Bu hafta politik fıkralar da var

Haberin Devamı

Yıldırım Tuna’dan bu hafta bir dizi fıkra geldi, kıyamadım
hepsini koyuyorum. Hepinize keyifli ve neşeli pazarlar dilerim...

Barışma

Dün gece eski karımı telefonla aradım, “Seni geri istiyorum” dedim, “Seni seviyorum!” Şaşırarak “Hayrola?” dedi “Nasıl oldu bu böyle?” Ben de “Bu gün fotoğrafına bakıyordum da” dedim, “Kısacık siyah saçların, düzgün vücudun, harika gözlerin.” Lafımı kesip “Hangi fotoğrafım o?” diye sordu. “Bu günkü gazetede yayınlanan aşkım” dedim, “Bir elinde şampanya şişesi, diğer elinde üzerinde bu haftaki piyangoda çıkan büyük ikramiyenin yazılı bulunduğu kocaman bir çek olan fotoğrafın miniğim!”

Haber

Bir iyi, bir de kötü haberim var; Açıklandığına göre Yılbaşı geliyor diye işsizlik oranı % 8.4’e düşmüş. Kötü haber de şu ki işe alınacak her personelden iri metal tokalı, kalın siyah kemerli kırmızı elbise, pamuktan yapılmış beyaz sakal ve ucu beyaz ponponlu kırmızı kukuleta isteniyor olması..

Kahve

Uluslararası zincire sahip kahve firmaları ülkemizde işe aldıkları elemanlara işe başlamadan önce 32 saat eğitim veriyorlarmış. Her halde ilk 1 saat nasıl kahve pişirileceğini, geri kalan 31 saate bir fincan kahveye 12 lira istenilirken gülmeden, sırıtmadan nasıl düzgün bir yüz ifadesi takınmaları gerektiğini öğretiyor olmalılar..

Evliymiş

Bir çift otelin resepsiyonuna gelmişler, genç adam “Karım ve benim için banyolu bir oda rica ediyoruz” demiş. “Çok özür dilerim efendim” demiş resepsiyon görevlisi, “Banyolu odalarımız dolu.. Sadece bir tane duşlu odamız var.” Adam “Mmm, bence olabilir” demiş “Aşkım senin için de uygun mu?..” diye yanındakine sormuş. “Tabii” demiş yanındaki kadın, “Fark etmez bayım..!”

Rüya

Adam psikiyatrına gitmiş, “Her gece aynı rüyayı görüyorum doktor” demiş, “Dar bir odaya kapatılmışım, kapısında bir yazı var, bütün gücümle kapıyı itiyorum ve açamıyorum.” Doktor “İlginç” demiş doktor, “Kapının üzerinde ne yazıyor?” Adam cevaplamış “Şeyy. Çekiniz!”

İşte siyasetçi

- Oğlum seninle konuşmamız lazım.. Arabada bir çizik var sen mi çizdin?..

- İnanamıyorum baba.. Bunu bana nasıl yakıştırırsın?..

- Dün çizik yoktu, arabayı en son sen aldın, daha sonra kimse kullanmadı, başka kim yapabilir ki?

- Tamam arabayı ben aldım ama asla ben çizmedim..

- Ablan seni görmüş.. Geri geri gelirken posta kutusuna çarpmışsın, daha sonra inip bir de kontrol etmişsin.. Şimdi tekrar soruyorum.. Evet ya da Hayır de..!

- Yani bir tanığın olduğunu mu söylüyorsun? İlk ifademde direniyorum, arabayı çizen şerefsizdir.

- Yahu ablan görmüş diyorum sana..

- Tamam.. Ablamın söylediği gibi ben değil posta kutusu çizmiş..O çizebilir.. Ben ona karışamam.. ama ben, söylediğim gibi asla..

- Yavrum arabayı sen kullanıyorsun ama?.. Senin inisiyatifin dışında hareket edebilir mi?.. Senin kontrolünün dışına çıkabilir mi?

- Olabilir.. Ama sorunuz “Arabayı sen mi çizdin?” İlk beyanatımda direniyorum. Ben asla çizmedim, çizen şerefsizdir. Çizdiyse posta kutusu çizmiştir, olay benim dışımdadır..

- Alla Allaahh.. Böyle tuhaf, böyle akıl dışı bir mantığı sen nereden öğrendin oğlum?..

- Pes baba.. TV’de hiç mi haberleri izlemiyorsun ha?.. Hiç mi olanlardan ders almıyorsun?.. Herkes bunu pekala kabul ediyor.. Yeni düşünce tarzı..

Haber sızdırma

Muhalefet lideri seçim konuşması yapmak için bir şehre gelmiş, bir bakmış ki meydanda hazırlanan kürsünün önünde sadece 30-40 kişi.. “Benim bizzat konuşma yapacağım bildirildi mi?” diye sertçe çıkışmış yetkililere, “Hayır efendim inanın kimseye bildirmedik” diye cevap vermiş il başkanı, “Ama sanıyorum bir şekilde birileri sızdırmış olmalı..!”

Ana haberler

Sizce tuhaf değil mi?.. Akşam ana haberleri sunan TV spikerleri hep “İyi akşamlar” diye başlıyorlar ve o akşamın ‘iyi olmadığını’ bıkmadan, usanmadan sürekli anlatıp duruyorlar!”

*****


Gani Yıldız’dan

Uluslararası Gazetecileri Koruma Komitesi’nin açıklamasına göre Türkiye, basın özgürlüğünde en kötü ülkeler arasındaymış. O zaman, “İyi kötü özgür bir basınımız var” diyenleri uyaralım: “İyi”sini atın, “kötü” bir basın özgürlüğümüz var!

***


Fiyatlardaki düşüşe rağmen ilaca ulaşmakta sorun yaşanıyor. Oysa bu ülkede ilaçsız yaşanamaz; ileri demokrasi adı altında yapılanlar için tansiyon hapına, trafik keşmekeşi için sakinleştiriciye, borçlarla uyuyabilmek için uyku ilacına ihtiyaç var!

***


Legatum Enstitüsü’nün yayımladığı “Refah Endeksi”nde Türkiye, 110 ülke arasında 75’inci olmuş. Ülkenin refah içinde olduğunu savunanların buna cevabını duyar gibiyiz: “İlk 75’teyiz, daha ne istiyorsunuz?!”

***


Hopa olaylarını protesto ederken gözaltına alınan arkadaşlarına moral vermek için saçlarını kestiren gençler örgüt üyeliğinden tutuklanmış. İleri demokrasi tıraşına devam edenler bu konuda ne düşünür acaba?

***


AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Veto edilen şike yasası konusunda partide çatlak yok, farklı fikirler var” demiş. Aynı şey CHP’de olsa bunlar fikir değil, “çatlak, patlak, kırık, çıkık, yıkık, dökük” olurdu!

***


Meclis Genel Kurulu’ndaki vekillerimiz haberleri tablet bilgisayarlardan takip ediyormuş. Bu ülkede vekil tabletle uğraşırken hapı yutan vatandaş oluyor gibi...

***


Avrupa’daki krizi depreme benzeten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, “Avrupa depremi yaşarken biz kolon sağlamlaştırıyoruz” demiş. Deprem konusunda ne halde olduğumuz belliyken benzetmeyi bunun üzerinden yapmak talihsizlik gibi...

***


Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Türkiye’de kriz olmaz, bugün 2001 yılındaki şartlar yok” demiş. Evet, belki 2001 şartları yok ama insan 2011 şartlarından da korkuyor!

***


Wall Street Journal, “Yüksek enflasyon ve cari açık kokteyli Türkiye’de baş ağrısı yaptı” demiş. Biz böyle durumları kafaya takmayız; acı reçeteli ilaç alırız, ağrıyı bir süreliğine unuturuz...

***


ABD Başkan Yardımcısı’ndan sonra Savunma Bakanı da bu ay Türkiye’ye geliyormuş. Trafiğe bakılırsa “Yankee go home!” günleri çok geride kaldı. Şimdi, “Welcome home!” zamanı.

DİĞER YENİ YAZILAR