Bu seçimi biri dizayn etse daha güzel sonuç çıkmazdı

Haberin Devamı

Seçimlerin üzerinden bugün tam bir hafta geçti. Geçen hafta saat 19.30 sıralarında seçim sonuçları aşağı yukarı belli olmuştu. AKP’nin yüzde 45’in üzerinde oy aldığı, barajı sadece CHP ve MHP’nin aştığı, bazı bağımsızların ise barajı deldiği görülüyordu.

Şimdi aradan bir hafta geçti. Herkes durum değerlendirmesi yaptı, yapmaya devam ediyor.

Seçim sonuçlarını geçen bir hafta içinde değişik açılardan inceledikçe ortaya çok ilginç bazı noktalar da çıkıyor.

Örneğin, şöyle düşünüyorum; Türkiye üzerine hesapları olan biri olsam, bu seçim sonuçları benim için en ideal sonuçlar olurdu. Yani oturup, seçmenin iradesini bir kenara bırakıp da “Nasıl bir sonuç çok güzel olur?” diye düşünerek oyları hayali olarak dağıtsam bu sonucu çıkarırdım.

Global dünyanın tercih ettiği hatta olmasını yürekten dilediği bir seçim sonucu elde ettik. Bu nedenle global dünyanın görünmeyen liderleri herhalde Türk halkının akıl ve zekasının ne kadar yüksek olduğu konusunda hem fikirdir şu sıralar.

İslam ekseninde merkez sağ iktidar
Önce tek başına iktidar olan partiye bakalım. Nitelik olarak dini eksen kabul etmiş bir kadronun öncülüğü ve liderliğinde ama içinde sol, sosyalist ve liberal unsurları barındırıyor. Bir anlamda Türkiye’deki merkez sağın tek temsilcisi durumuna gelmiş. Eskiden farkı şu: Daha önceleri lider ve yönetim kadroları liberal ve sağda tanınan isimlerden oluşurdu. Onlar dini istismar ederek özellikle yoksul halktan oy alarak iktidara gelirdi.

Bugün iktidara gelen partinin lider ve yönetici kadrolarında ise din odağı daha belirgin.

Bu parti tek başına iktidar olarak her şeyi yapabilir. Buna karşın kritik durumlarda, örneğin anayasa değişikliği, cumhurbaşkanlığı seçimi, yurtdışına asker göndermek için hazırlanacak tezkereler konusunda 367 desteğine ihtiyaç duyacağı için uzlaşma aramak zorunda. Bunu yapmazsa iktidar tehlikeye bile girebilir.

Ateşli bir muhalefet yapabilecek sol parti
Seçim sonucuna göre ikinci parti sol muhalefet oldu. İktidarın oran olarak yarısı, milletvekili sayısı açısından ise üçte biri olan sol muhalefet partisi dönem boyunca dilediği gibi ateşli muhalefet yapma şansına kavuştu.

Bu sol parti yapacağı muhalefetin sonuç getirmeyeceğini bilse bile popülist amaçla çok sertleşebilir. Sonucu değiştirmez ama demokrasi görüntüsü fevkalade olarak sergilenir.

Bu sol parti dönem içinde kendi içinde de çok çalkantı yaşayacağı için Türkiye’nin istikrarı açısından hiçbir sakınca doğmaz. Hatta yeni dönem siyaset yapma konusunda sıkıntı yaşayacak olan medya için renkli yayın olanağı bile sağlayacaktır.

Bölünme tartışmaları için milliyetçi bir parti
Ben seçim sonuçlarını dizayn etseydim, tıpkı bu seçimlerin sonucunda olduğu gibi, zaman zaman ırkçı nitelikleri de içinde barındıran bir milliyetçi partiyi aynı bu oranla ve milletvekili sayısıyla Meclis’e sokardım.

Meclis’e 4.5 yıl aradan sonra giren bu milliyetçi parti, bazen demokrasi bazen istikrar adına iktidardaki partinin destekçisi olacaktır kuşkusuz.

Ama daha önemli işlevi ise Türkiye’nin eyaletlere ayrılması ya da bir parçasının bir başka devletin kurulması için verilmesi aşamasında görülecektir.

Global dünyanın ısrarla istediği bir Kürt devletinin kurulması, içinde çok milliyetçi görüşleri savunan bir partinin de bulunduğu Meclis’te daha kolay tartışılacaktır. Nitekim seçim sonuçlarını değerlendiren akademislerin önemli bir bölümü bu partinin varlığının işleri kolaylaştıracağını hatta tartışma görevinin ona düştüğünü söylemekteler günlerdir.

Bölünmenin gerekçesi bağımsız giren Kürtler
Bu seçimlerin en önemli sonuçlarından biri bağımsız adı altında ayrılıkçı oldukları yolunda kanaatlerin oluştuğu bir Kürt partisinin barajı delmesidir. Yıllardır yüzde 10 barajı nedeniyle Meclis’e sokulmayan Kürtler bu seçimde grup kurabilecek bir çoğunluk elde etti.

Yine dediğim gibi seçim sonucunu global dünya adına dizayn edebilseydim bu sayıda Kürt milletvekilini Meclis’e sokardım. Çünkü bu milletvekilleri, göreceksiniz pekçok tartışma ve çatışmaya neden olacakları gibi, Türkiye’nin bölünmesi talebinin açıkça tartışılmasını da sağlayacaktır.

Batı demokrasi adına bu tavrı destekleyecek, Türkiye’deki kimi aydınlar da yine demokrasi adına artık bu konunun tartışılması gerektiğini söyleyeceklerdir.

Zaten tartışma ortamı sağlandığında bunu durdurmak çok zor olacağı için en azından eyalet kurulması görüşü toplumda da geniş bir taban bulacaktır.

Ve sonuca gelelim
22 Temmuz 2007 seçimleri Türkiye’de öncelikle AKP’yi ve Kürt bağımsızları çok sevindirdi. MHP’nin buruk bir sevinci var. CHP hüsrana uğrarken, DP ve GP büyük şok yaşadı.

Ama işe bir de global dünyanın görünmeyen yönetimi açısından bakarsanız, herşey mükemmel durumda. Zaten seçimlerden hemen birkaç gün önce, batı medyasında tıpkı bu sonucun çıkmasını isteyen çok sayıda yayın yapıldı.

Ancak bu sanki dizayn edilmişçesine mükemmel çıkan tablo aynı zamanda AKP’nin ve lideri Tayyip Erdoğan’ın da en büyük handikapıdır. Eğer Erdoğan ve yeni hükümeti bu tablodan beklenileni verebilirse, en az 10 yıl Türkiye’nin yönetimini elinde tutar.

Yok eğer duygu ve inançlar ağır basıp da hatalar yapılırsa, üç ay sonra bir seçim ihtimali bile belirebilir.

Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemli bir aşamadır. Her ne kadar muhalefete muhalefet eden medyamız Deniz Baykal’ın ısrarla Cumhurbaşkanlığı seçimini sürekli konu yapmasını alayla karşılıyorsa da, bana göre bu uyarıya kulak verilmelidir.

Bu mükemmel tabloya rağmen kimse havaya girmemeli ve “olmaz olmaz” dememeli.

*****

YSK daha esnek davranabilirdi
Yüksek Seçim Kurulu, mazbatasını almaya giderken trafik kazasında hayatını kaybeden Profesör Cihat Özönder’in yerine, bir sonraki sıradan aday olan kişinin MHP milletvekili olmasını kabul etmedi. Bu durumda MHP bir eksik milletvekili ile temsil edilecek. Meclis de 549 milletvekili ile açılacak.

YKS bu kararının gerekçesini açıklarken “Seçimlerin bittiği saat 17.00’den önce bir ölüm gerçekleşirse, sıra kaydırılır” maddesine atıf yaptı. Özönder bu saatten sonra öldüğü için yasa gereği bir sonraki aday milletvekili olamıyor.

Oysa bu bana göre haksızlık. En azından böyle bir olayla ilk kez karşılaştık. YSK burada yasa maddesine rağmen inisiyatif kullanıp sıra kaydırabilirdi. Ya da esnek davranıp karar vermez ve yasanın değiştirilmesi konusunda yeni Meclis’e olanak sağlardı.

Ancak öyle sanıyorum ki, Meclis toplandıktan sonra bu ilk kez yaşadığımız elim olayı örnek alarak ilgili yasadaki bir cümle değişikliği yapılacaktır. Bir partiyi “takdiri ilahi” ile Meclis’te eksik temsil ettirmek siyaseten de ahlaken de uygun değil.

DİĞER YENİ YAZILAR