Hangi meslekler bunlar?

Haberin Devamı

Bu yazıda birbirine çok benzeyen iki mesleği anlatıyorum. Bakalım okuduklarınızdan bunların hangi meslekler olduğunu çıkarabilecek misiniz? Ama darılmak, alınmak yok...

- Her ikisi de dünyanın en eski meslekleridir.

- Her ikisi için de “Allah muhtaç etmesin ama yokluklarını da göstermesin” denir.

- Eğer özel sektörde çalışıyorlarsa ne ala, toplumda her ikisininde saygınlığı yüksek olur. Ama eğer kamu sektöründe iseler halleri perişandır.

- Sosyetik olanları daima el üstünde tutulur; sık sık televizyonlarda, basında boy gösterirler.

- Her ikisinin de çalışma saatleri düzenli değildir. Ne zaman çağırılırsa o zaman gitmek zorundadırlar.

- Her ikisi de müşterilerini seçme şansına sahip değildir. Ancak müşterileri onları seçebilir.

- Muameleleri iyi olmak zorundadır, müşteri memnun kalmazsa bir daha gelmez.

- Her ikisi de otobüste, trende vs. yolculuk yaparken yanlarında oturan kişiye mesleklerinin ne olduğunu söylemekten çekinirler. Aksi takdirde yanlarındaki kişi kendilerinden yararlanmaya kalkışabilir.

- Mesleklerini sevmeseler de bir kere başladılar mı artık geriye dönüş yoktur.

- Her ikisi de çocuklarını kendileri gibi olmasınlar diye en iyi okullarda okuturlar.

- İkisinin de aldığı ücrete “vizite ücreti” denir.

- “Ne olacaksan ol ama en iyisi ol” düsturu her iki meslek için de geçerlidir.

-Her ikisinin de en büyük hayali, bol para kazanıp, en kısa zamanda bu meslekten kurtulmak ve normal insanlar gibi bir yaşam sürebilmektir.

*****


Kadın-Erkek

GELECEK

Bir kadının gelecek endişesi evlenene kadar sürer.

Bir erkeğin gelecek endişesi evlenince başlar.

MUTLULUK

Bir erkekle mutlu olabilmek için onu çok iyi anlamak ve az sevmek gerekir.

Bir kadınla mutlu olabilmek için onu çok sevmek ve anlamaya calışmamak gerekir.

DEĞİŞİM ORANI

Bir kadin kocasının değişeceği inancıyla evlenir ama erkek degişmez.

Bir erkek karısının değişmeyeceği inancıyla evlenir ama kadın değişir.

TARTIŞMA TEKNİKLERİ

Kadın bir tartışmada her zaman son sözü söyler. Bu sözden sonra erkeğin söyleyeceği her şey yeni bir tartışma konusudur.

*****

Dedin de aklıma geldi

Fırsat buldukça bana gönderilen kitapları bu köşeden yorumluyor, hoşuma gidenleri sizlerle paylaşıyorum. Geçtiğimiz günlerde elime Mestan Şakrak’ın kaleme aldığı “Dedin de aklıma geldi” kitabı ulaştı. İçinde türlü fıkranın derlendiği kitap fıkra çeşitliliği ve kaleme alınış biçimi açısından çok hoşuma gitti. İşte bazı örnekler:

Hangisi

Plaj bekçisi genç kızı çok cürretkâr bikini içinde görünce yanına yaklaştı, “Fransız olduğunuz anlaşılıyor” dedi ve devam etti: “Bizde böyle iki parçalı mayo giymek yasaktır!” Fransız kız şaşırdı ve o şaşkınlıkla: “Peki öyleyse...” dedi ve ardından sordu: “Hangisini çıkartayım?”

Baba

Öğretmen çocuklara, babalarının mesleklerini soruyordu: “Metin, baban ne iş yapıyor?” Metin cevap verdi: “Otobüsleri kaldırıyor öğretmenim...” Önde oturan çocuk yanındaki arkadaşına sordu: “Pek anlamadım. Neymiş babası?” Arkadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi: “Vinçmiş vinç!”

Sekreter

Patron, sekreter aradığına dair ilan vermişti. Gelenler arasından birini seçti. Kızın genel kültürünü yokladıktan sonra, tepeden inme soru sordu: “Bundan önceki işinizden neden ayrıldınız?” Genç kız yanıtladı: “Önce siz söyleyin bakalım. Bundan önceki sekreteriniz işi neden bıraktı?”

Meryem Ana

Bir gün çocuğun biri annesinden bisiklet istemiş, anneside: “Git İsa’ya mektup yaz, o sana gönderir” demiş. Çocuk başlamış mektup yazmaya. Önce İsa’ya “Ben geçen yıl iyi bir çocuk oldum” demiş. Sonra İsa benim nasıl bir çocuk olduğumu bilir deyip buruşturup atmış. Başka bir mektubunda da “Ben geçen yıl iyi normal bir çocuktum” demiş, bu da olmuyor kağıdı buruşturup atmış. Derken bir kilisenin önünden geçerken Meryem Ana heykeline rastlamış, heykelin kafasını koparıp almış eve götürmüş. Başlamış İsa’ya mektup yazmaya: “Annen elimde, bana hemen bir bisiklet gönder... Kim olduğumu biliyor musun?”

Gazete

Kadın kahvaltı sofrasında gazete okuyan kocasına söylenmiş: “Keşke bir gazete olsaymışım. Bütün gün sıkı sıkı tuttuğun ve ilgilendiğin şey ben olurdum.”

Adam kafasını bile kaldırmadan cevap vermiş: “Evet keşke gazete olsaydın, yarın senin yerine yeni bir tane alabilirdim...”

*****


Evli çiftin 3’üncü yıl günlüğü

Kadının günlüğü:

Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar mutluyum. Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek, cazibeli, yakışıklı, anlayışlı, sevecen, her şey var onda.

Bugün cumartesi, bıraktım arkadaşlarıyla maç seyretsin, eğlensin. En sevdiği yemek olan pastırmalı kurufasulye ile pilav yapıyorum. En sevdiği kıyafeti giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla uzanacağız.

Eve geldi sonunda. Bana sarılışı biraz soğuktu, aklı başka yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana yanaşmadı. Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında bir şeyler geveledi. Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hâlâ dalgın, hâlâ uzak, hâlâ kabuğuna çekilmiş.

Herhalde “ötekini” düşünüyor. Benden genç mi acaba? İş yerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın?

Şöminenin karşısında şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım “Neyin var?” diye sordum. Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu... “Yok bir şeyim” diye geçiştirdi.

O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile. Belki de artık yaşlanıp deforme oluyorum.

Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı ama eller hissiz, parmak uçları soğuk...

Çocuk istesem? Yalan, yalan, yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar. Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.

Erkeğin günlüğü:

Öff be, ulan Fenerbahçe yine yenildi yaa. Ama kurufasülye güzeldi!

*****


Kişi başına düşen milli gelir artsın diye hayatına son verdi

DİĞER YENİ YAZILAR