Hukukçulara yüz puanlık soru: Ya tutuklu vekiller hapisten kaçarsa?

Haberin Devamı

Bugün pazar. Haydi yine siyasetten konuşalım ama, hem biraz gülelim hem de hafiften düşünelim.

Günlerdir akıllı başlı hukukçular, gazeteciler, akademisyenler ve hatta siyasetçiler tutuklu milletvekillerinin durumunu tartışıyor. Ama kimse gerçeği söylemediği ve sürekli lafı dolandırdığı için ne olup bittiği de anlaşılamıyor.

“Falanca kanunun feşmekanca maddesinin bilmemne fıkrasının anayasanın şu maddesinin yorumuna uyuyor mu” falan gibi akla ceza sorularla milletin kafası iyice bunalıyor.
Sonuçta AKP ve yandaşları “derin bir popülizmle” zeytinyağı gibi suyun üzerinde kalmayı başarıyor.

Oysa bu sorun hiç yaşanmazdı. Hepimizin bildiği gerçeği niye saklıyoruz ki, Başbakan “Salınsın bunlar” dese sanki mahkemeler bağımsızmış gibi davranacaklar.

Var mı bunun aksini gözlerimin içine baka baka söyleyebilecek bir babayiğit.

Neyse, madem kafaların karıştırılması daha iyi oluyor, gelin öyle bir senaryo yazalım ki, akıllara seza olsun.
Diyelim ki, milletvekili oldukları halde tutuklu kalanların tamamı ya da haydi olmadı biri hapisten kaçtı. Nasıl kaçtıysa kaçtı. Gizlice Ankara’ya ulaştı, Meclis kapısına vardı. Eh milletvekili olduğuna göre “hooop hemşerim” denemeyeceğine göre Genel Kurul’a girdi ve kürsüye çıkıp yemin etti.

Milletvekili seçilmiş birine Meclis Başkanı’nın “Sen yemin edemezsin” deme hakkı var mı? Yoktur herhalde.

Peki ondan sonra ne olacak? Polisin Meclis’e gelip hapisten kaçan vekili tutuklama yetkisi var mı?

“Efendim hapisten kaçmak da suç” diyebilirsiniz. Evet suçtur ama dokunulmazlık var. Hapisten kaçmak adi bir suç. Anayasada tarif edilen “Devleti ve anayasal düzeni değiştirmek” gibi bir suçu kapsamıyor.

Şimdi mantık şu: Bu milletvekilleri işledikleri iddia edilen suçun dokunulmazlık kapsamında olmaması nedeniyle hapiste tutulabiliyor. Ama bir şekilde dışarı çıktıkları andan itibaren durum farklı. Mahkeme yakalama isteyebilir ama, dokunulmazlık kapsamında polisin işlem yapabilmesi hukuki bir tartışmadır.

Yani bu milletvekilleri “Eğer biz örneğin Sinan Aygün gibi zaten dışarıda olsaydık, bize atfedilen suç dokunulmazlık kapsamında olsa bile, polis tutuklama işlemi yapamaz” derlerse hukuken haklı olmayacaklar mı?

Bu milletvekillerinin tek talihsizliği seçim sırasında hapiste olmaları. O sırada hapiste olmasalar hiçbir güç artık onları tutuklayamazdı. Diyelim ki Sinan Aygün’le ilgili bir tutuklama kararı alınsa, bunun için Meclis Başkanlığı’nın onayı gerekecektir. Yani polis öyle elini kolunu sallayarak Meclis’e gelip milletvekili götüremez.
O halde bir Zihni Sinir Projesi olarak önerimi söyleyeyim: Tutuklu bütün milletvekillerini hastaneye götürmek üzere bir ambulansa bindirin. Ambulans yolda eften püften bir kaza yapsın ama güvenlik görevlileri kısa süreliğine baygınlık geçirsin. Ambulansın kapıları açıldığı için milletvekilleri de serbest bırakıldıklarını zannederek yürüyüp gitsinler. Meclis’e varsınlar. Yemin etsinler. Ne şiş yansın ne kebap.

*****

Gani Yıldız’dan

Ekonomimiz büyümede dünya rekoru kırmış. Son gelişmelere bakılırsa büyüyen siyasi krizle de rekor kırmaya adayız!

***

Balyoz Davası’nda tutuklanan askerleri gördükten sonra, “Bu balyozun orduya darbesi çok şiddetli oluyor!” diyebilir miyiz?

***

Vatandaşın üzerinde para olmamasının açıklaması, Türk ekonomisinin “kağıt üzerinde” büyümüş olması mıdır acaba?

***

Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’nun aldığı ağır kararlara dayanamayan Harakiri isimli mizah dergisi kapandı. Bu durumda kapananın sadece bir dergi olduğunu söylemek zor; özgürleştiği iddia edilen Türkiye aslında içine kapanıyor!

*****

Pazar fıkraları

Yıldırım Tuna’da gelen bir demet fıkra ile tebessümlü pazarlar dilerim;

Gözlük

Adam doktora gidip “Gözümün önünde sürekli siyah noktalar görmeye devam ediyorum” diye şikayet etmiş. “Size verdiğim gözlük hiç işe yaramadı mı?” diye sormuş doktor hayretle. “Yaramaz olur mu yaradı” demiş adam, “O noktaları şimdi çok daha net görüyorum..! ”

Dökülüyor

- Doktor ellerimin titremesine bir türlü mani olamıyorum..
- Hadi ya?.. Çok içiyor musunuz?..
- Tam sayılmaz.. Çoğunu yere döküyorum..!

Hediye kimin?

Adamcağıza şirketinin yılbaşı partisinde hazırlanan çekilişte bir oyuncak çıkmış.. Eve gelince 5 çocuğunu da salona toplamış, “Bu hediye ailede sadece birinin olacak çocuklar” demiş, “Annenize karşı en yumuşak başlı, onun bir dediğini iki etmeyen, sözünden çıkmayan her kimse bu hediyenin sahibi olacak” Çocuklar “Öff baba tamam” demişler odalarına dağılırken, “Tamam.. Hediye tartışmasız senin anladık..!”

İntikam

Yeni tanıştığım kızla cumartesi gecesi yemeğe çıkmak için hazırlanırken beni telefonla aradı, “Bu çıkma işi iyi bir fikir değil, rahatsız oldum” diyerek benimle sadece ‘çok iyi bir dost, sırdaş arkadaş’ olarak kalmak istediğini söyledi.. Telefonu kapattım ve onu tekrar aradım. “Alo?” diye açtı. “Canım arkadaşım benim” dedim, “Bu gece çıkacağım deli, kendini beğenmiş ukala kız var ya.. Beni son dakikada arayıp da neler yumurtladığını öğrenmek ister misin?”

Büyük diyet

Karımla kaldırımda yürürken karşısına ilk çıkan tartının üzerine zıpladı, ibrenin durduğu noktada gözleri fal taşı gibi açıldı, “Kahretsin” dedi ağlamaya başlayarak, “Aylardır diyetteyim bırak vermeyi acayip kilo almışım yaaa.. Nasıl olabilir bu?” Hemen “Dur.. Sakin ol” dedim, “Hele şu kucağındaki bisküvi kutusunu bırakıp öyle tartıl.. Elindeki o kalıp çikolataları da bırak diyorum sana.. Söz tartıldıktan sonra geri vereceğim.”

Ağzını bozdu

Hakim sanığa “Davacının 3 aylık maaşını çalmışsınız, bununla da kalmayıp adamcağızı bir güzel dövmüşsünüz..!” diye çıkışmış. “Tamam da hakim bey” demiş sanık, “Ben cüzdanını alıp kaçarken ağzını öyle iğrenç bir şekilde bir bozdu ki duymalıydınız..! ”

Güneş tutulması

Astronomi ile uğraşan profesör tam güneş tutulmasını en iyi izleyebileceği Afrika’nın tam ortasında bir ormana gitmiş, çadırını kurup bu muhteşem doğa olayını heyecanla beklerken güneşe tapan korkunç ‘Kafatası avcısı’ yerliler tarafından esir alınmış. Kurtulabilmek için ertesi gün tam öğle vaktinde gerçekleşecek büyük tabiat olayından faydalanmak istemiş, ‘Serbest bırakılmazsa güneşi ebediyen karartacak biri’ havasını verebilmek ve tutulmanın tam başlayacağı zamanlamayı denk getirebilmek için reislerine sormuş “Beni ne zaman öldüreceksiniz?” diye. “Esirler güneş tam tepedeyken öldürülürler” demiş reisleri, “Ki pişirilip akşam sofrasına yetiştirilebilsinler!” Profesör “Harika.. beni tam öğlen öldürün söz mü?.. Söz mü?.. Caymak falan yok” demiş ellerini ovuşturarak. “Tamam, tamam ama bu sefer biraz erkene alabiliriz..” demiş reis, “Yarın öğlen ajansların bildirdiğine göre ‘tam güneş tutulması ’ var, hepimiz çoluk çocuk heyecanla oturup izlemeyi arzu ediyoruz.. Ayda yılda bir işte..! ”

DİĞER YENİ YAZILAR