Eczacıbaşı neden olmasın

Eski yılın son günlerinde TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili görüşlerini açıklarken Bülent Eczacıbaşı, Hikmet Çetin, İhsan Doğramacı, Kamran İnan gibi isimleri örnek göstermişti

Haberin Devamı

Eski yılın son günlerinde TİSK Başkanı Tuğrul Kutadgobilik cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili görüşlerini açıklarken Bülent Eczacıbaşı, Hikmet Çetin, İhsan Doğramacı, Kamran İnan gibi isimleri örnek göstermişti.

Saygın bir ismi olan gazeteci bir ağabeyim dün yeni yıl kutlama mesajıma cevaben aramıştı. Laf lafı açtı konu bu ilginç öneriye geldi. Aramızda şu konuşma geçti.

- Senin 7 yıl önceki önerini tekrarladılar biliyorsun.

- Hangisi.

- Bülent Eczacıbaşı’nın Cumhurbaşkanlığı.

- Evet, bizim gazete.

- Hâlâ aynı görüşte misin?

- Evet bana göre çok yakışır.

- Ama olur mu?

- Şu anda bir şey söylemek mümkün değil. Neden olmasın?

- Bana göre de yakışır da kimse yanaşmaz.

- Belli olmaz.

- Sen yine yazınla destekler misin?

- Elbette, ama, aması var.

- Nedir o?

- Ben bu Meclis’in Cumhurbaşkanı seçmesini içime sindiremiyorum.

- Nasıl?

- Geçen gün yazdım ya.

- Haa, evet.

- Bana göre bu Meclis millet iradesini yansıtmıyor. Önce millet iradesini temsil eden bir meclis yapısı oluşturulmalı.

- Yani sen dışarıdan adaya da sıcak bakmıyorsun.

- Evet yazdığım gibi. Sadece Tayyip Erdoğan değil, bir AKP’li, hatta CHP’li ya da dışarıdan biri bu açıdan bakınca fark etmiyor.

- Peki seçim olursa?

- Tamam o zaman sorun yok ki.

- Yeni Meclis Eczacıbaşı’nı veya önerilen diğer isimleri sence seçer mi?

- Seçer de bence bu yakışık almaz.

- Ne fark ediyor?

- Yeni Meclis içinden birini çıkarır herhalde.

- Çıkaramazsa.

- Bu kadar zorlama.

- Hayır zamanında sen önermiştin diye söylüyorum.

- Tabii benim söylediğim şuydu, Bülent Eczacıbaşı portresindeki birinin Cumhurbaşkanı olması beni çok mutlu eder.

- Siyasilerden farkı ne?

- Fark yok, ben siyasilerin bu portrede olmasını istiyorum.

- Ama olmuyor işte.

- Olmuyor tabii, bu nedenle herkesi zorlamaya çalışıyorum.

- Nasıl?

- Öyle herkesi beğenmemekle olmaz, gerekirse taşın altına elinizi sokun diye.

- Eczacıbaşı’nın portresi nasıl sence.

- Genç, düzgün fizikli, çok iyi eğitim almış, Türkiye’yi ve dünyayı tanıyor, iyi bir işadamı, bilinen hiçbir yolsuzluğu ya da skandalı yok, aile hayatı çok iyi.

- Böyle çok insan yok mu?

- Olmaz olur mu, ama diyorum ya, pazardan adam seçmiyoruz ki, birileri de ortaya çıkmalı.

- Çıkmazsa.

- Çıkabilecek olanları zorlamalıyız.

- Eczacıbaşı seçilse ne iyi olur ama değil mi?

- Onun için lobi mi yapıyorsun?

- Kararı ben verecek olsam yaparım.

- Ben de yaparım da, keşkee.

*****

Yılbaşını evde geçirmek
Yılbaşı gecelerini evin dışında geçirmekten çok hoşlanmıyorum. O gecenin kargaşası içinde insan eğleniyor mu yoksa dayak mı yiyor bunu pek ayırdedemiyorum.

Yılbaşı gecesi bir yerde itiş kakış oturmaktansa, 1 Ocak gecesi sevdiğim bir yere gitmek bana daha keyifli geliyor.

Bir kere bir gece önce her şey tüketildiği için yediğiniz her şey henüz yapılmış oluyor. Bunun yanı sıra bir gece öncesinin tantanasını atlatan personel yılın ilk gününün etkisiyle belki daha canayakın oluyor. En önemlisi de sakinlik insanı rahatlatıyor.

Bu yıl evdeydim. Televizyon izledik ailecek.

Hemen söylemek istiyorum ki, televizyon kanalları gerçekten iyi hazırlanmışlardı yılbaşı gecesine. İnsan nereye bakacağını şaşırıyordu doğrusu.

Bol zapping yaparak bazı yerlerde biraz daha uzun kalarak, saat 24.00’ten sonra ise yabancı kanallara bakarak 03.00’ü bulmuşuz.

En çok zamanı atv’deki Avrupa Yakası’nda geçirdik. Bol bol güldük. Kanal D’deki Arka Sokaklar’da ise heyecanla birlikte eğlenceyi de yaşadık. Show’da, Star’da TGRT’de sevdiğimiz bir sanatçıyı bulduğumuz an sabitlendik.

Haber kanallarıyla diğer tematik kanallar da bu gece için iyi hazırlanmışlardı. Habertürk’ün konserleri, Sky’ın eğlencesi, NTV ve CNN’deki keyifli sohbetler de gecemize renk kattı. Kanaltürk’te Candan Erçetin’e her zamanki gibi bayıldık.

Ama gecenin yıldızı hangileriydi derseniz CNBC-e ve TRT2 diyeceğim. Madonna konseri, bir sahne şovunun nasıl yapılacağını gösterdiği gibi bir sanatçının nasıl olup da dünyanın her ülkesinde bu kadar sevilebildiğinin cevabını verdi bize. İşinizi bu kadar ciddiye alarak yapıyorsanız başarıya ulaşmamanız mümkün değil. Aynı konser daha sonra Alman Pro-7 kanalında da yayınlandı. Kendimizi alamayıp biraz da oradan izledik.

TRT-2’deki kurulduğundan bu yana TRT’deki yılbaşı gecelerinden verdiği kesitler bize müthiş bir nostalji yaşattı.

Mehmet Ali Erbil’in, Ajda Pekkan’ın, İbrahim Tatlıses’in, Orhan Gencebay’ın, Sezen Aksu’nun bundan 30 yıl önceki hallerini izlerken o yılların keyfini de yaşadık.

Velhasıl ev de yılbaşı kutlayanlar galiba sıkılmadılar.

Bir de Milli Piyango’dan, haydi geçin büyük ikramiyeyi, şöyle teselli edecek bir ikramiye çıksaydı....

*****

Sizin de canınız sıkılmıyor mu?
Hiçbir ülkeyi küçük görmek haddimiz değil elbette.

Ancak çok değil bundan 20 yıl öncesine gittiğimizde anılarımızda yer eden bazı olaylardan sonra bugün geldiğimiz nokta insanın kanına dokunuyor.

Bulgaristan ve Romanya dünden itibaren resmen AB üyesi oldu. Üstelik bu iki ülke Sovyet sistemi yıkıldıktan sonra, 12 yıl önce başvuru yapmışlardı ve şimdi üye oldular.

Biz ise bırakın 12 yılda üye olmayı 20 yılın hesabını yapıyoruz da işin içinden çıkamıyoruz.

1995’lere kadar Bulgaristan Türkiye’nin açıkçası en acıdığı ülkelerden biriydi. Halkı bize göre sefalet içindeydi. Avrupa’ya gitmek-gelmek için zorunlu olarak Bulgaristan’ı kullanan Türkler bizi çok şaşırtan hikayeler anlatırlardı.

Bulgar kadınları bir çift naylon çoraba vücutlarını satıyorlardı. Transit yoldaki trafik polisleri bir elma ya da bir limon karşılığında ceza yazmaktan vazgeçiyordu.

Hele Bulgar zulmünden kaçan Türkler’in sınır kapılarımıza yığılmaları. Nasıl üzülmüştük ve ağlamıştık onlara.

O gün Türkiye’ye göç edenlerin hepsi bugün AB üyesi oldular.

Şimdi korkarım, Bulgarlar yıllar önce bizim onlara acıyarak baktığımız gibi bize bakıyorlardır.

Bu da bize ders olsun diyeceğim ama....

*****

Bush ölecekmiş!
Beyaz Show’da Fatma Ana adlı bir falcı vardı yılbaşı akşamı.

Yeni yılda neler olacağını söyledi. Bu Fatma Ana galiba daha önce de bazı kehanetlerde bulunmuş bazıları da tutmuş.

Fala o kadar inanmam ama atalarımızın dediği gibi “fala inanma, falsız da kalma” şiarına da uyarım bir parça.

Bu nedenle Fatma Ana’nın söylediği bazı şeyler aklımda kaldı.

Fatma Ana diyor ki “Bu yıl erken seçim olmayacak. Seçimler zamanında yapılacak.”

Ardından hemen eklemeden de edemiyor: “Ancak Başbakan olacağını daha önceden bildiğim Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkacağını hiç göremiyorum.”

Fatma Ana deprem korkusu içinde yaşayan milyonları da rahatlattı: “Bu yıl deprem olacak ama korkmayın kimsenin kılına bir şey olmayacak, hiçbir yer yıkılmayacak.”

Kehanetlerin en önemlisi ise Bush’un öleceği. Fatma Ana’ya göre Bush öyle normal şekilde de ölmeyecek. Ölümü çok acı verici ve korkunç bir olayla gerçekleşecek. Ne olacak ki acaba?

Beyaz elbette kendi için de sordu. Ona da bu yıl evlilik gözüküyormuş. Ya Kütahyalı ya Eskişehirli yüksek okul okumuş, terbiyeli iyi bir aile kızıymış müstakbel gelin. Haydi hayırlısı.

DİĞER YENİ YAZILAR