Ortak değer demokrasi, azınlıklar ve etnisite

Lozan Antlaşmasında Rum ve Ermeni vatandaşlarımızın din-dil-kültür haklarının azınlık statüsü içinde korunması, İngiltere ve Fransa'nın eski Osmanlı toprakları üzerinde batı hukukuna dayalı, laik bir cumhuriyet kurulup demokratik bir siyasi yapı oluşturulacağına inanmamalarından kaynaklanır

Haberin Devamı

Lozan Antlaşmasında Rum ve Ermeni vatandaşlarımızın din-dil-kültür haklarının azınlık statüsü içinde korunması, İngiltere ve Fransa'nın eski Osmanlı toprakları üzerinde batı hukukuna dayalı, laik bir cumhuriyet kurulup demokratik bir siyasi yapı oluşturulacağına inanmamalarından kaynaklanır.

Musevi vatandaşlarımızı bu cümleye katmayışımın gerekçesi ise Musevi vatandaşlarımızın Lozan'da "bizim azınlık hakkı talebimiz yoktur, biz Türklerle aynı kaderi paylaşırız" demeleridir.

Aslında inanmak kelimesi bile yetersiz. 1918'de her şeyini kaybetti sanılan bir ulusun şahlanıp 20. yüzyılın en kalıcı ve devrimci ilk büyük devletini 1923'te kurabilecekleri, hayali en geniş siyaset adamlarının dahi düşünemeyecekleri bir şeydi. Gerçi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Türkiye Cumhuriyeti'nden önce kuruldu ama devamı gelemedi ve 1990'da dağıldı.

Artık dönem değişti
Lozan'da, İngilizler ve Fransızlar, yeni Türkiye'yi de Osmanlı türü bir devlet olarak gördüklerinden, gayrimüslimlerin hak ve hukuklarının korunmasını azınlık hakları sistemine bağladılar. Antlaşmada o maddelerin varlığı, aslında Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşum ve bekasına olan güvensizliğin işaretiydi.

Ama artık dönem değişti. 21. yüzyılın Türkiyesi AB'yi oluşturan 25 devletin ortalama düzeyinden daha az demokratik, daha az özgür ve daha az hukuk devleti değil. Bugün ne İngiltere ne de Fransa dil-din-ırk açısından farklılık gösteren vatandaşlarını özel kanun veya anlaşmalarla koruyor.

Avrupa Konseyi'nin azınlıkları korumayı bir uluslararası antlaşmaya bağlamak için uğraşması bizim gerçeğimizi değiştirmez.

Azınlık statüsüyle korunma, geçmişte kalmış köhne bir kavramdır. 19. yüzyıla damgasını vurmuş sömürgeci zihniyetin çifte amaçla geliştirdiği bir araçtır. Bu sayede hem ülkede yaşayan bir kısım insanı kendilerine bağlayıp kendi siyasi ve ekonomik emellerine kolayca alet etmeyi amaçladılar hem de ülkede tek ulus oluşturma bilincinin gelişmesini önlemeye çalıştılar. Sömürgeci devletlerin bu politikalarına çanak tutanlar kısa vadeli bir çıkar için birlikte yaşadıkları topluma, dostlarına, komşularına ihanet eder durumlara düştü.

Artık bunların hepsinin geride kaldığını, tek gerçeğin demokratik bir düzenin sağladığı hak-hukuk-özgürlükler ve yükümlükler olduğunu bilmemiz gerekir. Ama hâlâ bu gerçeği anlamayıp, başka amaç peşinde koşan, dış çevrelerin çıkarlarına çanak tutarak bir yerlere varacaklarını sananlar varsa, aynı demokrasinin kendisini korumak için en sert yaptırımları uygulamasının da bir hak olduğunu peşinen bilmeleri ve sonucuna katlanmaları gerekecektir.

Avrupa Birliği'nin demokrasi ve insan hakları ölçülerini karşılamış ve tam üyelik için müzakereleri başlatmış bir ülkede hâlâ etnik kökene dayalı politika üretip bu amaçla şiddete göz kırpanlara hiçbir şekilde tahammül edilemiyeceğini herkesin anlaması gerekir.

Sorunu olduğunu düşünenler varsa, 80 yıllık laik, demokratik bir cumhuriyet ve hukuk devleti deneyimiyle birikimine sahip bir ülkede yaşama şansına sahip olduklarını idrek etmeli ve bu şansı iyi kullanmalıdırlar. Tüm sorunların çözümü, ancak ve ancak bu gerçekler ışığında mümkündür.

Demokrasiyle işgüzarlığı karıştıran belediye başkanlarına...
Eğer gerçekten halkın sağlığını düşünüyorsanız alkollü içki yasaklamaya gelinceye kadar bakınız neler var:

Adam, tepesinde "Kimyasal ürünler" yazan markete girmiş:

- Yüz gram cıva verir misin?

- Abicim cıva kalmadı ama istersen sana midye dolması vereyim, içinde bol bol var!

- Aflatoksin var mı?

- Yok kardeşim! Yerfıstığı al, incir al, fındık al, Antep fıstığı al... Hepsinde "aflatoksin" bulunur.

- Kanserojen etkili "methamidophos" satıyor musunuz?

- Methamidophos pahalıya gelir, çarliston biberi alın sayın abicim!

- Karbonmonoksit, karbondioksit, kükürtmonoksit ve kükürtdioksit gibi zehirli gazlar alacaktım...

- Kes bir döner! Abicim döneri tüp gaz alevine yapıştırarak pişiriyoruz, içinde istediklerinizin hepsi var!

- Demir sülfat gübresi ve kanserojen "oksidation fetroamin" alacaktım...

- Tabii verelim! Tart oğlum oradan amcana bir kilo siyah zeytin!

- Pestisit bulunur mu?

- Bulunmaz efendim, boşuna aramayın! Gidin manavdan, salatalık, kiraz, kavun, domates, biber, çilek, elma, greyfurt alın...

- Hidrokarbon var mı?

- Bak güzel kardeşim; zeytinyağı verelim, bir güzel süz, içinde bol bol var!

- Asesülfam, aspartam, olestra, nitrit ve nitrat alacaktım?

- Kardeşim bunca şeyi ayrı ayrı alacağına hazır gıda, dondurma, çikolata, gofret, dondurulmuş gıda, konserve balık alsana...

- Hidrol ve parafin alacaktım!

- Hemen efendim, size halis bal ve parafin için yanında üzüm veriyorum...

Vatandaşın sağlığıyla ilgilenenlere duyurulur.

DİĞER YENİ YAZILAR