Özlenen(!) manzarayı Mısır’da gözlemledim

Anadolu Ateşi’nin Piramitler önündeki gösterisini izlemeye gittim ya, doğal olarak Mısır’ın başkenti Kahire ile ikinci büyük kenti İskenderiye’yi gezme fırsatı da sağladı bu bana

Haberin Devamı

Anadolu Ateşi’nin Piramitler önündeki gösterisini izlemeye gittim ya, doğal olarak Mısır’ın başkenti Kahire ile ikinci büyük kenti İskenderiye’yi gezme fırsatı da sağladı bu bana.

Mısır çok ilginç bir ülke. İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri ama en önemli kazancını Firavunlardan sağlıyor. İyi ki piramitler buradaymış yani.

Mısır’da elbette pek çok gözlemim oldu. Bugün size Türkiye’de bazı kesimlerin rüyası olan “Türkiye İslam Devleti”nin görüntülerinden birini aktaracağım.

Mısır, kağıt üzerinde laik bir devlet yapısına sahip. Ancak halkın yaşam biçimi tamamen İslami kurallara göre oluşmuş durumda.

Müslüman olup da sokakta başı açık gezen tek bir kadın bile yok. Üstelik burada çocuk yaştaki kızların bile başı kapalı. Tam bizdeki o garip topuzlu türban değil de, saçı ve boynu hiç göstermeyen sımsıkı bir örtü örtüyor kadınlar.

Elbette herkes dilediği gibi ya da bizdeki yaygın söylenişle “inandığı gibi” gibi giyinebilir ama inanın, görüntü olarak hiç hoş değil.

O manzara ülkeyi bir anda sanki çağın çok gerilerine itiyor. İnsanda “Bu ülkede hiçbir şey düzgün değildir” fikrinin oluşmasına yol açıyor.

Bu manzara iki yerde beni özellikle çok etkiledi. Biri İskenderiye. Fotoğrafta da görülüyor. İskenderiye kalesinin önünde tek başıma duvarın üzerinde oturuyordum. Bu sırada kalenin içinden 12-13 yaşlarında onlarca kız çıktı. Belli ki bir okul gezisiydi bu.

Kızlardan birkaçı bana dikkatle bakmaya başladı. Sonra birbirlerini dürttüler. Sanıyorum beni birine benzettiler. Öyle starlar gibi yakışıklı, alımlı değilim ama belli mi olur, onların sevdiği bir şarkıcıya falan benziyordum belki de. Bu ilgi karşısında gülümseyince bir anda etrafımı sardılar. O sırada geziye katılan bir gazeteci arkadaş fotoğraflarımızı çekince hepsi öyle bir coştu ki şaşarsınız.

Bu 12-13 yaşındaki kızların hepsinin de başları bağlıydı.

Daha sonra İskenderiye Üniversitesi’nin dağılma saatine denk geldik. Yüzlerce belki binlerce öğrenci caddeleri doldurmuştu.

Kızlardan başı açık, özgürce yürüyen bir kişi bile yoktu. Manzara gerçekten insanın içini burkuyordu.

O an “iyi ki Atatürk Türkiye’sinde bir Müslüman olarak doğmuşum” diye içimden geçirdim.

*****

İnanç değil yaşam biçimi
Mısır’da çocuk yaştaki kızların bile başlarının sımsıkı bağlı olmasından içimin burkulmasına biliyorum ki pek çok kişi de tepki gösterecek ve “Sana ne, herkes inandığı gibi yaşayacak ve giyinecek” diyecektir. Ama inanın ki öyle değil.

İlk defa bir Müslüman ülkeye gitmiyorum ben. Türkiye dışında bunu hep gördüm. Kadınlar, sistemin ve erkeklerin baskısı ile böyle örtünüyor. Bu, gözlerinden, bakışlarından anlaşılıyor.

Bugün Avrupa ülkelerine giden birçok kişi, orada tüm İslam ülkelerinden, hatta Suudi Arabistan’dan gelen kadınların nasıl giyindiklerine, hatta içkili lokantalarda nasıl şarap içtiklerine tanık olmuşlardır.

Eğer örtünme bir inanç sorunu olsaydı, kadınlar sadece kendi ülkelerinde değil her yerde aynı davranırdı. Demek ki örtünme inançtan çok bir yaşam biçimi. Çok çarpıcı bir örnek vermek istiyorum. Kahire’de Nil’de turistik bir lokanta gemisine bindik.

Bunlar tıpkı bizim Galata Kulesi ya da Kervansaray gibi yerler. Dansözler, şarkıcılar sahneye çıkıyor, marifetleri olanlar bunları sergiliyor.

Bizim gezimiz sırasında gemide sadece gözleri görünen üç kadın da vardı. Üç ayrı masada kocaları olduğunu tahmin ettiğim erkeklerle yemek yiyorlardı. Masalarında içki yoktu ama o sırada dansözler sahnedeydi.

Erkek de kadın da kaçamak gözlerle dansözü izliyorlardı ve gösteri sonunda da allkışlıyorlardı.

Bunu anlamanın imkânı var mı? Yemeğini bile peçesini kaldırıp yiyen bir kadın üstelik kocasıyla niçin içkili ve dansözlü eğlence yerine gider ki?

O giyim tarzının nedeni bana göre kesinlikle inanç değil, ülkelerdeki yaşam biçimi. Türban bizim gibi ülkelerde de toplumu bastırmak, pasifize etmek için kullanılıyor.

Şeriatla yönetilen İslam ülkelerini görenler bana katılacaklardır. Oraları görmeyenlere Suudi Yamani ailesinin İstanbul’daki düğünlerini hatırlatmak isterim. Diğerlerinin eleştirileri ise umrumda bile olmaz.

*****

Bu ne ucuzluk
Tayyip Bey’in irticalen konuştuğunda ne hatalar yaptığını artık herkes biliyor. Pazar günü de YÖK’e çattı irticalen yaptığı bir konuşmada. Hükümet olarak her ile üniversite açacaklarını ama YÖK’ün bunlara öğretim elemanı bulamadığını belirterek “Sen bulamazsan, bulacak birileri gelir” dedi. Sonra da ekledi: “Öğretim üyesi olmak isteyen o kadar çok kişi var ki.”

Ne demek bu şimdi? Üniversite eğitimi bu kadar mı ucuz, bu kadar mı basit? Bir üniversite bitirdi diye herkes öğretmen olabilir mi? Başbakanımıza göre bu mümkün. Yoldan geçen bile öğretmen olabilir, ama şu YÖK olmasa.

AKP ve yandaşları bana kızıyor belki ama, Türkiye hiç bu kadar sığ biçimde yönetilmeye çalışılmamıştı. Medeniyet büyük binalar dikmekle olmuyor. Bu iktidar gözboyayıcı bazı faaliyetlerle övünürken, Türkiye’nin düzeyini hızla düşürüyor. Türkiye giderek görüntüde Dubai, yaşamda Pakistan aşamasına doğru çekiliyor.

DİĞER YENİ YAZILAR