Kılıçdaroğlu muhalif CHP’lileri heyecanlandırdı

Haberin Devamı

Cuma gecesi Ulusal Kanal’da Halil Nebiler’in sunduğu “Gündem Özel” programına Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat’la birlikte katıldım. Konuğumuz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu idi. 4 gazeteci dört bir yandan Kılıçdaroğlu’na sorular sorduk.

İlk izlenimimi söyleyeyim, Kılıçdaroğlu rahat görünmeye çalışırken huzursuz bir tablo çizdi. Sanıyorum “Her soruya cevap veririm” edasıyla ama, “ya ters bir şey gelirse” korkusuyla başladı programa. Açıkçası sonuna kadar da öyle gitti.

Kemal Kılıçdaroğlu’nu izlerken duygularım sürekli gel-git halindeydi. Bir an geliyor Kılıçdaroğlu’nu çok kararlı ve güvenli görüyorum ama biraz sonra bu görüntü yerini bir ürkekliğe ve kararsızlığa bırakıyor.

Sanki popülist ve hatta biraz da oportünist anlayış daha hâkim hale gelmiş CHP’de. “CHP’ye oy veren vatandaşların önemli bölümü, partinin laiklik ve Atatürkçülük konusunu pek ağzına almadığını söylüyor” dedim, Kılıçdaroğlu “inançlara olan saygısını” ve “Atatürk’e olan bağlılığını” ülkenin mevcut “muhafazakârlaştırılmış” iklimini rahatsız etmeyecek biçimde anlattı.

Kılıçdaroğlu da “hâkim görüşün” etkisi altında kalmış olmalı ki laiklik konusunu sadece türbana indirgeyerek “üniversitelerde kılık kıyafet sorun olmamalı” dedi. Atatürk’le ilgili olarak “Her dakika Atatürk’ten söz edemeyeceklerini” vurguladı.

Emekli genelkurmay başkanının “terörist” sıfatıyla tutuklanmasını klasik “hukukun üstünlüğü” ve “yargı bağımsızlığı” söylemiyle geçiştirdi.

Tutuklu iki milletvekilini çıkarmak için CHP’nin hiçbir şey yapmadığı iddiasına karşılık biraz daha güvenli konuşarak “Tüm ülke cezaevine döndürüldü, sivil bir sıkıyönetim dönemi yaşıyoruz, bunlar özel yetkili mahkemeler değil özel görevlendirilmiş mahkemeler” dedi.

Medyadan çok şikâyetçi Kılıçdaroğlu. Haklı mı? Sonuna kadar. “Havalar kötüyse bile bizden biliyorlar” diye espri yaptı. Ama medyada daha etkin olabilmek için hiçbir şey yapmadıkları eleştirilerini de duymazdan geldi.

Anayasa konusunda da CHP’nin kafası karışık. Örneğin CHP’nin neden AKP’nin bile önüne geçtiği ve ne istediği de pek anlaşılmıyor.

Önemli gördüğüm bir izlenimi aktarayım: Eğer o geceki soru cevap programı seçimden önce yapılmış olsaydı, Kılıçdaroğlu partisinin oyunu artırabilir miydi, kuşkuluyum. Kılıçdaroğlu satır aralarında çok önemli sözler söylemiş olsa bile, halkın oy kullanma kararını değiştirecek kadar hâkim değildi duruma.

Buna karşın, Kılıçdaroğlu’nun partiye yönelik sözlerinin parti içi muhalefeti heyecanlandırdığı ve hareketlendirdiği bir gerçek. Şu sıralar parti içi muhalefet, öncelikle bir tüzük kurultayı yapabilmek için imza toplama arayışı içinde. Muhalifler yeterli sayının bulunabileceğine inanıyor ama Kılıçdaroğlu’nun yetkisini kullanarak kurultay toplamayacağı görüşü ağır basıyordu.

Kılıçdaroğlu benim sorum üzerine “Yeterli sayıyı toplamalarına bile bakmam, partimde böyle bir eğilim ağıır basarsa hiç durmam, tüzük kurultayını toplarım” dedi.

Aldığım bilgilere göre Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri muhalefeti cesaretlendirmiş, imza kampanyası için daha iştahlı bir çalışma başlamış.

Kılıçdaroğlu “anti demokratik” dediği parti tüzüğünün Kurultay’da değiştirilmesini istiyordu. Ama yeni duruma göre tüzük çok daha önceden de değiştirilebilir.

Tabii parti içi muhalefet tüzüğün değiştirilmesi halinde partinin daha demokratik olacağına ve parti yönetiminin kendi istekleri doğrultusunda değiştirilebileceğine inanıyor. Parti içi muhalefetin şimdilik “Kılıçdaroğlu’nu da değiştirmek” gibi bir niyetinin olmadığını görüyorum. Onların asıl hedefi Parti Meclisi ve Merkez Karar ve Yürütme Kurulu’nda etkin olabilmek.

*****


Kılıçdaroğlu’ndan cümleler

Ulusal Kanal’da CHP Genel Başkanı’nı dinlerken söylediği bazı cümleleri aynen not etmişim. Bir tür gazetecilik refleksi bu tabii ki. Sonra notlarıma bakınca Kılıçdaroğlu’nun satır aralarında çok ilginç sözler söylediğini gördüm. Bunların bir kısmını hiç yorum yapmadan sizlere de aktarmak istiyorum;

- Özel yetkili mahkemeler özel olarak görevlendirilmiş mahkemelerdir.

- Bu davalar kan davası gibidir.

- Türkiye sivil sıkıyönetim dönemindedir.

- Demokrasi yok ki bu ülkede.

- Demokrasi olmamasına parça parça alıştırıldık.

- Toplum etkisizleştirildi.

- Berber bile telefonu dinleniyor diye korkuyor.

- Korku toplumu olduk.

- Daha çok tutuklamalar gelecek.

- Bizim için bundan sonra medya artık iki ayağımızdır. Demek ki her yere gideceğiz.

- İş adamları bizimle ancak medya yokken konuşabiliyor, çünkü korkuyor.

- CHP’ye oy verenlerdeki kaygıyı biz de görüyoruz.

- Hangi TV kanalını açsak CHP eleştirisi ile karşılaşıyoruz.

- Seçimde yüzde 26 aldık, biz de üzüldük.

- Eski CHP anlayışı yükselen birini ayağından aşağı çekmekti.

- Bu partiye sevgiyi getireceğim. Kaybeden kazananı kutlayacak.

- Eski CHP’de kaybeden kazananın düşmanı olurdu.

- Orduya haksız bir saldırı varsa elbette hakkını savunacağız.

- Temel konularda uzlaşma olursa eski anayasa yeni anayasa olmaz. Amaç Türkiye’nin daha demokratik olmasıdır.

- Sadece Amerika’ya gitmiyoruz, her yere gidiyoruz.

- TESEV’den istifa edemem, çünkü burası bir dernek değil vakıf, ben kurucu üyeyim, ben varken Soros yoktu.

- Anti Amerikan değiliz, kimseyi düşman olarak görmeyiz.

- Amerika’ya gidip Türkiye’yi anlatmasak Amerika demokrasi kalitemizi sorgular mıydı?

- Milletvekili maaşları fazla değil.

- Milletvekillerine zam yapılma yöntemine karşıyım. Gizlice olmamalı.

- Merkez Bankası’nın hiçbir itibarı kalmadı artık. Çünkü iktidarın emrinde. Onun ağzına bakıyor. Bu nedenle dünya güvenmiyor.

- İstanbul’da bazı meclis üyeleri ranta ortak oluyor. Onlara ne yapacağımı ben biliyorum.

- Hüseyin Aygün’ün konuşması zamanlama açısından yanlıştı. Ama Atatürk Dersim’den sorumlu demedi.

- Sadece Hüseyin Aygün değil birçok isim yeni CHP’li.

- Geçmişteki bazı isimlerle ilgili MİT bilgileri açıklansın. (Nâzım Hikmet, Sabahattin Ali...)

*****


İlk kez seçilen vekilin hayal kırıklığı

Kemal Kılıçdaroğlu Ulusal Kanal’daki programımızda aslında eski siyasetçilerin bildiği ama yenileri hayal kırıklığına uğratan bir uygulamayı anlattı. Yeni seçilen milletvekillerinin Meclis’e heyecanla geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu “O heyecanla Meclis kürsüsünden her şeyi söyleyebileceklerine inanıyorlar” dedikten sonra “Ama oysa durum öyle değil” vurgusunu yaparak “Meclis’te konuşmaların kuralı belli, gündem dışı beş dakika konuşabilirsiniz. Önergeler için de beş dakika. Genel görüşme talepleri için 10 dakika. Bütçede 20 dakika-30 dakika” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu “Tabii bu da yeni milletvekillerinde hayal kırıklığı yaratıyor. İktidar ne yazık ki şimdi bu konuşmalara da kısıtlama getirmek istiyor” dedi.

*****


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Milletin duasıyla iktidara geldik” demiş. AKP’nin son seçimde yüzde 50 aldığını düşünürsek diğer yüzde 50 de gitmesi için dua, hatta “beddua” ediyor olabilir!

DİĞER YENİ YAZILAR