Gazete Vatan Logo

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Oktay, Fırat'ın doğusuna operasyon konusunda "Bugün girebilecek şekilde, biz her zaman hazırız." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, son dönemdeki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Mart ayında yapılacak seçimler için yürütülen kampanyanın nasıl gittiğine yönelik soruya Oktay, "Kampanya oldukça ilginç ve farklı, özellikle kendi şahsım için bunu söyleyim. Doğrudan milletle sahada birebir buluşma ve dokunma şansınız var. Dolayısıyla merkezde sorunları evet biliyoruz, çözmeye çalışıyoruz ama bunların sahada ve yerelde ne kadar çözülüp çözülmediğiyle alakalı veya doğrudan vatandaşların talepleriyle ilgili birebir karşılıklı görüşme ve buluşma şansını elde ediyorsunuz. Bu anlamda benim için son derece ilginç ve bir anlamda yeni." cevabını verdi.
Oktay, kampanyanın oldukça iyi gittiğini yineleyerek, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mitinglerinin son derece canlı ve heyecanlı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin hemen hemen her yerinden çok ciddi bir cevap aldıklarını belirten Oktay, "Bizim gittiğimiz yerlerde yine aynı canlılığı hem illerde hem de ilçelerde görüyoruz. İnşallah iyi olacak, 31 Mart akşamına biz son derece iyi şekilde ulaşacağız diye ümit ediyoruz." ifadesini kullandı.
"TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SEÇİM KAMPANYASINDA NE İŞİ OLABİLİR?"
Oktay, "Batıda AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz.' diyerek Millet İttifakı'na destek sağlayan HDP'nin bazı büyükşehirlerde aday çıkarmaması seçim sonuçlarına nasıl etki eder?" sorusu üzerine, seçimlerde iki ittifak olduğunu ama ittifakın birisinin milletin gözü önünde cereyan eden, çok açık şekilde her şeyin konuşulduğu, tamamen ülkenin çıkarları için oluşturulan, her şeyiyle de şeffaf Cumhur İttifakı'nın bulunduğunu söyledi.
"Diğerine baktığınızda CHP ve İyi Parti arasında bir ittifak var. Bunun adı da şu dediğinizde, bunun doğru olmadığını düşünüyorum." diyen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü ittifakın tanımı bu değil, karşıdaki tanımı. Bu ittifakın parçası olan ama milletin karşısına çıkıp da cesaretli bir şekilde 'evet, ittifak bundan ibarettir ve HDP de buradadır.' denilebilecek, o cesareti gösterebilecek bir ittifak görmüyoruz karşıda. Ama ittifak bu. Tanımlama eksik. İttifak, sizce karşıdaki CHP ile İyi Parti arasında mı? İttifak, CHP-İyi Parti-HDP... Dolayısıyla PKK'nın yoğun bir desteğini her türlü görüyorsunuz. Yani bir terör örgütünün desteği bir ittifakta mümkün müdür? Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Terör örgütünün seçim arenasında, kampanyasında ne işi olabilir? Biz bir taraftan ölümüne bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Terör örgütünün kim olursa olsun, ne olursa olsun, coğrafyası ne olursa olsun, biz hep aynı şeyi söylüyoruz terörün coğrafyası, dini, cinsiyeti olmaz."
"BU MİLLETLE ALAY ETMEKTİR"
Türkiye'nin terörle mücadelede şehitler verdiğini ve gazilerinin de bulunduğunu anımsatan Oktay, şu değerlendirmede bulundu:
"Bugün de değil, çok uzun süreden beri bu mücadeleyi veriyoruz. Şimdi siz dolaylı olarak getirip de bunu bir ittifakın parçasına dönüştürdüğünüzde tabii ki milletin de karşısına da çıkıp, bu ittifakın parçası da şudur diyemezsiniz. Bugün böyle bir şeyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla batıdadır, doğudadır... Doğu'ya gidiyorsunuz bir tanesi çıkarmıyor, öbürüne gidiyorsunuz öbürü aday çıkarmıyor.
Bu milletle alay etmektir, milletimiz kendisiyle alay edilmesine asla müsaade etmez. Bunun bedelini çok ağır ödetir. 31 Mart'ta da bunu göreceğiz zaten. Bir tarafta da ne olduğu belirsiz bir Saadet Partisi diye bir yapı var. Kendi tabiriyle söyleyim, yani her şeyden azar azar ortaya bir karışık gibi bir yapı görüyoruz. Bunun adı ittifaksa, ittifakın adının net konması ve mertçe de bunun çıkılıp ifade edilmesi gerekiyor. İttifakta, HDP vardır, dolayısıyla milletimiz de böyle bir ittifakla AK Parti-MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı'na kaybettirmez, tam tersi güçlendirir ve destek verir. Biz sahalarda bunu görüyoruz, 31 Mart'ta da göreceğiz."
"CESARETİNİZ YOKSA O ZAMAN İTTİFAKI DOĞRU TANIMLAYIN"
Fuat Oktay, "Sizin yaptığınız bu, Millet İttifakı'nı bu şekilde mi kabul ediyor Sayın Cumhurbaşkanı?" sorusuna, "Tabii ki biz gittiğimiz yerde de bunu açıkça anlatmaya çalışıyoruz. Millet kabul ediyor değil. Anlatmaya çalıştığım şey bu olan, var olan, bilinen, herkesin bildiği bir şeyin aynı cesaretle de çıkılıp ifade edilmesi. O cesaretiniz yoksa da o zaman ittifakı doğru tanımlayın ve belirleyin." yanıtını verdi.
Bir şey varsa algı ve olgu arasında farklılık olduğunu, bunun da cesaretle söylenmesi gerektiğini vurgulayan Oktay, "Söyleyemiyorlar ama millet bunu görüyor." dedi.
Oktay, Cumhur İttifakı'nı nasıl değerlendirdiğiyle ilgili bir soruya karşılık, "Şunu kabul etmek lazım, siz nihayetinde tek bir siyasi parti değilsiniz, ittifakın altında yatan şey bu zaten. Farklı siyasi görüşlerden gelen farklı sorunlara, farklı çözüm önerileri olması ihtimali olan... Ondan dolayı aksi takdirde tek bir çatı altında olursunuz zaten." ifadesini kullandı.
Farklılığın normal bir şey olduğunu belirten Oktay, AK Parti ve MHP'ye bakıldığında ortak platformun, milletin ve memleketin özellikle geleceğiyle alakalı olduğunu dile getirdi.
"SONRASINI DA DÜŞÜNEREK YAPILMIŞ BİR BİRLİKTELİK BU"
Seçimden sonra çok daha güçlü bir icraat dönemine gireceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şöyle devam etti:
"Sadece öncesi değil aslında sonrasını da düşünerek yapılmış bir birliktelik bu. Bu birlikteliğin yine arkasına baktığınızda bu hem Cumhurbaşkanımız hem de Sayın Bahçeli tarafından da zaten açıkça ifade ediliyor. Bunun adına beka diyebilirsiniz, bunun adına tamamen farklı çerçeveden de bakabilirsiniz ama HDP'nin parçası olduğu bir ittifakta, milletin bu alanı bizim boş bırakmamıza müsaade etmeyeceğini biz biliyorduk. Dolayısıyla bu anlamda bir birlikteliktir. "
Farklılıkların güçlendirdiğini belirten Oktay, "Baktığınızda belirli sorunları tartışarak, konuşarak, ortak çözümler bulunuyor olması aslında milletin nezdinde de oluşturulan çözümün de bir ittifak çerçevesinde rahat kabulünü sağlıyor." diye konuştu.
Oktay, yerel seçimlerin ardından 4,5 yıl seçim yapılmayacağının hatırlatılması üzerine, gelecek dönemde plan ve projeleri sadece bugünden hazırlamadıklarını söyledi. 2023 hedeflerini 2003'te konuştuklarını anlatan Oktay, şunları kaydetti:
"Tüm boyutlarıyla bir kalkınma hamlesinden bahsediyorduk. Yaklaştıkça, '2023 geldi ne olacak' demedik. Dikkat ederseniz 2051, 20271'i konuşuyoruz. Dolayısıyla sürekli ufka bakan bir yapıyız. Ufka baktığımızda da iki şey var. Birisine baktığımızda torunlarımızın dönemini konuşuyoruz, bir vizyondan bahsediyoruz ama diğer tarafa da baktığımızda da net somut hedeflerden bahsediyoruz. 2023 bugün bizim için net somut hedeflerdir. Oraya nasıl ulaşacağımızla alakalı detay planlarımız, sadece stratejik planlar boyutunda da bahsetmiyorum, operasyonel çerçevede eylem planlarımız çok net."
Oktay, hedeflerinin statik değil, dinamik olduğunu belirterek, hedefte geride kalındığında sızlanmadan, hemen düzeltici eylemlere geçip çok daha güçlü çözüm önerilerine gittiklerini anlattı. Buna sadece siyasi ve sosyal hedeflerin değil, ekonomik ve teknolojik boyutun da dahil olduğunu dile getiren Oktay, şunları kaydetti:
"Kim ne tür oyun, manipülasyon... Adına ne derseniz deyin. Diyelim ki geçen yılın ağustosunda, 15 Temmuz'dan sonraki yaşadığımız olaya bakın. Bizi, hiçbir şekilde hedeflerimizden vazgeçirmez. Böyle de güzel bir yetenek kazandı, Türkiye olarak bu kabiliyeti kazandık. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yürüttüğümüz çalışmalar, bize Türkiye'ye muhteşem bir yetenek kazandırdı. Hangi şartlar altında olursak olalım, gerek içeride gerekse dışarıda güçlenerek çıkıyoruz. O beceriyi kazandık biz. Mutlak Türkiye'nin lehine dönüştürebilecek şekilde bir beceri kazandık. Bu Türkiye için bir kazançtır."
"Eyvah şöyle oldu." dedikleri bir şey olduğunu hatırlamadığını aktaran Oktay, "Böyle bir durum vardır. Bir durum tespiti yapalım. Bunu etkileyen faktörler nelerdir, şunlardır, buradan nasıl bir çözüme gideriz ve bunu nasıl Türkiye'nin lehine sonuçlandırabiliriz. Şöyle bir olaylara baktığınızda da Türkiye'nin lehine sonuçlanır. Negatif gibi gördüğünüz şeyler de dahildir buna." ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE BURADA KARTLARINI ÇOK AÇIK OYNAR"
ABD askerlerinin Suriye'den çekileceğini açıklamasının ardından, Münbiç ve Fırat'ın doğusuna operasyon için hazırlıklarını tamamlayan Türkiye'nin planının ne olduğunun sorulması üzerine Oktay, "Eli kulağında dediğimiz şey... Sayın Cumhurbaşkanımızın sözü var, 'bir gece ansızın gelebiliriz' olayı. Biz her zaman da şu anda da 'bir gece ansızın gelebiliriz' noktasındayız. Zaten Cumhurbaşkanımız da bunu ilan etmişti. Bu bizim hazırlık düzeyimizi ve kararlılığımızı gösterir. Hazırlık düzeyimiz askeri, siyasi anlamdaki bir hazırlıktır. Ülke içerisindeki hazırlıklarımız, gerek müttefiklerimiz, dostlarımızla hazırlıklarımızdır. Bu hazırlıklar dün de tamamdı, bugün de tamam. Türkiye burada kartlarını çok açık oynar." yanıtını verdi.
Şu anda da hazır olduklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün, girebilecek şekilde gerektiği zaman, biz her zaman buna hazırız. Erteledik mi olayı? Yeni bir gelişme oldu. Majör değişiklik neydi? Bir bölgedeki ana oyunculardan birisi, ABD'den bahsediyorum, çekileceğini ifade etti. Bütün oyun kurallarını değiştirecek bir olay. Dolayısıyla çekileceğini ifade ettikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile Trump'ın görüşmelerinde de bunun Türkiye ile koordine içinde yapılacağı, hatta Türkiye'nin endişelerini anladıkları, Türkiye'nin bu sebeple olan kızgınlığını da anlayabildiklerini ifade eden gerek özel görüşmelerde gerek açık olan görüşmelerde, hatta Twitter aracılığıyla yapılan açıklamalarda, bunlar açıkça ifade edilen şeylerdi.
Son derece kartlarımızı açık oynuyoruz, dediğimiz şey, böyle bir açıklamanın gelmesi Türkiye'ye yakışan şey, 'yeni bir durum değerlendirmesi yapalım' denilen bir noktaydı, bu durum değerlendirmesi de yapılmıştır zaten. Heyetler arasında, her seviyede... Her iki lider arasında yapılan görüşmeler, aynı şekilde diplomasi, gerek askeri boyutta, istihbari boyutta, diğer tüm alanlarda yapılan görüşmeler. Bunlar da gizli kapaklı yapılan görüşmeler değil. Bunlar da kamuoyuna açık bir şekilde yapılan görüşmelerdi. Öncesinde tamamen çekileceğiyle alakalı, sonrasında belki biraz belli bir sayının bırakılabileceğiyle alakalı, daha sonra yıllardır Türkiye'nin tezi olan, Türkiye'ye göç eden insanların kendi ülkelerinde güvenli bir hatta yaşamalarını sağlıyor olunmasıyla alakalı...Türkiye'yi kimse o zaman belki anlayamadı. Bugün anlaşıldı. Bugün de bizim güvenli bölge dediğimiz şeyden de aynı şeyi anlıyor olmamız önemli."
"HİÇBİR GÜÇ, HİÇBİR TERÖR ÖRGÜTÜ TÜRKİYE'YE KARŞI TEHDİT OLUŞTURAMAZ"
Türkiye açısından güvenli bölgenin bir anlamı olduğunun altını çizen Oktay, "Güvenli bölge dediğimizde, birilerinin gelip de kendi bildikleri, düşündükleri, kendilerine göre ifade edecekleri kurallar çerçevesinde oluşturulan bir bölgeyi kastetmiyoruz. Türkiye için güvenli bölge. Hiçkimse, hiçbir güç, hiçbir terör örgütü, kim olursa olsun Türkiye'ye karşı tehdit oluşturamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin güney sınırlarında 911 kilometrelik bir hattın varlığına işaret eden Oktay, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarında ciddi bir tehdit hissedildiği için girildiğini ve orada bir güvenli bölge oluşturulduğunu hatırlattı.
Bu güvenli bölgeden Suriyelilerin faydalandığına dikkati çeken Oktay, Türkiye'nin bu güvenli bölgede, Suriyelilerin oluşturduğu meclise destek verdiğini ve okulların açıldığını söyledi.
Bu bölgede, yerel yönetim, eğitim, sağlık, adalet hizmetlerinin verildiğini, yerel kolluk güçlerinin ve sınırları koruyan güçlerin oluştuğunu dile getiren Oktay, "Türkiye'de herhangi bir ilçede bulabileceğiniz her türlü hizmeti orada bulabileceğiniz bir yapı." dedi.
"ER VEYA GEÇ BU TERÖRİSTLER BURADAN ÇIKACAK"
Münbiç'in, Fırat'ın doğusunun Türkiye için bir güvenlik tehdidi olduğunu vurgulayan Oktay, "Sınırlarımız boyunca Türkiye'ye karşı güvenlik tehdidi oluşturabilecek hiçbir faaliyete biz müsaade etmeyiz. 'Eğer böyle bir şey olursa da bir gece ansızın geliriz' diyoruz. Biz, bunu yapacağız. Münbiç'te de bunu yapacağız." açıklamasında bulundu.
Münbiç'te ABD ile Türkiye arasındaki anlaşmayı anımsatan Oktay, şöyle devam etti:
"PKK, YPG şudur, budur, adına ne derseniz deyin. Aklınıza hayalinize gelecek kadar alfabeden şey çıkarıyorlar. Hangisini çıkarırlarsa çıkarsınlar, hangi renge bürünürlerse bürünsünler, biz teröristi gözünden tanırız. Bütün bilgiler, istihbarat elimizde. Bize ne dediler; 'Fırat'ın batısına geçirmeyeceğiz, rahat olun'. Geçiyor işte. 'Çıkaracağız', o zaman çıkarın. 'İnşallah, bugün, yarın'. Bir devletin sözüne inanırsınız, muhatabınız devlettir çünkü. Biz, bir söz verdiğimizde bunu yerine getiririz. Şartlar ne olursa olsun. Dolayısıyla muhatabınızdan da bunu beklersiniz. Bu teröristler buradan çıkacak. Ne pahasına olursa olsun çıkacak. Er veya geç bu teröristler buradan çıkacak. Türkiye olarak biz buna müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz de zaten."
"AKTİF BİR DEAŞ FALAN YOK"
Terör örgütü DEAŞ'la mücadele ettiği iddiasıyla ABD'nin terör örgütü PYD'ye verdiği silahların ABD'nin bölgeden çekilmesi sonrasında ne olacağı yönündeki soruya Oktay, şu yanıtı verdi:
"23 bin tır silahtan bahsediyoruz. Size ücretle vermedikleri silahlar ücretsiz şekilde 23 bin tırla arka arkaya konuldu. Ağır silahlardan bahsediyoruz, sıradan silahlardan değil. Bunlar nereye gidiyor? Kime karşı destekliyorsunuz yani? Türkiye'ye karşı tehdit olmayacak mı bu silahlar?
DEAŞ. Hangi DEAŞ'tan bahsediyoruz. Zaten çok nettir bölgede. DEAŞ'la mücadele eden tek ülke varsa Türkiye'dir. Bugün de tek ülke varsa Türkiye. Direkt girdik. Biz Fırat Kalkanı'nda kiminle mücadele ettik, El Bab'da kiminle mücadele ettik hatırlayın. Askerlerimiz hem yerde hem havada, kendi çocuklarımızı şehit verdiğimiz yerde DEAŞ'la mücadele ettik. Bunun siyasetini, propagandasını yapmadık, doğrudan sahada mücadele ettik."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, ortada aktif bir DEAŞ'ın olmadığının altını çizdi. ABD'nin terör örgütüne verdiği silahları geri alması gerektiğini vurgulayan Oktay, "Bu silahların tamamını verdiğiniz gibi alacaksınız. Nasıl alacaksınız? Götürür müsünüz, burada mı bırakırsınız, farklı mı olur onu konuşalım ama o silahlar teröristlerin elinde kalamaz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bir şartının da Münbiç'le alakalı olduğunu hatırlatan Oktay, "Evet, silahları alacaksınız. Burası temizlenecek önce. Nasıl yönetilecek boyutu, diğer yerler nasıl yönetiliyorsa öyle yönetilecek. Yani kendi kendini yönetecek millet. Halkı karar verecek. Halk kim? Münbiç'in demografik yapısına bir bakın. Yüzde 85-90'ına yakını Arap halkıdır. Hangi zihniyetle varsınız? Alacaksınız, yüzde 85-90'ı Arap halkı olan bir yere getireceksiniz PKK'yı koyacaksınız. YPG, PYD adına ne derseniz deyin. Koyacaksınız, hadi bakalım bunlar yönetecek..." diye konuştu.
"BUNA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ"
Oktay, terör örgütü PYD'nin bölge halkına zulmettiğinin altını çizerek, "Biz buna göz mü yumalım yani? Oradan bize gelecek tehdit var. Dolayısıyla biz her fırsatta söylüyoruz. Cumhurbaşkanımız da Dışişleri Bakanımız da her fırsatta söylüyor. Ben de bir kez daha ifade edeyim. Buna müsaade etmeyeceğiz. Diplomasi ise evet diplomatik boyutunu masada konuşuruz. Değilse bunun sahada gereğini yaparız. Ama buna müsaade etmeyeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Münbiç'te buna müsaade etmediğini anımsatan Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yeterli mi? Elbette değil. Sonrasında dedik ki biz burada yaptığımız anlaşmanın Fırat'ın doğusuna da genişlemesini istiyoruz. Zaten çekilme kararı da bununla alakalıydı. Güvenli hat dediğimizde Türkiye sınırlarından içeriye doğru şöyle bir ilk etapta hatırlarsanız 32 mil olarak açıklandı. 32 mil dediğimiz yaklaşık 50 kilometre falan civarında bir şey. Farklı şeyler konuşuluyor. Ama derinliğe baktığımızda en az 30-40 kilometre derinlikten konuşuyoruz. Ama tamamen Türkiye'nin kontrolünde bir güvenli hattan
"SİLAHLAR TOPLANMAZSA BURASI GÜVENLİ OLMAZ ZATEN"
Fuat Oktay, ABD'nin bölgede dağıttığı silahların toplanmaması halinde buranın güvenli bölge olamayacağına işaret ederek, "Bu silahlar toplanmadığı sürece, teröristler orada olduğu sürece buranın güvenli olma şansı yok. Türkiye'nin de bunu ne pahasına olursa olsun kabul etme şansı yok. Biz ne gerekirse yapacağız. Burada teröristlerin varlığına ve Türkiye'ye tehdit oluşturmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Fırat'ın doğusu için de geçerli o söylediğimiz." ifadelerini kullandı.
"BİZİM MÜCADELEMİZ PKK'YLA"
ABD'nin DEAŞ tehdidi olmadığı açıklamasına karşılık bölgede neden bu silahları bıraktığı sorusuna Oktay, "Şimdi biz şu ayrımı hep yapıyoruz. Bunu Cumhurbaşkanımız da her fırsatta ifade ediyor. Bizim mücadelemiz PKK'yladır, terör örgütüyledir. Kürtlerle ilgili herhangi bir sorun varsa, Kürt kardeşlerimizin çıkarları boyutunda baktığınızda Türkiye'yi görmüşsünüzdür. Bu Irak'ta da böyledir, Suriye'de de böyledir. Suriye'den kaçan 300-400 bin Kürt kardeşimiz nerede? Ben bunu teorik olarak söyleyen biri değilim, o dönemde fiilen bu işin içinde olan birisiyim. Gece gündüz, 15 gün ben o tel örgülerin yanında yatan kalkan bir insanım. O dönemi hatırlayın. Biz AB ülkeleri gibi kenardan bakıp da '700-800 kişi gelecek, ne olacak?' diyen insanlar değiliz." yanıtını verdi.
Türkiye'nin ve fiilen kendisinin gecesini gündüzüne katarak 'orada kimsenin burnu kanamasın' diye çalıştığını anlatan Oktay, "Türkiye olarak bütün imkanlarımızı seferber etmiş bir milletiz biz. Dolayısıyla Kürtlerle ilgili herhangi bir tehdit varsa orada gene Türkiye'yi bulursunuz. Ve hiçbir çıkar gözetmeden insani boyutta Türkiye'yi bulursunuz. Kürt kardeşlerimiz bunu çok iyi bilir. Yani siyasi çıkarlarla, ufak tefek çıkarlarla biz farklı çerçevedeki çıkarlarla oraya bakmayız." dedi.
Oktay, Türkiye'nin olayın terör boyutunu konuştuğunu vurgulayarak, "Türkiye'ye karşı güvenlik tehdididir bizim konuştuğumuz. Şimdi DEAŞ'ın olmadığı ve yüzde 100 bertaraf edildiği resmi ağızlardan açıklandığına göre... Biz de şunu açıkladık. Geride kalan bir şey varsa biz bunun Türkiye olarak gereğini yapacağız. Rahat olun. Yapacağız derken 'cekli caklı' konuşmuyoruz. Yapıyoruz zaten. Yaptık ve yapıyoruz. Böyle dediğimizde bu Amerika için de başka ülkeler için de geçerlidir. Türkiye bu riskleri üstlenerek üzerine düşenin çok ötesinde bir taahhüdü fiilen sahada gerçekleştirme sözü veriyor aslında." diye konuştu.
"DEAŞ KAYNAKLI TEHDİDİ BERTARAF EDERİZ"
Türkiye'nin bölgede DEAŞ kaynaklı ya da başka bir terör örgütü kaynaklı bir tehdit olacaksa bertaraf edeceğini belirten Oktay, şunları söyledi:
"Bölgede kalıyor olmanın veya güvenlik tehdidi olabilecek bir şekilde PKK'ya hakimiyet alanı sağlıyor olmanın Türkiye'de o ülkeye karşı bir negatif duygu beslenmesiyle alakalı etkisi olur mu? Ne yazık ki olur. Bunu da yıllardır ifade ediyoruz. Türkiye'de niye Amerika'ya karşı bu tür bir negatif etki oluşuyor? Bu sorunun cevabı aslında ülkelerin uyguladığı kendi politikalarının sonucudur. Bizim halkımız son derece sağduyuludur. Ne olup bittiğini sahada sizden, benden çok daha net görüyor ve kendi kararını sağduyulu bir şekilde veriyor."
Oktay, Türk halkında ırk temeline, bir din temeline ya da bir coğrafi temele dayalı nefret söylemi olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Türk insanında bulamazsınız. Türkiye'de bunu bulamazsınız. Masanın etrafındaki hiç kimsede bulamazsınız. Hangi etnik kökenden gelirsek gelelim, hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım Türk milletinde bunu bulamazsınız. Bizim milletimizin en güzel tarafı budur. 'Yapacaklarını açıkça söyle. Söylediğinin de arkasında dur.' der."
"SAMİMİ DAVRANIRSA TÜRK MİLLETİNDE NEFRET DİYE BİR ŞEY YOK"
ABD'den bir gün "çekildim", ertesi gün "çekiliyorum", "üç tane bırakacağım", "5 tane bırakacağım", bir gün "DEAŞ bitti", ertesi gün "bitmedi", bir gün "terör örgütü vardı", ertesi gün "yoktu" açıklamaları geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şunları kaydetti:
"Milletimiz bu oyunu çok net görüyor. Buradaki kararını çok net veriyor. Kendi fikrini oluşturuyor. Bunu tersine dönüştürmek ilgili ülkelerin elindedir. Samimi davrandığı zaman, Türkiye'ye tehdit oluşturabilecek bu tür zikzakları çizmeyi bıraktıkları zaman Türk milletinde nefret diye bir şey yoktur. Ertesi gün kendisine samimi yaklaşana milletimiz son derece samimi şekilde yaklaşır. Bizi zaten seçimlerle ilgili sahada güçlendiren de budur. Gerçekten samimiyiz. Gittiğimiz zaman bizim şöyle bir yüzümüz yok. Hadi şimdi çıkıyoruz burada yayına giriyoruz farklı gözükelim, yayın bitti farklı gözükelim. İle gittik farklı gözükelim, ilçeye gittik farklı gözükelim... Neysek oyuz."
"GİZLİ YAPMIYORUZ, APAÇIK"
Türkiye'nin sadece teknoloji tüketen bir ülke olmaktan yıllar önce çıktığını vurgulayan Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunu da gizli yapmıyoruz, apaçık. Bağıra bağıra söylüyoruz. Türkiye artık teknolojiyi sadece kullanan bir ülke olamaz. Savunma alanı da dahildir. Bir iş birliği yapacaksak burada bir teknoloji transferi olacaktır, olması lazım. Şimdi bunların hepsine 'hayır' diyeceksiniz. Bana acil lazım, ver. 'Vermem.' Alımla alakalı daha uygun şartlarda ver. 'Olmaz.' Krediyle alakalı şu var. 'Olmaz.' Teknoloji transferiyle alakalı birlikte bir şey yapalım. 'Olmaz.' Ne yapmamızı istiyorsunuz. Elimizi, kolumuzu bağlayıp birilerinin gönlünün olmasını bekleyemeyiz. Türkiye ihtiyacı çerçevesinde komşusuna döndü. Ne var orada? S-400 var. S-400 ile ilgili aynı şartlar onlara da sunuldu zaten, farklı bir şey konuşulmadı. Aynı şartlar. Benim çok acil ihtiyacım var buna. Bunun alımıyla, maliyetiyle alakalı, daha düşük maliyetle ve kredi boyutunda şuna ihtiyacım var. 'Tamamdır.' Ama benim burada bir şekilde bunun ortak üretimiyle alakalı da şu şartlarım var. 'Tamamdır.' Bu da bütün dünyanın gözü önünde. Gizli kapaklı, kapılar ardından yapılan bir şey değil. Bu da apaçık konuşulan ve gerekli çerçevede de paylaşılan bir şey. S-400 kararı böyle verilmiştir."
S-400'lerle ilgili bir başka soruya Oktay, "İlk teslimatı temmuzda almayı düşünüyoruz S-400 ile alakalı. Bu tarafta Patriotlarla alakalı söylediğim 3, 4 ana konuda böyle paket bir teklif henüz elimizde yok. Olduğu anda ilgili kurumlarımız bunu değerlendirirler." yanıtını verdi.
Başka bir soru üzerine de Oktay, "Tabii ki avantajı var. Ortak üretim yapıyor olmamız. İşte S-500 ile alakalı da aynı şey. Daha da ileri bir teknoloji anlamında bir iş birliği bizim amacımız." açıklamasında bulundu.
"EKONOMİK GÖSTERGELER BOYUTUNDA OLDUKÇA GÜÇLÜ GİDİYOR"
Oktay, Patriotlarla ilgili bir soruyu ise şöyle yanıtladı:
"Hepsini al ya da bırak değil. Apaçık söylüyoruz. S-400'ü almamız bizim Patriotlarla alakalı almıyoruz anlamında değil. Bizim ihtiyacımız var ve orada da eğer ki bizim şartlarımız sağlanırsa oturur konuşuruz bunu. Zaten Savunma Sanayi Başkanlığımız da dahil bununla ilgili her türlü değerlendirmeyi... Bu görüşmeler devam ediyor. Şu anda da devam ediyor. Şu an için de bu hala geçerlidir. Bütün uygun şartlar sunulduğu zaman bugün bile konuşulabilecek bir şeylerdir. Bu, üzerinden böyle spekülatif şeylerin konuşulabileceği bir alan değil aslında teknik bir konu. Son derece de açık, masada çok rahat konuşabileceğimiz ve Türkiye ile anlaşılabilecek şartlar bellidir. Dolayısıyla da burada açığız, çok açığız biz."
Türkiye'nin Amerika ile S-400 üzerinden gerildiği iddiaları anımsatılarak, "Amerika ile bir teknik alanda müzakere edilen süreç bu kadar göz önünde olmalı mı?" sorusunun sorulması üzerine Oktay, şunları söyledi:
"Kanaatim, görüşüm, Türkiye'deki piyasanın bugünkü ve gelecekteki durumuyla S-400'ün uzaktan yakından bir alakası yok. Teknik, iki ülke arasında görüşülen bir konu. Amerika'nın kendi içerisinde görüş ayrılıkları olabileceği... Bu sadece tek, Türkiye ile ilgili olan bir konu değil. Birçok konu var. Amerika, Çin ve Hindistan ile de aynı şeyleri yaşıyor. Bir bakıyorsunuz AB'den A, B, C ülkesiyle yaşıyor. Aynı şeyi Kanada, Meksika ile yaşıyor. Buna onlardan sadece bir tanesi gibi bakmak lazım. Bunu, 'Ne oluyor gene Türkiye ile Amerika arasında bir şey mi var?' şeklinde değerlendirirsek yanlış olur.
Biz son derece açığız, netiz. Teknik bir konu. Yüzlerce konu olabilir, onlardan bir tanesi. 'Bu piyasaları şöyle etkileyecek, böyle etkileyecek' şeklinde büyütülecek bir şey yok. Orada öyle bir şey görmüyorum. Hele hele doğrudan bir bağ kurulabilecek hiçbir şey yok. Şu anda piyasalarımız ekonomik göstergeler boyutunda da oldukça güçlü gidiyor. Sadece toparlanma, dengelenme anlamında değil, iyileşme. Çok iyi gidiyoruz ki 1 Nisan'dan sonra 31 Mart akşamında çok daha şahlanarak..."

Haberin Devamı