Caner Erkin için ne dedi?

Kış sezonunda yaptığı televizyon programıyla ekrana dönen Seren Serengil, yepyeni projelerle çıktı karşımıza. Bir marka için kimono koleksiyonu hazırlayan Serengil, İtalya seyahati sırasında kendi tasarımlarıyla poz verdi ve bu kareleri Hafta Sonu ile paylaştı...

SAÇI, makyajı, giyim tarzı, annesi ve son dönemdeki TV programı ile gündemde olan Seren Serengil, şimdilerde yepyeni heyecanlar yaşıyor. Tasarımcılığa soyunan Seren, ayrıca mimariye de el atmaya hazırlanıyor. Ünlü şarkıcı ile yeni projelerini ve son dönemde neler yaptığını konuştuk...

Her an gündemde değilsin ama hep takip edilensin, her gündeme gelişin yeni bir olayla oluyor. Şimdi de tasarımcı olarak karşımıza çıktın. Copur’s London markası için kimono koleksiyonu tasarladın. Öncelikle fikir nerden çıktı ve neden kimono merak ediyorum?

Copur’s London markası; Hülya Copur ve Derya Copur adında iki Türk tasarımcının Londra’da yarattığı bir marka. Bu işin master’ını yapmış, aileden görmüş, Londra’ya okumaya gitmiş ve bir daha da geri dönmemiş, sıra dışı iki tasarımcı. Orada kıyamet koparıyorlar. Oradan bütün koleksiyonlarını getirtiyordum zaten. İyi müşterileri olunca tanıştık, onlar da benim tarzımı, beni çok beğendiklerini ve hep takip ettiklerini söylediler. Bazı tasarımlarını kendime uygun hale getirmeye çalıştıkça baktık süper şeyler çıktı ortaya. Bana yaptıkları birkaç kimonoyu Londra ve Dubai showroom’larına da koymuşlar. Bakmışlar ilgi büyük, bana “Birlikte bu koleksiyonu tamamlayalım mı?” diye sordular. Ben de seve seve kabul ettim ve öyle başladık. ™u an kimonolar yapılıyor ama kış sezonu için de hazırlıklar başladı.

Yakın zamanda İtalya Capri adasındaydın. Biz seni annenle tatil yapıyorsun sanıyorduk ama orada bir İtalyan seni fark etmiş ve fotoğraflarını çekmiş...

Benim anneanne İtalyan. O yüzden her yaz annem gider İtalya’ya, akrabaları oradaÖ Ben bazen giderim, bazen gitmem. Bu yıl hazır hayatımda kimse yok, takıldım onun peşine... Napoli’de bizimkiler yazları, oraya gittik; Sorrento, Positano, Capri’de tatil yaptık. Capri’de kaldığımız otelde beni fark eden bir İtalyan fotoğraflarımı çekmek istedi. Sonra orada birlikte çalıştık ve bu fotoğraflar öyle çıktı.

Koleksiyon sadece kimonodan mı oluşuyor? Başka neler var, kaç parça?

Copur’s London’la birlikte hazırladığımız ana koleksiyon deriden beachwear’e kadar uzanan geniş bir koleksiyon ancak bu yaz modern, sofistike kadının özellikle yaz tatillerinde üzerlerinde taşımaktan hoşlandıkları, farklı ve modern tarzlarda kimonoları içeren bir koleksiyon hazırladık. Pareo dönemi sona erdi; beach’lerde de, otelde de, evde de şıklık yaratacak bu kimonolar.

Hedef kitlen kimlerdi? Tasarlarken nasıl bir kadın vardı hayalinde?

Hedef kitlemiz; günümüzün güçlü, tarz sahibi ve aslında hiçbir parçayı kendi stili ile harmanlamaktan kaçınmayan, kendi zevkini trendlerle birleştirebilen modern zaman kadınları.

Sen bu tanıma uyuyor musun?

Ta kendisiyim (gülüyor).

Son dönemde magazinden ve sosyal hayattan pek çok isim modacılığa ya da tasarımcılığa yöneldi. Kendi markalarını yaratanlar, defile haftalarına koleksiyon hazırlayanlar var. Kimleri beğeniyorsun?

Modanın ve stilin göreceli bir kavram olduğuna inanıyorum. Herkesin emeğinin takdir görmesi gerektiğini düşünüyorum bu isimlerin hepsini beğeniyorum ancak bizimkilerden çok dünya çapında, kendime yakın bulduğum tasarımcılar ve markalar var; Balmain, Balenciaga, biker ceketlerine aşığımdır mesela... Her sezon favorim ve vazgeçilmezlerim arasında. Benim için öncelik koleksiyonlarındaki parçaların güzelliğinden çok, bu parçalara stilleriyle hayat veren kadınlar. Bu anlamda Hülya Avşar’ı ve Ajda Pekkan’ı ayrıca takdir ediyorum ve beğeniyorum.

Saçın, makyajın, kıyafetlerin hayranların tarafından her zaman merak ve takip ediliyor. Aynanın karşında nasıl bir kadın görüyorsun? Nasıl bir stilin var?

Kendime özgü, eklektik bir stilim olduğunu düşünüyorum. Sınırlarım ve kurallarım yok ama vazgeçilmezlerim var; yeniliğe açık ama köklerine bağlı bir stil. Ancak ruh halimle de harmanlanması hoşuma gidiyor. Aynanın karşısında içimin yansımasını görüyorum bu sayede bence...

Sevdiğim adam dönemine geçemedim

Bu arada mutlaka karşına yeni insanlar çıkmıştır, neden olmadı?

Çıktı tabii... Arkadaş ortamlarında bir sürü insan tanıyorsun; seni beğenen oluyor, sen de beğenebiliyorsun. Normal bunlar ama bir insanı sevebilmek, onunla hayatını geçirebilme kararı, karşındakinin yakışıklılığı, seni beğenmesi veya senin onu beğenmenden geçmiyor benim için artık. O yüzden şu ana kadar ‘beğeni dönemi’ni atlatıp, ‘sevdiğim adam dönemi’ne geçiş yapabilecek biri olmadı. Sevmediğim insana dokunamam da ben, hayatıma da alamam!

Nevin Hanım bu durumuna ne diyor?

O bazen memnun bu yalnızlıktan çünkü hep yanlış kişileri sevdiğim kanaatinde. Yine gelecek olanda benzer bir örnek olacak kaygısı var. O da her anne gibi çocuğunun mutluluğunu istiyor; “Artık yaşlandım ve seni bir düzen kurmuş, çoluk çocuğa karışmış olarak görüp, öyle ölmek istiyorum” diyor. “Bensiz sen bu hayatın üstesinden gelemezsin, başında biri olmadan” diyor. O yüzden kaygılı, her istediğimi yapmaya çalışıyor, ne yapsın?

‘Çocuk konusu içimde kanayan yara...’

Daha önce çok istemene rağmen ne yazık ki bebek konusunda büyük talihsizlikler yaşadın. Yeniden denemek için hazır mısın?

Yani o bende kanayan bir yara... Artık çocuk sahibi olabileceğime inanamıyorum ben. Eşimi çok seviyordum, ona bir çocuk vermek istedim, bir tek onunla, o evliliğin ömür boyu süreceğine inanıyordum. Olmadı, kaybettik. “Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?” şarkısı geliyor aklıma hep... Aradan dört koca yıl geçmiş, hala o gücü, o hevesi bulamadım kendimde. Birisi çıkıp beni tekrardan bu güzel hikayeye inandırmalı belki de, kim bilir...

Bu yıl annenle inşaat sektörüne el atıyorsun, Copur’s London ile yaz ve kış için koleksiyon hazırlıyorsunuz. Peki televizyon olmayacak mı?

Evet, ben Sapanca aşığıyım; orada 10 evlik bir site yapacağız. Copur’s London tasarımcıları Derya ve Hülya ile de kış için acayip bir deri koleksiyonu hazırlıyoruz, bayılacaksınız! Televizyon tabii olacak, yaz tatilindeyiz şu an.

‘Şu an ‘bekle’ seçeneği ağır basıyor’

İtalya’ya dönecek olursak... Çok romantik bir ülkedeydin ama annenleydin. Yanında bir sevgilin olsun ister miydin?

İster miydin değil, çok istedim! Napoli sokakları, Positano aşık çiftlerle doluydu. Hele Capri... Bizim kaldığımız otele millet balayına gelmiş, herkes el ele, dudak dudağa... Özenmemek mümkün değildi. Biz bu sefer valideyle arşınladık, olsun yine de eğlendim ben. En azından annem mutlu oldu, ailemi gördüm... Ne yapalım, dönem yalnızlık dönemiymiş. Ben uzun zamandır yalnızım, hayatıma kimseyi sokamadım, sevemedim yeniden.

Neden yalnızsın hala?

Aslında bir tarafım yalnızlıktan şikayet ediyor, bir tarafım yalnızlıktan memnun. Bir tarafım aşk diyor, bir tarafım huzur... Bir tarafım “Yaşa hayatını, erteleme” diyor, bir tarafım hala “Bekle!” diyor... Biraz huzur, biraz yalnızlık, biraz daha ‘bekle’ seçeneklerinin ağır bastığı bir dönem.

Yalnızlık nasıl gidiyor?

Her yönüyle sinen biri olmadıkça, ilişki durumu ‘ilişkisi yok’ olarak kalacak (gülüyor).

Caner Erkin’in karısının arkasında durması takdire şayan

Geçen sezon başarılı bir TV programı yaptın Cine 5’te. Yeni yayın döneminde seni yine ekranda görecek miyiz?

Cine 5’i seviyorum. Başarılı, çok seyredilen bir program oldu, sezona imzayı attık. Her şeyi objektif değerlendiren, samimi, eleştirisini yermeden, kalitesine yakışır bir şekilde yapan bir program oldu. Ve tuttu!

Program yaparken sence bu süreçte gördüğün en büyük magazin bombası ne oldu?

Valla beni bu camiada olan hiçbir şey şaşırtmıyor, her şey olağan geliyor artık. Programda önümüze gelen gazete haberlerinde bizi en çok şaşırtan Asena-Caner Erkin-Berkay üçlüsünün haberleri oldu. Caner’in ne olursa olsun karısının arkasında bu kadar sağlam durması takdire şayandı.