Cazın zıt kutupları: ‘Kontrast güzeldir'

Hepiniz farklı kulvarlarda cazın Türkiye'deki sayılı temsilcilerindensiniz. Hangi rüzgar bir araya getirdi sizi?

Volkan Öktem: 1994 yılında İstanbul'a geldim, sanırım 95 ya da 96 senesiydi. Sarp ile Arnavutköy'de çaldığım Eylül Bar'da tanıştık. Beraber çaldığımız başka bir projenin soundcheck'inde Sarp bana bazı bestelerini çaldı. Çok güzel şeyler yapabileceğimizi anladık ve Çağlayan Yıldız, Sarp ve ben Trio Mrio'yu kurduk. Çağlayan'ın Hollanda'ya gitmesiyle Sarp daha önce tanışmış olduğu Alp'i gruba önerdi, Alp ile bir süre çaldıktan sonra Genco'nun da dahil olmasıyla Quartet Muartet oluştu. Son güncellenmiş halimiz ise MÖE...

Alp Ersönmez: Üçlü olarak ara ara çalmak istedik ve eski tarzımızdan çok daha farklı bir oluşum olan "MÖE-MadenÖktemErsönmez"i kurduk.

Ters köşe onların işi

Albümün bütününde karakterize geçişler var. Hepinizin tarzından bir şeyler bulabiliyoruz...

Alp: Genel olarak zıtlıkları ve ters köşe yapmayı seviyoruz. Ancak en büyük kriter şarkının gerçekten neyi gerektirdiği sorusuydu bizim için. Sadece sürpriz yapmak adına bir şarkıyı yapmak istediğimiz numaralarla doldurmak bize göre değil.

Sarp: Kontrast güzeldir...

Volkan: Biz bu albümde alışılagelmiş bazı şeylerin dışına çıkmaya çalıştık. Farklı bir şeylerin peşinden giderken bir bütünün parçası olduğumuzu unutmadık ve tabii ki şarkıların formları ve sololar üzerine detaylı konuşmalar yaptık ve önce prova kayıt yapıp sonrasında da dinleyip üzerlerinde konuşup tartışarak müziğimize yön verdik.

Herkes kendi enstrümanını tatmin eden sololar yazar kendi bestesine tabii ki, harmoniyi nasıl sağladınız? Bir aranjman ayarı oldu mu albüm için yeniden kayıt yaparken kendi bestelerinizi?

Alp: Oldu mutlaka. Biz kimin parçayı yazıp kimin solo çalacağından çok, parçanın neyi gerektirdiğini önemsiyoruz. Hatta bazı parçalarda solosuzluk/grup solosu bölümlerimiz var ve bu bölümlerde bir kişinin özel olarak solo çalması yerine, grupça bir havayı bulup onu çalma yoluna gidiyoruz.

‘Az ama tutkulu bir izleyicimiz var...’

Caz ve Türkiye başlığını da bakmak lazım. Evet 'lokalize' ama kitlesi olan bir müzik. Türkiye'deki geleceğine nasıl bakıyorsunuz?

Alp: Türkiye’de de dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi cazın dinleyici sayısı diğer müzik türlerine göre düşük. Ancak tutkulu bir dinleyici kitlesi var. Caza yer veren kulüplerin daha çok olması gerek. Şu an benim bildiğim Nardis ve Mitanni dışında düzenli olarak caz müzisyenlerine sahnesini açan mekan yok. Bu sayı artmalı. Caza ilgi duyan ve caz öğrenen de geniş bir genç kitle var. Bu çok sevindirici işte...

Volkan: Cazın geleceğini yeni kuşaklarlar belirleyecek ama şunu söyleyebilirim ki, Türkiye'de her tarzın ayrı dinleyici kitlesi var ve her müzik türü ayrı ayrı alıcısına bir şekilde ulaşıyor...

"Şarkı yaparken zıtlıkları ve ters köşe yapmayı seviyoruz"

Twinz'i yeni doğan ikiz çocuklarına ithaf etti

Volkan Öktem'den 'Twinz'in hikayesini ayrıca dinlemek isteriz...

Twinz, evde arada sırada yazıp kaydettiğim eskiz halinde olan 5-10 melodiden biriydi bir gün yazdığım şeyleri kontrol ederken Twinz'in introsu ile karşılaştım, intro sonrasına bas yürüyüşünü bulup davul groove'unu da ekledikten sonra demonun ilerisine yazmış olduğum melodiyle uğraşmaya başladım. Sanırım bir ay gitarın çaldığı melodi ile cebelleştim. Sonuç olarak 6/4 davul ve bas groove üstüne 4/4'lük gitar melodisi ortaya çıktı ve MÖE için uygun bir şarkıydı... Ortak mesaj grubumuzdan şarkıyı arkadaşlarıma yolladım onlar da beğendiler. Tabii provalarda şarkının ilerleyen bölümlerinin şekillenmesinde Sarp ve Alp'in büyük katkıları oldu ve son halini aldı. Çok bölümlü ve içinde birçok duyguyu barındıran bir şarkı olduğu için adını Twinz koyup ikiz çocuklarıma ithaf ettim. Yani şarkıyı dinleyenler ikiz çocuk sahibi olmanın nasıl bir his olduğunu çok kolay anlayabilirler.