken sayı 8446'ya indi. Daha önce döviz büfesi devredenler 1 milyon dolara kadar hava parası isterken, şimdi hava parası 50 bin dolara düştü. Pek çok döviz büfesinin yerinde şimdi simitçilik dahil başka işler yapılıyor

Dalgalı kur sistemi ve ekonomide sağlanan istikrarın ardından halk dövize küsünce bir dönemin en parlak mesleği olan döviz bürosu işletmeciliği bitme noktasına geldi. 2001'deki krizin ardından paradan para kazanma yolu tıkandı. Türkiye'deki döviz büfesi sayısı ise son üç yılda bin 200'ün üzerinden 846'ya indi. İş yapamayanlar bürolarmı devretmek istiyor. Piyasadaki döviz bürolarının dörtte biri satılık olduğu belirtiliyor. Herkes işi bırakmak isteyince döviz bürosu almak için ödenen hava parası da düştü. Çeşit çeşit dövizin fiyatıyla süslü elektronik tabelalarla donanmış döviz bürosunu satın almak için artık milyon dolarlık peştamaliyeye gerek yok. Bürolar, işletmeciye 50 bin dolar ödeyip, Hazine'ye 100 bin dolar teminat yatıranın elinde kalıyor. Ama alıcı yok. Zararın getirdiği çaresizlikten, İstanbul'un göbeğindeki döviz büfesini kapatıp yerine simitçi açan esnaf bile var.

Dalgalı kura ayak uyduramadılar
Türkiye, yaptıkları işlem hacimleriyle bir dönem bankalara kafa tutup kur fiyatlarını bile belirler duruma gelen döviz büfeleriyle 1980'lerin sonunda tanıştı. 1567 sayılı yasaya istinaden alınan 32 sayılı kararın ardından ilk döviz bürosu 1989'da Ankara'da açıldı. Merkez Bankası'ran kurları enflasyon paralelinde düzenli olarak artırması ve ardarda yaşanan krizler nedeniyle halk dövize sarılınca, döviz büroları da kârlı meslekler arasına girdi. Bu durum büfelerin birbiri ardına Türkiye'nin her köşesinde açılmasına neden oldu. Özellikle 1994 kriziyle birlikte büroların yıldızı parladı. Sektör 1994'ten sonra 1997,1998 ve 2001'deki krizlerde en parlak dönemlerini geçirdi.

Büfelerin % 90'ı para kazanmıyor
Ancak 2001'deki kriz ve ardından alınan kararla dalgalı kura geçilmesi adeta döviz bürolarının ipini çekti. Birçok işletme yeni sisteme ayak uyduramadı. Dövizini düşük fiyattan satıp, pahalıdan aldı ya da tam tersini yapıp zarar etti. Ya da bankaların her geçen gün artan rekabetine dayanamadı.

Ancak dövizcilere en büyük darbeyi halkın dövize sırt çevirmesi oldu. 2001'de yüksek fiyattan dolar alan vatandaş, kurdaki gerilemenin ardından dövizinin aynı fiyata ulaşması için yaklaşık iki yıl bekledi. Düşen enflasyonun faizlerde yarattığı cazibeyle tasaruf aracı döviz değil, TL oldu.

Döviz bürolarının durumunu en iyi anlatan sözler ise Yetkili Müesseseler (Döviz büroları) Derneği Başkanı Seyran Çakmakçı'ya ait. Çakmakçı, "Döviz yatırım aracı olmaktan çıktı. Büroların yüzde 90'ı para kazanmıyor. Sahipleri diğer esnaf arasındaki prestijleri için dükkanı açık tutuyor" diyor.

Döviz almıyorlar, kredi kartı borcu ödüyorlar
Sirkeci'de tren garının karşısında döviz büromuz vardı. İşler iyi gitmedi. Bu yılın başında yandaki küçük dükkanı kiralayıp döviz bürosunu oraya taşıdım. Büyük dükkanı simitçiye çevirip adını İstanbul Simit koydum. Döviz bürosu küçük dükkanın masrafını da karşılayamayınca geçen ay Merkez Bankası'na devrettim. Simitçi hala duruyor.

Sirkeci'deki şubeyi kapattıktan sonra Kadıköy'deki büroyu da satışa çıkaran Çağdaş Döviz'in sahibi Abdullah Karabatak böyle özetliyor, dövizci'likten simitçiliğe geçişinin öyküsünü... 1974'ten bu yana döviz ve altın piyasasının içinde olan Türkiye'nin ilk döviz bürosu sahiplerinden Karabatak VATAN'ın sorularını yanıtladı:

* Nasıl başladınız döviz bürosu işletmeye?
Ben 42 yaşındayım. 1974'te 12 yaşında Kapalıçarşı'ya girdim. Çekirdekten yetiştim. Kaçaçakçılık günlerini bilirim. Aslında sarrafım. Havaya atılan bir Cumhuriyet altınının daha yere düşmeden sahte olup olmadığını söylerim. Döviz bürosu işine 1991'de başladık. Kadıköy Altıyol'da ilk büroyu açtık. İşler iyi gitti ardından Sirkeci'ye bir büro daha kurduk.

* Ya simitçilik...
Dalgalı kurdan sonra işler bozuldu. Dükkan kiralarını bile çıkaramaz duruma geldik. Ben Kadıköy'ün en iyi dövizcisiydim. En kötü günde bin 500 işlem yapıyorduk. Şimdi 500'ü zor buluyor. 5 bin dolar kiram var onu bile çıkartamıyorum zarar ediyorum. Sirkeci'deki büronun yerine kurduğumuz İstanbul Simit tutunca, Kadıköy Meydanı'nda Osmanlı Simit adında bir yenisini açtık. Sonra Ümraniye'ye bir şube daha.

* İşler bozuldu dediniz. Dövizdeki parlak günler geride mi kaldı?
Ben onu gördüğüm için vazgeçtim zaten. Halk dövizle ilgilenmiyor ki. Dolar tasarruf aracı olmaktan çıktı. Zaten vatandaşta döviz alacak, tasarruf yapacak gelir de kalmadı. Eskiden memur, işçi maaşı aldığında hemen gelir döviz alırdı. Şimdi herkes kredi kartı borcunu ödemeye koşuyor.

Bir de insanların elinde 1 milyon 700-800 bin liradan dolarlar var. Şu anda 1 milyon 500 bin lira. Hala aldığı yere bile gelmedi. Alanlar satmaya kıyamıyor. Vatandaş, dalgalı kurdan önce dövizle oynuyordu. Şimdi TL'de kalmak halka daha kârlı geliyor. Bir de halkın görüşü değişti, eskiden döviz alanlar şimdi "Türkiye'de yaşıyoruz ne işimiz var dolarla" diyor.

Simit işinde kar marjı düşük ama stres yok
* İki iş arasında ne farklar var?

Şimdi 'Ben simit işi yapıyorum' diyince çevrem şaşırıyor. Ama ben ekmek paramın peşindeyim. Onun için bu işi yapıyorum. Bir de insan yılda kaç defa döviz alıp-satıyor en çok 10 kere. Ama günde üç öğün yemek yeniyor. Gıda zaten baba mesleği, tüm sülalemiz gıda işinde.

İki iş arasında büyük fark var. Mesela dövizde 10 bin dolar alıp satarken fiyatı bir yakalarsan tek hamlede 200-300 milyon lira kazanıyorsun. Simitçide bu parayı kazanmam için bin tane simit satman lazım. Simit işinde kâr marjı daha düşük, uğraşı çok, ama stres yok. Memnunum Allah'a şükür. Döviz bürosu daha temiz iş. Ama çok riskli. Büyük paralar bağlıyorsun. Simit işinde uğraşı çok, ama stres yok. Bu işe de iddialı girdim, isteyene bayilik de veririm.

Hava parası milyon $'dan 50 bin $'a indi ama alıcı yok
Ekonomideki yeni ortamda büyük yara alan döviz büroları birbiri ardına satışa çıkarken, işyeri sahibi olabilmek için ödenecek para milyon dolardan, 150 bin dolara kadar indi. Bu paranın yaklaşık 100 bin doları (90 bir euro) da döviz bürosu açmak amacıyla Hazine'ye yatırılan teminattan oluşuyor. Yani artık döviz bürosu sahibi olmak için ödenecek peştamaliye ücreti 50 bin dolara kadar indi. Ancak dövizcilere göre bu hava parasının da bir anlamı yok. Çünkü işletmeler zaten para kazanmıyor ve çoğu işyeri sahibinin açıktan para bile almadan dükkanlarını devretmeye hazır olduğu belirtiliyor. Zaten rakamlar da devredilemeyen döviz bürolarının kapanmak zorunda kaldığını gösteriyor. Döviz Büroları Derneği Genel Başkanı Seyran Çakmakçı, kriz öncesinde büro sayısının bin 200'ün üzerine çıktığını belirterek, "Üç yılda 400'den fazla büro kapandı. 846 büro kaldı. Şu anda elindeki büroyu satmak için bize bile başvuru yapan 20'den fazla esnaf var. Sektördeki işletmelerin yüzde 25'inin satılık olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

Haberin Devamı