Referandumda Sabah devrimi

Haberin Devamı

Anayasa değişiklikleri nedeniyle referanduma gideceğiz ya, bugün sizlere geçmişten bir referandum anlatmak istiyorum. Türkiye’nin yaptığı en önemli referandumlardan biri 6 Eylül 1987’deki “siyasi yasakların kaldırılması ile ilgili” referandumdur.

12 Eylül darbecileri; Demirel, Ecevit, Erbakan, Türkeş’e ve partilerinin yöneticilerine siyasi yasak koymuştu. Ama bu siyasiler ne kadar yasaklı olursa olsunlar yine de konuşuyorlar hatta siyasete de yön verebiliyorlardı. Tabii bundan en büyük darbeyi de Başbakan Turgut Özal alıyordu.

Karşısındakiler yasaklıydılar belki ama hepsinin de halk üzerinde etkileri vardı ve muhalefeti körükleyebiliyorlardı.

Sonunda Özal yasakların kaldırılmasını halka sormaya karar verdi. Aslında bu büyük hataydı. Özal, Meclis’teki bir düzenlemeyle yasakları kaldırabilir ve “Bakın sizi ben affettim” edasıyla hepsini zora sokabilirdi.

Ama galiba Özal, halkın yasakları kaldırmayacağına inandı. Başına dert olan eski liderleri halkın oyuyla tarihe gömmeyi planladı. Bu planı boş çıktı. Şimdi de Erdoğan, Türkiye’yi faşizme götürecek, demokratik düzeni ve hukuk sistemini yok edecek bir uygulamayı halka onaylattırmaya çalışıyor. Aynı hata yani. Sonunun hüsran olması büyük ihtimal.

Referandum, Sabah’ın da ilk kuruluş yıllarına denk geldi. Zafer Mutlu büyük bir dirayetle iki yılda Sabah’ı en çok satılan, konuşulan, ilgi çeken ve etkisini giderek artıran gazete haline getirmişti. Yenilikçi ve devrimci tavrı ile Sabah, her geçen gün gelişiyordu. Ama devrimler kesintiye uğrarsa başarısızlık dönemi de başlar.

İşte Zafer Mutlu “sürekli devrim” yıllarında Türk basını için bir devrimi daha gerçekleştirdi. İlk kez bir gazete referandum nedeniyle bir kamuoyu araştırma şirketiyle anlaşma yaptı.

Kamuoyu araştırmaları o yıllarda pek yapılmıyordu çünkü bilinmiyordu. Hele gazetelerin böyle bir profesyonel çalışma içinde olması hiç yaşanmamıştı.

Sabah PİAR şirketine “Referandum sonucu ne çıkacak?” araştırmasını ısmarladı. Şirketin o yıllardaki başkanı Bülent Tanla ile de bizler böyle tanıştık.

İlk sonuçlar hep başa baş gittiğini gösteriyordu. Bu sırada meydanlarda müthiş mitingler yapılıyor, Turgut Özal ve arkadaşları yasakların kaldırılmaması için ellerinden geleni yapıyordu. Halk sanki tam ikiye bölünmüştü.

Sonunda referandum günü geldi çattı. İlk sonuçlara göre her tarafta neredeyse eşit gidiyordu oylar. PİAR görevlileri ise sandık sandık çıkan sonuçları simülasyona tabii tutuyor ve olası sonuçları veriyordu.

Gece yarısından sonra Bülent Tanla “Kesin sonuç” dedi ve kâğıdı uzattı: “Evet: yüzde 51, Hayır: yüzde 49.”

Rakamlara bakar mısınız, yüzde yarımlık bir oynama her şeyi değiştirir. Zafer Mutlu “Madem size güvendik, inandık, o halde bu sonucu vereceğiz” dedi. Başlığı attık “Evet kazandı” dedik. Ve Sabah’ın 700 bine yaklaşan tirajının tümü bu başlıkla, “kesin sonuçla” basıldı.

Sabaha karşı 04.30’da sonuçlar yüzde 50.5 evet, 49.5 hayır olmuştu. Baskının bitmesine de çok az kalmıştı. Matbaanın kapısında Zafer Mutlu’ya “Karnıma bıçaklar saplanıyor” dedim. “Sen bir de bana sor” dedi. “Ama” dedim, “Göreceksin bizim başlık gerçekleşecek. Çünkü inandık, güvendik, ayrıca böyle olması gerek.”

Kesin sonuç sabah 07.00 sıralarında geldi: Evet yüzde 50.16, hayır yüzde 49.84.

Bir saat sonra diğer gazetelerin son baskıları geldi önümüze. Bütün gazeteler “Nefes nefese”, “Başa baş” gibi başlıklar atmışlardı. Sadece Sabah kesin sonucu vermişti.

İşte Sabah’ın büyümesindeki kilometre taşlarından biri buydu.

***


Bu haftanın fıkraları

Geçen hafta tüm sayfa “CHP Kurultayı” ile doluydu. Yıldırım Tuna’nın fıkraları da bu pazara kaldı...

Unutmak

- Yemeğin yanında bir duble rakı alır mısın?..

- Teşekkür ederim, alkolü bırakmaya çalışıyorum.

- Gerçekten mi?.. Neden?..

- Evet. Geçen yazı hatırlıyor musun?..

- Tabii...

- İşte ben hatırlamıyorum!..

Dile bakalım

Adam kumsalda yürürken bulduğu şişenin içinden çıkan cin “Dile benden 3 şey” demiş. “Harika” demiş adam, “Önce banka hesabıma 100 milyon dolar yatsın.” Poffff... Bir ışık seli olmuş ve adamın eline hesabına 100 milyon yatırılmış bir banka cüzdanı tutuşturulmuş. “İkinci olarak son model bir Ferrari istiyorum.” Poffff... Yine bir ışık seli olmuş ve adamın tam yanında kıpkırmızı bir Ferrari belirmiş. “Üçüncü isteğim, kadınlar beni görünce dayanamasınlar!” Pofff... Adam birden bir kutu çikolataya dönüşmüş.

Abisiymiş

KIz talebe yurdunda kızların erkek arkadaşları ile görüşmesi sadece cumartesi geceleri ile sınırlandırılmış. Bir salı gecesi kız yurduna gelen delikanlı kapıdaki görevli kadına bir kızın ismini verip mutlaka görmek istediğini söylemiş. “Ona sürpriz yapmak istiyorum, ben onun ağabeyiyim, göreceksiniz çok şaşıracak.” diye de eklemiş. “Evet, şaşıracağından eminim ama asıl benim için daha büyük sürpriz oldu” demiş kadın dişlerini sıkarak, “Çünkü ben onun annesiyim!”

Son sözü

Avukat vasiyetname bırakmadan ölen adamın hüngür hüngür ağlayan karısını sakinleştirmeye çalışarak “Ölürken size bir şey söyledi mi?” diye sormuş. “Tam ölmeden önceyi mi kastediyorsunuz?” diye sormuş karısı burnunu çekerek. “Evet” demiş avukat, “Eğer size ızdırap vermeyecek ise çok yararlı olacak.” Kadın “Tabii” diye başlamış “Kocam ‘Beni korkutmaya çalışma. İndir artık o silahı.. Güpegündüz beni sokağın ortasında vuracak halin yok ya’ dedi!”

Kısacık kısacık

Tabii yine Yıldırım Tuna’dan...

Doktorum her gün yürüyüş yaparsam ömrümün uzayacağını söyledi. “Saçmalama..” dedim, “Bana 90’ını aşmış sağlıklı bir postacı gösterebilir misin?..”

***


- Bir erkek nasıl genç kalabilir?..

- Kadınlara sürekli para, mücevher ve kürk dağıtarak..

***


Doktorlar Viagra’nın asıl faydalı yanını söylemeyi unutuyorlar... Hapın tesirini göstermesini beklemek için erkekler aşk öncesi bir saat mırıl mırıl zorunlu sohbet etmeye başlıyorlar...

***


- Hamileliğim ilerledikçe arkadaşlarım bana daha sevecen davranıyorlar.. Neden?..

- Her geçen gün onlardan daha şişman ve daha çirkin oluyorsun tatlım.. Ondan!..

***


Hatip’in birine sormuşlar “İyi bir konferans nasıl olmalıdır?” diye. “Başlangıç ve bitiş bölümleri son derece iyi olmalıdır” demiş adam, “Ve en önemlisi bu iki bölüm birbirine çok yakın tutulmalıdır!..”

***


- Karımın çok kötü bir hafızası var.

- Her şeyi unutuyor mu?

- Hayır.. Her şeyi hatırlıyor!..

DİĞER YENİ YAZILAR