CHP’ye uyarı; vatandaş çok şikâyetçi

Haberin Devamı

Cumartesi günü İzmir’deydim. Rotary kulüplerinin sosyal sorumluluk projelerinden biri olan üniversite öğrencilerine yönelik meslek ve kariyer geliştirme seminerine katıldım.

Ege Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretmen olmak için heyecanla eğitim gören öğrencilerle 2 saati aşkın bir süre sohbet ettim.

Canlı, parlayan gözleriyle geleceğe umutla bakmaya çalışan öğrencilere bir nebze katkım olduysa ne mutlu bana.

Seminerden sonra uçak saatine kadar İzmir’in en kalabalık yerlerinden Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde dolayıp hıncahınç dolu kafeteryalarda oturup sohbetler ettim.

İzmir bambaşka bir kent. İnsanları özgür, güler yüzlü, umutlu. Ama bir o kadar da hüzünlü, endişeli.

Pazar günü CHP’nin mitingi vardı. Yolda yürürken önümü kesenlerin önemli bölümü CHP’den yakındı. AKP’nin uygulamalarına karşıydılar, özellikle İzmir Belediyesi’ne yapılan çirkin operasyon belli ki İzmir halkını çok kızdırmış.

Buna karşı CHP’nin kayıtsızlığından yakınıyorlar. Pek çok kişi “Yarın miting var, gideceğiz ama CHP bilmeli ki onları desteklediğimiz için değil AKP’ye karşı olduğumuzu göstermek için alanda olacağız.”

İzmirliler AKP’lilerin ve yandaşlarının “AKP kıyıları da ele geçirecek. İzmir ilk seçimde düşecek, İzmir halkı artık gerçek hizmet bekliyor” yolundaki haber ve yorumlara da çok öfkeliler.

“Haydi gelsinler de alsınlar, burası başka yerler gibi rüşvetle oy satmaz” diye öfkesini dile getiren o kadar çok yurttaşa rastladım ki...

Sözü CHP’ye getirmek istiyorum. CHP giderek kan kaybediyor.

Parti yönetimi berbat halde. Herkes konuşuyor, disiplin bitmiş, parti politikası yok, partinin temel ilkelerini bilen de uygulayan da kalmamış.

Örneğin dün İzmirli bir okurum “Biliyor musunuz Kemal Bey ilk kez Mustafa Kemal Atatürk’ün adını ağzına aldı” deyince içimin cız ettiğini söylemeliyim.

Kemal Bey elbette Atatürk’ün adını anmıştır herhalde bugüne kadar, ama vatandaşın gözünde bu böyle.

Genel kanı CHP’nin siyaset yapamadığı yolunda. Partinin sürekli olarak AKP’nin tuzağına düşmesi, gündemi Erdoğan’ın belirlemesi, etkili hiçbir eylem yapılamaması, AKP’ye verilen cevapların ilkokul düzeyinde kalması, Kılıçdaroğlu’nun kendi oğlunun yaşını bile hatırlamaması CHP’lileri çıldırtıyor.

CHP bu uyarıları dikkate almalı. Parti yerine bir türlü oturamıyor, pek çok il yönetimi görevden alınıyor; sonra olmadı, bir daha alınıyor, eskiler küstürülüyor, yenilerin umudu kırılıyor.

CHP bu durumda. Buna bir de medyanın, misyonu gereği sürekli CHP’ye muhalefet etmesi de eklenince vatandaşın umudu iyice kırılıyor.

*****


Meclis şike yasasının arkasında durmalı

Şike yasasının veto edilmesi yanlış oldu. Dün de yazdım, acaba Cumhurbaşkanı eğer bu yasa 4 partinin ortak kararı değil de bir hükümet tasarısı olsa ve Başbakan Erdoğan arkasında dursaydı yine veto kararı alır mıydı? Pek tahmin etmiyorum.

“Yeni Türkiye” diye yırtınan bir avuç maskeli faşist, şike olayından Ergenekon’a uzanmak amacıyla ortalığı birbirine katıyor.

Ortaya dökülen sözde ahlâkçılar “Şike yapan, organize suç örgütü kuran, buradan da darbecilere destek olanlar kurtulsun mu?” yaygarası yaparak konuyu hukuk alanından çıkarıp iğrenç bir popülist ortama taşımaya çalışıyor.

Elbette şikenin affı olmamalı. Ama futbol sonuçta bir şov olayıdır, bir eğlencedir. Bunu bozmaya kalkanı cezalandıracaksın da 15-20 yıl hapse atarak değil. Makul süre hapis yatar, her türlü spordan ve yöneticilikten menedilir, başında bulunduğu takıma da küme düşme dâhil bir ceza verilir, olur biter.

Ama yaratılan ortama bakın. Türkiye’de herkesten hesap sorulurken, kimsenin baş edemediği büyük bir güç harekete geçmiş, Meclis’i de etkisi altına almış, bir tek kişiyi kurtarmak için yasa çıkarmış.

Niye, hapiste bir tek Aziz Yıldırım mı var? Yarın öbür gün bir telefon kaydıyla, bir kötü niyetli gizli tanık ifadesiyle Türkiye’nin bir ucundaki köy takımının başkanı içeri bir girer bir daha çıkamaz. Hak mı bu, hukuk mu?

Bu yasa değişikliği iktidar partisi dâhil meclisteki tüm partilerin ortak imzasıyla yasalaştı. Bu nedenle her partiye düşen attıkları imzanın arkasında olmalarıdır.

AKP, CHP ve MHP temsilcileri imzalarının arkasında duracaklarını söylediler. CHP - MHP bunu başarabilir ama AKP grubunun ne yapacağı meçhul. Grup Başkanvekili iddialı konuşuyor ama sonuçta Başbakan’ın kararı gerekli. İlk operasyon herhalde ona rağmen yapılmadı. O halde Başbakan’ın da partisinin arkasında durması gerek.

*****


CHP ve MHP tuzağa mı düştü?

Şike yasasındaki değişiklik konusunda iktidar partisinin tuzağına düşüldüğü ihtimali var gibi geliyor bana.

AKP bunu ikinci kez yapıyor. İlkinde tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını sağlamak için AKP ile CHP arasında bir mutabakat imzalanmıştı. Her iki partinin de yöneticileri bunu bir “demokrasi bildirgesi” olarak sunmuşlardı kamuoyuna.

Beklenti, Meclis iradesinin mahkemeler tarafından dikkate alınacağı ve tutuklu milletvekillerinin tahliye edileceği yönündeydi.

Ancak AKP bu sözünü tutmadı. Mahkemeler de tahliye kararlarını vermediler.

Benzeri şike yasasında yaşandı. Her nedense AKP bu kez tek başına hareket etmedi ve işin içine muhalefeti de çekti. Sonra Cumhurbaşkanı eliyle bundan caydı.

Sonuçta medyanın da desteği ile AKP işin içinden sıyrılabilir. Ama “onca konu varken iktidarla şike konusunda anlaşan muhalefet” algısı kalacaktır akıllarda.

CHP ve MHP tutuklu milletvekillerini kurtarabilmek için hiçbir şey yapamazken futbolla ilgili bir konuda çok iştahlı davranmakla suçlanacaktır.

Kısacası AKP bu işin içinden pirüpak çıkarken, muhalefet kirlenmiş olacaktır.

CHP ve MHP, siyasete de iktidara güvenmemeleri gerektiğini bir türlü öğrenemiyor.

*****


Aydınlık’a baskın

Aydınlık Gazetesi’nin de içinde bulunduğu medya grubu yanılmıyorsam dün 7’inci baskına sahne oldu. Bu kez Aydınlık Gazetesi’nin sahibinin evine baskın yapıldı.

Şu ana kadar öğrendiğimiz gerekçe, Ergenekon bağlantısı.

İşe bakın ki Aydınlık’a yapılan baskınlar bitmek bilmiyor, sanki her gün yeni bir şey öğreniyorlar da harekete geçiyorlar.

Çok merak ediyorum, acaba Aydınlık Gazetesi son günlerde Kâşif Kozinoğlu ile ilgili haberler yapmasaydı, tirajı da sürekli artmasaydı, dünkü baskın olur muydu?

Artık bu Ergenekon olayının da tadı iyice kaçtı. Soruşturmalarda açıklar çıktıkça, belgeler çürütüldükçe, söylenen yalanlar, atılan iftiralar anlaşılmaya başlandıkça yeni bir operasyonla karşı karşıya kalıyoruz.

Adeta “Oturun oturduğunuz yerde, bunları söylediğiniz sürece hepinizi içeri atarız” mesajı veriliyor.

Hâlâ kimi yandaşlar “Ne var, Türkiye’de herkes konuşabiliyor, kimseye baskı yapılmıyor” diye yaygara koparmayı sürdürüyor.

Allahım sen aklımızı koru.

*****


Konu futbol olunca sporun ruhuna uymayan birçok kelime duymak zorunda kalıyoruz. Galiba, “Futbol asla sadece futbol değildir” önermesini yanlış anladık! (Gani Yıldız)

DİĞER YENİ YAZILAR