Gazete Vatan Logo

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ciddi yanılma yaşayacaklar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Meydanların diline baktığımızda, bu seçimde çok ciddi bir yanılmayı anket şirketleri yaşayacak. Gerçek anketi pazar akşamı göreceğiz' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ciddi yanılma yaşayacaklar

31 Mart yerel seçimlerine günler kala Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği gün ve o dönemdeki konuşmalarını içeren bir video gösterilerek, "25 yıl önce bugün, çok büyük bir dönüşümün de başlangıcı oldu. 25 yıl önce verdiğiniz mesajda 'ben kısa mesafe koşucusu değilim, maraton koşucusuyum' diyorsunuz. Bunu kanıtladınız zaten." değerlendirmesi üzerine Erdoğan, "İlanihaye sürecek bir maraton. Maratonun da sınırı var biliyorsunuz." ifadesini kullandı.

Türkiye'de kendisiyle beraber yaşanan bu büyük dönüşüme ilişkin değerlendirme yapması istenen Erdoğan, kendisine yapılan video sürprizine ilişkin "gayet güzel" değerlendirmesinde bulundu ve 25 yıldır millete hizmet yolunda, millet için, milletle beraber yürüdüklerini ifade etti.

Hak bildikleri davanın öncüleri de bizzat millet olunca önlerine çıkan her türlü engeli aşmayı başardıklarına işaret eden Erdoğan, "Bugüne kadar herhangi bir engel karşısında da tıkanmadık ve yolumuza kararlı bir şekilde devam ettik." dedi.

Haberin Devamı

Seçildiğindeki bir konuşmasında, "Yerel hizmetler noktasında kimse bize özel çıkarı için gelmesin ve sadece Refah Partililerin belediye başkanı değilim, tüm İstanbulluların belediye başkanıyım." dediğini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda da tabii her ne kadar AK Parti'li bir Cumhurbaşkanı olsam da ben tamamıyla bu ülkede 82 milyonun Cumhurbaşkanıyım. Tabii Bay Kemal, bunları hazmedemiyor, anlayamıyor. 'Ben Cumhurbaşkanı demem' diyor. İster de ister deme. Biz yeni yönetim sistemiyle artık bu iş bu şekilde tescillenmiş ve bu ülkede tüm milletin onayını almış ve milletin onayını aldıktan sonra da artık yeni yönetim sistemiyle de Anayasamıza bu şekilde işlenmiş durumda. Bu şekilde de şu anda Türkiye'nin dört bir yanında, 780 bin kilometrekarede 'buradan bize oy gelmedi, buraya dokunma, buradan geldi buraya yüklen' demedik. Yani biz CHP'lilerin olduğu yerde de öbür tarafta HDP'lilerin olduğu yerde de diğer siyasi partilerin olduğu yerde de hepsine çalışmalarımızı, hizmetlerimizi dört dörtlük götürdük. Niye? 780 bin kilometre bizim vatanımız ve biz bunun sorumlusuyuz."

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rabia ile "tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" dediklerine dikkati çekerek, "Biz bu dörtlü içerisinde hiçbir şeyi eksik bırakmadan bu yola devam edeceğiz. Artık Türkiye'de hiçbir şey eskisi olmayacak dedik, yola öyle çıktık ve Allah'ın yardımıyla ve milletimin desteğiyle gerçekten yeni bir Türkiye'yi inşa ettik, inşa ediyoruz." diye konuştu.

Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, çocukluk yıllarını, anne babasını ve ailesini kendi ifadeleriyle anlattığı çeşitli konuşmalarının yer aldığı bir video da gösterildi.

Erdoğan, bugün illerde 58. mitingini yaptığı belirtilerek, "Meydanların dilini en iyi bilen, en iyi okuyan lidersiniz. Ne diyor meydanlar?" sorusu üzerine şöyle konuştu:

"Gerçekten meydanların diline baktığımızda öyle zannediyorum ki bu seçimde çok ciddi bir yanılmayı anket şirketleri yaşayacak. Çünkü anketlerden gelen bilgilere baktığımız zaman aralarında korkunç farklılıklar var. Birbirine yakın bile diyemeyeceğim kadar farklılıklar var. Ama meydana baktığınız zaman ben diyorum ki meydanlar yalan söylemez. Mecbur mu yani bu insanlar meydanlara gelsin. Diyelim, bugün Düzce'de saat 12, millet meydanda. Bu meydanı dolduran benim Düzceli kardeşlerim, büyük bir heyecanla, büyük bir coşkuyla kadını, erkeği orada konuşmam bitene kadar ayrılma diye bir şey yok. Bir de ayrılmadığı gibi ondan sonra bir de resim faslı başlıyor. 'İlla resimler çektirelim.' Bütün bunlarla beraber tabii, bir de bizim hediyeleşmemiz oluyor. Bu sene biz biliyorsunuz çay dağıtıyoruz. Erkeklere dağıtmıyoruz, tabii bayanlara dağıtıyoruz. Hoşlarına gidiyor, iyi de oluyor."

Haberin Devamı

Bugün havanın üç ilde de iyi olduğunu ancak yağmurlu havalarda da aynı şekilde miting yaptığını dile getiren Erdoğan, "Yağmurda bile yani bazı eksilmeler olmasına rağmen mitinglerimizi bekleyenler vardı. Yenikapı'da, 1 milyon 600 bin kişi, bu emniyetin verdiği resmi rakam, bu 1 milyon 600 bin kişinin, bir de geometrik olarak artısını düşündüğünüz zaman olay tabii çok daha farklı bir neticeye doğru gidiyor. Ben bunu durgun suya benzetiyorum. Bir taş atarsınız ondan sonra dalga dalga kenara doğru yayılır. Yenikapı, bize çok farklı bir söylemde bulundu." ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

"Diğerleri acaba Yenikapı'da neden böyle bir miting yapmadılar?" sorusunu soran Erdoğan, "Hepsi bir araya gelip niye yapmadılar, neden yapamıyorlar? Tabii bunun bir gerekçesi var. Yoksa bir güven olmuş olsa yaparlar. 'Bir aksilik olursa...' Herhalde bunu düşündüler. 'Biz o mitingin karşılığını aynen biz de orada yaşayamazsak, bu nasıl yorumlanır?' Herhalde bunu düşündüler. Yani İstanbul böyleyken Ankara farklı mıydı? Ankara da gayet güzeldi, İzmir gayet güzeldi." diye konuştu.

"İzmir'de rekor kişi toplanmış" sözleri üzerine Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O da gayet muhteşemdi. Kendisi oradan milletvekili olduğu halde, seçim kazanabilirsin o ayrı bir mesele ama o milleti oraya çekebilmek ayrı bir konu. Onun için bu anket şirketlerinin bu defa ben çok farklı bir yanılgı içinde olduklarını, gerçek anketin yapılacağı pazar gününün akşamı göreceğiz. Asıl anket pazar günü. Bir de meydanların dili olarak ifade ettiğim anketler var. Bunlara baktığımız zaman gerçekten şu anda iyi gittiğimize inanıyorum. Hedefe inşallah varacağız diye inanıyorum. Milletime güveniyorum. Rabbim de dualarımızı inşallah kabul edecek, çok dualar var."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çok enteresandır. Yola çıkarken bir küçük yavrunun bir hatırası vardı. Ben onu bugüne kadar sakladım. Bu programda halkımla bunu paylaşayım dedim. Bugün de onu yanımda getirdim. Numarayı da koymuş." diyerek bir kız çocuğunun, bileklik ve 50 lira parayla birlikte verdiği mektubunu okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın okuduğu mektup şöyle:

"Merhaba Cumhurbaşkanım. Ben Gülderen Yiğit. Biz ailece sizleri çok seviyoruz. Televizyondan her zaman takip ediyoruz. Siz ekrana çıktığınızda kardeşime 'Tayyip Dede' dedirtmeye çalışıyoruz. Ben bu bilekliği artık kullanmıyorum. Bu yüzden size veriyorum. Sizler de bu bilekliği ve parayı, devletimizin ihtiyacı için kullanırsanız mutlu oluruz. Cumhurbaşkanım, Allah sizi başımızdan eksik etmesin. İnşallah bu seçimde de siz kazanırsınız. Cumhurbaşkanım, eğer boş vaktiniz olursa bizi bu numaradan arayabilirsiniz. Tabii bu aramanızda bir sesinizi duymuş oluruz."

Erdoğan, mektupta çocuğun annesinin, babasının, kardeşinin adını verdiğini aktararak, "Bu da Gülderen'in bilekliği. Para da burada, 50 lira." dedi.

"Bütün yorgunluğunuzu alıyordur." değerlendirmesi üzerine Erdoğan, "Almaz olur mu? 50 lira. Bir 20'lik, üç tane 10'luk. Gülderen, gözlerinden öpüyorum. İnşallah ekrandasındır bu akşam, izliyorsundur. Okul zamanı da aynı zamanda. Gülderen'in o küçücük bileğinden gelen, üzerinde kalplerin de olduğu, o da tabii 'Kalbimizdesin' demek. Ben de gözlerinden öpüyorum. İnşallah bu seçimlerin en büyük sermayesi bu." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de 31 Mart'tan sonra 4,5 yıl seçim olmayacağı hatırlatılarak bu süreden sonra Türkiye'nin hem bölgesinde hem de dünyadaki yerine ilişkin görüşleri sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:

"CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı vardı. O adaylığı sırasında, öncesinde tabii ısrarla Bay Kemal'in Cumhurbaşkanlığı için aday olmasını istemişti. O ara dillerde olan çok ilginç bir şey vardı. 'Çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmiş de yenmiş' dizeleri vardı. İnşallah yine öyle olacak. Allah'ın izniyle bu seçimden de biz o şekilde çıkacağız. Çünkü ittifakımız çok sağlam bir zeminde yürümeye devam ediyor. Temel sağlam. Kaçak göçek yok. İnşaasında da milletimiz var. Millet nerede? Meydanlarda. İşte, milletle beraber yürüyoruz."

"Lider kadrodan bunlar kayıplar vermeye başladı"

Arif Nihat Asya'nın, "Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan" dizelerini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda biz öyle yürüyoruz. PKK'dan DEAŞ'a, FETÖ'den DHKP-C'ye kadar karanlık güçlerin besleyip, büyüttüğü, üzerimize saldığı ne kadar terör örgütü varsa hepsini tepeledik, tepeliyoruz. Şu anda bizim polisimiz, askerimiz, Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te ve Kandil'de bunlara çok ciddi hesaplar sordu. Şu anda tabii lider kadrodan bunlar kayıplar vermeye başladı. Bunları söylemeyeceğim. Mesela şu anda Kuzey Irak'ta önemli sorumlular bitti. Bir tane çok çok önemli liderleri şu anda ağır yaralı. Bunun yanında tabii ölenler var. Bütün bunlarla beraber bir defa polisimiz, askerimiz, jandarmamız hepsi el ele, yılmadan, usanmadan, biz bu terörü inşallah bitirmenin kararlılığı içerisindeyiz, buradan taviz yok, bu işi çözeceğiz."

Erdoğan, terör belasını çözmedikten sonra yatırımcı ve girişimcilerin Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesine yatırım yapmayacağını dile getirdi.

Doğu ve Güneydoğu'da yatırım için gerekli olan her türlü şartın hazır olduğuna işaret eden Erdoğan, oraların terörden arındırılmaya başladığı andan itibaren yatırımcıların peyderpey gelmeye başladığını ama daha yüksek yatırımlar yapılabilmesinin hasreti içerisinde olduklarını ifade etti.

Terör örgütleri ve onların hamilerinin yerel seçimleri bir fırsat olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Ama biz önümüze bakacağız. Bir defa bu seçim bir genel seçim değil. Yerel seçimde de Türkiye'de Cumhurbaşkanı, kabine değişmeyecek ki. Bununla bunlar milleti aldatmaya çalışıyorlar. Ben de milletime sesleniyorum; 4,5 yıl uzun bir süreç. Tüm bu terör örgütlerini biz yerle bir edecekken ama benim sevgili milletim, verdiğin bu oyla lokal, mevzii anlamda oralarda bir yönetici seçeceksin. Peki bu seçeceğin yönetici senin oradaki bütün ekonomik durumunu mu düzeltecek? Öyle bir yetkisi var mı? Yok. Kaldı ki bunlar, hele hele Güneydoğu'da çukurlar yaptılar, kanallar açtılar, devletin bütün imkanlarını maalesef halka değil, Kandil'e gönderdiler. Bunlar terörü beslediler."

Diyarbakır Belediyesi önünde aylarca çadır kurup, çocukları Kandil'e kaçırılan anneleri hatırlatan Erdoğan, "Bu durdu mu? Yok. Hala Kandil'e oradaki baronlar bu genç kızları 13,14, 15,16 yaşında kaçırıyorlar. Kaçırmakla kalmıyorlar, biliyorsunuz oralarda çok ciddi taciz eylemleri de var. Bu namussuzlar bunu da yapıyorlar. Bunları biz tabii gerçekten anlatmak için dilimizde artık tüy bitti. Diyoruz ki 'Ey anneler, ey babalar, bak dikkatli olalım, bu oyuna gelmeyelim, gelin bu oyunu bozalım.' Bunu sadece biz tek başımıza bozarız dersek bu büyük bir iddia olur ama milletimizle beraber, Doğu'da, Güneydoğu'da halkımızla beraber, el ele verdiğimizde bu işi biz bitiririz ve bitireceğiz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, terör operasyonlarına ilişkin detaylara ve "Bir gece ansızın gelebiliriz" mesajındaki o gecenin ne zaman olacağına ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

"Şimdi o geceyi açıklarsak orada bir tane adam bulamayız. Az önce gösterdikleriniz işte bunun aslında ön yoklamaları. Bunlar eğer haber verilerek olsa, netice alamazsınız. Ama bunları biz tabii hiç haber vermeden, 'Bir gece ansızın' derken bunu başarıyoruz. Şimdi bunların içerisinde şu anda alt seviye falan yok. Bakıyorsunuz, Kandil bölge sorumlusu, çok önemli. Bunun yanında dış ilişkiler sorumlusu ve örgüt sözcüsü. Bu ismi ismen söylemeyeceğim. Bu isim çünkü aslında biliniyor ama şu anda komada olduğunu arkadaşlar söylüyorlar ve lider kadrosunda bu. En üstteki o baronların arasında olanlardan ağır yaralandı. Daha önce de bunların Sincar sorumlusu öldürülmüştü. Şu anda bu şekilde orada devam eden bir süreç var.

Bizim buradaki en önemli, İHA'lar koordinatları yakalıyor, SİHA'lar yakaladığı koordinatlarla vuruyor, aynı zamanda tabii F16'lar, vesaire merkeze verilen bütün bu bilgilerle beraber gerektiğinde F16'lar devreye giriyor. F16'lar da o vuruşlarıyla bunu hallediyor. Şimdi bir gece ansızın gelebilme olayına gelince, işte hiç haber, vesaire, falan vermeden hemen biz ön haberi, ön talimatları da verdiğimiz için onlar hiç sağa sola bilgiyi vermeden gidip gereğini yapıyorlar. Zira dost bildiklerimiz bile bizim karşımıza dikiliyor. Onun için hiç gerek yok. Hemen her şey 'ha' denildi mi onlar görevinin zaten bilinci içerisinde gidip, işi bitiriyorlar, bize de neticeyi veriyorlar. Burada olduğu gibi."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelede yeni bir dönemin içerisinde olunduğuna dikkati çekerek, yerli ve milli imkanlarla geliştilen silahlarla teröristlere göz açtırılmadığını vurguladı.

Komada olan teröristin adının ne olduğuna ilişkin soruya ise Erdoğan, "Bunu çıkınca söylersem daha iyi olur. Çünkü görevli arkadaşlarımızın da bu noktada hassasiyetleri var, plan işlemesinde fayda var." dedi.

"Bunlar çok başarısız bir siyaset oynadılar"

Muhalefet partileri arasındaki ittifakın saklanmasına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Burada aslında bunlar çok başarısız bir siyaset oynadılar. Zannettiler ki 'biz böyle bir 4'lü bir araya gelirsek, bunu da gizlersek, netice alırız.' Gizleyemezsin ve nitekim de gizleyemediler. Çünkü öyle yerler var ki oralarda zaten seçimi almaları mümkün değildi. Ama 'böyle bir şeyi gizli ittifaklarla yaparsak, oradan bir netice alırız.' Halkımız, CHP, sözde İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi arasındaki bu ittifakı, ki Sayın Bahçeli'nin ifadesiyle 'zillet ittifakını' ben de 'illet' diyorum, çok iyi idrak etmiş, kapalı kapılar ardında dönen pazarlıkları da biliyor ama detayını bilmiyor. Biz bu detaylara ulaştık."

Bunlar arasında HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin açıklamalarına dikkati çeken Erdoğan, "Bu açıklamayı PKK'dan bağımsız yaptığı düşünülebilir mi? Burada da açıkça bunu söylüyor, hadi onları anladık, zaten onlar PKK'dan emir almadan adım dahi atamazlar. CHP, sözde İYİ Parti, Saadet Partisi de onların peşine takılmış durumdalar." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin birbirinden güzel 7 coğrafi bölgesi olduğunu vurgulayan Erdoğan, Temelli'nin "Kürdistan'da biz kazanacağız, Batı'da AK Parti ile MHP'ye kaybettireceğiz.' sözlerini anımsattı.

Erdoğan, "Sen bu ülkede Kürdistan'ın olup olmadığını bilmeyecek kadar gafilsin, cahilsin. Eğer bu kadar Kürdistan meraklısıysan Kuzey Irak'ta Kürdistan var, defol git orada yaşa. Seninle beraber oranın sevdalısı olanlar varsa onları da al yanına, onları da götür ama bu ülkeyi bölemeyeceksiniz." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'de Kürdistan diye bir bölge olmadığının altını çizen Erdoğan, "Biz beka meselesi derken bunu boşuna konuşmuyoruz. İşte 31 Mart bir beka meselesidir. Bu temelsiz Sezai birlikteliğin diğer bileşenlerinin iplerini eline almış, tehdit ediyor. 'Biz yoksak siz bir hiçsiniz' diyor." dedi.

Erdoğan, Temelli'nin CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Mansur Yavaş ve İstanbul'daki adayı Ekrem İmamoğlu için kullandığı sözleri hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"3 milyon Kürt varmış İstanbul'da onların oylarıyla... Sen ne zamandan beri kalktın da benim Kürt vatandaşlarımın milli iradesine ipotek koyuyorsun. Böyle bir ahlaksızlık olabilir mi? Ben buradan Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum; Sizin iradenize ipotek koyanlara, gelin demokratik bir şekilde sandıkta gereken cevabı verin ve iradenizi sandığa yansıtırken, bu işi en iyi bilen kim, ona bakın. Çünkü bu insan İstanbul'u yönetecek. İstanbul'u yönetecek kişinin sadece belediyecilik değil, devlet yönetimi nedir bunu bilmesi lazım. İşin belediyeciliği aşan bir boyutu da var. İstanbul'da bizim adayımız Binali Yıldırım Bey. Binali Bey, benim belediye başkanlığımda İDO Genel Müdürümdü. Başkanlığa geçtim, benim Ulaştırma Bakanımdı. Bakın bütün bunların hepsinin yerelle de ilgisi, alakası var."

Erdoğan, İstanbul'un bütün altyapısında ulaştırma bakanlığının destekleri olduğunu anımsatarak, Marmaray'ı, Avrasya Tüneli'ni ve üçüncü köprüyü devlet olarak kendilerinin yaptıklarını, bunun yanında AK Partili belediyelerin de İstanbul'da çok ciddi metro ve benzeri yatırımlar yaptıklarını da hatırlattı.

Binali Yıldırım'ın bakanlığı döneminde İzmir'e verilen hizmetlerin çok iyi bilindiğini belirten Erdoğan, "Bunları Şebnem Hanım gayet iyi bilir. Çünkü orada uzun zaman yaşadı. O yatırımların yerel yönetimle yapılması mümkün değil." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı hizmetlerin Ankara için de geçerli olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

"Havaalanında 20 sene önceyi düşünün. Şu andaki havalimanı gibi bir havalimanı var mıydı? Körükler falan bunların olduğu havalimanı var mıydı? Havalimanından şehre gelişte bu yollar var mıydı? Yok. Bütün bunların hepsi sağ olsun Melih Bey'in döneminde başladı. Üç gidiş, üç geliş yollar o dönemde yapıldı. Havalimanından merkeze geliş çok daha rahat oldu, kalite oldu. Bir taraftan da başkente yakışır havaya girmiş oldu."

"İlçe belediye başkanını aday yapmak Ankaralılara saygısızlık"

Erdoğan, tüm bu hizmetlerle Ankara'nın sınıf atladığını ifade ederek, "Ankara'ya şimdi bir tane ilçe belediye başkanını getirip de buraya aday olarak koymak bana göre Ankaralılara saygısızlıktır." dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"'Ankaralılara saygısızlık' derken ben burada ayrımcılığı asla düşünmüyorum. Çünkü Ankara birçok ilden gelen insanlarımızın yaşadığı bir vilayettir. Burada Yozgatlısı var, Çankırılısı var, Bolulusu var vesaire. Salt Ankara'da doğup Ankara büyümüş olanlar değil hepsi var. Bütün bunların yanında biz Ankara'ya rastgele bir aday değil. Dedik ki 'çok kalite bir isim.' Bu da nedir? Tecrübesiyle bu konudaki bilinciyle 5 dönem Kayseri'de belediye başkanlığı yapmış olan 'Mehmet Özhaseki kardeşimizle girelim' dedik."

Erdoğan, Mehmet Özhaseki'nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevini de bir süre üstlendiğini hatırlatarak, "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı belediyeciliğin bir üst sınıfıdır. Bakanlığı esnasında da Mehmet Özhaseki Bey'in Ankara dışında Güneydoğu'da çok ciddi hizmetleri oldu. Çukur, kanal hepsi derlenip toparlanmasına Mehmet Bey'in öncülüğünde yaptık." diye konuştu.

Yeni yönetim sistemine geçildiğinde Mehmet Özhaseki'nin Mahalli İdarelerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevini yürüttüğünü de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi de 'Ankara'ya bu yakışır' dedik. Ankara'ya olaylara geniş açıdan bakabilecek ve Ankara'yı şu anda bulunduğu yerden çok daha ileriye taşıyabilecek bir isim olarak Mehmet Bey'i aday gösterdik. Yoksa şu anda karşısındaki adayın cürmü, her şeyi ortada. Hele hele bu senet-menet olaylarındaki çok berbat bir şey." ifadelerini kullandı.

"Bunların ortak paydası çıkar, menfaat"

AK Parti'ye karşı bir araya gelenlerin ortak paydasının sadece çıkar ve menfaat ilişkisi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Düşman kim? Erdoğan düşmanlığı. İki kere iki dört. Tabii Erdoğan düşmanlığı bunların gözlerini öyle kör etmiş ki Türkiye düşmanlığı ile Erdoğan düşmanlığını adeta ayırt edemez hale gelmişler. Bölücü terör örgütünün ağzı ile konuşan HDP yöneticilerinin bu açıklamalarına tepki gösteremeyen CHP, sözde İyi Parti ve Saadet Partisi yöneticileri bu düşmanlığın açık söylüyorum ortaklarıdır."

Kapalı kapılar ardında anlaşıp bu millete zillet olmaya gelenlere karşı Cumhur İttifakı'nın her zaman dimdik duracağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Buradan açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Cumhur ittifakı olduğu sürece bu topraklar üzerinde 'Kürdistan' diye bir bölge inşa etmeleri söz konusu ve mümkün değildir. Nasıl şu anda Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Kandil'de bunların inlerine girdik aynı şeyi o zaman da hesabını bunlara çok ağır ödetiriz. Konuşmayı bile aslında ben zül addediyorum. O bile yanlış. Çünkü benim halkım da buna müsaade etmez."

"Ama burada bir gerçek var. Mesela adam kalkıyor, diyelim ki benimle alakalı, şahsımla alakalı. Hepsi de bir tanesi hariç şu ifadeyi kullanıyor. Filanca partiye oy verenlere terörist demişim." ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Baktık ya kadın da bu işlere bulaştı. Herhalde zemin kapmak istiyor. İşte Denizli, Aydın mitinglerinde Meral Hanım kalkıyor, Denizli'deki benim vatandaşlarıma benim 'terörist' dediğimi söylüyor, ki ben bir hafta önce oradayım. Bütün bunların benim konuşma metni içerisinde hepsi böyle bir ifade bir yerde var mı? Yok. Ben böyle bir ifade kullanırsam bu makamda durmam. Ben enayi miyim ya? Ben Cumhurun başkanı olacağım ve halkıma 'terörist' diyeceğim. Onu onlar yapabilir ama ben yapmam.

Aynı şeyi Aydın'da da yaptı. Tabii ben de hemen bunlarla ilgili davayı açtım. Bir defa vatandaşlarıma ben 'terörist' diyecek kadar vicdansız değilim. Utanmadan sıkılmadan benim HDP'ye oy verenlere 'terörist' dediğimi iddia ediyorlar. Milletin gözlerinin içine baka baka yalan söylüyorlar. Baktılar bir şey bulamadılar. Bu alçakça yalana başvurdular."

"Tüm oylara talibiz"

Erdoğan, bu ülkede siyaset yapan bir isim olarak tüm oylara talip olduklarını belirterek, şöyle devam etti:

"Şunu söyleyeyim; biz CHP'ye oy verenin oylarına da sözde İyi Parti'ye oy verenin oylarına da, HDP'ye oy verenin oylarına da, Saadet Partisi'ne oy verenlerin oylarına da talibiz. Siyasetin gereği de bu. 40 yıldır siyasetle meşgul olan Tayyip Erdoğan böyle bir vicdansızlığı yapamaz. Biz böyle büyüdük buralara geldik. Ama bunlar tabii siyasetin içinde pişmediler, yetişmediler. Hiçbiri. Biz siyasetin içinde yetiştik. Gençlik kollarından itibaren künyelerini araştırın bakın hangisi gençlik kollarından beri bu işin içinde?"

"Büyük bir yalana sarıldılar. Bu alçaklıktır, alçalmaktır"

"Cumhur ittifakıyla baş edemeyeceklerini anlayınca HDP'ye oy veren Kürt kardeşlerimi terörist ilan ettiğimi iddia ederek büyük bir yalana sarıldılar. Bu alçaklıktır, alçalmaktır." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu da tutmayınca bu sefer Hanım da geldi. Kürt kardeşlerime değil de diğerine de dedi." şeklinde konuştu.

"Bu iftirayı atan Akşener'in miting alanında darbe girişimi sebebiyle Feto'dan tutuklananları" kastederek, "Mehmetçik hapiste, garip gureba hapiste" dediğine işaret eden Erdoğan, "Bunlara Mehmetçik'in vatan savunmasında olduğunu hatırlatmak gerek. Hapiste olanlar Mehmetçik değil. Mehmetçik'e ve milletime kurşun sıkan bomba atan tanklarla üzerinden geçen teröristler. Sana teröristlerin sözcülüğünü kim verdi? Pensilvanya. Burası çok önemli." şeklinde konuştu.

"Türkiye'yi istikrarlı kararlı yolundan çevirmek olunca hepsi de bir araya gelebiliyor"

Erdoğan, söz konusu Türkiye'yi istikrarlı, kararlı yolundan çevirmek olunca tüm bu çevrelerin bir araya geldiklerinin altını çizerek, şunları söyledi:

"AK Parti'nin öncülüğünde ülkemizin 2002'den bu yana savunma sanayinden, ulaşıma nereden nereye geldiği ortada. Bugün gelinen noktada her türlü saldırı ile bizi yolumuzdan çevirmeye çalışıyorlar. Bu son dönemdeki ekonomik saldırı da herkesin malumu. Güneyimizde bir terör devleti kurma girişimi var. Bunu tabii başaramadılar. Üst akıl sadece içeride değil. İçeride ve dışarıda bu işin üst akıl diyebileceğimiz aktörleri var."

"Sende zerre kadar mertlik olsa sen ülkeni terk etmezsin"

Bazı çevrelerin AK Parti'yi Türkiye'de nasıl olur da gündemden düşürürüz hesabı yaptığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çünkü geleceği kendilerine göre planlamak istiyorlar. Ama bu ülkeyi sevenler burada. Milletine hizmet edenler burada. Diğerleri de zaten hepsi dolaylı bunların görüşmeleri oralarla var. Oralarla yine bu görüşmelerin dışında endirekt başka merkezlerle de görüşmeler var. Ama başaramayacaklar.

Tabii meslektaş olarak gazeteciliği bu teröre hizmet eden bu soytarı. Pensilvanya'daki ahlaksızın yanında bir başka ahlaksız var. Sizin meslektaşınız. Biliyorsunuz buradan kaçıp giden. 'Milletin başından düş' diyor. Sen mi getirdin bizi buraya? Terbiyesiz. Bizi buradan ancak milletim sandıkta memnun değilse sandıkta bize der ki, 'ya yeter.' Bunun kararını o verir, sen değil. Sende zerre kadar mertlik olsa ülkeni terk etmezsin. Ülkenden kaçıp giden şu anda bir soysuzsun.

Biz, bunları tabii geçmişte böyle tanımadık. Böyle bilmiyorduk ama maalesef bunlar meğerse bunların zihin arkasında farklı şeyler varmış. Şu anda da kaçıp gittiler gerçek patronlarına orada hizmet ediyorlar."

Programda, terör örgütü PKK ile muhalefet partilerinin bazı söylemlerinin benzerliğine ilişkin görüntülerin yer aldığı videoyu izleyen Erdoğan, "Demokrasi adına ne yoksa bunlarda var. Çünkü, bu anlattıkları şeylerin demokrasiyle yakından uzaktan alakası var mı? Konuşanlar teröristler. Kandil'de konuşanlar teröristler. Oradan talimatı veriyor ve oradan verdiği talimatı aşağıda o destekleri malum tipler." dedi.

Bu oyuna artık milletin gelmeyeceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Burada hakikaten bizim üzüldüğümüz, acı olan ne biliyor musunuz? Çok çok kirli bir ittifak kuruldu ve bu ittifakı gizliyorlar. Niçin bunların dördü bir araya gelip miting yapamıyorlar? Birkaç yerde ikisi bir araya geldi ama dördü bir araya gelip miting yapamıyorlar. Çünkü o zaman mızrak çuvala sığmayacak, gizleyemeyecekler, ifşa olacaklar. Bunu bildikleri için, bunu kendi tabanlarına anlatmaları da mümkün olmayacak. Bunun için bir araya gelemiyorlar. Şimdi bu zillet ittifakı milletimizin karşısına çıkmaktan bundan dolayı ciddi manada korkuyor. Terörist başının resminin bulunduğu paçavralarla, uğruna şehitler verdiğimiz şanlı bayrağımızın yan yana gözükmesinden de tabi ciddi manada çekiniyorlar."

"Bir anlamda Kandil yol gösteriyor gibi." ifadesi üzerine Erdoğan, "Tabi belli yerlerde. Mesela şimdi İzmir'le ilgili bazı ilçelerin adı geçti. Oralarda Kandil'in talimatı var. CHP'nin içinde bazı isimler var ki Kandil ile koordineli çalışıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin, İzmir Büyükşehir Belediyesi için Tunç Soyer'in adaylığını açıklamasının ardından HDP İzmir İl Başkanının "destekleyecekleri" yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine, "HDP, nerede aday göstermediyse bilesiniz ki oranın suflörlerinden bir tanesi onlar. Neresi, Kandil. O, sufle ediyor ve aşağıda da dizayn ona göre yapılıyor. Burada kalkıp da Bay Kemal'in söyleyeceği bir şey yok. Aynı şekilde hanımın da söyleyeceği bir şey yok. O kadın da bir şey söyleyemez. Ayrıca da tabi Pensilvanya'dan gelenler karşısında da bu durum var. Mesela 340 civarında bunların listelerinde yer alanlar var. Düşünebiliyor musunuz, Saadet Partisi'nin listelerinde PKK'lılar var." dedi.

"Gümbür gümbür orada seçimi kazanacak"

Programda yayımlanan videoda, Saadet Partisi için terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın yeğeninin oy istediğinin vurgulanması üzerine ise Erdoğan, "Adıyaman adayları kalkıyor, oradaki HDP'lilerin filan kendisini destekleyeceklerini söylüyor. Pazar günü göreceğiz. Allah'ın izniyle Adıyaman'da bizim adayımız seçimi alacak. Gümbür gümbür de orada seçimi kazanacak ama bu teröristlerle iş birliği yaparak değil. Tamamıyla bu milletin asil evlatları Adıyaman'da oyunu adayımıza verecekler." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıyaman'da yaptığı mitingde bunu gördüğünü, muhteşem bir katılım olduğunu söyledi.

"Hepsi elimizde mevcut"

Erdoğan, Adıyaman mitinginde söylediği, "Kirli bir şeyler dönüyor farkındayız." ifadesine ilişkin soruya da şu yanıtı verdi:

"Şimdi bunlardan bazı adaylar, mesela bir tanesinin yakını ciddi bir zengin. Bunlar orada ilçede, ilçe belediye başkan adayı para dağıtıyor. Bunlarla beraber işte giyimdi, kuşamdı vesaire. Buna benzer şeyler dağıtılıyor. Tabi bu onlar için netice verir, vermez onu bilemem. Daha önce orada biz kazanmıştık. Fakat tabi insanoğlu aday olmayınca tekrar kendisi kalkıyor, tekrar farklı bir siyasi partiden aday oluyor. Ben şunu söyledim; 'bu trenden inen, bir daha bu trene binemeyecek.' Çünkü yürütemeyecekler. Niye yürütemeyecekler? Bunlar oradaki personelin maaşını dahi ödeyemeyecekler. Hepsinin şu anda künyeleri, bütün belediyelerin şu anda borçları, hepsi elimizde mevcut. Yürütemeyecekler. Burada merkezi yönetimle uyum içerisinde olmayanlar, kesinlikle yarın orada iflaslarını ilan ederler. Çünkü biz birçok yerde yükler aldık."

"Orada yaşayanlar bizim milletimiz"

Van'da merkezi yönetim olarak deprem sonrası 27 milyar liralık yatırım yaptıklarını vurgulayan Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kim vardı orada? HDP'li belediye vardı. Büyükşehirlerde büyük şehrin su ihtiyacını belediye temin eder, o karşılar. Ama karşılayamamıştır. Bakın İzmir bile susuzluğa mahkum oldu. Biz Gördes Barajı'nı hallettik. Gördes Barajı'ndan İzmir'e su verdik. Şu anda 3, 5 ilçede sıkıntı var. Yine bunları halledemiyorlar. Onlarla ilgili de yine biz altyapı çalışmalarını merkezi yönetim olarak yürütüyoruz. Niye? Orada yaşayanlar bizim milletimiz. 'Elimizden geleni yapmamız lazım' diyoruz. Onun için de pazar günü oyunu veren vatandaşımın burada düşünmesi lazım, akıl etmesi lazım. 'Ya burada eğer merkezi yönetim bize gerekli olan desteği vermezse bizim halimiz nice olur?'

Hatay'da, 'oy varsa yol var' diyor, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı. Ya sen niye geldin oraya? Ne demek? Yolunu da getireceksin, suyunu da getireceksin. Ben belediye başkanlığını böyle yaptım. Ama Bay Kemal kalkıp da 'sen böyle bir şeyi nasıl söylersin' diyemedi. Sonra tutuştu, bir şeyler yapmaya çalıştı. Ama şu anda Adıyaman'da gerek merkezdeki belediye başkan adayı olsun, gerek diğerleri olsun, Allah'ın izniyle merkez inşallah zaten 'AK Parti' diyor. Bunu ben dün gördüm. Pazar akşamı da müjdeyi Adıyaman'dan alacağım."

"Elbet bir bedeli vardır, olacaktır"

Kayyumlarla ilgili bir soru üzerine de Erdoğan, yasaya göre, teröre yardım ve yataklık yapmanın, teröre destek vermenin, terörün propagandasını yapmanın ve terörü finanse etmenin suç olduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Milletiyle omuz omuza olması gereken belediye başkanları terör örgütleriyle omuz omuza oluyorsa bunun elbet bir karşılığı, bir bedeli vardır, olacaktır da. Ben bunu peşinen söyleyeyim istedim. Yani millet teröristten talimat alan, sorguya çekilen bodrum katlarında malum tokat yiyen değil, kendisine hizmet eden belediyecilik istiyor. Şimdi seçimden önce bunun haberini verelim, gerçekçi olalım. Nedir? Zaten bir çoğunun künyesinde ne var, ne yok, GBT'sinde neler var, neler yok. Bunu geçen gün söyledim. Yüksek Seçim Kurulu, bu GBT olaylarını tam manasıyla dört dörtlük çıkarmıyor. Aslında bunun çıkması lazım ve bunların aday da olamaması lazım. Herhalde sayı çok fazla olduğu için belki bunlarla baş edemiyor.

Yani millet terör çukurları kazan değil, gül bahçeleri açan belediyeciliği hak ediyor. Bu hakkı bölgede görev alan kayyumlar fazlasıyla yerine getirdi. Bir Diyarbakır bu noktada gerçekten örnektir. Oradaki kayyum, belediye başkanlığını yürüten arkadaşımız şu anda bizim belediye başkan adayımız. Aynı şekilde Mardin, orada vali bey götürüyor bu işi. Aynı şekilde Siirt yine bu güzellikleri yakaladı. Aynı şekilde yine bölgede Van bu noktaya geldi. Aynı şekilde bütün o bölgede kayyum olarak atadığımız arkadaşlar, hakikaten çok güzel, başarılı bir belediyecilik yapıyorlar. Şimdi söylüyorum; yani seçim akşamı iş bitti, neticeler belli oldu, bunların içerisinde teröre yardım yataklıktan tutunuz da başka terörle ilgili, iltisaklı suç işlemiş olanlar varsa, biz artık öyle 5 sene, 6 sene, 7 sene bekleyemeyiz. Hemen anında gereğini yasal olarak savcılıklar inanıyorum ki yapacaktır ve burada bu milletin parasını çarçur edecek olanlara da buralar teslim edilmeyecektir. Bizim, bu işi vakit kaybetmeden götürmemiz lazım ki yerelde de bu ülke hak ettiği hizmeti alabilsin."

Yayında, "İlinizi PKK'lıların yönetmesini ister misiniz?" sorusuna vatandaşların verdiği cevapların yer aldığı video gösterildi. Videoda, vatandaşların "CHP ve İYİ Parti, PKK'nın yapamadığı şeyi doğuda, batıda yapmaya çalışıyor. Allah reise uzun ömürler versin ki bunlara meydan kalmasın", "Teröristlerle iş birliği yapmak yanlış bir şey", "Belediyelerin içerisine girmesinden yana değilim", "Hepsi kendini belli etti", "CHP diye bir şey kalmadı, Atatürk'ün partisi diye bir şey kalmadı ki artık", "Bunların amacı yıkmak, başka bir amacı yok" ve "Onların derdi devlet yönetmek değil, devleti bölmek" gibi görüşleri paylaşıldı.

"Kayyumla yönetilen yerlerdeki belediyelerin başarıları ortada olduğu halde PKK'nın baskısıyla oy kullanılması ve bunun sonunda da 'Nasıl olsa görevden alınacak HDP'li belediye başkanları, yine kayyum gelecek.' diye bu şekildeki söylentilerin karşılığı doğru mu? Halk gerçekten korksun mu, korkmasın mı, oyunu nasıl kullansın?" sorusu üzerine Erdoğan, "Benim tabii arzum, halkımın bu konuda korkmaması." dedi.

Erdoğan, demokrasinin mücadelesinin korkular altında verilemeyeceğini belirterek şunları kaydetti:

"Demokrasi mücadelesini korkusuzca vermemiz lazım. Bunu yaptığınız zaman, bunun adı bir defa hak ve özgürlük olmaz. Hak ve özgürlüğün olmadığı yerde de demokrasi olmaz. Burada 'Böyle bir mücadeleyi sadece bize bırakmak yanlış olur.' derken bunu kastediyorum. Biz bütün tedbirlerimizi aldık. Güneydoğu, Doğu'da bu tür baskılar varsa, diyoruz ki bunları oradaki birimlerimize bildirin. Zira bu seçimlerde çok ciddi manada yüz binler güvenlik olarak görev yapacak. Bütün tedbirlerimizi bu noktada almış vaziyetteyiz.

Benim vatandaşım o tür bir ifadeyi kullansa da kullanmasa da biz tabii devlet olarak üzerimize düşeni yapacağız, o ayrı. Ama milletimize yapılan hiçbir dayatmayı biz kabul etmeyeceğimiz gibi bunları da boşa çıkartırız. Bu bir boşa çıkartma operasyonudur. Milletimize oyunun rengini zorla soran, değiştirmeye kalkan, onlar da karşısında devlet olarak bizi bulur. Milletimize baskı yoluyla oyunu çalmak isteyenleri devletimiz bir defa alaşağı eder, onları da serbest bırakmaz. Sandığın da milletin de güvenliği, her ikisinin de bize ait. Bizim görevimiz bu. Milletimizin kararları da hür iradelerine ve vicdanlarına emanet. Biz bunu bu şekilde yürüttüğümüz takdirde de pazar akşamı neticeler farklı olacaktır. Hiç şüpheniz olmasın. Yerel yönetimlerde teröre ucundan, kenarından, köşesinden bulaşanı görevden alacağız. Bunu yine söylüyorum."

Belediyenin halka hizmet olarak aktarılması gereken kaynaklarının Kandil'e gönderilmesine de kesinlikle izin verilmeyeceğini vurgulayan Erdoğan, "Zaten onların farklı yolları da var, o ayrı mesele. Bunlarda insan kaçakçılığı var, bunlarda esrar, eroin bu tür işler var. Bütün bunların dışında da ayrıca bunlara dışarıdan destekler de var." diye konuştu.

"Kürt kardeşlerimin oyları, PKK'nın güdümündeki siyasi partinin ipoteği altında değildir"

Erdoğan, "Bugüne kadarki seçimlere bakıyoruz, bu bölgedeki halkın üçte ikisi oyunu AK Parti'ye verdiği halde HDP'nin iddiası sanki bütün oyların HDP'ye aktığı yönünde bir algı operasyonu yürüttüğünü görüyoruz. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine bütün illerde miting yaptığını, uğramadığı, gitmediği yer kalmadığını anımsattı.

Hakkari'de yaptığı mitinge ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Bunların gerçekten Hakkari'ye en ufak bir hizmetleri yok. Biz ne zaman ki kayyuma verdik, Hakkari hizmet gördü. Hiçbir vatandaşın bu noktada bunlardan aslında gönül rahatlığı içerisinde memnun olması da mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan önce Hakkari'ye gittiğinde vatandaşlar pencereden bakamazken, şimdi böyle bir durumun söz konusu olmadığının altını çizerek, "Er veya geç orada bu iş bitecek. Bugün olmazsa yarın bitecek ve benim Kürt kardeşlerimin oyları PKK'nın güdümündeki bir siyasi partinin ipoteği altında hiç değildir. Bunu da inşallah göstereceğiz. Ben Kürt kökenli kardeşlerimin hizmet siyasetinden yana oy kullanacağını düşünüyorum, oy kullanması gerektiğini düşünüyorum. Terörü finanse etmek için belediye kaynaklarını Kandil'e aktaran ve halkını hizmetten mahrum bırakan bir anlayışın ardından gideceklerine inanmıyorum. Çünkü, Kürt kardeşlerim bu noktada zekidir, bunlara da böyle bir imkanı tanımayacaktır." açıklamasında bulundu.

"Bu ülke bölücü siyasetten de çok çekti"

Güneydoğu'da oy potansiyellerinin olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunların elinde bir defa Kürt kanı var, Kürtlere en büyük zulmü de bunlar yaptı. Kürtlere en büyük zulmü yapan Esed'e de bunlar destek vermedi mi, destek verdi. Biz Kobani'den gelen 300 bin Kürt kardeşimizi bu topraklarda beslemiyor muyuz, onlara ev sahipliği yapmıyor muyuz? Araplar var ama bunun yanında Kobani'den gelen Kürtler de var. Biz bunları kovmadık, tekrar bunları Suriye'ye göndermedik. Hadi nerede bunlar? Belediyeleri var, o belediyelerde bunlara sahip çıkmadılar. Niye bunlara barınma imkanları getirmediler? Cumhuriyet Halk Partisinin Kürtlere karşı tarihi düşmanlığını en iyi yine Kürt kardeşlerim biliyor aslında.

Terör destekçisi HDP üzerinden Kürt kardeşlerime göz kırpıyorlar. Bu ülke CHP'nin tek tipçi siyasetinden çok çekti. Bu ülke bölücü siyasetten de çok çekti. Bu iki zihniyeti besleyen faşizm anlayışıdır. Tunceli'de CHP zihniyetinin, biliyorsunuz geçmişteki kıyımını bir kenara koymak mümkün mü? Tarih bunun şahididir. Bay Kemal Tuncelili, çıkıp da bununla ilgili en ufak bir şey konuştu mu, söyledi mi? Söylemedi. Ama ben söyledim. Devlet bunun bir defa soruşturmasını, tarihi noktada açığa çıkarmak durumundadır. Ana muhalefet olarak en ufak bir ifade kullanmadı. Bu kıyımın sorumluları kimdi? O dönemin CHP'lileriydi, onlar yaptılar bu kıyımı. Biz ise hep ayrımcı politikaları reddettik. Siyaseti bu noktada bunun üzerine inşa ettik ve yola da böyle devam ettik, böyle devam ediyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birçok özgürlüğü de o bölgede halka kendilerinin sağladığını söyledi.

"Atatürk'ün kurmuş olduğu CHP maalesef çok farklı ellerde"

Mustafa Kemal Atatürk aleyhinde çeşitli yabancı basın yayın organlarında yer alan ifadelerin yer aldığı videonun gösterilmesinin ardından değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Ben burada CHP'ye gönül veren kardeşlerime, Atatürk'ün kurduğu partinin destekleyenleri olarak bu kardeşlerime... Şu anda Gazi Mustafa Kemal'in o zamanlar başına gelenler ya da ona atfedilenlerin bugün benzeri benim başıma geliyor." dedi.

Şu an aynı şeylerin kendisi için söylendiğini ifade eden Erdoğan, "Bay Kemal'e söylemiyorlar. Niye? Çünkü ondan böyle bir şey, saldırı olmaz. Onun böyle bir şeyi yapma gayretinin olması zaten mümkün değil. Biliyorlar ki bu işi yaparsa bu noktada Erdoğan yapar. Onun için de Norveç'teki de bunu söylüyor, Yeni Zelanda'daki de bunu söylüyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Şimdi bizim bunlar böyle diyor diye hedeflerimizden vazgeçmemiz mümkün mü? Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'in, bunların o kirlenmiş, zehirlenmiş ittifakına kurban edilmesine milletimiz rıza göstermeyecektir. Ama şu anda Atatürk'ün kurmuş olduğu Cumhuriyet Halk Partisi maalesef çok farklı ellerde. Zaten hayatta olsa bu adamı o partiye yaklaştırmaz. Çünkü, bunun vermesi gereken hesaplar var. Şu anda gönül verenler de aslında bundan rahatsız, memnun değiller, istikametini kaybetmiş bir özelliğe sahip. Biz de diyoruz ki biz bu seçimde öyle bir adım atalım ki atacağımız bu adımla milletimiz her şeyden önce bir defa bu koltuğu yapışıp bırakmayan Bay Kemal'den, Cumhuriyet Halk Partisini benim milletim tabanda kurtarmış olsun. Çünkü kongrelerle kurtarmak mümkün değil. Çünkü istediği gibi bir delegasyon oluşturan bu zat, öyle kongreyle falan gitmez.

Bay Kemal CHP'nin başına geçtikten sonra ne yaptılar, CHP'yi yeniden dizayn ettiler. HDP ile yan yana gelebilecek omurgasız bir parti oluşturdular. Ben gerçek sosyal demokratların buna gönlünün el vermeyeceğine bir defa inanıyorum. Bunu düşünüyorum ve gelişmeler de zaten bunu gösteriyor."

CHP'nin Adalar Belediye Başkan adayı Erdem Gül'ün İstiklal Marşı'nı okumaktan imtina ettiği ifade edilerek, konuya ilişkin görüntülerin izletilmesinin ardından Erdoğan, CHP'nin Beyoğlu adayının da farklı olmadığını söyledi.

Erdoğan, "Bir çok terör olaylarına bulaşmış birisi. Bu şahıs biliyorsunuz şu anda yurt dışında olan Can Dündar ile beraberdi. İçeri de girdi. Fakat ne yazık ki yargı buna beraat verdi. Buradan bu yırttı işi. Şimdi orada Bay Kemal'in ve CHP'nin üst düzey yöneticileriyle beraber dururken İstiklal Marşı'nın okunuşuna dahi tahammülü yok. Öyle zor yutkunuyor. Şimdi bu adam Adalar'a belediye başkanı olacak olursa Adalar'ın vay haline." diye konuştu.

"Bir defa aday tespit ederken bile CHP'nin şu anda ilkeleri kaybolmuş" diyen Erdoğan, "Yok böyle bir şey. Altı oka uyuyor mu bu? Altı okun hangi maddesine uyuyor? Bu adam cumhuriyetçi mi, milliyetçi mi, halkçı mı, neci bu adam? Hiçbir şey yok. Fakat hala Bay Kemal bunları zorla savunuyor. 'Atatürk'ün partisiyiz' diyen bir partinin kimlerle yan yana ve işbirliği içinde olduğunu çok açık net şu kare gösteriyor. İstiklal Marşı bu ülkenin bağımsızlığının ve istiklalinin simgesidir, şehitlerimizin kanıdır, bu ülkenin namusudur. Buna karşı böyle duyarsız bir tavır içinde olan bu kişi şu anda CHP'nin Adalar'da belediye başkan adayı. Çok var, Beyoğlu'nu söyledim, o da öyle." ifadelerini kullandı.

"Kimi aldatıyorsunuz"

Bu ülkede insanların İstiklal Marşı'nın okunduğunu duyunca o an ne halde olursa olsun bırakıp eşlik ettiğini belirten Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü İstiklal Marşı bizi biz yapan, vatanın ne şartlarda kurulduğunu gösteren en önemli değerlerimizden biri. Aynı şekilde Dünya Kadınlar Günü'nde malum Taksim Meydanı'na çıkış. Ama bu Taksim Meydanı'na çıkış örgütlü bir çıkış. İstiklal Caddesi'nin değişik ara sokaklarından girmek suretiyle meydana yürüyüş. Kimler var burada? CHP var. Başka kim var? Terör örgütlerinin mensupları var. HDP vesaire. Öyle bir ana bunu denk getiriyorlar ki ezanın okunma anı ve ezanın okunduğu anda da hemen düdükler öttürülmeye başlanıyor. CHP'nin sözcüsü ne diyor biliyor musunuz? 'O düdükler ezan için çalınmadı, polis için çalındı' diyor. Kimi aldatıyorsunuz?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer bir durumun Edremit'te de yaşandığını ifade ederek, "Artık biz bunları anlatıyoruz ama CHP'ye gönül veren kardeşlerime ben diyorum ki 'bak bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.' Bu, İstiklal Marşı'mızın içinde. Bunu rastgele söylemiyoruz." dedi.

"Gerçi çok bilmediğiniz iddia ediliyor" denilmesi üzerine Erdoğan, "Bay Kemal öyle diyor, evet. Ama sonra Bay Kemal söylemek zorunda kaldığında da çarşaflıyor." ifadesini kullandı.

DSP'nin CHP'yi Atatürk'ü istismar etmekle suçladığı hatırlatılarak, "Bunun ötesine biraz daha geçelim, İstanbul Büyükşehir adayı İmamoğlu, bir hanımefendiyi, Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak Benli'yi bir anlamda tehdit etti. CHP'de ya bir DSP korkusu var ya da bunu nereye bağlayacağız?" diye sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Acaba böyle bir korku mudur, yoksa oradan biraz bir şey de alsa artık bu işi kaybederim endişesi midir? Ama hepsinden öte sen önce bu yarışmanın içerisinde bulunan bir hanımefendiye bu şekilde hakaret edemezsin, saygısızlık gösteremezsiniz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Adana'da benzer bir olay yaşandığını anlatarak, şöyle konuştu:

"Adana'da daha da öte bir şehit eşine bu ahlaksızlık yapıldı. Bu tabii yenilir, yutulur bir şey değil. Ben öncelikle o şehidimizin eşine de geçmiş olsun dileğinde bulunuyorum ama cesaretinden ötürü de kendisini ayrıca tebrik ediyorum. Çünkü bu adamların inanın ruh köklerinde bu sakatlık var. Çünkü bunlar hiçbir zaman terbiye tarlasından geçmemişler. Bunlar için insanın değeri yok. Hele hele şehitlerin değeri hiç yok. Öyleyse benim milletim, benim vatandaşım, orada kalkıp da o hanım kardeşimize saygısızlık yapacağı yerde o kendi belediye başkan adaylarına haddini bildimesi gerekirdi. Bunun yapılması lazım. CHP'nin nereye gittiğini görmesi bakımından bu çok önemli."

"Üzerlerine de gideceğim"

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın hücrelerden söz ettiği, eski TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un "intikam seçimi" tabirini kullandığı hatırlatılarak, "Ortaklaşa bir tehdit dili mi yürüyor?" yönündeki soru üzerine Erdoğan, "Ortaklaşa bir tehdit dili. Burada ben Cindoruk'un bu yaklaşım tarzını... Tabii bunun bedelini ödeyecek. Öyle 'intikam' dendiği anda bunun her ne kadar kendisi hukukçu olduğunu söylüyorsa da bunun bedelini ödeyecek. Çünkü ben bunları karşılıksız bırakamam. Yasalar içinde neyse karşılığı bunu bunların vermesi, ödemesi lazım. Üzerlerine de gideceğim." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Neyin intikamı olabilir?" sorusu üzerine, şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi yargıda gitsin, gerekeni orada söylesin. Öbürü, ismini anmayayım, onu da hemen büyük ihtimalle avukatlarım bugün onunla ilgili de davayı açmış olabilirler. Ona da hesabını soracağız. Çünkü eğer biz yargıyı iyi çalıştırmazsak, bunlar nerede meydanı boş bulurlarsa bu tür saldırılarını sürdürecekler. Onun için de biz yargıda bu noktada haklarımızı aramaya devam edeceğiz. Bunlara cevap vermeyi dahi ben lüzumsuz addediyorum. Diyorum ki hemen yargıda bunlarla ilgili dava sürecini başlatalım. Oradan bunlara hesabı soralım. Tabii şimdi bunların bir kısmını da ister istemez seçimden sonraya bırakıyorum. Şurada hemen seçim öncesi de bunlara bulaşmayalım. Hemen bu sefer diyecekler ki 'böyle böyle' bir mağduriyete oynamaya kalkacaklar. Onlara da o fırsatı veremem."

Muhalefetin, daha önce 31 Mart seçimlerinin beka seçimi olduğuna karşı çıkarken şimdi "intikam" ve "hücreler" ifadelerini kullandığının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Demek ki beka seçimi olduğu çıkıyor ortaya." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu tehdit dilinden, 15 Temmuz'un bir hesaplaşma alanı olduğu gibi bir ifade de ortaya çıkıyor." denilmesi üzerine ise şunları kaydetti:

"Onu kullanıyor zaten. Ama biz size o fırsatı verir miyiz? Siz zaten 16 saatte onun bedelini orada ödediniz. Şu anda malum on binler içeride, yargılanıyorlar. Bunların içerisinde ağırlaştırılmış müebbete mahkum olanlar var, müebbete mahkum olanlar var. Devam ediyor. Peyderpey bunlar yakalanmaya da devam ediyor. Silahlı kuvvetlerimizin içinde, polis teşkilatında, devletin diğer kademelerinde, nerede varsa, kadın, erkek, yakalanıyorlar ve cezaevine alınıyorlar. Yargılanmaları da orada devam ediyor. Bırakamayız. Sonuna kadar bunları kovalamaya devam edeceğiz ki bu millet çok çekti. Bunlar milleti böldüler, milleti parçaladılar. Bunların diğer arazideki figüranları da Bay Kemal, hanım, diğerleri, maalesef onlar da figüranlığa oynuyorlar ama biz bunlara fırsat veremeyiz. Çünkü biz bunların tehditlerine aldırış edecek değiliz. Ben ve arkadaşlarım bu millete hizmet yolunda zaten fedayı can ettik. Bunu kararlı şekilde de sürdüreceğiz."