Kelimenü’den matrak kelimeler

Haberin Devamı

Geçen hafta pazar günü bir okurumun gönderdiği günümüze uyarlanmış bazı kelimeleri sunmuştum sizlere. Ancak hemen ertesi gün bir mesaj aldım. Elma Yayınevi’nden gelen mesajda “Yayınladığınız kelimeleri keyifle okuduk. Ancak bu kelimeler okurunuzun yazdıkları değildir. Bunlar Hakan Yaman’ın yazdığı Kelimenü adlı kitaptan alınmıştır. Bu kitaptan alınan bazı kelimeler bir süredir internet ortamında, yazarı belirtilmeden dolaşmaktadır, bunu düzeltmenizi rica ederiz” deniyordu.

Mesajı okuyunca üzüldüm tabii. Okurumun bunda bir kusuru yok. O da beğendiği bir şeyi paylaşmak için bana da göndermiş. Beni üzen, ne yazık ki dikkatimden kaçan bir kitaptan alınmış bölümü, kaynağını belirtmeden yazmak.

Ancak internet çıktı çıkalı bu tür şeyler başımıza çok geliyor. Tabii internet sayesinde pek çok okurun görüşlerine ulaşma şansımız oluyor. Son derece zekice yazılmış yazılar, espriler, şakalar her gün binlerce kişinin bilgisayarında dolaşıyor. Ben de bu tür olanları ayırıp saklıyorum ve zaman zaman sizlerle de paylaşıyorum.

Aslından bozularak yapılan kelimeler de çok hoşuma gitmişti. Bu nedenle Kelimenü kitabının yazarı Hakan Yaman’dan da özür dilemek isterim.

Bu arada aslından bozularak üretilen “matrak” kelimeleri yayınlamama bazı okurlardan eleştiri de geldi. Diyorlar ki “Türkçemiz zaten çok bozuldu, sen de katkı mı sağlıyorsun?” Bu kadar sert düşünmüyorum. Çünkü bunlar günlük kullanılan kelimeler değil. Aslından zekice bozulmuş ve günümüzün bir sorununa uyarlanmış kelimeler bunlar. Komik olsun diye yazılmış. Ama bazıları gerçeğin de ta kendisi.

Bakın böyle kelimenin aslını bozup güne uyarlama yöntemini en iyi bir zamanların Star Gazetesi yapardı. Gazetenin o dönemdeki Yazıişleri Müdürü şimdi Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil inanılmaz kelimeler üretirdi haber başlıkları için. Bunların çoğu diğer gazeteleri bile kıskandırırdı. Çünkü bu kelimelere hem gülerdiniz hem de konuyu ortaya açıkça koymaları açısından pek güzeldiler.

Şimdi asıl kaynağından Kelimenü kitabından seçtiğim bazı kelimeleri yazıyorum. Merak edenler ve gerisini de okumak isteyenler lütfen kitabı alsınlar artık.

İSKENTÇE: Büyük kentlerde yaşayanların çekmek zorunda kaldıkları zor ve eziyetli hayat.

EŞDİNSEL: Sadece kendi dininden olan kişilerle ilişkiye giren kimse.

TÜHBEBEK: İki yakası bir araya zor gelen ve çoğu zaman anne babalarından destek almak zorunda kalan yeni evli çalışan çiftin istemeden yaptığı bebek.

DOYGUSAL ZEKA: Bir kimsenin restoranda ısmarlayacağı yemeğin, açık büfeden alacağı yiyeceğin miktarını veya sofradan kalkması gereken zamanı mantık yürüterek objektif düşünerek saptama yeteneği, dirayeti.

TİCAREYTİNG: Televizyon kanallarının sadece reyting alınıp satılan mecralar haline dönüştürülmesi.

YAZARLAMACI: Bir yazarın daha geniş okuyucu kitlesine ulaşmasını sağlamak ve yazdığı kitapların satışını artırmak için gerekli pazarlama faaliyetlerini belirleyen ve gerçekleştiren profesyonel.

OKURYAŞAR: Okuduğu romadan fazla etkilenip hikayedeki karakterler gibi konuşmaya ve davranmaya baylayan kimse.

OKURYATAR: Kitap okumadan uyuyamayan kimse.

YAZMİNAT: Bir köşe yazısında ve bir kitapta ifade ettiği düşünceleri ve yorumları yüzünden yazarın mahkeme kararıyla ödemek zorunda bırakıldığı para.

KAZMAPOLİT: Şehir magandası

YOZMOPOLİT: Kozmopolit olacağım diye önüne gelen bütün yabancı kültürleri benimseyen hiçbirini derinliğine öğrenmediği ve anlamadığı için sık sık dengesi bozulan yanlış yapan boş kimse.

METROSELSÜEL: Büyük şehirde yaşamayı seçtiği için doğal afetlerden uzak kalacağını zanneden ama en basit bir sağanakta bile oturduğu ev bir metre sel suyunun altında kalan birikimleri silindir gibi ezilen İstanbullu.

ŞEYHVET: Din sömürüsü yapan tarikat liderinin kadın müritlerine duyduğu cinsel ilgi.

ŞARKLATAN: Doğu felsefeleriyle ilgili bir iki tane kitap okuduktan sonra kendisini uzman ilan edip çevredekilere de şifa dağıtmaya çalışan üç kağıtçı.

VASATANDAŞ: Ortalama özelliklere sahip vatandaş. Sıradan insan.

SEMTŞERİ: Sizinle aynı semtte oturan kişi.

BÜROKRANT: Kamuda çalışan üst düzey görelinin pozisyonunu kullanarak elde ettiği haksız gelir.

AFBONE: Siyasilerin çıkardıkları aflardan yararlanıp serbest kaldıktan hemen sonra birisinin canını yakıp tekrar içeri giren af suç hapis abonesi, azılı sabıkalı.

İSTİHBAYAT: Güncelliğini,önemini ve değerini yitirmiş gizli servis haberi.

BELEŞTRİK: Kaçak kullanılan elektrik.

HEMŞOVENİST: Hemşerilerini ülkenin diğer bölgelerinden gelenlerden üstün gören.

MUHAYELEFET PARTİSİ: Birincil görevi hükümetin icraatını eleştirmek aşırılıklara karşı çıkmak ve denge kurmak olmasına rağmen kendi iç işleri, hizipleşme ve güç çekişmeleri yüzünden mecliste ağırlığını koyamayan varlık gösteremeyen aradabir görünüp yine kaybolan muhalefet partisi.

ŞİİRTİCA: Gericiliğin ve bağnazlığın kendi düşüncelerine uymayan şiiri bile yasaklayacak kadar ileri aşaması, ümitsiz vakası.

OYGAZM: Politikacının bol oy alıp iktidara ele geçirdiği anlarda yaşadığı yoğun zevk.

SOLTANAT: Sol partilerimizin uzun süredir benimsediği mutlak egemenliğe ve tek adamlığa dayalı tek adam yönetimi.

MOLLANARŞİ: Molla monarşisi. Bir din adamının başa geçip ülkeyi kral gibi yönettiği ölene kadar gücü kimseyle paylaşmadığı ve siyasi otoritenin bir molladan diğerine geçtiği ortaçağdan kalma ilkel yönetim biçimi.

KADRODİZYAK: Kadro genişlemesinin hırslı yönetici üzerinde yarattığı uyarıcı etki.



***




Gereksiz bilgiler

- Bir bardak sıcak su, buzdolabında soğuk sudan daha çabuk donar.

- İnsan bir günde 28-33 bin litre hava, 500-700 litre oksijen, 2 kilogram yiyecek tüketir.

- Dünyanın en hızlı kuşu boğazlı kırlangıçtır. 3 saniye süreyle saatte 128 km. sürate ulaşmıştır.

- Ünlü basketbolcu Michael Jordan’ın bir yılda Nike’tan aldığı sponsorluk parası Nike’ın Malezya fabrikası personelinin tamamının bir yılda aldığından daha fazla.

- ABD, Ohio’da lisans olmadan fare yakalamak yasaktır.

- Aşık olduğumuzda beynimiz “phenylethylamine” üretir. Bu kalp atışınızı hızlandırır ve sizi mutlu yapar. Bu kimyasal madde çikolatada da vardır.

- Uzayda yerçekimi olmadığı için astronotlar ağlayamaz. Çünkü gözyaşı aşağı düşmez.

- Birinci Dünya Savaşı’nda Fransa ülkedeki tüm taksileri devraldı ve askerler cepheye bu taksilerle taşındı.

DİĞER YENİ YAZILAR