CHP bu kez DSP ile ittifak yapmamalı

Haberin Devamı

Abdullah Gül’ün seçilemediği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce yapılan Cumhuriyet mitingleri amacına ulaşırken, farkında olmadan ağır bir hasara da neden olmuştu. Bu mitinglerde temeli oluşturulmadan talep edilen “sağda ve solda ittifak” girişimlerinin iflası siyasette farklı bir tıkanmaya da neden oldu.

“Sağda birlik ve ittifak” derken sağ neredeyse tamamen yok oldu. DYP ortadan kalktı, yerine kurulan DP’nin akıbeti şu anda meçhul. ANAP ise zaten yoktu, yine yok.

Solda ise ilk anda sanki işe yaramış gibi göründü bu ittifak girişimi. Ama şu anda ittifak sayesinde “varmış” gibi görünen DSP, yerel seçimler öncesinde CHP’nin ayağına çelme takmak için çaba harcıyor.

Bu nedenle CHP yönetimi yerel seçimlere giderken bu kez dikkatli olmalı ve “ittifak” talepleri ne kadar iyi niyetli olursa olsun DSP ile bir iş birliğine yanaşmamalı. DSP seçimlere kendi başına girmeli ve solda hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığının ortaya çıkmasından sonra başının çaresine bakmalı.

Kendisini solda görenlere bu satırlar hayli sert gibi gelebilir. Ama gerçekte öyle değil. Çünkü Ecevit’in sağlığında belki “küçük bir anlam” taşıyan DSP’nin bugün siyasetin hiçbir noktasında olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Ecevit’in sağlığındaki anormal tasarruf sayesinde 70 milyon dolara yakın parası olan DSP’nin bugün 35 milyon liraya yakın parası kaldığı ve parti yöneticisi sıfatı taşıyanların aslında bu paraya bekçilik ettikleri herkes tarafından biliniyor.

2002 genel ve 2004 yerel seçimleri aslında DSP’nin tüm ülke çapında hiç desteğinin kalmadığını göstermişti. DSP’nin durumunda bugün de bir değişiklik yok.

Buna karşın 2006 seçimlerinde CHP ile yapılan iş birliği sayesinde DSP’nin Meclis’te temsil edilmesi bu partinin varlığına meşruiyet kazandırıyor. Ve DSP’nin aslında kasadaki paralarını bekleyen yöneticileri bu sanal meşruiyeti yerel seçimlerde kazanca çevirmek için çaba harcıyorlar.

DSP’nin iki kentte belediye başkanı var. Biri Eskişehir, diğeri de Ordu. Ancak bu iki il merkezindeki başkanlar da DSP’li oldukları için değil, yerel halk tarafından çok sevildikleri için seçildiler.

Ordu’da Seyit Torun, Eskişehir’de Yılmaz Büyükerşen’in hangi partiden aday olsalar kazanacaklarını söylemek abartı olmaz.

Şimdi DSP özellikle bu iki kentteki önemli isimlerini öne sürerek CHP ile yeni bir pazarlık içinde. Bu oyun mutlaka bozulmalı. DSP’nin, yüzde 1’in bile altındaki oy desteği ile sanki soldaki güçlerden biriymiş gibi öne sürülmesinin ve siyaset sahnesinde yer almasının bitirilmesi gerek.

Kimse kusura bakmasın...


***



Beş kişilik sarışın fıkrası

Kör bir adam yanlışlıkla bayanlar barına girer. Bara doğru ilerler ve bir içki ısmarlar. Biraz oturup, içkisini yudumladıktan sonra barmene seslenir: “Hey, bir sarışın fıkrası duymak ister misin?” Birden bar, bomba düşmüş gibi sessizleşir. Kör adamın yanında oturan kadın, tok bir sesle: “Hey bayım” der “bu fıkrayı anlatmadan önce bilmeniz gereken beş şey var. Birincisi, barmen sarışın bir kız. İkincisi kapı görevlisi sarışın bir kadın. Üçüncüsü, ben 1.90 boyunda karatede siyah kuşaklı bir sarışınım. Dördücüsü, sağınızda oturan kadın profesyonel bir halterci ve sarışın. Beşincisi, benim yanımda oturan kadın profesyonel güreşçi ve sarışın. Yine de bu fıkrayı anlatmak istiyor musunuz?” Kör adam bir kaç saniye düşünür, sonra başını sallar: “Hayır, hiç sanmıyorum. Beş defa anlatamam.”


***



İstanbul Üniversitesi’nde kimi rektör görmek isterim?

İstanbul Üniversitesi tüm üniversiteler içinde çok özel bir yere sahip. Bir kere en eski üniversite. Öğrenci ve öğretim üyesi kadrosu en zengin üniversite. Türkiye’nin dünyada en bilenen üniversitesi.

Durum böye olunca İstanbul Üniversitesi’nin rektörünün kim olacağı da ayrı bir önem kazanıyor. 5 Aralık’ta öğretim üyeleri Prof. Dr. Mesut Parlak’ın boşaltacağı makamı doldurmak üzere seçime gidecekler.

Tabii yasa gereği yapılan seçimlerde en yüksek oyu alan rektör olmuyor. En çok oy alan 6 kişi YÖK’e bildiriliyor. YÖK bir değerlendirme yaparak bu sayıyı üçe indiriyor. YÖK bunu yaparken alınan oyları göz önünde tutmak zorunda değil. Bu üç kişi Cumhurbaşkanı’nın onayına sunuluyor. Cumhurbaşkanı da yine seçim sonuçlarını dikkate almama hakkına sahip olarak bir kişiyi rektör seçiyor.

İstanbul Üniversitesi’nde 10’a yakın rektör adayı var şu anda ve kıyasıya bir çekişme içindeler. Laik, dekomratik, sosyal, hukuk devleti ilkesine sahip çıktığını her seferinde ortaya koyan İstanbul Üniversitesi’nin öğretim üyeleri ilk kez bu seçimde biraz tedirgin. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın siyasi tercihinin ağır basacağı ve seçim sonuçları ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden taviz verebilecek bir kişinin rektör olarak seçilebileceğini düşünüyorlar.

Bu ihtimal gerçekleşebilir mi? Eğer adaylar arasında çok az farklar olursa pekâlâ gerçekleşebilir, Cumhurbaşkanı “Zaten üniversite üyeleri de net bir tavır koyamamışlar” diyerek seçimine meşruiyet kazandırmak isteyebilir.

Peki İstanbul Üniversitesi’nde iktidarın amaç ve hevesleri doğrultusunda çalışacak aday var mı? Kişi kişi bilmiyorum ama olduğu belirtiliyor. Şu anda isim yazmam yanlış olur.

Ama tüm adaylara bakınca içlerinde birinin ismi benim daha dikkatimi çekti. Prof. Dr. Gülçin Bermek, bugün kadar yaptığı çalışmalar, ciddiyeti, ülkemizin değerlerine bağlılığı ile İstanbul Üniversitesi’nde yeni bir ses ve soluk olacaktır bana göre.


***



İstanbul Senfoni 5 Aralık’a kadar tatilde

Biliyorsunuz her perşembe İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın cuma konseri ile ilgili bilgileri aktarıyorum. Ancak bu cumadan başlayarak 5 Aralık’a kadar konser yok. Çünkü orkestra Atatürk Kültür Merkezi bakımda olduğu için her hafta farklı bir yerde konser veriyor. Bu durumda salon bulmak da çok güç oluyor. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, 5 Aralık’ta vereceği konserden sonra müzik ziyafetlerine 2 Ocak’a kadar tekrar ara verecek. Ondan sonra ise cuma konserleri düzenli olarak devam edecek.


***



Başkalarından üstün olmamız önemli değildir. Önemli olan dünkü halimizden üstün olmamızdır.

Hint Atasözü

DİĞER YENİ YAZILAR