Biz Araplaşıyoruz, onlar bizim gibi olmak istiyor

Haberin Devamı

Sevgili okurlar; son yıllardaki uygulamalar, çıkarılan kanunlar Türkiye’yi Arap ülkelerine giderek daha fazla benzetmeye başladı. Kindar, dindar gençlik yaratma hevesleri, her konuya artık dini bir yorum getirme çabaları, muhafazakârlığın tırmandırılması günümüzün yükselen trendi oluyor.

Arap ülkeleri gibi

Türkiye’nin birçok kenti tipik Arap kentleri gibi oldu. Sanal zenginliğin sonucu yükselen binalar, lüks alışveriş merkezleri, çok lüks villalar, güzel yollar tıpkı petrol zengini Arap ülkelerindeki gibi. Ama iş bununla kalmıyor tabii; zihniyetler de artık dini yönetim altındaki Arap ülkelerini andırmaya başladı.

Türkiye’ye rol

Bu aslında Türkiye’ye uluslararası güçler tarafından biçilen bir rol. Başta Amerika olmak üzere global güçlerin planında Türkiye’nin daha Müslüman, daha muhafazakâr olması hâlinde İslam coğrafyasında daha etkili ve güçlü olacağı sanısı var. Başından beri AKP’nin desteklenmesinin temel nedeni de bu zaten.

Tam tutmuyor elbette

Ancak iktidarın baskıcı yöntemleriyle Türkiye giderek daha fazla Araplaşıyorsa da mayanın tam tutmadığı da bir gerçek. Halkın önemli bölümü bu yeni düzene karşı boynu bükük durmakla birlikte kendi hayatını yönetme ve yönlendirmede bu dış etkilere fazla aldırmadan ama sesini de yükseltmeden yaşıyor.

TV’ler bunun aynası

Korku içindeki halkın önemli bölümü sanki daha muhafazakâr olmuş gibi görünüyor ama televizyon programlarına ve dizilerine baktığımızda, reytingler gerçeğin çok farklı olduğunu gösteriyor. Bakın reytinglere İslami yaşam biçimine uygun olmayan dizi ve programlar hep ilk sıralarda.

Ya Arap ülkelerinde?

Türkiye bu çelişkili gerçeği yaşarken gözlediğim kadarıyla asıl travma, “İslam ülkeleri” denilen ve dini rejimle yönetilen Orta Doğu ülkelerinde yaşanıyor. Çünkü bu ülkeler gerçekten din devleti ama, halkın büyük bölümünün özel yaşamında çok başka şeylerin özlemi içinde oldukları açıkça görülüyor.

Eski bildiklerimiz

Dini kurallarla yönetilen birçok Müslüman ülkesinde yaşayanlardan yurt dışına çıkabilenlerinin daha özgür olabildiklerini eskiden beri gözleyebildiğimiz için biliyoruz. Yurt dışına çıkabilen Suudi Arabistanlı, Katarlı, İranlı kadınların normal bir ülkeye girdikleri anda ilk yaptıkları, normal kıyafete bürünmek.

Hepsinin özlemi

İslam ülkelerinden yurt dışına çıkabilenlerin aldıkları eğitim nedeniyle “kendi değerlerine ters düştüklerini” sanırdık hep. Yurt dışına çıkabilenler yozlaşabilirdi. Bu ülkelerin vatandaşlarının hepsinin dini kurallara inanarak ve onların emrettiği yönde yaşadıklarını varsayıyorduk. Ama öyle değil.

Türk dizilerinin istilası

Bunu söylerken Türk dizilerinin özellikle İslam ülkelerinde gördüğü ilgiye dayanıyorum. Afganistan’dan Suudi Arabistan’a, Fas’tan Irak’a, Yemen’den Kuveyt’e kadar bütün İslam ülkelerinde Türk dizileri en çok izlenen diziler. Dizi oyuncularının posterleri ise birçok Müslüman gencin duvarını süslüyor.

Dizilerden örnekler

Kısa bir araştırma yapınca ne kadar çok Türk dizisinin Arap ülkelerinde gösterildiğini anlıyorsunuz. Asmalı Konak, Menekşe ve Halil, Çemberimde Gül Oya, Ihlamurlar Altında. Elveda Derken, Kırık Kanatlar. Yersiz Yurtsuz, İki Aile, Sıla, Bir İstanbul Masalı, Aliye, Arka Sokaklar bunlardan bazıları.

Devam edelim

Arap ülkelerinde oynayan diziler arasında Kurtlar Vadisi, Asi, Berivan, Annem, Gümüş. Bıçak Sırtı, Kavak Yelleri, Yaprak Dökümü, Yabancı Damat, Kaybolan Yıllar, Unutulmaz, Genco, Aşkı Memnu da var. Bu yazıyı yazıncaya kadar bilemiyorum belki başka dizilerle de ilgili anlaşmalar imzalanmış bile olabilir.

İslama uygun mu?

Bu dizilerin hiçbiri “dini kurallarla” yönetilen bir ülkenin anlayışına, ahlâkına ve yaşam biçimine uymuyor. Hiçbir dizide dini değerler ve buna uygun göndermeler de yok. Peki nasıl oluyor da Araplar kendilerine hiç uymayan bir yaşam biçimini bu kadar büyük hayranlıkla bağlanıp büyük ilgiyle izliyor?

Çünkü öyle değiller

Nedeni basit. Bu ülkelerin yönetim biçimleri ile halklarının duygu düşünce ve yaşama bakış açıları aynı değil. Çünkü bu ülkelerde diktatörlükler hâkim ve diktatörler halklarını yönetebilmek için özellikle dini kuralları bir sopa gibi kullanıp baskıcı yöntemlerle iş başında kalabiliyorlar. Gerçek budur.

Biraz aralayınca

Şimdi petrol zenginliğinden ne yapacağını şaşırmış hâle gelen bu ülkeler kapıyı biraz aralayınca bu gerçek kendiliğinden ortaya çıktı. Tabii o zaman şu soru sorulabilir; “Yönetimler bu bildikleri halde neden Türk dizilerini oynatmaya devam ediyor?” Çünkü artık başka türlüsü ellerinden gelmez de ondan.

Değişen dünya

Türkiye’de değişim diyenler, besmeleden çok demokrasi lafını edenler, yaşam diliminde dini kuralların geçerli olmasını, Türkiye’nin din devletine dönüşmesini amaçlıyorlar. Baskı altında halkın büyük bölümü buna boyun eğer görünüyor, ama maya tutmuyor. Arap dünyasında ise ters değişim yaşanıyor.

Liderler farkında

Ülkelerini baskı ile yöneten Arap liderler iletişimin engellenemediği yeni dünyada halklarının özlemlerini engellemeyeceklerini biliyorlar, bunun farkındalar. O nedenle dizileri serbest bırakarak herkesin evinde kendi başına özlem gidermesine hiç ses çıkarmıyorlar. Çıkarsalar başları derde girecek çünkü.

Patlama olur

Türk dizileri ya da benzer yabancı dizilere sadece bu ülkelerin televizyonlarında gösterildiğinde ulaşılmıyor. İnternet ortamında bütün bu dizileri izlemek mümkün. Arap liderler dizileri yasaklamaya kalksa bu kez herkes internet üzerinden ve kaçak olarak izler ki bu bir süre sonra patlama yaratır.

Oyunculara sevgi

Arap ülkelerinde Türk dizilerinde oynayan kadın ve erkek sanatçılara da büyük ilgi var. Arap kadınlar ve erkekler, dini inanışlarına hiç uymasa da tıpkı batı ülkelerindeki gibi fan kulüpleri kuruyorlar, onların fotoğraflarını paylaşıyorlar. Bu ülkelere giden sanatçılar gösterilen sevgiden boğulacak gibi oluyor.

Mantıklı değil

Bu hiç mantıklı değil. Nasıl oluyor da İslam kültürünü aynı zamanda devlet ve hukuk sisteminin de yöneticisi olarak kabul eden halklar kendi inançlarına göre “yoz” kabul ettikleri bu dünyevi zevklerin peşinde koşarlar. Demek ki bu ülkelerde halklar değil yöneticiler İslamcı anlayışta.

Türkiye de düşünmeli

Arap ülkelerinin bu hâlini görünce, diyorum ki Türkiye’de yaşayan ve Arap ülkeleri gibi olmak isteyenler, kendini demokrat sanarak buna destek veren zevzekler oturup biraz düşünmeli. Değişimden din devletine gitmek isteyenler, Arapların bundan nasıl kurtulmak istediklerini görecek kadar izan sahibi olmalı.

Başka ülkeler de var

Türk dizilerinden söz açılmışken başka bilgiler de vereyim. Türk dizileri sadece Arap ülkelerinde gösterilmiyor. Çin, Hollanda, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Sırbistan, Hırvatistan, Makedonya, Kosova, Karadağ, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan’da da gösteriliyor örneğin.

Devam edelim

Yine Lübnan, Libya, Cezayir, Bahreyn, Mısır, Irak, Ürdün, Kuveyt, Moritanya, Fas, Filistin, S.Arabistan, Katar, Suriye, Tunus, Dubai, Somali, Afganistan, Pakistan, Endonezya, Malezya, Tunus, Hindistan, İran, Umman, Yemen’de de Türk dizileri oynuyor.

60 milyon dolar

Türk dizileri geçen yıl yukarıda saydığım ülkelere 60 milyon dolarlık satış yapmış. Konunun uzmanları dizilere olan ilgi nedeniyle fiyatların her geçen gün arttığını ve önümüzdeki dönemde satış rakamlarının daha da yükseleceğini ileri sürüyorlar. Yani diziler ciddi bir “ihracat kalemi” hâline gelmiş. İyi bir şey.

Hepinize iyi bir hafta dilerim...

DİĞER YENİ YAZILAR