Troya: Bu kadarını beklemiyordum

Haberin Devamı

Aslına bakarsanız Anadolu Ateşi ile Mısır’a gittiğimde Mustafa Erdoğan biraz anlatmıştı. “Yepyeni bir şey hazırlıyoruz, büyük sürpriz, başarırsak, ki mutlaka başaracağız, bu dünya çapında bir şey olacak” demişti.

Şimdi tam hatırlamıyorum, Troya demiş miydi, ama aklımda kalan bir Anadolu efsanesinin sahneye aktarılmasıydı. Galiba gecenin iki buçuğunda Mısır’a özgü güvercin yiyorduk, sokaklar tıklım tıklım insan doluydu ve hepimiz hayretler içindeydik.

Sonra açıkçası unuttum. Kimbilir belki de “Hele bir yapsınlar bakalım” diye düşünüp hafızamın derinliklerine göndermiştim sohbetimizi.

İşte o sürpriz şimdi sahnelerde. Truva savaşından yola çıkarak Homeros’un yazdığı destansı Troya’yı Anadolu Ateşi yıldızlarından, Mustafa Erdoğan yorumu ile izleme fırsatı buldum.

Troya ile ilgili yazılacak her şey yazıldı aslında. Üstelik çok da güzel yazılar çıktı. Bu nedenle uzun uzun bu müthiş sahne gösterisini anlatmak istemiyorum.

Ancak şu kadarını da söylemek istiyorum; 3 bin yıllık bir tarihi, bugünün Anadolu motifleriyle bezeyip, olağanüstü bir sahne şovuna çevirmek, sadece düşüncede kalsa bile insanı heyecanlandıracak kadar güçlü bir hayal. Bu hayal gerçeğe dönüşmüş.

Anadolu Ateşi Troya ile dünya çapında bir sanat eserine imza atmış. Bunun çok kısa bir süre sonra dünyanın diğer ülkeleri tarafından fark edilip hak ettiği yere oturtulmaması mümkün değil.

Ne yapıp ne edip bu gösteriyi izleyin, sakın kaçırmayın. Çünkü bana öyle geliyor ki Troya’yı keşfedecek olan dünya bunu izlemek için bizden kapacaktır.

Troya’da emeğe geçen herkesi kutlarım. Türkiye’ye yüz akı bir gösteri kazandırdılar.




***





Aklım Kültür Bakanı’ndaydı

Şansa bakın ki Troya’yı izlediğim gece Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da salondaydı. Kültür Bakanlığı da bu müthiş gösteriye maddi manevi destek vermiş. Çok güzel.

Ancak gösteri boyunca sahneden gözünü ayırmayan Ertuğrul Günay’ı gözlemeye çalıştım. Bakan oturuyor. Karşısında 3 bin yıllık bir tarih. Üstelik bu tarih şimdi sahibi olduğumuz Anadolu topraklarının bir destanı.

Acaba Günay bu gösteriyi izlerken zihninden neler geçiyordu? Hiç “Ben ne yapıyorum, böyle bir tarih zenginliği taşıyan toprakların evladı olarak, dünyaya tek açıdan bakan, bilime, sanata, estetiğe asla önem vermeyen, tek düşüncesi para olan, işaretini de türban olarak algılayan, Türkiye’yi karanlık dönemlerin düşünmeyen, üretmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen ve bunları yapanlara da ağır baskılar uygulayan hale getirmek isteyen bir zihniyetin içinde ne arıyorum?” diye düşünüyor muydu?

Sonra kendime geldim. Elbette bunların hiçbirini düşünmüyordu. Zaten düşünecek olsaydı içinde bulunduğu zihniyetin gerçek temsilcilerinden önce ortaya çıkıp da sözde demokrasi söylevi çekmezdi.

Yine de üzüldüm. Çünkü öyle ya da böyle, Kültür Bakanı bir süre sonra gördüğü rüyadan uyanıp yine normal hayata dönecek. İşte o zaman insanların yüzüne nasıl bakacak?




***





İştahsız Burhan

Sabah saat 9’da Perihan Hanım kocası Burhan’a sormuş: “Kocacığım kahvaltı ister misin? Biraz kızarmış ekmek, beyaz peynir, reçel, çay, yumurta filan?” Burhan, “Yok be canım” demiş “Bu viagra iştahımı kesti”

Öğlen saat 1’de Perihan Hanım yine sormuş: “Burhancığım, sana yemek vereyim mi? Köfte, pilav, fasulye, yoğurt filan?”

Burhan yine, “Yok be karıcığım” demiş, “Bu viagra iyice iştahımı kesti”

Saat 5’te Perihan Hanım yine sormuş: “Biraz çay ister misin? Yanında da çikolatalı bir pasta, biraz tuzlu çörek?”

Burhan yine, “Bu viagra iyice iştahımı kesti” diyerek reddetmiş.

Saat 8’de Perihan Hanım sormuş: “Sana güzel bir salata, ızgara balık, biraz meze ve bir kadeh rakı vereyim mi?”

Burhan, “Yok be canım bu viagra...” diye başlarken Perihan Hanım, “O zaman” demiş, “Lütfen üzerimden kalk artık, gidip bir şeyler atıştırayım açlıktan gebereceğim!”




***





Bunlar kadınları daha zeki gösteren fıkralar

Geçen hafta içinde bir dizi fıkra geldi. Baktım hepsinde de kadınların zekası erkeklerin üstüne çıkıyor. Erkek olarak insanın biraz canı sıkılıyor tabii de, okuyunca itiraz da edemiyor insan. Buyrun okuyun bakalım, siz ne diyeceksiniz;

Karı koca

Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteymiş. Daha önceki bir tartışma münakaşaya dönüşmüş ve hiçbiri teslim olmak istemiyormuş. Keçi, katır ve domuzlarla dolu bir çiftliğin yanından geçerken adam alaycı bir biçimde sormuş: “Akrabaların mı?” Karısı, “Evet” diye cevap vermiş ve eklemiş, “Senin taraftan akrabalarım.”

Kelimeler

Kocası karısına kadınların bir günde kaç kelime kullandığına dair bir makale okuyormuş: “Erkeklerin 15 bin kelimesine karşılık 30 bin kelime...”

Karısı yanıtlamış: “Sebebi erkeklere her şeyi tekrar etmek zorunda olmamızdır.”

Kocası karısına dönmüş ve sormuş: “Efendim?”

Yaradılış

Bir gün bir adam karısına sormuş: “Aynı zamanda nasıl hem bu kadar salak, hem de bu kadar güzel olabildiğini anlamıyorum.” Karısı yanıtlamış: “Allah beni sen çekici bul diye çok güzel yarattı ve yine Allah ben seni çekici bulayım diye çok salak yarattı!”

Konuşmama cezası

Karı-koca evde problemler yaşamaktaymış ve birbirlerine konuşmama cezası uygulamaktalarmış. Aniden adam ertesi gün karısının kendisini sabah 5’te iş için bir uçuşu olduğundan uyandırması gerektiğini hatırlamış. Sessizliği ilk bozan ve kaybeden kendisi olmamak için, bir kağıdın üzerine, “Lütfen beni sabah 5’te uyandır” yazmış ve notu karısının bulabileceği bir yere bırakmış. Ertesi sabah, adam uyanmış ancak saatin 9 olduğunu ve uçuşu kaçırdığını fark etmiş. Çok kızmış. Tam karısının onu neden uyandırmadığını soracakken yatağın yanında bir parça kağıt bulmuş: “Saat 5, uyan!”

(Ey erkekler; Önümüzdeki pazarlar için ‘bulabilirseniz tabii!’ erkeklerin daha zeki olduklarını anlatan fıkralar bekliyorum)




***





Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir. Emerson

DİĞER YENİ YAZILAR