Sızdırmanın tetikçileri sızdırmadan sızlanıyor

Haberin Devamı

Başlık ne kadar tuhaf oldu değil mi? Ama işin kendisi tuhaf. Devletimiz, TBMM’den üç milletvekilini, yanlarına kendi adamlarını koyup 40 bin kişinin ölümünden sorumlu olarak ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm bir terör liderine gönderiyor.

Bu heyet, terörist liderle “barış” pazarlıkları yapıyor. Ertesi gün terörist liderle yapılan pazarlıkların konuşma metinleri, yani tutanaklar bir gazetemizde yayınlanıyor. Pazarlıklarda bu gazetenin bir temsilcisi olmadığına göre demek ki tutanaklar pazarlığa katılanlardan biri tarafından veriliyor.

Kimler gitti terörist lidere?

3 BDP milletvekili. Bir o kadar da devlet görevlisi. Demek ki ya BDP’li milletvekilleri ya da devlet görevlileri verdi tutanakları.

Benim için önemli değil. Ama tutanaklarda adları geçen bazı kişiler öfkeden deliye dönmüş.

Çünkü terörist lider pazarlıklar sırasında bu kişiler hakkında ileri geri konuşmuş. Şimdi muhataplar bağırışıyor “Bu tutanakları kim sızdırdı, böyle şey olur mu, nasıl sızdırılır bunlar?” diye.

Bal gibi sızdırılır.

Bavulla belge nasıl geldiyse öyle gelmiştir belki. Başkalarının telefon konuşmalarını adeta şehevi duygularla çarşaf çarşaf yayınlarken, bu arkadaşların aklına “Yahu biz bunları nasıl aldık?” demek gelmiyordu. Şimdi neden geliyor? Şimdi mi hak hukuk düştü akla?

Zamanında sızdırma tetikçiliği yapanların şimdi namlu karşısında olmaları, ne bileyim, belki de ilahi bir takdirdir.

Güzel olan, kendilerini aynı duruma düşürenler, bugüne kadar fenalık yaptıkları insanların değil, bizzat onları bu “sızdırmalarla” besleyenler olması.

Sızdırmalara sızlanmanın âlemi yok, inandırıcı değil.

Aman “Guantanamo” demeyin

Üzerinden biraz vakit geçti, zamanında notumu almışım, her nasılsa yazmayı unutmuşum.

Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’ne yapılan hain saldırıdan sonra Büyükelçi gazetecilerle bir kahvaltılı sohbet yapmıştı. Büyükelçi bu toplantıda Türkiye’deki yargı sistemini eleştirmiş, gazetecilerin, bilim adamlarının, askerlerin elde belge olmadığı halde çok uzun süren tutukluluklar yaşadığını söylemişti.

Büyükelçi’nin bu sözleri AKP’de tepki çekmişti. Bekir Bozdağ Büyükelçi’yi haddini aşmakla suçlarken “Siz önce Guantanamo’nun hesabını verin” demişti. Guantanamo, ABD’nin Küba’daki cezaevi. Burada başta El Kaideciler olmak üzere terör sanıkları tutuluyor. Hapishane kötü koşulları ve işkence ile gündemde. Bekir Bozdağ ABD Büyükelçisi’ne bu cezaevini hatırlatırken “iyi bir şey söylediğini” sanıyor ama yanılıyor.

Evet Guantanamo kötü bir cezaevi. Ama yakalanan teröristler oraya götürülmeden önce çok ağır bir sorgudan ve hatta işkencelerden geçirildiler.

ABD sınırları içinde işkence çok büyük bir suç. Bu nedenle Amerikan istihbarat örgütleri işkenceyle konuşturacakları kişileri ABD sınırları dışına çıkarıyor. Bunun için kullanılan uçaklar var. Bu uçaklara “işkence uçağı” deniyor. Sürekli havada kalan bu uçaklar ancak benzin ikmali için yere iniyor.

Ve biliyoruz ki bu uçakların en çok kullandığı havaalanları Türkiye’de. Bozdağ “Guantanamo” diyor ama, o Guantanamo’ya gidenler işkence görsüler diye önce Türkiye’ye getiriliyordu. Yani orada bizim de payımız var.



Lufthansa’da Türk yemekleri

Bir süre önce Frankfurt’ta Hessen Eyaleti Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün davetlisi olarak konuşma yapmıştım. Saatler uygun olduğu için Lufthansa ile gidip geldim.

Lufthansa Türkiye uçuşlarında yeni bir uygulama başlatmış. Türkiye çıkışlarında menüye Türk yemekleri de konulmuş. Feriye Lokantası ile anlaşmışlar. Şimdilik zeytinyağlı ve soğuklar. Ancak ileride sıcak yemeklerde de Türk menüsünden örnekler olacakmış.

Uçakta yemek yemeyi sevmem ama zeytinyağlı fasulye, imambayıldı ve mezeler güzeldi.



Cilvegözü patlaması hâlâ sır

Cilvegözü sınır kapısında 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan bomba olayında kamoyu hâlâ bilgi sahibi olamadı. Ne kaçanlar yakalandı, ne olayın failleri ile ilgili bilgi verildi, patlama sır perdesinin arkasında kaldı. Bu da şüpheleri artırıyor. Benzer olayları anında çözen, kimlikleri açıklayabilen istihbarat birimleri bu kez neden başarısız acaba?

Yoksa biliyorlar da açıklayamıyorlar mı? Haydi bizimkiler çözmeyi başaramadı. O bölgede cirit atan yabancı istihbarat örgütleri de bilmiyor bombayı kimin yapıp patlattığını. Olayla ilgili çok ilginç bir iddia duydum. Onu da önümüzdeki hafta yazarım.



*****


Kürt sorununun çözümüne giden yolun haritası çizilmiş. “Gidilecek yolun yol olduğundan” emin miyiz? (Gani Yıldız)

DİĞER YENİ YAZILAR