Pazarın eğlenceli fıkraları

Haberin Devamı

Yıldırım Tuna’dan bu hafta gelen fıkralar yine çok
neşeli yine çok komik. Birlikte okuyalım;

Kime tebrik

Askeri tatbikatın en can alıcı safhasında Mavi Kuvvetler’in komutanı Albay John, muhabere cihazları bozulunca çaresiz kalmış. Şoförü “Karargaha sizi ben jiple yetiştiririm efendim..” demiş ve imkansızı başararak olumsuz arazi şartlarına aldırmayıp süratle Albay’ı ‘Kırmızı Kuvvetler’den önce genel karargah çadırına ulaştırmış. Çadırın kapısında onları karşılayan general, “Sizi tebrik etmek istiyorum Albay..!” demiş, Albay şoförünü göstererek “Beni değil, onu tebrik edin efendim” demiş “Benim hiçbir katkım yok, ne yaptıysa kesinlikle o yaptı..!” General şoföre dönüp, “Neyse.. Seni tebrik ederim evlat..!” demiş şaşkınlığını gizlemeye çalışarak, “Biraz önce Albay John’un karısı çok sağlıklı bir kız doğurdu..!”

***

Avukat

Avukat bankaya girerken adamın biri telaşla ona hızla çarparak bankayı terk etmiş. Avukat bankaya girmiş ki, bütün müşteriler yüzükoyun yerde yatmakta, elleri hâlâ havada güvenlik görevlisi “Şimdi kapıdan çıkan adam kasadan 1 milyon dolar alıp kaçtı” demiş heyecanla.. “Bir milyon dolar?.. Yahu beni neden tam kaçarken uyarmadınız?..” demiş avukat sinirlenerek. “Çelme falan mı?..” diye sormuş güvenlik görevlisi ellerini indirirken. “Yok be.. En azından adamın bir yerine kartımı sıkıştırırdım..!”

***

Kanıt

Hakim, sanık sandalyesindeki adama dönüp “Teşhircilikle suçlanıyorsunuz..” demiş, “Savunmanız ne?” Adam, “Tamamen basit bir yanlış anlaşılma efendim..” demiş, “Şu hanımefendiyi görüyor musunuz?.. Onunla barda bir şeyler içip birden ‘kadın-erkek’ münakaşasına girdik. Bir ara bana sinirlenerek ‘Kadınların erkeklerden ne farkı var ki?’ dedi. Ben de kendisinin bir kerede anlayabilmesi için konuyu görsel bir şekilde izah etmeyi tercih ettim efendim..!”

***

Milli marş

Adam eve gelmiş ki, karısı yatakta çırılçıplak ve hüngür hüngür ağlıyor.. “Ne var?.. Ne oldu?..” diye telaşla sormuş. “Birkaç saat önce dev gibi bir zenci adam eve zorla girdi..” demiş kadın ağlamasını sürdürerek, “Daha sonra milli marşımızı söyleterek defalarca bana.. Offf hatırlamak istemiyorum..” Kocası,“Hayatım korkunç bir şey bu” deyince kadın kafasını kaldırmış ve “Öyleydi.. Biliyorsun marşımızın ikinci kıtasından sonrasını doğru dürüst bilemiyorum, insan nasıl mahcup oluyor..!”

***

FBI ajanları

Amerika’da bir akıl hastanesinde sahte sağlık raporları ile yapılan ciddi sigorta yolsuzlukları ortaya çıkınca FBI oraya ani bir baskın düzenlemiş. Binlerce tıbbi raporu gözden geçirmeye başlayan iki düzineye yakın ajan, öğle vakti gelince acıkmış. Başlarındaki şefleri onların karınlarını doyurmak için evlere paket servisi yapan yakındaki bir pizzacıyı aramış..
Ajan: Selam.. Ben 19 pizza, 3 kasa da soda isteyecektim..
Pizzacı: Nereye göndereceğiz?..
Ajan: Hepimiz şu anda akıl hastanesindeyiz..
Pizzacı: Akıl hastanesinde misiniz?..
Ajan: Evet.. Ben FBI ajanıyım..
Pizzacı: FBI ajanısınız??..
Ajan: Mmm.. Bu odadaki arkadaşlarım da öyle..
Pizzacı: Ve akıl hastanesindesiniz..
Ajan: Doğru.. Ön kapıdan gelmeyin, kapıları kilitledik.. Arkadaki servis kapısından geleceksiniz..
Pizzacı: Hepiniz ajansınız..
Ajan: Evet.. Ne kadar sürede gelirsiniz?..
Pizzacı: Akıl hastanesinde herkes FBI ajanı mı?..
Ajan: Evet.. Hayli de acıktık..
Pizzacı: Peki, bu ısmarladıklarınızın parasını ne zaman ödeyeceksiniz?..
Ajan: Aramızda para topladık..
Pizzacı: Ve hepiniz FBI ajanısınız..
Ajan: Evet??..
Pizzacı: Siyah gözlüklü, tabancalı falan?..
Ajan: Doğrudur.. Artık pizzaları getirseniz.. Ön kapıları kilitledik, arka kapıdan..
Pizzacı: Öfff.. Tövbe tövbe (Click)..

*****

Orta direği mektup

Okurlardan Erhan Tığlı yazıp göndermiş; Ey benim katma değerli, sağlam ciğerli, yemeği acı biberli, beli sıkma kemerli, sırtı semerli, eli fenerli, kolu hünerli dostum!
Duydum ki azıcık hoşsun, zamlar seni öyle zom etmiş ki, gece gündüz sarhoşsun. Suratın ekşi, kendin mayhoşsun... “Benim nerem hünerli, neyim fenerli?” diyorsun, vallahi ayıp ediyorsun. Elinde fener var, elektrikler sık kesildiği için onu taşıyorsun, hayatın karanlık yollarında yolunu kaybetmemek, yere düşmemek için onunla dolaşıyorsun, gece gündüz ucuzluğu arıyorsun, bir türlü bulamıyorsun. O afeti düşünde bile göremiyorsun.
Kolun hünerli; yarım kilo kıymadan en az beş yemek yapıyorsun. Asgari ücretle koca bir aileyi geçindiriyorsun. Radyasyon, enflasyon, hava ve çevre kirliliği, trafik canavarları, anarşi, terör vız geliyor, bir türlü ölmüyorsun...

Sırtın semerli, gık demeden bunca yükü taşıyorsun. “Çektiğim yükler yetsin artık. Biraz da başkaları taşısın, politikacılar elimden tutsun, dostlar yükümü paylaşsın” demiyorsun. Bunlar yetmemiş gibi, oy verdiklerini de sırtına alıyorsun...

Daha ne diyeyim sana? Sesini çıkarmazsan daha çok semer vuran olur sırtına. Alçakta durursan sel alır, yükseğe çıkmaya kalkarsan yel alır; maaşını bakkal, kasap, ev sahibi paylaşır, sana kocaman bir kazık kalır! Yel üfürür, sel götürür; başını doğrultmaya kalksan kaşlar çatılır, parmaklar sallanır; huzuru bozmakla suçlanırsın. Başkaları arabasını dağdan aşırırken sen düz yolda şaşırırsın, komşuda pişen börekten tadayım derken tenceredeki sütü taşırırsın. Niye böyle olduğunu çözemezsin, cinler tepene çıkar; keçileri kaçırırsın.

Aybaşında maaşını alınca kendini lord sanırsın. Ama lordluğun kısa sürer, paranı esnafa kaptırırsın, ay sonuna dek nasıl geçineceğini düşününce nefesin tıkanır, mort olursun!

Aman kardeşim, sakin ol, sinirlerine yargıç ol! Sen ölürsen ailene kim bakacak? Mezar fiyatları hem pahalı hem gömülecek yer yok, onun için kör topal da olsa yaşamak zorundasın. İyi düşün taşın, iş işten geçtikten sonra faydası yoktur gözlerdeki yaşın. Çalış, tutuyorken el ayak, işliyorken kol. Biraz da kafanı çalıştır ve de bul bu sorununa demokratik bir yol.

*****



Geçen hafta yayınladığım “AKP’den neler öğrendik” yazısının sahibi Yeniçağ Yazarı Selahattin Önbibar’dı. Bir dikkatsizlik sonucu geçen hafta adını vermeyi unuttum. Gerçi güzel bir yazının yayınlanmış olmasında bir sakınca yok herhalde.

*****

Gani Yıldız’dan

* Başbakan, “İki partili sistem istiyorum” demiş. Ufukta Türkiye için tek adam, iki parti, üç çocuk, dört köşe yandaşlar ve beş parasız halk görünüyor!

* Son dakika: İthalatın ihracattan fazla yükselmesi nedeniyle dış ticaret açığı patladı. Olayda ilk belirlemelere göre binlerce Türk girişimci ağır yaralandı.

* Başbakan’dan çekindikleri için Davos’a gidemeyen bakanlar varmış. Doğrudur! Başbakan’ın, “Bundan böyle sizin için bakanlık bitmiştir. Artık Bakanlar Kurulu’na gelmeyin” tepkisinden korkmuşlardır!

* Hüseyin Çelik, “CHP seçmeni daktilo döneminden kalma” demiş. CHP’nin, seçim sonuçlarına neden bilgisayarla müdahale edemediği şimdi daha iyi anlaşılıyor.

* Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı, “Bir parti eğer daha çok oy alabilecekse neden kadın aday göstersin ki” demiş. Bu bakanımız kadından mı sorumlu yoksa kadınla mı sorunlu?

DİĞER YENİ YAZILAR