Gazete Vatan Logo

CHP'den sert eleştiri

Başbakan savcının desteğiyle terörize etmiştir

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, "27
Mayıs Yassıada mahkemeleriyle ileride Yüce Divan’ın yolsuzluklar nedeniyle
yargılayacağı siyasetçilerin bulunacağı ortam arasında hiçbir ilişki yoktur"
dedi.
Hamzaçebi, TBMM gazetecilerle düzenlendiği sohbet toplantısında, Yüksek
Askeri Şura Toplantısı’na bugüne kadar olmadığı şekilde siyasilerin müdahale
ettiğini öne sürdü.
"Müdahale denilince bu genellikle yanlış anlaşılıyor" diyen Hamzaçebi,
şöyle devam etti:
"Siyasetçiler, Sayın Başbakan da tabii ki askeri şuralarda isteklerde
bulunurlar, görüşlerini ifade ederler, atanacak komutanlar konusunda fikirlerini
söylerler. Bu fikirler, Şura’larda değerlendirilir, tartışılır, sonuçta bir yere
varılır. Bir yere varılamadığı dönemler olmuştur. Zaman zaman böyle Yüksek Askeri
Şura toplantıları olmuştur. Onları daha normal olarak kabul etmek gerekir. O
sürecin sonunda sonuçta Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde bir kişi bir makama
atanmaktadır. Burada asıl problem olan konu silahlı kuvvetler mensuplarıyla,
siyasi otorite arasındaki görüş farklılığı değildir. Biz bunun üzerinde
durmuyoruz. Bunu son derece doğal karşılıyoruz. Burada problem olan bu sürece
yargının dahil edilmesidir. Yani Sayın Başbakan kendi düşüncelerini, kendi
istediklerini yaptırabilmek için yargıdan destek aramıştır. Bir cumhuriyet
savcısının desteğini arkasına almak suretiyle Yüksek Askeri Şura toplantıları
terörize edilmiştir, baskı altına alınmıştır."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Aydın’da yaptığı konuşmaya da
değinen Hamzaçebi, "Sayın Başbakan şimdi 27 Mayıs mağduru Recep Tayyip Erdoğan
rolüne soyunmuştur" dedi. Hamzaçebi, şöyle konuştu:
"Rahmetli Adnan Menderes’in idamı tarihimizin acı sayfalarından biridir.
Bugün hepimize üzüntü veren sayfalardan biridir. Referandumun, rahmetli Adnan
Menderes’in vasiyetinin yerine getirileceği tarih olarak ilan edilmesi Sayın
Başbakan tarafından bu şekilde sunulması tek cümleyle rahmetli Menderes’in
anısına saygısızlıktır. Siyaset, bu kadar seviye düşürmemeli, çirkinleşmemeli.
Sayın Başbakan, DP’nin 1950 seçimlerinde kullandığı, ’Yeter Söz
Milletindir’ sloganını kullanıyor. Bu slogan, tek parti dönemine olan tepkiyi
ifade eden bir slogandır. Rahmetli Menderes, bu sloganı kullanırken DP iktidarda
değildi. İktidarda CHP vardı. DP iktidar olmak istiyordu. Sayın Başbakan’ın
liderliğindeki AKP 8 yıldır iktidarda ve Sayın Başbakan şimdi ’Yeter Söz
Milletindir’ diyor. 8 yıldır iktidarda olup da hala asker mağduru, muhalefet
partisi psikolojisini oynamak demokrasiyle bağdaşır bir durum, tutum değildir.
Bunları halkımız fark edecektir.
Sayın Başbakan’ın 27 Mayıs’ın acılarını istismar ederken kullandığı
cümleler çok ilginç. ’Ben Yüce Divan ile korkmam’, ’Biz bu yola beyaz gömleğimiz
giyerek çıktık.’ Yani rahmetli Adnan Menderes’in idamını bir başka acıdan
istismar eden bir diğer cümle. Sayın Başbakan’a şunu hatırlatmak isterim; biz
sizi inançlarınızdan ya da düşüncelerinizden dolayı değil uyguladığınız
politikalardan dolayı değil üzerine oturduğunuz yolsuzluk dosyalarından dolayı
Yüce Divan’a göndereceğiz. Hedefi saptırmanın hiçbir anlamı yok. 27 Mayıs
Yassıada mahkemeleriyle ileride yüce divanın yolsuzluklar nedeniyle yargılayacağı
siyasetçilerin bulunacağı ortam arasında hiçbir ilişki yoktur."

-"SİYASETE DOĞRUDAN MÜDAHALE"-

Hamzaçebi, bir gazetecinin, CHP’li Atilla Kart’ın bugünkü açıklamasını
hatırlatarak, "CHP, 27 Nisan için neden bu kadar bekledi? Hatırladığımız
kadarıyla CHP’nin çok ciddi bir duruşu olmamıştı. Hatta o muhtırayı bir noktada
kabul eden söylemler de hatırlanabilir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna
şu yanıtı verdi:

"Sayın Başbakan, darbeleri referandum politikasının bir aracı olarak
kullanıyor ama yakın tarihimize hiç gelmiyor. Örneğin, ’27 Nisan e-muhtırasına
hesap sorayım’ diyemiyor. Dolmabahçe görüşmesinde belli ki Sayın Büyükanıt ile
bir mutabakat sağlamıştır, anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmanın içeriğini bilmiyoruz.
Askeri dönemlerin mağduru rolünü oynayan AKP, aslında askeri dönemlerin
sivrilttiği bir partidir. 27 Nisan e-muhtırası bunlardan biridir. Bu muhtıraya
hesap sorma yürekliliğini gösterememektedir.

Sayın Kart, bu konuda cumhuriyet savcılarını göreve davet etmiştir.
Beklemek diye bir şey sözkonusu değildir. Sonuçta işleyen bir süreç vardır. 27
Nisan konusunda geçmişte bazı beyanı olan arkadaşlarımız vardır. Biz, şimdi 27
nisan e-muhtırasının siyasete doğrudan müdahale olduğunu ifade ediyoruz. Hükümeti
de Sayın Başbakan’ı da yargıyı da bu konuda göreve davet ediyoruz."
Hamzaçebi, "bazı illerde, memurların, Başbakan Erdoğan’ın düzenlediği
mitinglere katılmaları için izinli sayıldığı" yönündeki haberlerin anımsatılması
üzerine, "Öncelikle bu işleme girişen kamu görevlileri suç işlemektedir. Öyle
anlaşılıyor ki Sayın Başbakan’ın baskısı kamu kurumları üzerinde olağanüstü
ölçüdedir. Sayın Başbakan’ın tutumu nedeniyle kamu görevlileri kanun nizam
dinlemez hale gelmiştir" diye konuştu.
Hamzaçebi, bir başka soru üzerine, Deniz Baykal hakkında "adli
yargılamayı etkilemek" iddiasıyla başlatılan incelemenin, "Baykal’ın şahsında
CHP’ye yönelik bir operasyon olduğunu" savundu.

Haberin Devamı