Honduras’taki darbeye “Independent” yorum

Haberin Devamı

İngilizlerin en önemli ve saygın gazetelerinden The Independent (Gazetenin adının Türkçe karşılığı, bağımsız) dünkü başyazısını Honduras’taki darbeye ayırmıştı. Türkiye’deki AKP yandaşları tarafından dile dolanan Honduras darbesiyle ilgili yazıyı, yorumunu sona saklamak üzere sizlerle paylaşmak istedim. Okuyun ve karar verin:

“Honduras Devlet Başkanı Manuel Zelaya’nın ordu tarafından devrilmesi, uluslararası toplumun birçok üyesince demokrasinin ayaklar altına alınması olarak kınandı. Fakat askeri darbelere yönelik doğal bir nefrete karşın, ordunun aslında Honduras demokrasisine hizmet etmesi gibi bir ihtimal söz konusu. Zelaya kendisine anayasayı değiştirme yetkisi verecek bir referandum düzenlemeyi planlıyordu.

Fakat önerilen değişikliklerin muğlaklığı tehlike arz ediyordu, ki muhalifler de Zelaya’yı dört yıllık başkanlık görevi süresini ortadan kaldırmaya çalışmakla suçluyordu. Ülkenin mahkemeleri ve kongresi oylamanın yasa dışı olduğunu ilan etmişti. Gelişmekte olan demokrasilerde bu sık rastlanan bir durum haline geliyor: Seçilmiş bir lider sınırlı bir görev süresiyle yüz yüze geliyor, ülkenin kendisi olmadan yapamayacağına karar veriyor ve iktidarı elinde tutmak için şüpheli önlemlere başvuruyor. Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez de şubatta anayasayı değiştiren ve görev süresi sınırlarını ortadan kaldıran bir referandumu kazandı. Şimdi 2030 sonrasına uzanan bir iktidardan söz ediyor. İktidarı devretmeyi reddeden seçilmiş liderler aşağı Sahra Afrikası’nın da on yıllardır belası. Bazıları rüşvete, göz korkutmaya veya basitçe hileye başvuruyor - iktidarı elde tutmak için ne gerekiyorsa yapıyor. Bu rahatsız edici gidişat, zengin Sudanlı cep telefonu müteşebbisi Mo İbrahim’i, gönüllü olarak görevi bırakan Afrikalı liderlere yılda 5 milyon dolar ödül teklif etmeye itmişti. Özgür seçimle iktidar devirlerini birleştirmeyi başaran Afrika ülkelerinin sayısı da giderek artıyor; Mozambik, Senegal, Gana böyle yapınca daha güçlü ve yatırımcılar için daha cazip hale geldiklerini gösterdi. Nijerya ve Kenya’ysa seçimlerle demokrasinin aynı yere varmadığı gerçeğini gösteren örnekler.”

TÜRKİYE YORUMU: Şimdi gelin bu makaleyi bir de ülkemiz açısından değerlendirin. Polisi “rejim bekçisi” ilan edip, hukuku da “benden yana ise” bağımsız sayan ve en az 150 yıllık geleneği olan askeri yargıyı hiçe sayıp bir gece yarısı, en sıradan memurun bile izinle yargılandığı bu ülkede Genelkurmay Başkanı’nı bir imzasız mektuba dayanarak ifadeye çağırma gücünü savcılara vermenin hangi yönü demokratikleşme ve sivil siyaset olarak değerlendirilebilir ki?

*****

Yanlış anladın

İKİ eski arkadaştılar. On yıldan sonra tekrar karşılaştılar. “Yeni bir şey var mı?” dedi biri. Diğeri cevap verdi: “Sorma birader. Karım beni aldatıyor...” Arkadaşı başını salladı: “Sen sorumu yanlış anladın. Ben yeni bir şey var mı diye sormuştum.”

*****

Nereden nereye..

Tayyip Erdoğan 2002 seçimlerinden önce Deniz Baykal’la birlikte Uğur Dündar’ın programına çıkmıştı. Her iki lider de bu programda seçimden sonra dokunulmazlıkları kaldıracakları konusunda söz vermişti.

Ancak seçimlerden tek başına iktidar olarak çıkan Erdoğan, 5 ay sonra başbakan olduğunda bu sözünü unuttu.

Aslında unutmadı da ipe un serdi. Dedi ki “Öyle sadece milletvekilliği dokunulmazlığı ile olmaz, tüm dokunulmazlıklar kaldırılmalı.”

Erdoğan’ın kastettiği askerlerdi. Ama sırf askere karşı olmasın diye bürokrasiyi de işin içine sokmuştu. AKP’li Adalet Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ise; “dokunulmazlıklarla ilgili dosyalarda yargıya güvenmediklerini, bu ortamda kaldırılmasının doğru olmadığını” söyleyerek konuya açıklık getirdi.

Erdoğan 7 yıldır tek başına iktidarda olmasına, sayısal çoğunluğunun yetmesine rağmen ne milletvekili ne de diğer dokunulmazlıklarla ilgili bir şey yaptı. Düne kadar yargıya güvenmeyen Erdoğan bir gece yarısı bu kararından vazgeçti ve Genelkurmay Başkanı dahil komutanların “dokunulmazlıklarını” ellerinden alıverdi. Milletvekili ve bürokratların dokunulmazlığı ise aynen duruyor. Sonra birileri çıkıp bunu demokrasinin zaferi, sivilleşmenin tamamlanması diye anlatmaya çalışıyor. Ayıp oluyor aslında da, terbiyesizlik diz boyu olunca söylenecek laf kalmıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR