Bu filmi izleyeceksiniz, çıkışta tartışacaksınız ama birbirinden farklı sonuçlara varacaksınız

Haberin Devamı

Bu hafta pazar yazılarından birini, sizlerin bu hafta sonu izlemeye başlayacağınız ama benim biraz ayrıcalık tanınması nedeniyle önceden izlediğim bir Türk filmine ayırdım.

Filmin adı “Gölgesizler.” Bu isim aslında bir kitabın ismi. Yazarı Hasan Toptaş bu kitabıyla 1994’te Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanmıştı. Ankara Sincan’da oturan ve belki de bu satırları okuyanların pek çoğunun adını bilmediği Hasan Toptaş Almanya’da ve bazı Avrupa ülkelerinde çok tanınıyormuş. Örneğin, Almanca’ya çevrilen kitapları on binlerce satmış.

Hakan Karahan’ın yapımcılığındaki filmin senaristi ve yönetmeni Ümit Ünal. Gölgesizler “zor” bir film. Bu yüzden de oyuncu seçiminde tiyatro sanatçılarına ağırlık verilmiş. Çünkü birkaç dakikalık roller bile bir sanatçı gözü ve deneyim istiyor. Hemen birkaç örnek vereyim; Selçuk Yöntem, Arsen Gürzap, Ertan Erkekli, Aydemir Akbaş, Taner Birsel, Ertan Saban aklımda kalan isimlerden. Yapımcı Hakan Karahan ise en önemli rollerden birini üstlenmiş.

Ancak filmde sadece birkaç saniye görünen ama müziklerine damga vuran yıldız ise Candan Erçetin. Seyredince hak vereceksiniz, nasıl Issız Adam filmi ile yıllar öncesinin ünlü sanatçısı Ayla Dikmen’in “Yalnızım” şarkısı herkesi ağlattıysa Candan Erçetin’in finalde söylediği “Ben kimim” şarkısı da ağlatacak.

Gelelim, başlıktaki iddialı söze.

Film bilinmeyen bir tarihte bilinmeyen bir yerde geçiyor. Garip bir köy. Köyün “takıntılı” muhtarı, yiğit görünümlü bekçesi, güzeller güzeli Güvercin isimli kızı, onun din adı altında hurafeye kapılmış babası, içkici töreci amcası, Güvencin’e aşık yarı akıllı yakışıklısı. Ve bir berber ve berber dükkânında sırası bir türlü gelmeyen bir müşteri.

Köy garip bir köy. İnsanları kayboluyor, giden gelmiyor, gelen olursa bir başkası kayboluyor.

Üstelik film ilerledikçe anlıyoruz ki, geçmişte yaşamış bir Asker Ali vardır ve 9 karısından sayısını bilmediği kadar çocuğu olmuştur. İşin garibi bu çocuklar da kayıptır ve muhtar sık sık “Nerede bu çocuklar?” diye meraklanmaktadır.

Derken bir gün güzel Güvercin de ortadan kaybolur. Muhtar kaçırıldığına inanır. Ve aramak için yola düşer. Tahmin edeceğiniz gibi muhtar da kayıptır artık.

Güvercin ise bulunur bulunmasına da bunda da bir tuhaflık vardır.

İşte böyle bir film. Film bittiğinde, özellikle Candan Erçetin şarkısını söylerken koltuğa yapışıp kalıyorsunuz. Sonra da düşünüyorsunuz “Neydi bu?” diye. Ardından yanınızdakiyle tartışıyorsunuz. Bakıyorsunuz ki onun yorumu çok farklı. Bir başkasının ondan da farklı.

Demek ki bu filme gitmek gerek. Hafta sonu başlıyor. Kaçırmayın ve düşünüp tartışın derim. İyi seyirler.

*****

Yıldırım Tuna’dan hayvan fıkraları

Yıldırım Tuna fıkralarını göndermeye devam ediyor. Bu hafta sonu için Tuna’dan gelen birkaç hayvan fıkrasını sizlerle paylaşmak istiyorum:

Kurbağa

Kurbağanın biri gelecekte nelerle karşılaşacağını öğrenmek için telefonla falcısını aramış..

“Senin hakkında her şeyi bilmek isteyecek nefis bir kızla tanışacaksın!” demiş falcısı.. “Harika” diyerek sevinmiş kurbağa, “Nerede ve nasıl tanışacağım? Diskoda mı, gece kulübünde mi?”

“Hayır!” demiş falcı kıs kıs gülerek, “Önümüzdeki sömestir onun biyoloji dersinde!..”

Tomografi

Kadının biri köpeğini veterinere getirmiş... “Köpeğim hiç hareket etmiyor doktor!” demiş. Doktor muayene ettikten sonra, “Maalesef köpeğiniz ölmüş!” demiş kadına. “Aman!” demiş kadın üzülerek “Yapacak başka bir şey yok mu daha detaylı muayene edebilirsiniz?”

“Tabii” demiş doktor ve içeriden kafes içerisinde bir kedi getirmiş, açmış kafesi, kedi dışarı çıkıp köpeği burnunun ucundan kuyruğuna kadar koklamış ve girmiş tekrar kafesine... “Gördünüz!” demiş doktor “Köpeğiniz maalesef ölmüş, borcunuz 125 dolar!..”

“Bir muayeneye 125 dolar?” diye hayretle sormuş kadın.

“Hayır!” demiş doktor, “Muayene 25 dolar, 100 dolar da kedi tomografisi tutarı!..”

Kertenkele

Maymun dere kenarındaki ağacın dalına çıkmış, altından akıp giden suya bakarak son derece çakırkeyif şarap içiyormuş. Onu görüp yanına tırmanan minik kertenkele başlamış onunla içmeye. Bir ara susayan kerkenkele “Su içmeye gidiyorum, şimdi dönerim..” diyerek aşağı inmiş ama şarabın tesiriyle derenin sularına kapılmış, taa ki kendisini bir timsah kurtarana kadar..

“Hayrola?..” demiş timsah burnunda tüneyen kertenkeleye, “Nereden böyle?..” Kertenkele başından geçenleri anlatmış, timsah da heveslenmiş içki partisine, kertenkeleyi kenarda bırakıp doğru yüzmüş maymunun bulunduğu ağacın altına, “Heyy..” demiş yukarı seslenerek, “Maymun kardeş ben geldim..”

“Oha!..” demiş timsahı gören sarhoş maymun, “Be kardeşim, ne kadar su yuttun sen öyle?..”

Kelaynak

- Kelaynak kuşunu diğer kuşlar arasında nasıl tanırsınız?

- Başının üzerindeki tüm tüyleri bir tarafta birleştirilip diğer yana özenle yatırılmıştır!

DİĞER YENİ YAZILAR